NATO bunalımı kimin işine yarayacak? / Savaş SÜZAL

NATO bunalımı kimin işine yarayacak? / Savaş SÜZAL

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Kas 20, 2017 10:21

NATO bunalımı kimin işine yarayacak?

Aslında son günlerdeki gelişmeleri dikkatle ve tarafsız bir gözle izlersek, Türkiye’nin bugün uygar devletler camiasından nasıl hızla kopup geriye Osmanlı’nın son günlerine doğru koştuğunu görürüz. Bence bu gidişin hem ülkeyi hem de kendilerini çöküşe götürdüğünü fark eden iktidar sahipleri, günahı kadar bile inanmasalar şimdiden Mustafa Kemal devrimleri için olumlu söylemlere bu nedenle başladı. İsterseniz son günlerin bizi etkileyen dış olaylarına sıkılmadan bir bakalım.

Mesela, NATO’da yaşanan son krizi ele alalım. Acaba gerçekten de son kriz miydi? Daha önce NATO'da krizler olmamış mıydı? Kimse böylesine bir terbiyesizliği onaylamaz veya onaylayamaz. Hele hele Mustafa Kemal’e yapılan. Ama kenara çekilip bakarsak, bu terbiyesizliği hak edecek ne yaptık, ne yaptım diye, tabii kendi kendimizi sorgulama cesaretini bulursak. Bakalım altından neler çıkacak?

Eğer ülkenin başındakiler aklına geldiği gibi başka ülke lider ve yetkililerine hitap eder ve “eyler” le seslenirse. Olmayan olayları, sanki olmuş gibi satmışlarsa. Bir gün ona da böyle terbiyesiz bir şekilde “ey” çekilmesini beklemek doğru değil mi? Galiba bu işin suyu da meşhur o “one minutes” çıkışıyla gün yüzüne çıktı. Mesela Fransa Devlet başkanından Alman Dışişleri Bakanına, Belçika’dan Hollanda ve İtalya’ya kadar hakaret listesi uzar gider. Belki tüm bunlar tribünlere oynamak ve iç siyasete yatırım amacıyla yapıldı ama karşılığında bize de böyle saldırmasını beklemek gerekmez mi?

Gelelim NATO konusuna. Türk ordusundaki bozulmada NATO olayının tabii ki büyük katkısı var. Eskiden subay dediğimiz (yani Mustafa Kemal’in askerleri) kişiler, kıtada yani birliklerinde askerine yakınlığı ve birliğini disiplin altına alışı ile değerlendirilirdi. Bizde subay takımı, NATO olayı nedeniyle kıta subaylığını bırakıp büro subayı haline gelmiştir. NATO için gönderilen subaylarımızın bir kısmı da ne acı ki yabancı ülkeler tarafından gizlice devşirilmiştir. Kızmayın bazı devşirmelerden NATO’da görevli subaylarımızın kendilerinin bile haberi yoktur eminim. Önce sempatizan olurlar sonra kendi ülkeleri doktrinleri yerine NATO savunma doktrinlerine bağımlı hale gelirler. Orduda siviller bilmez ama NATO’cu subaylar olarak bir grup vardır. Bunlar FETÖ'cü de olur, Amerikancı veya Almancı da.

Hadi diyelim sınırlarımızda bir komünist Sovyetler Birliği varken başka çareniz yok sığınmak veya en azından birileri ile ittifak yapmak zorundasınız. İyi de bu komünist blok çöküp, NATO doktrinleri Afganistan’dan Irak’a ve Suriye’ye uzandığında biz milli savunma doktrinimizi kurabildik mi? İşbaşındaki iktidar olan doktrinleri de yok etmedi mi? Mesela kozmik odalara girip ülkenin yatak odası sırları kimlere peşkeş çekildi biliyor musunuz? NATO’nun bize karşı dosyası kabarık. Ama bunda siyasilerin hiç mi suçu yok acaba? Yanlış bilmiyorsam kamuya yansımayanlarda var bu olaylarda. Kamuya yansıyanların bazılarını hatırlarsak.

Mesela bu NATO bizim milli davamız olduğunu bildiği Kıbrıs olayları sırasında Türk silahlı Kuvvetlerine yıllarca silah ambargosu uygulamadı mı? (Bu ambargoyu gerçi ABD koymuştu). Türkiye’nin onda biri kadar bile askeri olmayan Yunanistan ile aramızda siyasilerin marifetiyle askeri yardımlara uyguladığı 7/10 oranına ne demeli? Onu bırakın Deniz kuvvetleri manevraları sırasında, Ekim 1992’de “Display Determination 92” (Kararlılık 1992) manevralarında Türk savaş gemisi Muavenet’in Amerikan Uçak gemisi Saratoga’dan ateşlenen iki adet Seasparrow hava savunma füzesi ile vurulması (Bu füzelerin ateşlenmesi için beş aşamalı bir süreç olduğu ve amiral onayı gerektiği sır değil). Ölen denizcilerimiz için ödenen komik tazminatlar falan filan.

Peki, Irak’taki Saddam’a karşı operasyonu bir NATO harekâtı olarak satan ABD’nin milyonlarca Iraklı Müslümanı katledişine Ankara'da sessiz kalanlar, 4 Temmuz 2003 tarihinde Süleymaniye’de karargâh kuran ve başlarında bir binbaşının da bulunduğu 11 askerimiz ve Türkmen mihmandarlarının başlarına torba geçirilerek Bağdat’a götürülmesi ve orada 60 saat esir tutulmasında ne yapmış ne tepki göstermişti? O tarihte şimdi ülkeyi yöneten kişilerin o zamanlar bir Nota bile vermedikleri bu olayı gülerek karşılamalarına ne demeli?

Hayır, tersine şaşkın bir şekilde NATO ve Washington’un kurduğu tuzakla alet kim olursa olsun vatansever subaylarımızı tutukladık, ordudan uzaklaştırdık. Bırakın onu, PKK’ya silah ve lojistik malzeme atan Amerikan helikopterlerini belirleyen General Eşref Bitlis’in ölümüne ne diyeceksiniz? Bunlar benim yaşlanan hafızamın hatırladıkları. Özetle demem o ki sen askerini sevmez onu düşman görürsen, onları korumaz sahip çıkmazsan sonunda sana da kimse sahip çıkmaz ve seni de kimse korumaz.

Ha bu kesinlikle NATO’dan çıkalım yazısı da değildir. Bir bakın etrafınıza girebileceğiniz bir başka ittifak kaldı mı? Rusya tek süper güç dünyasında iyi bir denge unsuru olabilir ama unutmayın Rusya’nın da Türkiye hakkında ki emellerini. Ayrıca düşünün bir NATO krizi kimin işine yarıyor? Ama akıllı harekette her girdiğiniz ittifakta kendi ülke çıkarlarını kendi iktidarınız uğruna satarsanız sonuç farklı olmaz.

Son konu Rıza Sarraf olayı. Sarraf duruşmaları anladığım kadarıyla Amerikan iç politikasına da uzanacak. Çünkü bir çok gazete, Ankara’nın ABD iç seçimleri sırasında Trump’ın seçimi kazanmasında Rusya tarafından hazırlanan dönme dolaplara alet olduğunu yazıyor. Amerikan yasalarına göre yabancı ülkelerle sözleşme imzalayanlar bu sözleşmeleri ABD Adalet Bakanlığına kayıt ettirmek zorunda. Ve bu kayıtlarda kamuya açık. Bu kayıtlarda Başkan Trump’ın eski ulusal Güvenlik danışmanı Flynn’ın bağlantıları da ortaya çıkıyor. Mesela bu bağlantılarda Amerika’ya giremeyen Türk Amerikan iş konseyi başkanı EA havacılık şirketi başkanı Ekin Alptekin meselesi var.

Şimdi kara para aklama olayının ardından birde bu konuda Ankara’nın rolü çıkarsa ve kanıtlanırsa bence sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum. Türkiye büyük bir hızla haklı olduğu davalarda uluslararası alanda haksızlığa ve ülkeyi yönetenler nedeniyle de haydut ülke statüsüne doğru koşuyor. Yazıktır, günahtır, hem ülke geleceği için hem de çocuklarımıza bıraktıklarımız açısından.

Savaş SÜZAL, 19 Kasım 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x