Gizemli Kürt-Yahudi Aşkı / (Çeviri: Erkan GÜÇİZ)

Gizemli Kürt-Yahudi Aşkı / (Çeviri: Erkan GÜÇİZ)

İletigönderen Erkan Güçiz » Cmt Mar 26, 2016 4:15

ABD yönetiminin akıl hocaları hemen tamamı Yahudi kökenli kişilerin kontrolünde olan "düşünce kuruluşları"dır. Bunlardan biri olan The American Interest 18 Mart'ta şöyle diyordu:

İsrail ve Kürtler: Vekâlet yoluyla Aşk

İki küçük Ortadoğu ülkesi arasındaki asimetrik fakat kârlı bir ilişki.

Son bir kaç yıldır, İsrail politikacıları –Başbakan Benyamin Netanyahu’dan Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e, Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman’a kadar- hepsi, bir Kürt devleti kurulmasından yana olduklarını açıkça beyan ediyorlar. En son bunlara katılan Adalet Bakanı Ayelet Şaked de, geçen Ocak ayında bağımsız bir Kürdistan kurulması ve İsrail ile Kürtler arasında siyasi işbirliğinin artırılması çağrısı yaptı.

Bölgedeki karışıklıklar ve IŞİD katliamlarına karşı en etken askeri gücün Kürtler olması bu çağrıları başlattı. İsrail’in, Ben-Gurion’nun, “Çevrenin boşaltılması” stratejisinde bir ortak olarak gördükleri Kürtlere ilgilenmeleri çok daha gerilere gider. Çevrenin boşaltılması politikası, Arapların düşmanlarını Yahudi devletinin müttefiki olarak görür ki, bunlar Kürtler veya Türkiye, İran (eskiden olduğu gibi ve belki gelecekte de), ve Etiyopya devletleri de olabilir. Fakat bundan öteye de bu tutum, Yahudilerle Kürtler arasında yüzlerce yıl geriye giden ilişkilere de dayanır. Yakın geçmişi görmek, geleceğin neler getireceğini anlamaya yardımcı olabilir.

İsrail ile Kürtler arasındaki bağlar karmaşık bir sır perdesi ile örtülü. Bir devletle, devlet olmayan taraflar arasındaki asimetrik ilişkiler her zaman daha karmaşıktır. Dikkat ederseniz taraflar diyoruz, çoğul çünkü İsrail, karşısında, içerisinde Kürtleri barındıran dört ülke, Türkiye, İran, Irak, ve Suriye ile, tek tek ve ayrı ayrı uğraşmak zorunda. İşi daha da karmaşık yapan, bu dört ülkede yaşayan Kürtlerin politik beklentileri, İsrail’e yaklaşımları, içinde yaşadıkları devlete, ve bölgenin tümüne karşı tutumları birbirinden farklı. Üstelik, İsrail ile Kürtlerin ortak sınırı yok ve her zaman onları bir araya getirecek ortak düşmanları olmadı. Son olarak da, İsrail politikacıları ilişkileri iyileştirme, ilerletme konusundaki isteklerini açık açık söylerken, Kürt politikacıları çoğu zaman, ilişkileri fazla göze batmayacak şekilde, karanlıklar içinde yürütme isteğinde.

Tarihi olarak İsrail hükümeti, 1960’larda gizli ilişkilerle başlayarak ve bugüne kadar arada bir kesintilerle devam ederek Irak Kürtlerini muhatap olarak aldı. Bu ilişkiler gizli tutulsa da, kritik bir dönem olan 1965-75 döneminde büyük bir bölümü sızdırıldı. O dönemin ilişkileri her iki tarafta da yara izleri bıraktı.

Ekim 1973 Yom Kippur savaşında, Kürt gerillaların Irak ordusuyla çarpışmaya girmemesi İsrail’i rahatsız etti. 1975’de rahatsızlık sırası Kürtlere geldi; Cezayir Antlaşması gereği İsrail Kürtlere yaptığı yardımı kesti. İki taraf da ikna edici sebeplerle açıkladılar bu tutumlarını. Kürtler, Irak tarafından vatan haini ilan ediliriz korkusuyla kaçındıklarını söylerken İsrail de, İran hükümeti ve ABD’nin itirazları yüzünden yardıma devam edemedikleri anlattı. Bu karşılıklı hayal kırıklığına rağmen 1991 Körfez savaşından sonra gizli görüşmeler yeniden başladı, 2003 Irak savaşında arttı, her iki tarafın artan ortak gereksinimleri ve bölgedeki karışıklıklar yüzünden son yıllarda da zirveye ulaştı.

Bu kritik dönemde, pek çok sebepten, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) İsrail’e ihtiyacı var. Kürt liderlere göre, bir Kürt devletinin kuruluşu için Batı’da en iyi lobi faaliyeti yapabilecek olan İsrail. Bunu ispatı olarak 2014 Haziran’ında İsrail Cumhurbaşkanı Peres Başkan Obama ile görüşmesinde Kürt bağımsızlığı konusunu açtı. Yahudi ve İsrail kanaat liderlerinin desteğinin de büyük önemi var. Fakat Kürt liderlerin tercihi, lobi faaliyetlerini açıkça ilan etmek yerine, onları perde arkası yürütmek.

Kürtler için ikinci önemli şey, silah edinmek ve askeri eğitim idi; Kürdistan Bölgesel Yönetimi IŞİD’le çatışmaya girdiğinden beri İsrail bu istekleri yerine getiriyor. Ekonomik strateji olarak da 2015’de, Bağdat’ın dava açma tehdidi yüzünden hiç bir ülke yanaşmazken, Kürtlerden petrol satın alarak İsrail kritik desteği sağladı. KBY Doğal Kaynaklar Bakanı Ashti Hawrami, petrol satışlarını gizlemek için çoğu zaman İsrail üzerinden pazarlandığını itiraf etti. Irak Petrol Bakanı Hüseyin Şahristani devamlı KBY ile İsrail ve Mossad ilişkilerini sorguladığında, KBY Başbakanı Neçirvan Barzani, ben yanıtlayayım dedi: “Sen Petrol Bakanı mısın yoksa İstihbarat’ın mı?”

İsrail’in Kürtlere ilgisi iki sebepten. Birincisi, jeopolitik konum, yukarıda bahsi geçen, “çevresel ittifaklar”. Diğeri de bölgede, çok uzun zamandır meşruiyetini kabul ettirememiş iki küçük devletin yakınlık hisleri. Üstüne, çok tersine bir anlam taşıyan “Arap Baharı” ve son zamanlarda Irak ve Suriye’de IŞİD’in büyümesi bunun önemini daha da artırdı.

İlk olarak, Irak ve Suriye’yi deprem gibi sarsan değişiklikler, Kürtlerin savaş alanında başarıları, hem Sünni hem de Şii radikal İslamcıların tehlikeli İsrail karşıtı hareketlerine güçlü bir engel oluşturabileceklerini gösterdi. Kürtlerin cesareti ABD politikasını karıştırdı, Kürtlere verdiği destek NATO müttefiki olan Türkiye ile ilişkilerini çetrefilli bir duruma soktu. İsrail için, en azından böylesine bir sorun yok; daha doğrusu, Kürtlerle iyi ilişkiler, Türkiye ile, en iyi zamanında bile zaten karmaşık olan ilişkilerine, bir destek oluyor.

İkincisi, istihbarat dosyası. Geçmişte İsrail, Irak Kürdistan’ını Irak istihbarat hareketlerinde üs olarak kullandı. 1979’da İran’da İslam Cumhuriyeti’nin iktidara gelişinden sonra, İran’daki istihbarat için İsrail Irak Kürdistanı’nı kullandı. 2012’de Fransız Le Figaro gazetesi, İsrail istihbarat ajanlarının İranlı muhalifleri toparlayıp, Irak Kürdistanı’nda gizli üslerde eğittiklerini yazdı. Bir yıl sonra Washington Post gazetesi, aralarında Türkiye’de Mossad’la buluştukları iddia edilen ve on kadarının Kürt olduğu sanılan, İran’da faaliyette bulunan İsrail ajanların listesinin Türkiye tarafından İran’a verildiğini yazdı. Bu istikrarsız İsrail-Türkiye ilişkileri, riskleriyle ve yüküyle bugün de devam ediyor.

Bölgedeki karışıklıklar, İsrail ile Kürtlerin ortak çıkarlarını artırırken, Kürtlerin bu ilişkileri olabildiği kadar perde arkasında tutma isteklerini azaltmadı. Arap ve Müslüman ülkelerle çevrili, embriyo halinde bir devlet olması KBY’i, İsrail ile ilişkilerinin bilinmesi konusunda çekingen yapıyor. Özellikle şu kritik zamanda, bir Kürt devleti kurmak için bölgesel destek ararken yahut ta en azından gelebilecek karşıt tepkileri engellemeye çalışırken bu çok daha geçerli. KBY daha çok, bir Kürt devletinin kurulmasına karşı olan İran’dan çekiniyor. Dolayısıyla, şüphesiz Tahran’ı rahatsız edecek şekilde, İsrail’in bir müttefiki gibi görünmekten endişeli.

Üstüne, şu an bölgede güç sahibi olan İsrail müttefiki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) içindeki diğer ortaklarını yani, İran’la ittifakı olan ve dolayısıyla İsrail ile ilişkilere karşı çıkan Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (KYB) veya Gorran’ı da hesaba katmak zorunda. KBY bir yandan da kendilerini “ikinci İsrail” kurmaya kalkışmakla suçlayan Sünni Arap ülkelerinin de sempatisini kazanmaya çalışıyor. Bölgedeki Sünni-Şii gerginliğinden dolayı bu Arap devletleri bir Sünni-Kürt oluşumunu olumlu bulur duruma geldiler. KBY Cumhurbaşkanı Mesut Barzani’ye göre son zamanlarda bölgede tutumlar göze batar bir şekilde değişti; “Çarpıcı bir değişiklik oldu. Bu harekete karşıt olan ülkeler şimdi, bugünkü sınırları içinde, özgür bir bölgesel Kürt devletinin açıklık getireceği görüşünü kabullendiler.” Ekleyerek altını çizdiği de, “Irak’ın bugünkü ortamında birlikte yaşanmaz.” İlginçtir ki, -Kürt bağımsızlığının en büyük destekçisi olabilecek, kendileri de bağımsızlık savaşı veren- Filistinliler şiddetle Kürtlere karşı çıktılar. Filistin Kurtuluş Ordusu (FKO) Genel Sekreteri Saeb Areket’in geçenlerdeki beyanatı, “Kürt özgürlüğü Araplara karşı zehirli bir kılıç demektir”, idi.

KBY’nin İsrail ile birlikte görünmek istememesinin politik sebeplerine ek olarak, ağır ekonomik krizlerin yaşandığı bugünlerde, ekonomik sebepler de var. KBY’nin ekonomik ortakları Arap ve Müslüman ülkeler; İsrail ile alışverişi ise onların yanında yok sayılabilecek kadar az. Ankara ile Kudüs arasındaki gerginliklere rağmen bir üçlü ilişki olabilir. Şaşırtıcı gelse de, KBY, bu iki ülke ilişkilerinin normale dönmesi arzusunda; pek çok sebep arasında, Kürt petrolünün Türkiye üzerinden İsrail’e gidebilmesi var.

KBY bu ikilemleri nasıl çözecek? Biri, İsrail’den gelen destek beyanlarını duymaz olmak. Sıradan Kürtler bu beyanları heyecanla karşılarken, politikacılardan çıt çıkmıyordu. Bu tutum Kürt politikacılarının işine yarıyor: Bir yandan İsrail’in davalarına verdiği güçlü destekten faydalanıyorlar diğer taraftan da araya mesafe koyarak müttefiklerinden gelebilecek ters tepkilerden kendilerini koruyorlar. İlginçtir ki, İsrail Adalet Bakanı Şaked’in beyanatından üç gün sonra, Cumhurbaşkanı Barzani, uluslararası toplumun, Irak ve Suriye’nin bundan böyle asla bütünleşemeyeceğini kabullenmeye başladıklarını söyleyerek, ardından da Kürtlerin özgürlük davasını öne çıkardı.

İsrail ile arasına koyduğu mesafeyi kapatma adına KBY, Yahudiler ve Yahudi kültürü konusunda olumlu mesajlar gönderiyor. 2015 Ekiminde, İsrail için normal bir temsilcilik ofisi yerine, Evkaf ve Diyanet kurumunda bir Yahudi temsilciliği açıldı. Bu simgesel bir davranıştı zira Kürdistan’da Yahudi sayısı çok az. Aynı şekilde KBY, İsrail’den hahamları yetkililerle görüştürmek için Kürdistan’a davet etti. Arada bir Yahudileri Kürdistan’a dönmeye davet ederler ve Kürt kökenleri İsrail Yahudileri KBY tarafından sıcak bir şekilde karşılanırlar. Geçen Şubat, Vakıf ve Diyanet İşleri Yahudi bölümü temsilcisi Şerzad Ömer Mamsani’nin İsrail ziyareti, milletvekilleri ve diğer yetkililerle görüşmeleri, medyada çok geniş yer aldı. Bu bir deneme miydi; KBY, İsrail ile ilişkilerinin açıkça görünmesinden artık korkmuyor muydu? Zaman gösterecek.

Ne amaçla olursa olsun, bu tutumu, KBY’nin Yahudilere karşı içtenlikli sempatisini göstermesine izin veriyor; güç odaklarının koridorlarında uzun zamandır Kürtler adına lobi faaliyetleri yürüten Amerikan Yahudilerinin desteğini sağlıyor; azınlıkların koruyucusu gibi görünmelerine yardım ediyor; ve İsrail ile politik ve stratejik ilişkilerini gizleyebiliyor. Aynı zamanda bu Yahudi taraftarı tutum, KBY’i küçük düşürmeye çalışanları, ve hatta İran’ı bile, Kürtleri yererek antisemitik görünmek istemedikleri için susturuyor.

Bununla birlikte, KBY antisemitik ve İsrail karşıtı propagandayı da durdurmak istiyor. Örneğin, 2009’da Kürdistan bölgesinde pek çok Müslüman lider, Gazze’de İsrail’in yaptıklarının kınanması, İsrail devletinin yıkılması ve Yahudilerin öldürülmesi çağrısı yaptığında, KBY bu imamların vaiz vermesini yasakladı.

İsrail’le olanın aksine, son zamanlara kadar KBY’nin diğer devlet topraklarındaki Kürt siyasi kuruluşları ile ilişkileri ya olumsuzdu ya da hiç yoktu. KBY’nin Türkiye’de PKK ile ilişkileri ise, İsrail’in Türkiye ile yakın bağları olduğu 1980’ler ve 90’larda, PKK’nin İsrail’in düşmanları Suriye ve FKO ile sıkı ilişkileri yüzünden, çok gergindi. Bu durum, 2010 Mavi Marmara olayı ve Kudüs ile Ankara arasındaki ilişkilerin bozulması ve aynı günlerde PKK ile Türk hükümeti arasındaki barış süreci ile değişmeye başladı. Buna dayanarak İsrail ve PKK yakınlaşmayı denediler fakat kesin bir sonuç çıkmadı.

Suriye Kürtlerinin, ülkedeki kargaşalıklar sonrası ortaya çıkan IŞİD karşısında savunmanın ana elemanı olduklarını da İsrail unutmuş değil. Bunlar, PKK’nın bir dalı olan Batı Kürdistan Demokratik Birlik Partisi (PYD), Halkçı Koruma Birlikleri (YPG) ve Kadın Koruma Birlikleri (YPJ). Burada da iki taraf karşılıklı bir yaklaşım arayışında birbirlerini yokluyorlar. Kürtler silah edinme arzusundalar, İsrail onlara insani yardım gönderdi ve haberlere göre Kürtlerden istihbarat topluyor.

İsrail, birbirine karşıt olan KBY ile PKK ve PYD ilişkilerinde dar bir manevra sahası içinde son derece dikkatli hareket etmekteydi. Kudüs aynı zamanda, PYD’nin Esad rejimi ile bağlantılı olduğunu, ABD açıktan destelemekten çekinirken öte yandan Rusya ile sıkı ilişkiler kurduğunu ve Türkiye tarafından PKK gibi bir terör olarak ilan edildiğini göz önünde tutmak zorundaydı. Suriyeli Kürtlerin 17 Mart’ta, Türkiye sınırı boyunca bir federal devlet kuracaklarını ilan etmelerinden sonra İsrail’in tutumu değişebilir. Kürtlerin bu hareketi İsrail’i, gelişmekte olan bu varlıkla daha derin ilişkilere girmeye cesaretlendirebilir.

Görünüşte, İran’daki Kürt kuruluşlarla ilişkileri İsrail için bir ikilem doğuracak değil, zaten İran, İsrail’i yok etmeye yeminli ve birçok cephede İsrail’e karşı vekâletle sürdürdüğü savaşları yönetiyor. Sorun, İran Kürt partilerinin parça bölük olmasında. Dört ana parti birbiriyle rekabet halinde: kendisinin de iki dalı olan İran Kürdistan Demokratik Partisi (KDPI), Komala, 1991’de kurulan Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) ve daha genci, 20024’de ortaya çıkan ve PKK’nın bir dalı sayılan, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK). Bu partilerin merkezleri KBY topraklarında ve ancak gizli hareketlerin yürütülebileceği İran’da yaşayan Kürtlerle doğrudan bağlantıları yok. İran içinden aldıkları destek son derece yetersiz.

Bir tarafta KBY, İran’ı kışkırtmak istemediği için arada bir bu partilerin hareketlerini frenliyor. Öte tarafta, ABD’nin İran’la görüşmeye başlaması, bir gözlemciye göre, İran’a, Kürt eylemcilere ve hatta sosyal hareketlere bile karşı her türlü baskıyı uygulamaya yol açacak bir “açık çek vermiş oldu.” Bununla, İsrail’in, İran’daki Kürt partilerle ilişkileri daha da dar alana sıkışmış oldu. İsrail, PJAK ile yürüttüğü bazı bağları, herhalde İran’la bir anlaşmaya gitmek isteyen ABD’nin emriyle, 2013’te aniden kesmek zorunda kaldı. İsrail ve İran’daki Kürt kuruluşlarının İslamcı rejimi zayıflatma konusunda ortak çıkarları olsa da, rejimin nükleer anlaşma sonrası artan gücü bu ortaklığı hayal kırıklığına uğrattı. Bütün bunlardan sonra, Kürtler arasında İsrail’in ana müttefiki olarak KBY kaldı.

Özetlenirse, günümüz Kürt-İsrail ilişkilerinde bir sürü asimetrik durumlar var; onlardan biri, İsrail Kürtlere gösterdiği dostluğun karşılığını Kürlerin de açıkça göstermesini bekleyemez. KBY’ne göre İsrail ile ilişkilerin açıkça görünmesi, bir Kürt devletinin kurulmasını tehlikeye atabilir. Bu yüzden KBY ve Kürdistan’daki tüm Kürtler, Yahudi devletin vereceği her türlü desteği almaktan memnunlar; yeter ki üzerinde “made in Israel – İsrail malı” damgası olmasın.

Rahmetli Molla Mustafa Barzani, “Kürtlerin bir devlet olarak yaşaması, İsrail üzerindeki baskıyı azaltmaya yardım eder” diyordu. Bu doğru; İsrail’in Kürt-yanlısı tutumundan beklentisi de bu. Ya IŞİD ya da bir Kürt devleti diye seçmek zorunda kalınca, İsrail’in çıkarları kesinlikle Kürtlerde. Ne olacağı belirsiz bir geleceğe doğru giden Ortadoğu’da, riskli fakat her iki tarafın da çıkarlarına hizmet eden bu ilişki devam edecektir.

________________________________________
Yazar Ofra Bengio, Moşe Dayan kuruluşunda kıdemli araştırmacı yardımcısıdır. “Irak Kürtleri: Devlet İçinde Devlet Kurma”nın yazarı ve “Kürtler: Parçalanmış bir Anavatanda Devlet Kurma”nın editörüdür.

http://www.the-american-interest.com/2016/03/18/israel-and-the-kurds-love-by-proxy/
Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir.
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk

Erkan Güçiz

Facebook - TC ERKAN GÜÇİZ
Kullanıcı küçük betizi
Erkan Güçiz
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 421
Kayıt: Çrş Eyl 29, 2010 5:18

Şu dizine dön: Erkan GÜÇİZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x