Gaz alıyorum, o halde varım!

Din-İzlem (Teo-Strateji) Uzmanı

Gaz alıyorum, o halde varım!

İletigönderen Ram » Cum Oca 01, 2010 2:42

Gaz alıyorum, o halde varım!

Demokratik devlet özü itibariyle kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanır. Devletin milli politikası devletin kurumlarının ortak tecrübesi, bilgisi ve önerileri çerçevesinde şekillenir. En üst düzeyde gerçekleştirilen toplantılarda kararlar alınır ve uygulanması gereken politikalar belgelenir. Güvenlik nedeniyle her devletin, kendine özel belgesi ve özel bilgisi vardır. Hukuk devletinde bu olmaz, diyen iktidar ateşine tutulmuş meczupların kendilerine ait planları yok mu? Cumhuriyet hangi tarihte hangi kutsiler tarafından yıkılacaktır gibi. Allah aşkına siz neden bahsediyorsunuz? Kendinizi akıllı, âlemi sersem mi sanıyorsunuz? Sizlerin tarifine uyan bir devlet yoktur. Fakat bir devlet nasıl çökertilir, sorusunun cevabı içinde kullandığınız sözcükler ve tanımlardan bol miktarda vardır.

Özel yöntemlerle uygulanan dönüştürme planı üzerinden çekilen hukuk ayarının özeti şudur: Artık devlet biziz, özel bilgi ve özel belge bize aittir, biz üretir, biz düzenleriz. Eğer böyle değilse ‘Kürt Açılımı’, başlığı altında kapı kapı dolaşan İçişleri Bakanı niçin bir taraftan hastane hemşireleri gibi eli ağzında sus numarası yapıyor, diğer taraftan da bu devletin projesidir ve herkesi bu projeyi desteklemeye davet ediyoruz, nutukları çekiyor?

Bu tutum, hem özel bir gündemin ve planın hem de belirtilen açılıma muhalefet eden herkesi devlete karşı gelmekle itham ve tehdit eden içerikle kesişir. Kaldı ki sözden anlama yeteneğine sahip her canlı bilir ki Siyasi Kürtçülük açısından açılımın söylenen tarafı federasyondur, söylenmeyen tarafı ise federasyon üzerinden bağımsız Kürdistan’a geçiştir. Böyle olduğu halde ‘Habur’ merasimi sizce hangi hukukun ürünüdür?

Sürekli hukuk deyip, her türlü hukuksuzluğu ikame edenler bir davayla ilgili olarak bilgi bulma, belge uydurma ve sızdırma işleriyle uğraşmaktadırlar. Fakat insanların dini duygularını istismar ederek hırsızlık yaptıkları tescillenmiş kişilere gelince, hukukun gereği (!) olarak ‘parmaklarını’ dudaklarından kaldırmıyorlar. Yamyamlar bile böyle bir çelişki karşısında bunalım geçirir.

Henüz doğrulama imkânı bulamadığım için detayına girmiyorum. Bir avukat telefonunu da vererek iktidara oldukça yakın bir avukatın kurduğu güç ağıyla ‘kirli işlerle uğraşan insanları’ koruyarak çıkar elde ettiği, bu durum açığa çıkınca da mahkeme tarafından gizlilik kararı aldırdığını iddia etmektedir. Henüz doğrulama imkânı bulamadığım için yazmıyorum. Fakat görünen manzara çok düşündürücü! Böylesi hadiseler bir yana ‘Kozmik Oda’ ve ‘Hukuk’ üzerinden sürdürülen edebiyat, bir güç gösterisinin açıkça ilanıdır. Devletin özel belgelerinin bulunduğu kuruma dalış, Filistin çadırlarında yetişerek merkezî güçlerin sözcülüğüne soyunmuş çok fonksiyonlu aydına göre derin devletle mücadeledir. Acaba bu devşirme hangi devletin vatandaşı?

Acaba Kürt açılımı konusunda olduğu gibi, devletin güvenlik kuvvetlerinin bir kısmı, belirtilen dalışın içinde mi yer almaktadır? Eğer böyle ise bunlar kimlerdir? Kürt açılımı projesiyle ilgili olarak MİT Müsteşarı Emre Taner’in 2006’da Kuzey Irak’a giderek Mesud Barzani ile yüz yüze görüştüğü, Türkiye’nin Kuzey Irak’la ilişkilerinde yeni bir sayfa açtığı, açılım sürecine zemin hazırladığı bilgisi düşmüştü. Belki de Kozmik Oda olayında derin devlet, derin devletle mücadele ediyor? Ne hukuk, ne izan, ne irfandır bu!

Bilmemiz gerekir ki güvenlik kurumlarının onayı olmadan ülkenin geleceğini etkileyen bu tip projeleri siyasi iktidar tek başına uygulamaya koyamaz. Bu onay katılım yoluyla olduğu gibi sessiz kalarak da olabilir. Veya karşıymış gibi görünüp, bazı çevrelerin gazını alarak sürecin işlemesini sağlamak şeklinde de olabilir.

Açık gerçek şudur: Türkiye dönüştürülmektedir.

Görünüyorum o halde varım’ şeklindeki ihtilaf ise yapay ve gaz almaya yöneliktir.

Nadim MACİT - 1 Ocak 2010 / YENİÇAĞ
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Şu dizine dön: Nadim MACİT

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x