Gemi tartışması ve karaya oturmak / Mehmet Ali GÜLLER

Gemi tartışması ve karaya oturmak / Mehmet Ali GÜLLER

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Ağu 20, 2018 13:32

Gemi tartışması ve karaya oturmak

Erdoğan’ın ekonomik saldırı nedeniyle “aynı gemideyiz” diyerek herkesten destek istemesi, Türk solunun önüne bir “gemi tartışması” getirdi.

Özetle şöyle deniliyor: “Üçüncü bir gemi yok, ya Erdoğan’ın da yer aldığı Türkiye gemisindeyiz, ya da ABD gemisinde…”

Aslında el marifetiyle bir kafa karışıklığı yaratılıyor. Çünkü gemi ülkedir ve bir tanedir. Hiç kimsenin aynı gemide olmama gibi bir şansı yok. Fakat gemiyi farklı kaptanlar yönetebilir. Kaptan ise siyasi seçenektir. Seçeneklerin çok olması kötü değil iyi bir şeydir.

Meseleyi böyle iki seçeneğe sıkıştırmak ve “başka seçenek yok” demeye getirmek, pratikte kamuoyunu Erdoğan’ı desteklemeye yöneltmekten başka bir amaca yaramaz.

ÜÇÜNCÜ SEÇENEK YOK MU?

Peki Türk milleti, hele de Türk solu, sol Kemalistler, devrimciler yalnızca iki seçeneğe mi mahkûm? Üçüncü bir seçenek yok mu?

Denklemi “Ya AKP ya FETÖ” diye kurarak hep AKP’ye destek mi olunmak zorunda? Denklemi “Ya AKP ya PKK” diye kurarak hep AKP’ye omuz verilmek mi mecburiyetinde? Denklemi “Ya AKP ya ABD” diye kurarak hep AKP’ye iktidarını sürdürme şansı mı tanınmak durumunda? (“Ya AKP ya ABD” denkleminin doğru olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusudur.)

Başka denklem yok mu? Ya da denklem başka türlü kurulamıyor mu?

ATATÜRK ÖRNEĞİ ERDOĞAN’A UYMUYOR

Seçeneklerin ikiden ibaret olduğunu savunanlar, bu iki seçenek arasına sıkışmak istemeyenleri sürekli suçluyor. Denklemi kuranlara göre AKP’yi desteklemeyenler, Amerikancıdır, FETÖ’cüdür, PKK’lıdır!

Denklemi kuranlar ve herkesi “ya o ya bu” seçeneğine sokmak isteyenler, ayrıca tarihten “kanıt” da veriyor: Atatürk’ün önce emperyalizmi yendiğini, sonra Vahdettin’i yıktığını söyleyerek; Mao’nun Japon işgaline karşı Çan Kay Şek’le ittifak yaptığını savunarak….

Önce bu “kanıtları” düzeltelim: Mustafa Kemal önce emperyalizmi yenip, sonra Vahdettin’i yıkmış değil. Tersine, Mustafa Kemal önce Vahdettin’e isyan etti, Vahdettin’in İstanbul’daki iktidarının karşısında Ankara’da bir iktidar kurdu, sonra doğrudan emperyalizmle sahada çarpışmaya başladı. Daha iki yıl önce İngiltere’ye karşı savaşan Osmanlı’yı ve Vahdettin’i İngilizlerle ittifaka götüren de işte bu gerçektir; yeni Ankara’da bir iktidar odağının ortaya çıkmasıdır.

Üstelik Mustafa Kemal sahada İngiliz destekli Yunan ordusuyla savaşmadan önce, Vahdettin destekli iç isyanlarla uğraştı. Yunan ordusunu yenebilmek için önce hilafet ve saltanat güçlerini bastırdı, yendi…

Diğer yandan oldukça öğreticidir: Örneğin İttihat Terakki Osmanlının toprak kaybettiği bir sırada “vatan savaşı” deyip Abdülhamit’e destek vermedi, tersine daha iyi “vatan savaşı” verebilmek için, savaşın içinde Abdülhamit’i yıktı!

Mao örneğine gelirsek…

MAO ÖRNEĞİ ERDOĞAN’A UYMUYOR

Japonya fiilen Çin’i işgal etmeye başladığında Mao zaten Çin’in en az yarısında iktidardı. İkincisi ise Mao Japon işgaline karşı “vatan savaşı” verirken, Çan Kay Şek hâlâ işbirliği arıyor, pazarlık yapıyordu!

Somut belirtelim: Japon ordusu 18 Eylül 1931’de Çin’e askerî harekât başlattığında ve direnişle karşılaşmadan 20 şehri işgal ettiğinde, Çan Kay Şek “yabancı istilacılara karşı direnmeden önce ülke içindeki barışın sağlanması” politikasıyla Çin’in çeşitli bölgelerinde iktidar olmuş Komünistlere saldırıyordu!

Japon ordusu 20 şehri işgal ettiğinde ve komünistler Japon işgaline karşı direnmeye başladığında, Çan Kay Şey hükümeti örneğin “Japonların bu eylemi sıradan bir provokasyon eylemidir, mutlak hareketsizlik durum korunmalıdır” diyordu… Ve Çan Kay Şek önceliği Komünistlere (ÇKP) karşı savaşa veriyordu.

Uzatmayalım; Çan Kay Şek o kadar teslimiyetçiydi ki, Guomindang içindeki yurtsever generaller, parti merkezinden gelen talimatı yırtarak Japon işgaline karşı direnişe geçmek zorunda kaldılar. Kırılma, Japon işgali başladıktan 5 yıl sonra, Çan Kay Şek Guomindang ordusuna ÇKP kuvvetlerini ezme emri verdiğinde, Guomindang’ın iki yurtsever generali Çang Sueliang ve Yang Huçeng’in Çan Kay Şek'i tutuklaması ve ona 16 Aralık 1936'da silah zoruyla ÇKP ile Japonya'ya karşı milli birleşik cephe kurma kararını kabul ettirdiğinde oldu!

Mao bu nedenle 1936’ya kadar olan süreci “iş savaş dönemi”, 37’dan sonraki dönemi “Japonya’ya karşı milli direnme” dönemi diye adlandırır.

Dolayısıyla “solcuların AKP’ye destek vermesini sağlamak için” yaslanılan bu örnek, pek durumumuza uymamaktadır.

DEVRİM, ÜÇÜNCÜ SEÇENEKTİR

Gelelim üçüncü seçenek olup olamayacağına…

Devrim tarihleri, aslında üçüncü seçenekleri inşa etme tarihidir. İki seçeneğe mahkûm olan, iki seçenekten birini desteklemekten öteye gidemeyenler, devrim yapamaz. (Dahası bu mantıkla sistem içinde iktidar bile değiştirilmez.)

Teorik olarak üçüncü seçeneğin olamayacağını, hayatın hep iki seçenekten, iki cepheden ibaret olduğunu savunmak doğru değildir.

Örneğin 1970’lerde “Ne ABD ne Rusya, tam bağımsız Türkiye” demek, bir üçüncü seçenek ortaya koyma sloganı, hatta programıydı. Devletler iki seçenekten birini tercihe zorlanırken, Türk Solu, üçüncü bir seçeneği, tam bağımsız Türkiye seçeneğini savunuyordu.

Ne zaman ki üç seçenek ikiye çekildi ve denklem “ya ABD ya Rusya” şekline indirgendi; o zaman büyük savrulma başladı. “Rus emperyalizminin” Türkiye’yi işgal edeceği yanlış varsayımıyla SSCB baş düşman edilince, “ya ABD ya Rusya” denklemi gereği, iş NATO’yu bile “barış gücü” ilan etmeye kadar götürüldü.

“TEK KAPTAN”LI GEMİLER BATMAYA MAHKUMDUR

Bugün de “üçüncü seçenek” yok denilerek benzer bir yanlışa tersinden gidiliyor. ABD’ye karşı AKP gemisine, yani, Cumhuriyet’i yıkan kuvvetin gemisine biniliyor. (Önemle belirtelim: Benzer mantıkla AKP’ye karşı ABD’nin gemisine binmek, ABD’ye karşı AKP gemisine binmekten çok daha büyük bir yanlıştır, dahası siyasal suçtur!)

Türk solu, sol Kemalistler, devrimciler enerjisini iki gemiden hangisine binileceği tartışması yapmak yerine, kaptanı nasıl değiştireceğine, geminin dümenini nasıl ele geçireceğine odaklanmalıdır.

Çünkü gemi Erdoğan’ın gemisi değildir, bizim gemimizdir, Türkiye’nin gemisidir. Erdoğan gemimize ABD’nin desteğiyle kaptan olmuş, adım adım gemide kendi rejimini inşa etmiş, en sonunda “ikinci kaptanlığı” bile kaldırıp “tek kaptan” olmuştur. Bu gidişat gemimizi batırmaktadır.

Bugün Erdoğan’ın yanına, kaptan köşküne çıkanlar, batmaktan kurtulacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar; zira Erdoğan’ın yanında yüksekte olmakla, su üstünde biraz daha kalmış olurlar, hepsi bu…

Çünkü Erdoğan şu aşamada bile gemiyi kayalıklara sürmeye devam etmektedir: Çin ve Katar’dan alınan para destekleri, yine finans sektörüne yatırılmaktadır. Yani dış borç alarak, yine tüketim ekonomisini devam ettirmenin istasyonları güçlendirilmektedir!

Özetle gemimiz Erdoğan’ın “kaptanlığında” batmaktan kurtulamaz.

Böyle zamanlarda doğru tutum, savaş ilan eden gemiyle henüz çarpışmadan, kayalıklara henüz vurmadan, karaya oturmadan önce kaptanı değiştirebilmektir. Yoksa çok geç olacaktır.

Mehmet Ali GÜLLER, 19 Ağustos 2018
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Gemi tartışması ve karaya oturmak / Mehmet Ali GÜLLER

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Pzt Ağu 20, 2018 14:33

Derin bilimsel, gerçek vatan sever, sözün tam anlamıyla devrimci ve MÜKEMMEL bir eleştiri, teşhir ve sonuç. En yürekten tebrikler ve teşekkürler sana sevgili Mehmet Ali GÜRLER
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x