Latin sıcakları-1 / Ceyda KARAN

Latin sıcakları-1 / Ceyda KARAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Tem 20, 2017 12:18

Latin sıcakları-1

Bizler Kuzey Yarımküre’de kâh yaz sıcaklarıyla kavrulur, kâh yağmur ve sellerle serseme dönerken; kış mevsimini yaşayan Güney Yarımküre’deki Latinler’in de ‘harareti yüksek’.

Latin Amerika’nın son 15 senede solun kalesi olmuş iki ülkesi Brezilya ile Venezüella’da küresel sermaye, geleneksel yerli elitler eşliğinde neden-sonuç ilişkileri sağlam, gayet ‘hakiki darbeler’ icra etmekte. İki ülkede de ‘iç çatışma’ ve ‘kutuplaşma’ derinleşiyor.

Brezilya’da sola karşı sessiz ve derin darbe, sağı şimdilik dümene geçiren bir aşamaya kadar pişirildi. Dünyaya soldan bakanların, Venezüella’da ise açık faşizan karakterine karşın ‘muhalefet’ diye sunulandan yana tavır alması, yahut mevzuyu ‘demokrasi’ diye görüp ‘tarafsız kalması’ için uğraşılıyor.

* * *

Bu yazıda Brezilya’ya bakalım...

Brezilya’da İşçi Partisi’ne karşı girişilen uzun soluklu darbe tökezlemelerle de olsa devam ediyor. 1980’lerde ABD destekli askeri dikta rejimlerine karşı elde silah savaşmış, işkencelerden geçmiş eski bir gerilla olan kadın başkan Dilma Rousseff, geçen sene yolsuzluğa batmış sağcı Senato üyeleri tarafından ‘kongre, yargı ve ordu’ onaylı bir komplo eşliğinde azledilmişti. Dilma’nın ABD dahil pek çok ülkede bütçe açığını yamama icraatı, ‘yolsuzluk’ diye sunulmuş, ‘buz gibi’ bir darbe yapılmıştı. Koltuğuna kurulan 40 milyon doları bulan rüşvet zanlısı Demokratik Hareket Partisi üyesi sağcı Michel Temer, ilk iş ABD’ye gidip, küresel sermayeye hızlı özelleştirme, kemer sıkma programı taahhüt etmişti. Ancak ülkesinde ‘siyaset sınıfının’ yolsuzluk düzeyi, görece bağımsız yargı eşliğinde ayyuka çıkınca aciz hale düştü.

* * *

Yılmayan Brezilya İşçi Partisi, Dilma’nın selefi ve 2002-2010 yıllarındaki görev döneminde on milyonları yoksulluktan kurtaran politikalara imza atmış efsane lider Lula da Silva ile 2018 seçimine damgasını vurmaya soyununca, olanlar oldu. Geçen hafta Lula, şaibeli bir yargı sürecinin sonunda ‘yolsuzluktan’ 9.5 yıl hapse çarptırıldı, 20 yıla yakın siyasetten men edildi. Bir müteahhitlik şirketinden sahilde bir ev sahibi olmak, Petrobras’taki yolsuzlukların merkezinde olmak ve yaptığı konuşmalardan para almak gibi ithamlar var ama ortada hiçbir kanıt yok.

2014’te Dilma’yı alaşağı edenler, 2018’de Lula’nın önünü kesmek derdinde. Ve aslında İşçi Partisi, 15 senedir ‘aynı yatağa girdiği’ elitler ve orta üst sınıfın ideolojik nefretinden kurtulamamanın bedelini ödüyor. Solun günahlarının eksik olmadığı yolsuz düzenden bezgin ahalinin ‘duyarsızlığı’ eşliğinde...

* * *

Lula için henüz temyiz yolu açık. Başkanlığı döneminde kapitalist ayak oyunlarını iyi bellemiş karizmatik eski sendikacı da ‘kirli oynuyor’. Geçenlerde Temer için “Suçunun sabit olduğu sonucuna hemen varmayalım. Kanıtları görmeliyiz” demesi boşuna değil. Böylece hem Dilma’yı koltuktan ettikten sonra kendisi de yolsuzluktan 15 yıla çarptırılmış eski parlamento başkanı Eduardo Cunha’nın akıbetini anımsattı, hem de elitlere sinyal çaktı.

* * *

Lula görevi bıraktığında popülaritesi yüzde 86’yı buluyordu. Bugünkü kutuplaşmada yüzde 38.5’te. Yüzde 5, 6, 10’lardaki rakiplerini açık ara solluyor. Bu haliyle 2018 seçimini alacağı aşikâr. Bu sebeple elitler Lula’yı yargı yoluyla ekarte edemezse, seçimi öteletseler yeridir.

Şansı sıfır olan Temer, çalışma ve emeklilik yasalarını çalışanların servetten daha az pay almalarını mümkün kılacak şekilde ‘reforme ederek’ rolünü oynuyor. İktidarda kalacak görünümü verdiğinde real güçleniyor, borsa da; başı derde girince tam aksi... Uluslararası mali sermaye arkasında. Bir de kendisinden daha sağda bir adayın önünü açabilirse...

Neoliberal programı, serveti sosyal programlar aracılığıyla yoksullar hayrına yeniden dağıtımla dengelemekten ibaret ‘mutabakatçı solun’, kapitalizmin yapısal kriz ortamında payına ‘darbeler’ düşüyor. Emek-sermaye çelişkisinde sermayeden yana duran, grevlerin önünü kesmekle övünenlere darbe yapmaya ne hacet!

Venezüella’daki Bolivarcı sosyalist hareketi ‘demokrasi’ başlığıyla devirme girişimi ise sonraki yazıya...

Ceyda KARAN, 19 Temmuz 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Latin sıcakları-1 / Ceyda KARAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Tem 21, 2017 14:57

Venezüella'yı 'yakanlar'...

Çarşamba yazısında bıraktığımız yerden devam...

Brezilya’da küresel sermaye ile geleneksel yerli elitlerin İşçi Partisi’nin ‘mutabakatçı sol’ hükümetine yönelik sessiz ve derin darbesini özetlemeye çalışmıştım. ‘Latin Amerika’nın kesik damarlarını onarmaya’ soyunmuş sol dalgayı kesmek için girişilen asıl şiddetli ve açık faşizan darbe girişimi ise Venezüella’da sergilenmekte.

* * *

31 milyonluk Venezüella’da Bolivarcı sosyalist hareket; önce Hugo Chavez, ardından Nicolas Maduro liderliğinde 18 senedir ülkeye ve hatta bölgeye, hataları ve hatalarından çok daha büyük sevaplarıyla damgasını vurdu. Toplumun geniş kesimlerini sefaletten kurtaran, eğitim, sağlık ve kültür sorunlarına eğilen, yüzyıllardır açık ırkçılıkla itilip kakılmış yerli toplulukları kucaklayan, bağımsızlıkçılığa dayalı bu hareket, son yıllarda baş aşağı gitmeye başladı. İhracatının yüzde 95’i petrole dayalı ülke, Suudilerin petrol fiyatları savaşından büyük darbe yemişti. Büyük gıda ve ilaç sıkıntısı, hiperenflasyon, üretimin paralize olması, gösteriler ve şiddet suçlarında patlama yaşandı.

Yıllardır sosyalist hareketi kesmek için darbe dahil her yolu denemiş ABD destekli muhalefet, Aralık 2015’te Demokratik Birlik Buluşması (MUD) şemsiyesiyle seçimden büyük zaferle çıkmıştı. Chavez’den yadigâr Birleşik Sosyalist Parti (PSUV) ise 1999’dan beri ilk kez iktidarı paylaşma durumuna düşmüştü. Bu ortamda Maduro, krizi devlet bankalarından krediler, kur kontrollerini liberalleştirme, yabancı şirketlere daha fazla yer açmak vaatleriyle yönetmeye çalıştı. Olmadı. Şimdi muhalefetin hedefi arzulanan neoliberal düzeni geri getirmek. Her yol da mubah.

* * *

Dört aydır ülkede ‘iç savaş’ rüzgârları estiriliyor. Muhalefet cephesinde makul insanlar olsa bile asıl karakterini sahaya sürülen neofaşistler şekillendiriyor. Bunlar Yüksek Mahkeme binası basmaktan, doğum kliniklerine saldırmaya, Chavistalar’ı canlı canlı yakarak öldürmeye uzanan eylemler yaptılar. Protestolarda 103’ten fazla kayıpta payları büyük.

Maduro uzlaşmayı sağlamak üzere yeni anayasa ve kurucu meclis seçimleri için kolları sıvayınca yine ortalık karıştı. Kurucu meclis ülke çapında halka açık toplantılarda tartışılıyor, Chavistalar muhaliflere ‘diyalog’ öneriyor. Lakin bu girişim muhalefetin yıllar sonra parlamentoda elde ettiği çoğunluğu tehdit ediyor. Bu yüzden toplumun her kesiminden adayların bağımsız olarak katılacağı, geniş temsiliyet taşıyan bu seçimleri baltalamaya çalışıyorlar. Adaylara suikastlar düzenleniyor. Muhalefet 15 senedir ilk kez 24 saatlik genel grev ilan etti. Muhalefet yasadışı bir seçim düzenledi. Toplumun yüzde 28’inin katıldığı bu seçimlerde manipülasyon eksik olmadı. Yurtdışında kayıtlı 102 bin seçmen varken, 600 bin oy çıkması gibi...

* * *

Maduro’nun eleştirilecek çok icraatı var. Lakin ‘diktatör’ demek pek zor. Güney Amerika’da ABD destekli pek çok liderden daha yüksek popülaritesi var. Anketler de ahalinin 2019 Ocak’ında bitecek görev süresini tamamlamasını istediğine işaret. Maduro, 2018 başkanlık seçiminin öngörüldüğü gibi yapılacağını duyurdu. 2016 sonunda ertelenen yerel seçimler bu yıl sonunda düzenlenecek.

* * *

Yaşananlar dünyaya ‘popülist diktatörlüğe karşı demokrasi’ diye sunulmaya çalışılıyor. Malum; her ideolojiye doğal olarak içkin popülizmi diktatörlükle anmak artık moda. Asıl meselenin bunun içinin nasıl doldurulduğu olduğunu sorgulayanı ara ki bulasın!

Venezüella, ilk yazıda aktardığım Brezilya ile birlikte en çok da dünyaya soldan bakanları ilgilendiriyor. Zira bu kesim, Bolivarcı devrim süreci ve katılımcı demokrasiyi gömmeye, bunun yerine neolieral düzeni getirmeye yeminli oligarşik yapıdan süzülen haberlerle gözlerinin kör edilmesine teşne görünüyor. Haber kaynaklarını sorgulamadan bu iki ülkedeki açık darbe girişimlerine ‘sessiz, tarafsız yahut kararsız kalmaya’ yöneliyorlar. En başta böylesi bir tavra itiraz etmek gerekir. Latin solunun pek çok hatası bulunsa dahi, aslolan bunu nereden ve nasıl eleştirdiğimiz olmalı.

Ceyda KARAN, 21 Temmuz 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x