Ermenilerin Türk Soykırımı HOCALI (3) / Selcan TAŞÇI

Ermenilerin Türk Soykırımı HOCALI (3) / Selcan TAŞÇI

İletigönderen Güncel Meydan » Cmt Şub 25, 2012 14:05

Ermenilerin Türk Soykırımı HOCALI (3)

İŞTE O ANNE!

Ermenilerin Hocalı’da yaptığı soykırımın tanığı...

Vücuduna isabet eden 4 kurşundan biri, göğsünü deldi ve sırtındaki oğlunu buldu. O sırada 3 aylık hamile olan genç kadın, kızı için hayata tutundu...

Hocalı dehşetini yaşadığı sırada 3 aylık hamileydi Rahila Guliyeva... 2 yaşındaki oğlunu kaybetmiş, karnındaki kızı için direnip hayata tutunmuş. Şimdi 20 yaşında olan kızı Zarife ile Hocalı soykırımını unutturmamak için savaşıyor.

Zarife de Hocalı için yaşıyor

Yaşadığı acılar, çelik gibi bir genç kız yapmış soykırımdan 6 ay sonra dünyaya gelen Zarife’yi. Kısa süre önce Fransa ve Ermenistan liderlerine soykırımın tanınması için mektup yazan genç kız, “Ben de annem gibi savaşacağım” diyor.

Katliamın sembolü olmuşlardı

Ailesini ve 22 yakınını Hocalı’da kaybeden Rahila Guliyeva’nın çaresizliği ve acısı sonsuzdu. Koruyabilmek için sırtına bağladığı 2 yaşındaki oğlu Samir’in ölümü
ise en ağır darbeydi.

Ermenilerin Türk Soykırımı HOCALI 3

Mucize anne-kız!

22 şehit veren aileden geriye onlar kaldı...

Vücuduna isabet eden dört kurşundan biri göğsünü delip geçti ve sırtında taşıdığı 2 yaşındaki oğlu Samir’i öldürdü. Rahila Guliyeva bu dehşeti yaşadığında üç aylık hamileydi. Anne karnında tanık olduğu katliamdan sağ kurtulan Zarife bugün 20 yaşında...

Alev topuna dönen Hocalı’dan kaçmaya çalışan kalabalık ailenin içinde, biri kucağında öteki karnında iki çocuklu genç bir kadın vardı. Yaklaşık 20 kilometrelik uzun ve zahmetli bir yol yürüyeceklerdi. Amcasının oğlu, 2 yaşındaki Samir’i işaret etti ve “Sen hamilesin, taşıyamazsın, onu bana ver” dedi.

Bir dakika sonra hâlâ yaşıyor olacaklar mıydı onu bile kestirmeleri mümkün değildi. Ana yüreği... Artık oğlunu koklayarak geçirdiği fazladan her dakikayı kâr sayıyordu. Evladından kopamadı. “Onu benden iyi hiç kimse koruyamaz” dedi ve Samir’i sıkı sıkı sırtına sardı. Olur da düşmanla karşı karşıya kalırlarsa siper edecekti göğsünü ona...

Tam da öyle oldu aslında. Ağdam yolundaki ormanlık alanda kurşun yağmaya başladı vücuduna, bedeni yavrusuna kalkan olsun, o yaşasın istedi. Vücuduna isabet eden o dört kurşundan birinin göğsünü delip geçeceği ve evladının el kadar bedenine saplanarak onu canından edeceği aklının ucundan bile geçmezdi... Aklına gelmeyen başına geldi ve dehşet gecesinde oğluyla birlikte ailesinden tam 22 kişiyi kaybetti Rahila Guliyeva.

HOCALI YANIYORDU...

Konuşurken bazen her şeyi bir çırpıda söylesin ve bitsin ister gibi hızla sıralıyor cümlelerini... Bazen de uzun duraksamalar yaşıyor. Duruyor, anlatmakla anlatmamak arasında gidip geliyor, kesik kesik, yüreğinin yeniden yaşamaya dayanabileceği kadarını paylaşıyor:

“Evdeydik. Her taraftan... Her taraftan gülleler yağıyordu. Her taraftan top, tüfek sesleri geliyordu. Her tarafı Ermeniler almıştı. Artık şehir yanıyordu. Biz bir çıkış yolu bulmak için meşelere, dağlara gittik... Orada olanlardan, kalanlardan bir daha hiç haberimiz olmadı. Ve orada ben hayat yoldaşımı, eşimi kaybettim! Oğlumu kaybettim! Kaynanamı, kaynatamı, baldızımı, baldızımın yoldaşını, onların 4 yaşındaki kızını, kaynımı, kaynımın 8 yaşındaki kızını kaybettim! Kaynımın hayat yoldaşı, eltim kolundan yaralandı. Bir baldızımın hayat yoldaşı öldü... 18 yaşındaki oğlu öldü... Bunların hepsi şehit oldu!.. 22 şehit verdik, 8’ini geri alıp defnedebildik. Hepsi bir gecenin içinde, gözümüzün önünde mahvoldu... ”

EN BÜYÜK ŞANSIM KIZIM

Bu dehşeti yaşadığı sırada üç aylık hamileydi Guliyeva. “Allah’ın mucizesi” dediği şey gerçekleşti ve dört kurşun yarası alan o bedende hayata sımsıkı tutundu bebeği.
Hocalı soykırımının en küçük tanığı, vahşeti annesinin karnında yaşayan Zarife şimdi 20 yaşında bir üniversite öğrencisi. “En büyük şansım” diyor onu anlatırken annesi:

“Zarife atasının ölümünden 6 ay sonra dünyaya geldi. Karnımda uşakla dört gülle yarası almıştım. Sağ doğması mucizeydi. Benim yaşamam mucizeydi. Beni yaşatan Zarife oldu...”

SENİN BABAN ŞEHİT OLDU

Bütün ailesi gözlerinin önünde katledilmiş bir anne ile annesinden başka hiç kimsesi olmayan, babasının eksikliğini hissettikçe öpüp koklayacağı bir fotoğrafa bile sahip olma hakkı elinden alınmış kızı. Acaba nasıl geçirdiler bu 20 yılı. Rahila Guliyeva anlatıyor:

“Şöyle bir şey hayal etmeye çalışın, ben hergün düşünüyorum ki benim iki yaşında oğlum orada şehit oldu. O iki yaşında oğlum, -Allah yaşıtlarına can sağlığı versin- hergün düşünüyorum ki “bugün üç yaşında olacaktı”, “bugün dört yaşında olacaktı”, “bugün üniversiteyi bitirmiş olabilirdi”, “bugün asker olabilirdi”... Hep bunları düşünüyorum, o vakit çetinliklerim oluyor. Maddi-manevi zorlanıyorum. Bu zorlukların üstesinden gelemediğim zamanlar oluyor. Çok ağır, çok. Tek başına bir kız çocuğunu büyütmek benim için en ağır, en zor şeydi. Zarife çocukken çok sordu, “Anne benim atam nerde? Herkesin atası var, kardeşi var benimkiler nerede? Ben niye tekim?”

Biraz büyüdükten sonra ona şehitlerimizin resimlerini gösterdim. “Bundan sonra ‘benim atam nerde’ diye hiç sorma senin baban da bu şehitlerden biri, o vatan uğrunda şehit oldu” dedim. Zarife’nin hayatı oyuncaklarla değil şehit resimleriyle geçti. Çoğu zaman işten eve geldiğimde onu Hocalı şehitlerinin resimlerine bakarken buluyordum. Çok zordu...”

TÜRKİYE SAHİP ÇIKSIN

Yaşadıkları çelik gibi bir genç kız yapmış Zarife’yi; iradeli, cesur, soğukkanlı... “Faciayla ilgili konuşamam görmedim ama kendi yaşadıklarım hakkında konuşabilirim” diyor ve devam ediyor:

“Önceleri çocuk gibi düşünüyordum. Babamın, ailemin diğer üyelerini öldürdükleriydi tek anladığım. Şimdi çocuk değilim, her şeyi görüyorum. Hocalı’da yapılanın bir soykırım olduğunu da görüyorum ve bunun tanınması için çalışıyorum... Bu konuda Türkiye’den de destek bekliyorum. Biz Türkiye’ye “dostumuz” demiyoruz “kardeşimiz” diyoruz. Türkiye’nin Hocalı soykırımını dünyaya tanıtmakta bize sahip çıkacağına inanıyorum. Bir ara adını bile anmıyorlardı Hocalı’nın, şimdi çok şükür üstüne düşülüyor. İnanıyorum ki neticesi de alınacak ve o gün Hocalı’ya dönüp, Azerbaycan çocuklarına ata yurtlarında ders vereceğim...”

Anladınız herhalde; öğretmen olacak Zarife. Sumgayıt Devlet Üniversitesi’nde Matematik okuyor.

Hocalı’da doğup büyümüş olan annesi Rahila Guliyeva da kızı gibi evine döneceği günü bekliyor.

SARKİSYAN’A CEVAP

Gazetelerde görmüşsünüzdür, Zarife, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a birer mektup yazdı geçtiğimiz günlerde.

Kendisi de yeni baba olan Fransa Cumhurbaşkanı’na yolladığı mektupta Hocalılıların başına gelenleri anlattı ve “Bir çocuğun babasını kaybetmesini ne demek olduğunu hayal edebilir misin? Eğer bu soykırım değilse, sormak lazım soykırım nedir” diye sordu.

Zarife’nin “Soykırım itirafı” çağrısında bulunduğu Sarkisyan’a yazdığı mektubun cevabı Ermeni basınından geldi:

“Böyle bir kız yok, yaşamıyor!”

Bu olayı anlatırken çakmak çakmak oluyor gözleri:

“Ben varım, hayattayım, işte buradayım ve o mektubu ben yazdım. Annem nasıl benim için yaşadıysa, ben de onun için yaşayacağım. Soykırımı tanıtana kadar yaşayacağım, çalışacağım. Bunu bütün dünyaya göstermek istiyorum.”

SEMBOL OLMUŞLARDI

Bütün ailesini Hocalı’da kaybeden Rahila Guliyeva’nın çaresizliği ve acı feryadı böyle yansımıştı fotoğraflara. Guliyeva’nın 2 yaşındaki oğlu Samir’in cansız bedeni soykırımın sembollerinden biriydi.

ERMENİ BASINI ÖLDÜĞÜNÜ YAZDI

Hocalı katliamından 6 ay sonra dünyaya gelen Zarife öldüğünü iddia eden Ermeni basınına “Ben varım, buradayım ve soykırımı tanıtana kadar da yaşayacağım” diye sesleniyor...

Selcan TAŞÇI, 25 Şubat 2012
Kullanıcı küçük betizi
Güncel Meydan
Üye
Üye
 
İletiler: 584
Kayıt: Pzr Eki 12, 2008 23:12

Şu dizine dön: Ermenilerin Türk Soykırımı HOCALI

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x