“DUR DİYECEK YOK MU?”

“DUR DİYECEK YOK MU?”

İletigönderen Feza Tiryaki » Çrş Oca 23, 2019 2:46

“DUR DİYECEK YOK MU?”

Hani, haberi verilmiştir, kötü bir şey olacaktır. Önleyemeyeceğin, senin gücünü aşan bir şey...

Çok üzüleceğin, altından kalkamayacağın, anımsadıkça içini boğacak bir şey...

Belki de, kötü izlerini, yapacağı yıkımı bir daha düzeltemeyeceğin bir şey...

Kıvranıp durursun ya o zaman, bir yerlere sığamazsın, her yer sana dar gelir...

“Bir mucize!” Olmaz.

“Bunu önleyecek bir güç!” Yoktur.

“Birden akıllansalar, erseler!” Nerede?

“Karşı çıkılsa, bunu yapacak olan yalnız bırakılsa, utandırılsa, öyle kalakalsa...”

Hani?

*
İşte yarın böyle günlerden biri.

Atatürk’ün adını yine kullanacak birileri. "Yüce Önderimizi" yalan yanlış - eksik – kötü anlatan, Atatürk düşmanlarının yazdığı kirli paçavralardan alıntılarla dolu olduğu için kaynakçası bile yazılamayan, uyarıldığı halde yanlışları düzeltilmeyen, deyim yerindeyse bu nedenle bir tür Atatürk’ü değersizleştirme kitabı “M. Kemal” yine gündeme gelecek.

Bu kez, yazılan bütün yanlışlar, çirkinlikler daha bir göze sokulacak; ödüllendirilecek, sıradan, özensiz, yanlış dolu bu kitap.

Bu kez, parasal değer kazanacak. Bir servet değerinde satılacak.

Nasıl mı? Duyurdular ya kaç gün önce. Bezi şu ülkeden, boyalı derisi bu ülkeden, kağıdı öte ülkeden, bezi ta falan yerden getirtilerek ciltlenen bu kitap iki bin beş yüz liraya satılacakmış.

Oysa kitap, aynı kitap:

“Çanağa ne doğrarsan, kaşığında o çıkar,” öyle değil mi?”

Durun daha bitmedi. “Şamata” bu kadarla kalsa iyiydi. Daha ayrıntıları var.

Sıkı durun: Tam 1881 adetmiş bu “ilk gün pulu” gibi satışa çıkarılacak malum kitap. Neden 1881 tane, anlayan beri gelsin. Atatürk’ün doğum tarihiyle ne ilgisi olabilir, magazinsel anlatımlı, bu derece eleştiri alan, araştırmacı yazarlarımızın, tarihçilerimizin, aydınlarımızın yerden yere vurduğu, bazı eleştirmenlerin yanlışların çok, düzelt, sonraki baskısına düzeltmelerini yetiştir, kitabını geri toplat, en iyisi yeniden yaz, dediği bu kitabın, "Yüce Önderimizin" doğum yılıyla nasıl bir ilişkisi olabilir?

Yine, dış ülkelerden birine hazırlatılan özel kitap yazısına “On Kasım” adı katılmış. Niye diye sorsak zaten yanıtı verilmez de, sormasak bize yazık olacak.

Ya saat dokuzu beş geçe satışa çıkarılacak olması?

İşte burada akıllar duruyor. Bir of çekiyorsun!

Yoksa aklımızla dalga mı geçiyorlar? Aylardan Ocak. Kasım değil. Bayram değil, seyran değil eniştemiz bizi neden öpüyor? Neden saat dokuzu beş geçecek? Nedir buradaki düşünce? Ne anlatacaksınız böylece? Bir deyin!

Sonra düzeltilmeden, eleştirilere kulak verilmeden ciltli bilmem neli özel baskı nedendir? Neden yeniden bir atağa kalkış. Yeniden gündeme bu kitabı oturtmak?

Ekim’de satılıp satılmacağını bile bilmeden milyonlarca baskıyla işe girişmiştiniz. Şimdi de böylesi satışta.

Kime gerekiyor böyle “hatıralısı?” Kimler bunun meraklısı?

Bir kitabı, elle, ciltletsen ciltletsen bir kaç yüz lira masrafla işi bitirirsin. Meraklısı kendisi bile ciltler, ciltletir. Eskinin, o kapatılan eğitim yuvaları Eğitim Enstitüleri’nin Resim - iş bölümlerinde kitap ciltleme dersleri vardı. Resim öğretmenleri ciltlemeyi öğrenir, ortaöğretim öğrencilerine de işliklerde öğretirlerdi. Yurtdışındaki çoğu kitap ciltlidir. Yine yurtdışındaki kütüphaneler her kitabı ciltleterek raflarına koyarlar.

Ne var ciltli kitapta bu kadar pahalıya mal olacak, bu kadar abartılacak?

Yoksa tahmin ettiğimiz gibi bu iş;

“Birinin” sırtından para kazanmak” deyimindeki gibi, demeye dilimizin varmadığı “ O Yüce Adı” bıkmadan kullanmak mı?

“Parayı zaptetmek deliyi zaptetmekten zormuş” gerçekten.

Feza Tiryaki, 22 Ocak 2019
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 986
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x