KANADOĞLU ÖNCE HUKUK DEYİNCE...
Bu dizide sanırım en çok gerilim sözcüğü kullanılacak ama, 3 Kasım 2002 seçimlerine giderken bir başka tartışma alanı da hukuktu...
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu 2007deki Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 şart savını ortaya atınca çok tartışılmıştı. AKPliler bu da nereden çıktı, bize gelince böyle oluyor derken Kanadoğlu bence öyle deyip ısrar ediyordu:
Kararı yüksek yargı versin!
Kanadoğlu haklı çıktı...
Aslında Kanadoğlu hukuk ısrarını asıl görevi başındayken yapmıştı.
Türkiye 3 Kasım 2002 seçimlerine hazırlanırken son 2 ayda Kanadoğlu ortaya 3 iddia attı.
1- AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan TCYnin 312. maddesinden yargılandığı için bu unvanı kullanamaz.
2- DEHAP örgütlenmediği illerde örgütlenmiş gibi gösterilmiştir. Bu evrakta sahteciliktir, seçime katılamaz.
3- Yeniden Doğuş Partisini (YDP) Genç Partiye dönüştürme süreci hukuk dışıdır.
Bunların üçü de Yüksek Seçim Kurulu tarafından dikkate alınmadı ve 3 Kasım seçimleri yapıldı.
Kanadoğlu AKP için de seçime 10 gün kala yukarıdaki nedenle kapatma davası açtı. Anayasa Mahkemesi savunma için AKPye seçim sonrasına gün verdi.
2002 sonbaharının görünümü şuydu:
Seçim kararı gerilimli alınmıştı...
Genelkurmay Başkanı değişimi gerilimli olmuştu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı seçimde 3 önemli hukuksuzluk iddia etmişti.
Sonbahar sonunda ise oyu alan, sandığı geçmişti.
Kanadoğlu 3 Kasım hukuksuzluklarını Alaturka Demokrasi kitabında topladı.
Ayrıntılarını merak edenler burada bulabilir.
*************************************************************
Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlunun görev süresinin kararnameyle uzatılmasına Cumhurbaşkanı Sezer karşı çıktı
Özkökün gerilimli gelişi
2002de siyasetteki gerilim sanki yarışıyormuş gibi devletin öteki kurumlarında da dikkati çekiyordu.
Ankarada son 10 yıldır Genelkurmay başkanlarının değişimi hep farklı tartışmaları beraberinde getirdi. Son üç değişim kamuoyu önünde deprem yaratmadan sonuçlanmışsa bunda dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin ve onun yerleştirdiği hukukun büyük payı var. Konunun bu yanına ister istemez yeri geldikçe değineceğiz.
2002 yazı... Temmuzun 18i... Önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu haftalık olağan görüşme için Çankaya Köşküne çıktı. Ancak görüşmenin ardından Köşkten ayrılmadı. Ardından da Başbakan Bülent Ecevit Köşke geldi. Zirve başladı.
Konu; Org. Kıvrıkoğlunun Genelkurmay Başkanlığının uzatılması...
Nasıl yapılacaktı?
Kararname ile...
Sezer, olmaz dedi.
İkna etmeye çalıştılar. Sezeri biraz tanıyorlarsa hiç denememeleri gerekirdi. Denediler, beklenildiği gibi, olmadı.
Sezer, böyle bir uzatmanın ancak yasayla yapılabileceğini düşünüyordu. Sezere hukuk sınırları dışında bir şey yaptırmak zaten olanaksızdı.
ÖZKÖK HEP SUSMAYI YEĞLEDİ
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hilmi Özkök bütün bu süreci sessiz izledi. Sadece 2002 yazında değil, Kara Kuvvetleri Komutanlığı makamında oturduğu sürece hep susmayı yeğledi. Özellikle Çankaya Köşkündeki resepsiyonlarda karşılaştığımızda, ne zaman soru sorsam, hemen Org. Kıvrıkoğlunu gösterir, Komutan orada derdi.
2001 yılı 29 Ekimiydi. Köşkteki resepsiyona katılan komutanlar bugün konuşmayacağız dediler. Org. Kıvrıkoğlu meslektaşlarımızın güncel konulara ilişkin sorularının tümüne aynı karşılığı verdi:
Bugün konuşmayacağım.
Org. Özkök de yine aynı yanıtı verdi: Komutan orada...
Resepsiyonun sonuna doğru, yanılmıyorsam Irakla ilgili bir durum söz konusu olunca Org. Kıvrıkoğlu, konuşmadan yapamadı. Beni gözucuyla süzen Org. Özkök kulağıma fısıldadı:
Göle ördek yatağından girdiniz.
Devir teslim töreni yapıldı. Org. Özkök artık Genelkurmay Başkanıydı. Görevi devreden Kıvrıkoğlunun Özköke yönelik şu tümcesi ilginçti:
Sizi dikkatle izleyeceğiz.
Org. Özkök fazla konuşmama tavrını Genelkurmay Başkanlığı döneminde de sürdürdü. Kendisine bunun nedenini sorduğumuzda şu karşılığı vermişti: Günde gelen soğan gibi, yılda gelen sultan gibi karşılanır.
Org. Özkökün gerçek anlamda gazetecilerle tanışması 30 Ağustos 2002de Gazi Orduevinde verilen Zafer Bayramı resepsiyonunda oldu. Org. Özkök ağır misafirleri uğurladıktan sonra gazetecilerle kendi standartlarına göre uzun süre sohbet etti.
ARCAYÜREK: HER ŞEY AYNEN DEVAM ETMEYECEK
Org. Özkökün Karadayı ve Kıvrıkoğlunun ardından daha farklı bir duruşu olduğu hemen seziliyordu. Resepsiyona birlikte gittiğimiz Cüneyt Abi (Arcayürek) çıkışta şunu söyledi: Değişik bir durum, bakalım... Ama benim gördüğüm, her şey aynen devam etmeyecek.
Cüneyt Abi, böylesi durumlarda ilk gözleminde yanılmaz... Ecevitin rahatsızlığıyla ilgili ilk yazıyı yazan da o olmuştu. Ecevit ayaklarını hafif sürterek yürümeye başlamıştı. Hareketleri yavaşlamıştı.
İlk ne zaman?
1999 yılı ilkbaharında...
Baykalın Aralık 1998de Yılmaz hükümetini düşürmesinin ardından Ecevitin başbakanlığında seçim hükümeti kurulmuştu. Öcalanın 15 Şubat 1999da Türkiyeye getirilmesinin Ecevitin şansını arttırdığı yorumları öne çıkmıştı. DSPliler de bunu hissedip yaşarken tek endişeleri vardı.
Ecevitin sağlığı.
Işıklar içinde yatsın Ahmet Piriştina o günleri anlatırken şöyle demişti:
Balbayım, o kadar endişe ediyorduk ki, nezle olması bile oylarımızı düşürebilirdi.
İşte böyle bir ortamda Cüneyt Abi herkesin gözü önünde seyreden Ecevitin hareketlerindeki yavaşlamayı kaleme almış, sormuştu: Dünyanın her ülkesinde başbakanların, başbakan adaylarının sağlığı merak edilir. Bu, toplumdan saklanmaz. Ecevitin sağlığında bir sorun mu var? Varsa bu açıklanmalı.
Cüneyt Abinin bu yazısının çıktığı gün bir grup gazeteci Ecevitle Antalya mitingine gittik. Ecevit VIP salonunda önce benim yanıma geldi. Sert bir ifadeyle şöyle dedi:
Bir dahaki geziye doktor Cüneyt Arcayüreki de çağıralım.
Ecevit, Antalya mitinginde konuya değinmeden geçemedi. Otobüsün üzerinden halka şöyle seslendi: Benim sağlığımda sorun var, diyorlar. Bunu diyenler bin yıl yaşasın!
Cüneyt Abiye 30 Ağustos akşamı 22.00 sıralarında Gazi Orduevindeki resepsiyondan eve giderken, Org. Özkökle ilgili ilk gözlemlerini söyledikten sonra yukarıdaki anıyı anımsattım. Bastı kahkahayı... Sonra ciddileşti, Ama kabul et, yanılmadım. Ecevitin sağlığı ortada dedi. Arkasını da şöyle getirdi:
Her yaşın, her sağlık sorununun bir gerçeği var. Halbuki Ecevit, aylar önce sağlığı bozulmadan yeni bir düzen tutsa, görevi güvendiği birine devretse, Türkiye bu kargaşanın içine düşmezdi.
İKİ AY SONRA ABD GEZİSİNE ÇIKTI
Özköke dönersek... Koltuğuna oturdu. 2 ay sonra Kasım 2002 başında önemli bir programı vardı: 6 günlük bir ABD gezisi.
Bu gezinin önemi şuradaydı:
Bir önceki Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu 4 yıllık görev süresince hiç ABDye gitmemişti. ABD açısından Kıvrıkoğlunun özgeçmişindeki en önemli tümce buydu.
Genelkurmaydaki görev değişimi biraz gerilimli de olsa bitmiş, Özkök dönemi başlamıştı.
*************************************************************************
ESKİ GENELKURMAY BAŞKANI KIVRIKOĞLU
Görev süremin uzatılmasını Ecevit istedi
Türk Silahlı Kuvvetlerinin atama ve terfilerinin belirlendiği Yüksek Askeri Şûrası (YAŞ), ağustos aylarının ilk haftasında gerçekleştiriliyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu 2002 yılının Ağustos ayında görev süresini tamamlayarak emekliye ayrıldı. Ancak, dönemin Başbakanı Bülent Ecevitin, Kıvrıkoğlunun görev süresini bir yıl uzatarak TSK komuta kademesinin yeniden şekillemesine müdahale etmek istediği konusu gündeme geldi. Konunun yaşayan tarafları emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve eski Başbakan Mesut Yılmaz daha sonra yaptıkları açıklamalarda o günleri anlattılar. Kıvrıkoğlu, 11 Mart 2008 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayımlanan, Şükrü Küçükşahine yaptığı açıklamalarında, görev süresinin uzatılmasını kendisinin değil dönemin Başbakanı Bülent Ecevitin istediğini dile getirdi.
UZATMAYI KABUL ETMEM
Kıvrıkoğlunun anlatımıyla sürecin gelişimi şöyle oldu:
15 Temmuz 2002 günü, pazartesiydi, beni aradılar. Sayın Başbakan rahmetli Bülent Ecevitin görüşmek istediğini söylediler. Ne zaman ve nerede olduğunu sordular. Ben de Sayın Başbakana uygun saatte olur dedim. Saat 18.00 için Başbakanlık Konutunu söylediler. Saatinde gittiğimde Sayın Başbakan beni kapıda karşıladı; içeri girdiğimde ise Sayın Şükrü Sina Gürel vardı. Kendisi Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak kabineye yeni girmişti. Çay içtik. Sonra rahmetli Başbakan konuşmaya başladı. 5 yıldır birlikte çalıştığımızı vurguladı. Çevredeki gelişmeler, Kıbrıs konusu falan... Sonra görev süremin uzatılmasını önerdi. Bu tevazuya teşekkür edip şunları dedim: Ben bunu kabul etmem. Bunu asker kamuoyu hoş karşılamaz. Ben yasada belirtilen 67 yaş sınırını da 4 yıllık görev süresini de dolduruyorum. Sürenin uzaması için kanun çıkması gerekir. Hükümetinizin Meclisteki sandalye sayısı ise şu anda 259 (Salt çoğunluğun altında). Genelkurmay Başkanlığı gibi üst düzey bir makama ait bir konunun, milletvekillerinin, siyasilerin elinde pingpong topu gibi oynanmasına müsaade etmem. Kendileri ısrar edince konuyu uzatmamak için perşembe günü Sayın Cumhurbaşkanı ile haftalık görüşmelerimiz olacağını belirtip, Konuyu orada da birlikte konuşalım dedim. Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezere çıktım. Kendisine, birazdan Sayın Başbakanın geleceğini, benim görev süremin uzatılmasını önereceğini, benim buna karşı çıktığımı, bunun asker kamuoyunda hoş karşılanmayacağını söyledim. Sayın Başbakana söylediklerimi, aynen tekrarladım; pingpong topu, yaş falan.
Bir saat sonra rahmetli Ecevit geldi ve konuyu açtı. Yine aynı şeyleri söyledim. Ama onlara sonra dedim ki, Ama ben size yeni bir Genelkurmay Başkanı öneriyorum. Yeni bir Kara Kuvvetleri Komutanı (Kıvrıkoğlu, o günün Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalmanı ima ediyor) atanacak. Bunları 18 Temmuzda konuşuyoruz. Yeni komutan 30 Ağustosta göreve başlayacak. Bu arada siz Genelkurmay Başkanlığına atama yapmazsınız, yeni kuvvet komutanı da 30 Ağustosta görevi aldıktan sonra eylül ayının ilk haftasında onu Genelkurmay Başkanı atarsınız. Yeni komutanın kim olacağını söylemedim.
Bakın bir nokta daha var. 1 Ağustos Perşembe günü Başbakan Yardımcısı Sayın Devlet Bahçeli ve Milli Savunma Bakanı Sayın Sabahattin Çakmakoğlu ile de Milli Savunma Bakanlığında akşam saat 18.00de görüştük. Bahçeli de görev süremin uzatılmasının yararlı olacağını söyledi. Sayın Şükrü Sina Gürel bana 1 kez geldi. O da süre uzatmak için kanun çıkarmak gerektiğini, bunu çıkaramayacaklarını söyledi. Ben de o zaman, Zaten ben bunu size söyledim dedim. Ve ben şunu düşündüm: Eğer benim bilgim dışında uzatma yapsalardı bile istifa edecektim.
ÖZKÖKÜ İSTEMEDİM
Yine Şükrü Küçükşahinin köşesinde yer alan açıklamalarında Kıvrıkoğlu, kendisinden sonra Genelkurmay Başkanı olan emekli Orgeneral Hilmi Özkökü istemediği konusunda da şunları söyledi: Doğrudur, Hilmi Özkökü istemiyordum. Şimdi yazınızda var; Madem gençliğinden beri tanıyordun; o zaman niye Kara Kuvvetleri Komutanı yaptın, kuşkusuna neden oldu, demişsiniz. Doğrudur; ama unutmayın yüzbaşı iken ayrı, farklı tutum gösterirsin, yetkili komutan olunca farklı. Ben 2 yıl kendisini komutan olarak izledim. Bunun sonucunda da irtica ile mücadeleyi daha iyi yapacak birinin gelmesini istedim.
MESUT YILMAZ: KARŞI ÇIKTIM
Kıvrıkoğlunun görev süresinin uzatılması konusunun taraflarından biri olan eski Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Vatan gazetesinden Aydın Ayaydının sorularını yanıtlamıştı. 12 Mart 2008 tarihinde yayımlanan habere göre Yılmaz şunları söylemişti: Başbakan Ecevit, Kıvrıkoğlunun görev süresini uzatmak istiyordu. Bunu Kıvrıkoğluna da söylemiş. Paşa yanıt olarak, Bahçeli ve Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu ile bu konuyu görüştüm sıcak bakıyorlar. Ancak Hükümet ortağınız Mesut Yılmaza bunu kabul ettiremezsiniz, onun için bu iş olmaz demiş. Ecevit birkaç kez beni ikna etmeye çalıştı. Fakat taviz vermedim. Bunun üzerine Kıvrıkoğlu, Hilmi Özkökün Genelkurmay Başkanı olmaması için Kara Kuvvetleri Komutanlığından emekli edilmesini ve yerine Jandarma Genel Komutanı Aytaç Yalmanın getirilmesini, Başbakan Ecevitten talep etti. Bu hamleyle Özkök yerine Yalman Genelkurmay Başkanı olacaktı. Başbakan Ecevit bunun için çok çaba sarfetti. Ancak, bu konuda Anavatan Partisi olarak kesinlikle taviz vermedik. Diğer ortağımız MHP de bu konuda çok fazla istekli değildi. Bu nedenle Kıvrıkoğlunun talebi hayata geçirilmedi.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi