“İnanın hiçbir siyasi parti, hiçbir güç 75 milyonu birbirinden ayıramaz. Biz eşit, özgürlükçü, adaletli bir ülkede yaşamak istiyoruz!”
Doğrudur! Batılı-Doğulu Emperyalizmin kanatları altına sığınıp kan döktükçe 75 milyonu birbirine kenetlemektedirler:
Gencecik öğretmenleri Türk olduklarına karar verip öldürmediler.
Şantiyelerine giden mühendislerin yolunu kesip, salt Türk oldukları için öldürmediler. Bir mühendisin kimliğine bakıp, eşinin ve çocuğunun gözü önünde vurmadılar.
Köydeki okulları basıp öğretmenleri öğrencilerin gözü önünde keleşlerle taramadılar. Evleri basıp çoluk çocuk, kadın erkek demeden yakmadılar.
Güpegündüz alışveriş merkezini kundaklayıp savunmasız kadınları da yakmadılar.
Şantiyelerine giden mühendislerin yolunu kesip, salt Türk oldukları için öldürmediler. Bir mühendisin kimliğine bakıp, eşinin ve çocuğunun gözü önünde vurmadılar.
Köydeki okulları basıp öğretmenleri öğrencilerin gözü önünde keleşlerle taramadılar. Evleri basıp çoluk çocuk, kadın erkek demeden yakmadılar.
Güpegündüz alışveriş merkezini kundaklayıp savunmasız kadınları da yakmadılar.
Gerisi elbette var, ama şimdilik en “Kürt Bilgesi” olarak ünlendirilen Anter’e başvuralım: “Kürtler Şamani, Göçebe ve cahil Oğuz Türklerini” bağırlarına basmış; “Müslüman etmiş”, “sünnet” etmiş ve “boktan yecüc mecüc adları olan tokuş mokuş adlarını” değiştirmiştir. [*]
Anter’e göre Kürtler, Türkleri ehlileştirmiştir. Hayvanların da ehlileşirken insanların elini ısırmasını örnek gösteren Anter, şöyle yazmış:
“Ama terbiyeci insan bunları hep görür ve yine de o vahşi hayvanın ehlileşmesine sabırla fedakarlık gösterir. Biz Kürtler de böyle sabırlı ve karakterli insanlarız.” (Musa Anter, “Kemalizm nedir?”, 28 Temmuz 1992)
En Milliyetçi ve En Türkçü Devlet Bahçeli de 23 Nisan 1920 - İstiklal Meclisi’nin açılışının yıldönümünde buyurmuşlar ki:
“İlk defa sivil nitelikli yeni bir anayasa yapım süreci önemlidir ve sonuca ermesi bizim açımızdan elzemdir. TBMM’nin değerli başkanının; kararlı, samimi ve gayretli çalışmalarıyla yürüyen Anayasa Uzlaşma Komisyonu, temsil edilen partilerin oy oranlarına bakılmaksızın verilecek katkı ve çabayla amacına ulaşmalıdır. Türk milleti hak ettiği yeni anayasaya, gelecek yıl kutlayacağımız TBMM’nin 93’üncü yıldönümüne (23 Nisan 2013) kadar mutlaka kavuşmalıdır. Parti olarak biz yeni bir anayasa hazırlanması konusunda elimizi taşın altına koymaya varız ve bunda da son derece kararlıyız.” (Gazeteler)
Bu sözleri yorumlamak bile karanlık vadiye düşmek demektir! Devlet Bey’e de bir şey olmaz! Parti kaygılarıyla Türklerin esirleştirilmesine seyirci kalan o MHP milletvekilleri düşünsün!
Dersimin “katliam” takipçisi, CHP’nin Zoraki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na televizyonda sormuşlar:
Poliste veya yargıda camiamın hakim olduğuna dair görüşler var, size böyle bir rapor geldi mi? Poliste veya yargıda böyle bir örgütlenme var mı?
Anadolu Federe İslam Cumhuriyeti Anayasası’nın örtülü uzlaşmacısı Kemal Bey de hemen yanıtlamış:
Elimizde böyle bir veri yok. Ben bir belge görmeden anlatımlardan yola çıkamam... Benim bir şeyi dillendirmem için bir kaynak, bir belge olması lazım.
Nazımiyeli (Kızılkiliseli) Kemal Bey, içerdeki-meclisteki kendi atadığı milletvekillerinin soru önergelerini de mi bilmiyor? Pes yani!
“The General”, Amerika ile ilişkilerimiz ortak değerlere dayanır; tarihidir, köklüdür ve hukuk da hukuk, diye, diye Amerika’nın federasyon projesine kurban oldu. “Atatürk” kitabı yazıyormuş. Dilerim “istiklal-i tam” ilkesini bu arada öğrenirler! Hiç olmazsa öteki zabitler hataya düşmesinler, diye kendi gafletlerini sıralayıp, özür dileyebilir ve ondan sonra “Millet bize sahip çıkmadı” diye yakınma hakkını elde edebilir!
[*] Kötü sözcüğü, Anter’in yazısından aynen aldım. Yazmak zorunda kaldığım için okurdan özür dilerim.
Mustafa YILDIRIM / 23 Nisan 2012
Not: Türkçe cinayetine karşı savaşım ve destek için: “www.10dakika.tv”