Faşizme Karşı Güç Birliği… / Ali ERALP

Faşizme Karşı Güç Birliği… / Ali ERALP

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Eyl 27, 2010 19:46

Faşizme Karşı Güç Birliği…

Söz bitti.

Eylem zamanı şimdi. Direniş zamanı… Birleşme, bütünleşme zamanı. Demokratik hakları sonuna kadar kullanma zamanı… Propaganda zamanı… Halkın arasına karışıp, bölünmeyi parçalanmayı, Kürt federasyonunu anlatma zamanı. Çünkü kimse oynanan oyunun farkında değil… Kimse dönen fırıldakları bilmiyor.

Aslında söz bitmez. Söz, aydınlanma – aydınlatma çalışmalarında en güçlü araçtır. En güçlü silahtır.

Peki, biten nedir öyleyse? Hangi söz geçerliliğini yitirmiştir?

Kapalı kapılar arkasında, sanal âlemde gevezeliğe, dedikoduya, “sen ben kavgası”na dönüşen söz bitmiştir. Ağız dalaşı bitmiştir.

Çünkü halk duymuyor senin kısır çekişmelerini. Anlamıyor.

Sen çalıp, sen oynuyorsun. Sen söyleyip, sen dinliyorsun.

“Peki, Ali Eralp bilgisayardan, internetten, sanal dünyadan vaz mı geçelim demek istiyorsun” diyebilirsiniz.

Hayır, asla böyle bir şey söylemiyorum. Elektronik iletişim ve haberleşmeden, TV’den, basından sonuna dek yararlanalım, ama aydınlanma, aydınlatma, bilinçlendirme çalışmalarını bununla sınırlı tutmayalım. Biraz da halkın arasına karışalım, diyorum.

Anlayalım, anlatalım. Öğrenelim, öğretelim. Bilinçlenelim, bilinçlendirelim.

Tıpkı 68’liler gibi. İşçilerle, köylülerle, esnafla kaynaşalım. Bütünleşelim. Tek vücut olalım.

Halktan ayrı düşmüş aydınların, devrimcilerin, demokratların devrimci mücadelede hiç yeri yoktur. Onlar, kuşdiliyle söylevler veren papağanlara dönüşmüşlerdir.

Toplum karşısında sorumluluk duyan, onun aydınlanmasına öncelik veren herkes yığınlarla bütünleşmeli, önce onların öğrencisi olmalı, sorunlarını dinlemeli daha sonra bilinçlendirme çalışmalarına geçmelidir. Her yazar, her sanatçı, her aydın, her devrimci dilini, bilicini, deneyimini halkın zengin kültürü ile yoğurup birleştirerek, yeniden onlara bilinç taşımalıdır.

Bu işi şeriat ordusunun fedaileri, neferleri çok iyi başarmaktadırlar. Birbirlerine düşmeden, bölünmeden, parçalanmadan, kenetlenmiş bir biçimde, ruh ikizleri gibi anlaşarak ev ev, apartman apartman, sokak sokak, cadde cadde, köy köy dolaşıp kendilerine kul köle olabilecek mücahitlerin sayılarını artırmak için çaba harcıyorlar.

Devrimciler birbirini yerken, onlar, 2002’lerden de önce planlı programlı, bilinçli adımlarla ve sabırla yollarına devam ettiler, bugünlere geldiler.

Özveriyle çalıştılar.

Yani AKP, iktidara gökten zembille inmedi.

Bizim tatlısu aydınları ise tatillerini, yazlıklarını, denizlerini, bırakıp bir oylamaya bile gelmediler.

Geleceğimizi Amerika’ya ve ılımlı İslamcılara teslim ettiler.

Türkiye bugün, Namık Kemal’in deyişi ile

"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini (anne)?"
diye sorma günlerine döndü yeniden.

Bu şiiri “Kurtuluş Savaşı” yıllarında Millet Meclisi kürsüsünden okuyan bir milletvekiline Atatürk şöyle yanıt vermişti:

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!"


Önce şunu belirleyelim: Hiçbir koşul, “Ulusal Kurtuluş Savaşı” koşullarından daha ağır ve kötü olamaz. Türk ulusu o karanlık dönemi aşıp, aydınlığa nasıl ulaştıysa, bugün de ulaşacaktır. Bundan kimse kuşkusu duymasın. Çünkü “Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız yenilikçi devrim bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de hep böyle olacaktır." (M.K. Atatürk)

Namık Kemal’in deyişi ile “Kara bahtlı anneyi”, yani vatanı kurtarmak için artık çok geç kalmadan uzun, ince mücadele yollarına düşmek zorundayız. Siyasal İslam’ın federasyon çalışmalarını başlattığı bir ortamda sen ben çekişmeleri ile zaman öldürebilir miyiz? Bu kadar çok parçalanma, bölünme lüksümüz olabilir mi?

Vatan elden gidiyor, parçalanıyor, ihanet çeteleri dağdan inip, ülkeyi teslim almak istiyor, biz kırk bir buçuk parçaya bölünmüşüz. “Küçük olsun, benim olsun” anlayışını artık kesinlikle terk etmeli, özverili davranmalıyız.

Bu konuda Attila İlhan şunları söylüyor:

"En büyük kötülük şu; Batı son 50 sene içinde Türkiye'de küçük küçük siyasi guruplar yaratarak bizi birbirimize düşürdü. Hâlbuki her şeyden önce bunların birleşmesi lazım ki vatan dokusu oluşsun. Gazi'nin Ankara'da oluşunu bir düşünün. Gazi'nin bir tarafında Ziya GÖKALP vardı. Bir tarafında Yusuf AKÇORA, arkasında Mehmet Akif vardı ve Mustafa Suphi'yi de çağırmıştı. İslamcı, Türkçü, Kemalist ve Komünist hepsi beraber olmasaydı bu savaşı kazanamazdı. Şimdi de aynı espri içine girmemiz lazım.”

Sol olsun, sağ olsun, ABD’yi, AB’yi emperyalist devlet olarak kabul eden, tam bağımsızlığı savunan, emperyalizmle hiçbir alanda uzlaşmayan partiler, gruplar, bireyler güç birliği temelinde bir araya gelip; antifaşist, antiemperyalist cephede, ulusal çizgide birleşmeli, vatanın kurtuluşu yolunda gerektiğinde bir sıra neferi gibi mücadele etmesini de bilmelidirler.



Ali ERALP, 27 Eylül 2010
ali-eralp@hotmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x