Cumhuriyet ve eğitimin ideolojik boyutu / Barış DOSTER

Cumhuriyet ve eğitimin ideolojik boyutu / Barış DOSTER

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Kas 24, 2018 9:12

Cumhuriyet ve eğitimin ideolojik boyutu

Türkiye, yıllardır anaokulundan üniversiteye dek eğitimi, öğretimi tartışır durur. Eğitim-öğretim kurumlarındaki sayısal artışın niteliğe yansımadığı konuşulur. Eğitime ayrılan bütçenin azlığından yakınılır. “PISA” olarak bilinen, OECD tarafından üç yılda bir yapılan uluslararası öğrenci değerlendirme sınavı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı sınavlar, üniversiteye giriş sınavları hep öğrencilerin temel bilimlerdeki, Türkçedeki başarısızlığını kanıtlar. Bunun diğer kaçınılmaz sonucu, üniversitelerimizin dünya sıralamasındaki geriliğidir. Çünkü ilköğretimde başarısız olup yükseköğretimde başarılı olmak, olanaksızdır.

Bu tablo, eğitimde-öğretimde aklı, bilimi dışlayan, eğitimi - öğretimi hurafelerle dolduran, piyasa öznesi haline getiren, özelleştirmenin önünü açan siyasetten bağımsız düşünülemez. Eğitim-öğretimin bilimsel, halkçı, laik, aydınlanmacı, kamucu, toplumcu, eşit, ücretsiz, karma olmasını savunmak, nasıl sadece bu alana ilişkin tavrı değil, aynı zamanda ideolojik bir tavrı yansıtıyorsa, bunun tersi de geçerlidir. Yani, aklı ve bilimi dışlayan, Atatürk ve Cumhuriyeti yok sayan, “siyasi arka bahçesi” olarak gördüğü okulların sayısını çoğaltmayı önceleyen, eğitim-öğretimi piyasalaştıran, okulu işletme, okul müdürünü şirket yöneticisi, öğrenciyi müşteri, öğretmeni pazarlama elemanı olarak gören zihniyet de, ideolojiktir.

Eğitimin amacı nedir?

Eğitim, insanın insanlaşması sürecinin temelidir. İnsanın kendini gerçekleştirmesinin, inşa ve ifade etmesinin birincil yoludur. Soran, sorgulayan, eleştiren, araştıran insan yetiştirmeyi amaçlar. İtaat eden değil, itiraz eden; boyun eğen değil, karşı çıkan; biat eden değil, hakkını arayan; bakan değil, gören; bencil değil toplumsal sorumluluk sahibi bireylerin yetişmesi, eğitimle sağlanır.

Eğitim bir üstyapı kurumudur. Ancak altyapıyı en çok etkileyen üstyapı kurumudur. Bu nedenle tüm rejimler, tüm siyasal hareketler, tüm devrimler eğitimi çok önemserler. Dünyada diğer sıfatlarının yanında, “başöğretmen” sıfatı da taşıyan tek devrimci olan Atatürk de eğitime büyük önem vermiş, Reşit Galip, Mustafa Necati, Vasıf Çınar gibi seçkin kadrolarını Milli Eğitim Bakanı olarak değerlendirmiştir. Bir söyleşisinde, “Eğer cumhurbaşkanı olmasaydım, maarif vekili olmak isterdim” demesi, eğitime verdiği değeri gösterir. Aklı ve bilimi egemen kılmaya çalışması, “manevi miras olarak aklı ve bilimi bırakması”, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” demesi hep bunu kanıtlar.

Dahası var; 6 Mayıs 1920’de, Meclis açıldıktan hemen sonra, Maarif Vekâleti kurulmuştur. Yani, Milli Eğitim Bakanlığı, adının önünde “milli” yazan iki bakanlıktan biri olduğu gibi, en eski bakanlıklardan da biridir. Sonra, 25 Kasım 1920’de Meclis, öğretmen ve öğrencilerin askerlik görevini ertelemiştir. Mustafa Kemal Paşa, onları cephede değil, daha yaşamsal gördüğü eğitim ve aydınlanma savaşında seferber etmiştir. Birinci Maarif Kongresi, Ankara’da 15-21 Temmuz 1921 tarihlerinde, Milli Mücadele’nin en çetin günlerinde, Sakarya Meydan Muharebesi’nden önce toplanmıştır. Atatürk, salonda öğretmenlerin harem-selamlık oturduklarını görünce, kızarak şu soruyu sormuştur: “Efendiler kendinize mi güveniniz yok, yoksa bu hanımefendilerin iffetine mi?”. 1922’de, Bursa’da, Muallimler Kongresi toplanmıştır. Cephedeki orduların zaferinin, eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırladığını söyleyen Atatürk, öğretmenlere şöyle seslenmiştir: “Ordularımızın zaferini siz tamamlayacaksınız. Gerçek zaferi siz kazanacak ve devam ettireceksiniz. Ben ve bütün arkadaşlarım, sarsılmaz imanla, bütün gücümüzle sizi takip edeceğiz ve eğer kültür yolunda herhangi bir engelle karşılaşırsanız, sizin karşınızdaki engelleri kıracağız. Bütün gücümüzle sizin fikirlerinizi ileriye götüreceğiz”. Büyük önderin şu sözü ise öğretmene verdiği önemin, en keskin kanıtlarındandır: “Yalnız ve ancak siz öğretmenler, ölen ve öldüren birinci orduya, niçin ölüp neden öldürdüğünü anlatan ikinci bir ordunun neferlerisiniz”.

Kıssadan Hisse: Öğretmenler ışığıdır yurdumuzun. Gazi Paşa’nın eğitim cephesindeki neferleridir. Öğretmenler Günü’nde selam onlara, sevgi onlara, saygı onlara…

Barış DOSTER, 24 Kasım 2018
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x