Anlatılan senin hikayendir

Anlatılan senin hikayendir

İletigönderen zafer atun » Cmt Ağu 11, 2018 16:14

95 yıllık laik ve demokratik bir Cumhuriyet yönetiminden sonra hayırlısı ile başkanlığa geçtik!
24 hazirandan bugüne kadar 48 gün geçmiş. Bu kısa süreci bir gözden geçirelim.
Ne durumdayız bir bakalım?

Dolar kuru cuma günü 6,87 gördü, şu an 6,42 seviyesinden işlem görüyor. Ağustos başından bugüne (5,20’den – 6,50’a çıkan dolar) yani on günde % 25 devalüasyon gerçekleşmiş. Bir yıl öncesine 03.Ocak.2017 tarihine gidersek (dolar kuru 3.57 Merkez bankası verilerine göre) o günden günümüze gerçekleşen devalüasyon %82 olmuş. Yani yaklaşık bir buçuk yılda cebimizdeki 100 Liranın 82 lirası buharlaşmış, cebimizde sadece 18 lira kalmış. Yoksulluk sınırı ise 6,033 liraya çıkmış. Fakirin de fakiri olmuşuz kısaca.
Enflasyona bakarsak o da %25’lere fırlamış. Faizler ise 20-25 bandında pazarlığa tabi. Piyasalara bir göz gezdirirsek kara Cuma (yani dün) bizim ülkemizde gerçek oldu. Televizyonlarda doların hareketini neredeyse çıplak gözle takip edemez olduk. O kadar hızlı ve seri iniş çıkışlar oldu ki; bu hareketin nerede duracağını şu an hiçkimse bilmiyor. Gözümüzü pazartesiye çevirdik merak ve kaygı ile bekliyoruz. Çok uzun bir iki gün yaşayacağız.

Bu süreçte kimimiz olan biten karşısında üzüntüden gözyaşı döktü (bir nevi devlet çöktü, neredeyse iflas noktasına geldi) kimileri ise, oh ben döviz almıştım deli para kazandım diyerek sevindi! Doların ve euronun dizginlenemeyen başkaldırısı karşısında vatandaş panik şekilde bankalara gidip parasını çekerek bulduğu yerden dövize yöneldi.
En tehlikeli noktaya doludizgin gidiyoruz. Bu türbülansın verdiği zarar kısa vadeli olursa ne ala, yok eğer önümüzdeki hafta çalkantı yeni zirveler ile devam ederse yurtdışının Cds’lerimizi 400-450 puan aralığından fiyatlaması ile iflas noktasına ve hiper enflasyona doğru yola çıkarız. Şu an zaten ekonomi stagflasyona ufaktan göz kırpıyor, flört ediyoruz. Seri şirket iflasları ile de nikahı kıyarız. Türkiye cuma günü bir kesişim noktasına geldi buna bağlı önünde muhtelif yollar açıldı.
Hangi yolu seçeceğiz bunu hep birlikte göreceğiz. Umarım doğru yolu seçeriz.

Bu noktaya nasıl geldik?
Uzun süredir beton ekonomisi ile yol alan Türkiye bozulan ekonomik göstergelerini, farklı yorumlayarak, veriler ile oynayarak, bazı verileri ise değiştirerek hep iyi göstermeyi becerdi. Bugünlere geldik, dövizdeki bir günde bu %25-30 değerlenmeyi sığ bir şekilde rahip olayına bağlamamak gerekir. Rahip olayının tabi ki etkisi olmuştur ama ana nedeni değil.
Öncelikle uzun süredir dış ilişkilerde sıkıntımız var. Hangi birini yazayım, Amerika’ya parasını ödeyip alamadığımız F35 uçaklarını mı, anlaşmasını yapıp ABD ve NATO baskısı yüzünden almadığımız S400 füzelerini mi, yoksa sınıra yığılmış ağır silahlar ile techiz edilmiş 70 bin pkk’lı kürdü mü, ABD’deki Hakan Atila ve Halkbank olayını mı, yeniden diriltilen ve birçok yerde ülkemizi köşeye sıkıştırma adına kabul edilen Ermeni soykırımı yalanını mı, samanı ithal eden ülke konumuna gelip dış borç ve cari açığın kapatılamaz derecede açık vermesini mi.
Her şey o kadar birbiriyle ilintili ki bu bağları görebilmek için çok iyi bir satranç oyuncusu olmanız gerekir.

Dün hazine bakanı TV’lerde ekonomik program açıklarken Sam amca bizden aldığı demir ve çeliğe %50 ek vergi koydu. Kur buna bağlı olarak gene zıpladı, biz ise sadece seyrettik bir tepki gösteremedik.
Geçmişte, 1974 Kıbrıs barış harekatı yüzünden, ABD’nin ülkemize koyduğu silah ambargosuna karşın Demirel hükümeti 1975’de Türkiye’de konuşlu 21 adet Amerikan üssünü kapatarak beşbin Amerikalıyı ülkelerine geri göndermişti. 1978 yılında silah ambargosu kaldırılmakla birlikte işbaşına gelen Ecevit hükümeti de üsleri açmadı. ABD üsleri ancak 12 Eylül 1980 darbe harekatından sonra açılabildi. O zamanlar Türkiye daha mı güçlü idi? Hayır daha güçlü değildik; ama bir duruşumuz vardı, işinin ehli diplomatlarımız, çok doğru değerlendirmeler yapıp doğru hareket edebilen bir dışişlerimiz vardı.
Ben hala 2003 yılında Kuzey Irak’taki askerin başına geçirilen çuval olayını unutamıyorum, belki o zaman gerekli cevap verilebilseydi bugüne hiç gelinmeyebilirdi. Ama nota vermek denince müzik notası vermeyi anlamamak gerekiyordu, devlet büyüğümüz böyle demişti.

Doların bu noktaya gelmesi, Temel mallar Enflasyonunun %19,58 den dövizin yaptığı prim kadar yüksemesi olacaktır. Asgari ücret Ocak-Ağustos döneminde 424$’dan 305$’a, emekli maaşlarının 523$’dan 409$’a inmesi ekonomide ne kadar başarı gösterdiğimizi zaten anlatıyor.
Bir de şu yastık altındaki döviz meselesi var. Vatandaş neden döviz alıp yastık altında tutar, çok basit; güvenmediği için. Gene böyle 2017’de dolarda bir beklenti dışı yükselme olmuştu ve gene aynı çağrı yapılmıştı o zaman herkes dövizini koşa koşa giderek bozdurmuştu. Dolar o dönem 2,90-3,10 aralığında gidip geliyordu. Bu toplumsal döviz bozdurma hareketinden 1 hafta sonra dolar 3,60 seviyesine gelmişti. Yani o bozdurulan dövizlerin hiç etkisi olmamıştı. Birçok insan ise 3.00-3.10 aralığından bozdurdukları dövizleri 3.60’dan geri aldılar, en azından benim gördüklerim.
İster kabul edin, ister etmeyin bizim milli paramız amerikan dolarıdır. Çünkü devlet en basitinden, köprü ve otoyol geçişlerini bile dolar ile hesaplarsa, yapılan özelleştirmelerde alacağı parayı dolarla isterse, devlet ihalelerini gene dolarla verirse, ticaret dövizle, borç alıp verme gene dövizle olursa, doğalgaz ve elektrik hesabı dövizle yapılırsa Türk Lirasının milli paralığından bahsedemeyiz. Bu aşamaya gelmemiz ayrı bir üzüntü kaynağıdır.

Alınan her kuruş dolar Amerikan ekonomisine yaptığımız yardımdır Euro da aynı Sterlin de. Bunlara verilen para bizim ülke olarak fakirleşmemiz demektir.
Ama kuru laflar ile bu iş yürümez alırsınız tedbiri, dönersiniz milli paraya (TL) sabitlersiniz dolar kurunu, tüm ihaleler TL ile yapılır, köprü otoyol geçişleri TL ile olur, komşu ülkeler ile milli paralar ile ithalat, ihracat yapılır, ithalatı kısıtlayıp emperyal ülkelerin ithal ürünlerine %60-70 ilave vergi ve kota getirirsiniz, ülkenin esnafını tüccarını sanayicisini milli üretimini korursunuz o zaman sokaktaki vatandaşın da güveni geri gelir. Dolar ve Euro ise sadece kağıt parçası haline gelir. Bu tip türbülanslar ile de bir daha karşılaşmayız.

Zafer Atun
11/Ağustos/2018

Cds : Ülke sigorta primi
Stagflasyon : Hem işsizliğin hem de enflasyonun ve fiyatların birlikte yükselmeleri
Türbülans : Alt üst oluş
Enflasyon : Fiyatların yükselerek paranın alım gücünün düşmesi. Hayat pahalılığı.
Kullanıcı küçük betizi
zafer atun
Üye
Üye
 
İletiler: 147
Kayıt: Pzr Ara 09, 2012 15:26

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x