Daha, kaçırılan iki asker ve bir sağlık memurumuzun akıbetleri bile belli değilken, şimdi de bir askerimizin ve bir kaymakam adayının daha kaçırıldığını ve üç şehit daha verdiğimizi öğrenince çaresizliği iliklerinde hissetmek dedikleri tamda bu olsa gerek…

Bu yazıyı okuyanların yarısı ya da tam rakam vermek gerekirse %49’u beni yine şehitler üzerinden prim yapmakla, yaygara koparmakla suçlayacaklar. Onların kendi düşüncesi yok başka ağızlarla konuşmayı marifet sayarlar çünkü…

“İklim değişir Akdeniz olur” buyurmuş ya yeni getirdikleri barış güvercini! Kemal Burkay… Evet iklim değişti sizlere Akdeniz oldu bize ise Kara’sal…

Getirin bakalım; Apo’nun yalakalarını, sözde aydın geçinen bölücüleri, o dinlerken gözyaşı döktüğünüz terörist şarkıcıları…

Hafızamızın kuvvetli değil, malum; bir dönem yine bu bölücü şarkıcılardan biri olan şahsı öve öve bitirememiş, kanatlı melek ilan etmişlerdi.

Hatırlayın gazete başlıklarını; “Başbakan Recep Erdoğan, Şiwan Perver’e destek verdi.” Erdoğan, "Sadece türkü söyleyen, -acılarına ağıtlar yakan-, barışın, kardeşliğin özgürlüğün ezgisini dünyaya duyuran sanatçıya Şivan Perver'e yönelik tehditler bizatihi hıyanet, bizatihi faşizm değil de nedir?" dedi.

Sade vatandaş Ömer Yıldız ise “ Sadece nöbet bekleyen, ana babasına hasret ağıtları yakan, ülkesini böldürmemeye ant içmiş, Türk milletinin kardeşliğini, özgürlüğünü, bağımsızlığını dünyaya duyuran Mehmetçiğe yönelik tehditler bizatihi hıyanet, bizatihi faşizm değil de nedir?” dedi.

Evet, bizatihi hıyanet içindeyim, bizatihi faşizanım sizin bu söylemleriniz karşısında…

Demek sadece türkü söylemek… “Tek amacı acılarına ağıtlar yakan” derken Şehit olan Mehmetçiği düşünerek mi ağıtlar yaktı sizce Şivan Perver? PKK’nın acılarına, soysuz leşlerine ağıt yakan bir insanı nasıl masum gösterebilirsiniz? Peki, TSK’nin generallerinin, subaylarının, terörist gibi içeri alındığı dönemde nedir bu Kürt ve PKK sevgisiniz? Ordumuzun şerefli askerini sabah 5’te evlerinden kelepçelerle alırken, PKK mensubu hainleri otobüslerle çiçeklerle karşılatmadınız mı? Hem de o otobüsün önüne, kırmızı plakalı meclis arabalarını eskortluk ettirerek…

Kaçırılan askerler için bir kez dahi kılınızı kıpırdattınız mı? Ve yine sizin “iç işleri” dediğiniz konularla gündem değişecek, birkaç güne kadar unutulup gidecek. Belki Roj Tv kaçırılan askerlerimizin videolarını gönderme nezaketinde bulunursa öğreneceğiz akıbetlerini…

Sizin milletvekilleriniz, bakanlarınız gider, “vallahi biz apoyu özledik” diyen, Ahmet Kaya’yı mezarı başında anar. Bakanınız Nimet Çubukçu, Irak Kürdistan Demokrat Parti'nin kongresine katılır. Bülent Arınç gider Şiwan denen bu vatansızın ayağına, dönüşte açıklamalar yapar güleç yüzüyle, ağlak ifadesiyle. Siz ise, ne kadar masum olduğunu anlatmaya çalışırsınız, Apo posterleri altında özgürlük şarkıları okuyan Şiwan Perver’in… Apo ile yan yana resimleri olan zamanında canciğer olup, yalnızca “Ülkeyi bölmeye böleceğiz de kanlı mı olsun kansız mı?” noktasında araları bozulan Kemal Burkay’ı ziyaret etmek için bakanlarınız sıraya girer…

Bu adamların ayağına kadar benim ülkemin, benim vergilerimle alınan uçağıyla giderken, hemen yanı başınızdaki tek bir şehidin evine ziyarete gittiniz mi siz ya da bakanlarınız. 3-5 oy için bunları yapıp nasıl uyuyabiliyorsunuz yatağınızda… Alın elinize bir iğneyi batırın bakalım, neler hissedeceksiniz, oysa bu insanlar, bu şehitler kurşun yedi kurşun gencecik yaşlarında. Parmaklarına iğne değil… Artık yoklar, annelerinin babalarının yerine koyun kendinizi. “ oğlunuz Bilal’ın, kızınız Sümeyye’nin artık sonsuza dek var olmadığını yalnızca bir mezar taşından ibaret olduğunu bir an düşünün…

Ateş düştüğü yeri yakarmış. Ama anlayabiliyorum. Bu insanların, Bebek ya da Ortaköy’de, bar çıkışı aşırı alkol alıp, aşırı hız sonucu ölmediklerini, arkadaşlarıyla verdikleri uyuşturucu partisinde hayatlarının son bulmadığını, sokak kavgasında değil vatan sevdasında canlarını feda ettiklerini çok iyi biliyorum…

Sizin evladınız “çürük” raporu alıp askere gitmeyip, ama buna rağmen Dünya Bankasında çalışacak kadar kudretliyken bu söylediklerinizin, binlerce şehit ailesini nasıl üzdüğünü hiç düşündünüz mü? Bu insanları anlamak için oğlunuz Bilal’ın şehit olduğunu, vatanı savunurken kalleş bir kurşuna kurban gittiğini düşünsenize bir kez olsun… O sıcacık yatağınızda uyurken, başınızı yastığa koyduğunuzda düşünün bir kez. Belki Şiwan Perver, Kemal Burkay sizin ve ağlak Bülent Arınç’ın da istediği gibi Türkiye’ye geri dönecek, ya peki mezarda yatan o Mehmetçik?

Benim vatanım için bir saat dahi olsa, nöbet tutmuş insan kutsaldır, siz ise yıllarını ülkesine feda etmiş, canını adamış bu insanlardan ne istiyorsunuz? Sonunuz Arap liderleri gibi olur diye mi korkuyorsunuz? Kalın; Mübarek gibi, Saddam gibi 25-30 sene değil isterseniz 100 sene kalın ama artık taviz vermeyin benim adıma, Türk milleti adına aldığınız kararlarda vicdan ve Allah Korkusu gözetin bir nebze. Otobüste ya da hastane de renkli iki tane koltuk ayırmaktan başka ne yaptık şehit yakınları ya da harp malüllerine bir düşünün…
Ve her seçiminde Doğu Anadolu ve Güneydoğu’dan nasıl oy çıkarabilirim kaygısından ziyade, bu kadar insanın bedduasıyla sırattan nasıl geçerim diye düşünün… Çünkü ben Hakkımı helal etmiyorum…

“Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.” Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK ( 20 Ekim 1927 )

(NOT: Son cümleme “Etmezsen etme diyerek bıyık altından gülenleri de vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum…)

Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )
Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com