Hatırlarsanız daha önce "Başkanlık Sistemi"ni çeşitli tarihlerde, "Başkanlık, federasyon demektir, Türkiye'yi bölünmeye götürür. Bizim yerli üretim Hitler'e, Stalin'e, Kaddafi'ye tahammülümüz olmaz, bu iyi biline." ifadeleriyle sert bir şekilde eleştiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, sonra ne olduysa hiç hesapta yokken 11 Ekim 2016'da "AKP başkanlık sistemi inadını sürdürecekse bunu Meclis'e getirmelidir." dedi.
***
Bunun üzere başkanlık sistemini öngören anayasa teklifi AKP ve MHP'nin mutabakatıyla Meclis'e sunulup önce komisyonda sonra da genel kuruldan geçirilmişti. Ardından 16 Nisan'da yapılan referandumda son anda mühürsüz oyların geçerli sayılmasıyla "evet" çıkmıştı. O günden sonra ara sıra muhalefet, AKP'nin erken seçime hazırlandığını dile getirsede, AKP'li yöneticiler ve Erdoğan seçimlerin zamanında yapılacağını söyledi. Üstelik uyum yasalarının da henüz çıkmaması, erken seçim olmayacak düşüncesini ağır bastırıyordu.
***
Hatta bu durumu AKP'ye yakınlığı ile bilinen Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi 5 Nisan'da yayınlanan "Gündem ekonomi erken seçim yok" başlıklı yazısında, "Erdoğan erken seçim iddialarının ekonomiyi olumsuz yönde etkileyeceğini belirterek, 'Erken seçim tartışmalarının ekonomiye olumsuz etkisi oluyor. Bu söylentilere son vermek gerekiyor. Kesinlikle erken seçim yok. Martta yerel seçimler, kasımda Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yapılacak" diyor." şeklinde ifade etmişti.
***
Bu yazıdan 5 gün sonra "Rota ekonomiye çevrildi" başlıklı yazısında ise yine bu konuya değinerek, "İş dünyası siyasi gelişmeleri çok yakından takip ediyor. Erken seçimlere gidilmeyeceğinin neredeyse netleşmesi, iş dünyasına derin bir nefes aldırmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yöndeki kararlı açıklamaları üzerine ikna olmuşlar. Yatırım planlamalarını ona göre yapıyorlar." diye yazdı. Zira Erdoğan'da "2017 değişim 2018 icraat 2019 seçim yılı olacak." diyordu.
**
3 Nisan'da MHP grup toplantısında konuşan Bahçeli ise erken seçim söylentilerine 'Zamanında yapılan, yapılması gereken seçimlerle Türkiye nefes alacak, önünü görecektir." diye yanıt vermişti. Sonra ne olduysa Bahçeli cephesinde işler birden değişti ve MHP lideri önceki gün "26 Ağustos 2018 Pazar günü" için erken seçim çağrısı yaptı. İlk aklıma gelen, "Acaba partinin kurmayları ekonomik açıdan ülke kötüye gidiyor. 2019'a kadar bu ekonomiyle gitmek zor. Üstelik artık siyasette birde İYİ Parti faktörü var. Hemen seçim olsun bir umut AKP yine kazanırsa biz de ortağı olarak kazanmış oluruz diye mi düşündüler?" sorusu oldu.
****
Şu bir gerçek ki bölgemizde yaşanan gelişmeler ve şu anki ekonomik durumla 2019 ekonomisi arasında büyük bir fark olacak. Bu açık. Hele ki Suriye'ye, ABD ve müttefkelerin saldırısı sonra işler iyice karıştı. 2019'un bölgemize ne getireceği meçhul.
***
Böyle bir durumda o günün şartlarıyla seçime girmek AKP ve MHP için bile bile lades olacak. Gelecek günlere göre nispeten ekonomi daya iyiyken yapılacak bir seçim, MHPye umut ifade ediyor olmalı. Bu satırları yazarken Erdoğan, Bahçeli görüşmesi henüz gerçekleşmemişti. Sonuç ne çıkar bilmiyorum ama eğer AKP ekonomiyi iyi buluyor ve ekonomiden umutluysa, 2019' u bekler. Zira zaten şu an başkanlık sistemi fiilen uygulanıyor. Ee anketlere göre seçimde çantada keklik değil. Bu yüzden erken seçime gitmek ismeyecektir. Zaten düne kadar da tüm AKP'liler seçimler zamanında olacak diyordu.
***
Başkanlık sistemi için "Türkiye'yi bölünmeye götürür" söyleminden "Türklüğün bekası için evet diyeceğiz"e geçen Bahçeli'nin erken seçim için nedenini "Milli beka ve tarihi emanetler açısından acil hal almıştır." sözleriyle açıkladı.
Oysa merak ediyorum? Şu an AKP'nin isteyipte yapamadığı ve seçime gidip de seçilirse yapabileceği ne var?
***
Şu an ki sistemde tek adam TEOG sistemi kötü diyor, tak değişmiyor mu?
Metal yorgunluk var diyor, şak seçilmiş belediye başkanları görevinden istifa ettirilmiyor mu?
Dini konularda bile yanlışa yanlış demek için herkes, tek adamın ağzına bakmıyor mu?
Soruyorum AKP ne istiyor da yapamıyor?
***
Şeker fabrikaları satılacak diyor. Ne yazılırsa yazılsın, ne yapılırsa yapılsın, satmıyorlar mı? İstediği kanunu geçirmiyor mu? Tek adamın bir sözü hiç ikiletiliyor mu?
Bütün bunlara rağmen Bahçeli bu seçim çağrısıyla ne yapmak, nereye varmak istiyor? Önümüzde ki günlerde hep beraber göreceğiz.
Levent BULUT