Nifak Cephesi'nden Zillet İttifakı'na kafa aynı kafa / Sinan MEYDAN

Tarihçi - Yazar

Nifak Cephesi'nden Zillet İttifakı'na kafa aynı kafa / Sinan MEYDAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Mar 04, 2019 13:16

Nifak Cephesi'nden Zillet İttifakı'na kafa aynı kafa

“Nifak Cephesi'ne karşı Vatan Cephesi kurmak zorunludur.” (Adnan Menderes, Manisa, 12 Ekim 1958)

Resim

AKP'li Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, epey bir süredir muhalif “Millet İttifakı”na “Zillet İttifakı” diyerek saldırıyor.

R. T. Erdoğan'ın, muhalefete yönelik “Zillet İttifakı” söylemi, bundan tam 61 yıl önce, A. Menderes'in, yine muhalefete yönelik “Nifak Cephesi” söylemini akla getiriyor.

Görülen o ki, 61 yılda o cenahta değişen bir şey yok; kafa yine aynı kafa!

İNCE DEMOKRASİYE PAYDOS

DP'li Cumhurbaşkanı Celal Bayar, DP'nin 2 Mayıs 1954 seçim zaferinden sonra “bundan böyle ince demokrasiye paydos” demişti.

Gerçekten de DP iktidarı, 1954'ten itibaren “ince demokrasiye paydos” dedi.

DP; 1954 seçimlerinde CHP'ye oy veren Malatya'yı ikiye bölüp “Adıyaman” adıyla yeni bir il kurdu. Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP)'ye oy veren Kırşehir'i ise ilçeye dönüştürüp il merkezini Nevşehir'e taşıma kararı aldı. Kamu görevlilerinin -hizmet sürelerine bakılmaksızın- emekli edilmesini öngören bir yasa hazırladı. Orduyu istediği gibi şekillendirmek için 15 general ile 150 albayı emekli etti. Yargıya müdahale etti: Önce 16 yüksek yargıcı, sonra aralarında Yargıtay Başkanı'nın da bulunduğu 7 yargıcı emekli etti. Menderes'in “kara cüppeliler” dediği muhalif öğretim üyelerini bakanlık emrine alarak üniversitedeki görevlerinden uzaklaştırdı. Basın Yasası'nda yaptığı değişiklikle cezaları ağırlaştırdı. İktidarı ve başbakanı eleştiren çok sayıda gazeteciyi, uyduruk gerekçelerle aylarca hapis yatmak zorunda bıraktı. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'yla siyasi partilerin seçim dönemleri -45 günlük süre dışında- açık hava toplantısı yapmalarını yasakladı. Bazı muhalif milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırdı, bazılarını tutuklattı. Meclis'te muhalefetin söz hakkını sınırlandırdı. Davalılara “ispat hakkı” tanımadı. “İspat hakkı”nı savunan 19 DP'li milletvekili DP'den ayrılıp Hürriyet Partisi (HP)'ni kurdu.

HÜRRİYET ANDI

9 Eylül 1957'de CHP'nin 13. Kurultayı toplandı. Kurultaya HP ve CMP temsilcileri de katıldı. Kurultayda “Birleşmiş Muhalefet Cephesi” şeklinde bir güç birliği oluştu. Ayrıca DP iktidarının baskı rejimine karşı “demokratik hukuk devletini” kurmak amacıyla “Hürriyet Andı” adı verilen bir bildiri yayımlandı.

Muhalefetin güç birliğinden çekinen DP iktidarı hemen harekete geçti. 13 Eylül 1957'de Seçim Kanunu'nda bir değişiklik yaptı. Böylece partiler arasında “güç birliği” ve “ortak liste” yapılmasını yasakladı.

1957 SEÇİMLERİ:
HİLELİ SEÇİMLER


1957 seçimlerinde DP iktidarı her türlü devlet imkânından yararlandı. Yasal düzenlemelerle muhalefetin elini kolunu bağladı. 1954 seçimlerinde parti amblemli bastonuyla yurt gezilerine çıkan Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 1957 seçimlerinde de seçim gezilerine çıkıp DP lehine konuşmalar yaptı.

1957 seçimlerinde DP, yine “dini” kullandı. Örneğin Menderes, Kayseri konuşmasında iktidarları süresince 15.000 cami yaptıklarını ayrıca Süleymaniye Camisi'nin yapılışının 500. yıl dönümünde İstanbul'da dünya Müslümanlarının da katılacağı büyük bir tören düzenleyeceklerini söyleyip oy istedi.

DP, 1957 seçimlerini kazanmak için her yola başvurdu.

İsmet İnönü'nün, sonradan, bu seçimlerden söz ederken “kütük marifetleri” demesi boşuna değildi. Türkiye'nin neredeyse her yerinde CHP'li vatandaşlar kütüklerde isimlerini bulamamışlar, bu nedenle oy kullanamamışlardı. Buna karşılık DP'li vatandaşlar, hâkimlerden izin alınarak, sandıkların başına götürülmüşlerdi. Nitekim Diyarbakır'da seçim kütüklerindeki yolsuzluklar nedeniyle seçimin yenilenmesine karar verilmişti. Bazı merkezlerde seyyar DP ekipleri birçok sandıkta birden oy kullanmışlardı. DP teşkilatı seçim sırasında ciddi miktarda para harcamıştı.

1957 seçimlerinde en büyük hile “partizan radyo” ile yapıldı. DP, 1954 Seçim Kanunu'yla siyasi partilerin radyoyu kullanmalarını yasaklamıştı. Buna rağmen DP yetkilileri, “biz hükümetiz!” diyerek seçim gecesine kadar radyodan propaganda yaptılar. Seçim 27 Ekim 1957'de saat 17.00'da bitecekti. Menderes'in isteğiyle, radyo, kanuna aykırı olarak, saat 14.30'dan itibaren DP'nin “seçim zaferini” vermeye başladı. Bunun üzerine İsmet İnönü, Yüksek Seçim Kurulu'na itiraz etti. Yüksek Seçim Kurulu, radyo yayınlarını durdurdu. Ancak Menderes'in tabiriyle “Atı alan Üsküdar'ı geçmişti!”

1957 seçimlerinde ciddi olaylar çıktı: Kayseri, Samsun, Giresun, Çanakkale, Kastamonu, Van Başkale ve Konya Ilgın'da yaralananlar oldu. Mersin'de Mahmut Boytunç adlı bir CHP'li kurşunlanıp öldürüldü. Gaziantep'te ise önce seçimi CHP'nin kazandığı açıklandı. Sonra köylerden gelen oylarla seçimi DP'nin kazandığı söylendi. CHP, köylerde sandık başlarındaki tutanaklarda tahrifat yapıldığını iddia ederek sonuca itiraz etti. Gaziantep karıştı! CHP'liler ile DP'liler birbirine girdi. Asker polis seferber edildi. Kargaşada bir sivil komiser muavini ile bir küçük çocuk öldü, bir çocuk da yaralandı. Vali, sokağa çıkma yasağı ilan etti. Olayları bastırmak için şehrin üzerinde uçaklar uçuruldu.

NİFAK CEPHESİ VE VATAN CEPHESİ

1954 seçimleriyle karşılaştırıldığında 1957 seçimleri sonunda DP'nin oy oranı yüzde 11 azalmış, milletvekili sayısı ise 503'ten 424'e düşmüştü. Buna karşılık CHP'nin oy oranı yüzde 5, milletvekili sayısı ise 6 kat artarak 178'e çıkmıştı. Muhalefet (CHP, CMP, HP) oyların yarısından fazlasını almasına rağmen seçim sistemi nedeniyle DP, Meclis çoğunluğunu korumuştu.

Seçimden sonra muhalefet, birlikte hareket etmeye karar verdi: 16 Ekim 1958'de TKÖP ile CMP birleşti. 24 Kasım 1958'de de HP, CHP'ye katıldı.

1958'de ekonomi çok kötüye gidiyordu. 4 Ağustos 1958'de büyük bir devalüasyonla 2.80 lira olan dolar, 9 liraya çıkarıldı. Milli Korunma Kanunu yürürlükteydi. Birçok mal karneyle veriliyordu. Halk, hükümetten şikâyetçiydi. Ordu ve üniversiteler rahatsızdı.

1958'de Irak'ta bir ihtilal oldu. Irak Başbakanı Nuri Sait Paşa dâhil devletin başındakiler bir ayaklanma ile devrilip öldürüldüler. Bu olay Menderes'i çok korkuttu.

Başbakan Adnan Menderes, muhalefetin, özellikle de CHP'nin DP iktidarına karşı bir ihtilal planladığını iddia etmeye başladı.

Menderes, 12 Ekim 1958'de Manisa'da, “Nifak Cephesi'ne karşı Vatan Cephesi kurmak zorunludur” dedi. “Karşımızda kurulmuş olan ‘Kin ve Husumet Cephesine' karşı vatansever hislerle (…) bir ‘Vatan Cephesi'nin' kurulması zorunluluğu kendisini gösterdi” diye de ekledi.

Menderes, ayrıca muhalefetin güç birliğini Haçlı ordusuna benzetip ondan “Ehli Salip” diye de söz ediyordu.

DP, Vatan Cephesi Ocakları açmaya başladı. Bizzat bu ocaklara gelip kayıt olamayanlar mektup ve telgrafla başvurabilecekti. 1958-1960 arasında 228 Vatan Cephesi Ocağı açıldı. Buralara 1 milyona yakın kişi üye oldu.

Vatan Cephesi'ne katılan kişilerin ve kurumların çoğunlukla menfaat beklentisiyle buraya katıldıkları anlaşılıyor. DP, bazı tanınmış kişileri de Vatan Cephesi'ne katılmaları için zorluyor. Bu arada bazı kişilerin haberleri olmadan adlarının listelere yazıldığı anlaşılıyor.

Vatan Cephesi'ne katılanların adları, her gün DP borazanı partizan radyodan okunuyor. Bebeklerin ve ölülerin adlarının bile radyodan okunduğunu iddia edenler var.

İNÖNÜ'YÜ ETKİSİZLEŞTİRME GİRİŞİMLERİ

DP'nin baskı rejimine karşı CHP, 14. Kurultayı'nda “İlk Hedefler Bildirisi”ni ilan etti. Bu bildiri demokratik bir anayasa taslağı gibiydi.

O günlerde Menderes ise “demokrasiyi paydos etmekten” söz ediyordu.

1958 sonlarında –DP'nin yönlendirmesiyle– İnönü'ye yönelik fiili saldırılar başladı:

Tokat Zile'de İnönü'yü karşılamaya gelenler, polis ve asker zoruyla dağıtıldı, dağılmayanların üzerine su sıkıldı. 45 CHP'li gözaltına alındı, 6'sı tutuklandı. Bir hafta sonra Çankırı'da İnönü'yü karşılayanlar yine polis zoruyla dağıtıldı. 1959 ilkbaharında İnönü, Uşak'ta başına gelen bir taşla yaralandı. Uşak dönüşü İstanbul Topkapı'da DP'liler, İnönü'yü karşılayan CHP'lilere saldırdılar. Taşlı sopalı bir grup, İnönü'nün arabasının etrafını çevirdi. “Paşa öleceksin! Tekbir getir!” diye bağırıyorlardı. Saldırıda İnönü'nün arabasının camları kırıldı. İnönü orada bulunan bir askeri birlik tarafından kurtarıldı.

Resim

O günlerde Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Dergisi'nde “Artık Günün Geldi” başlıklı yazısıyla İnönü'yü ölümle tehdit etti.

1960 Mart'ında Kayseri Yeşilhisar'da CHP'liler ile DP'liler arasında çıkan kavgada 10 kişi yaralandı. İnönü, 3 Nisan'da CHP'nin Kayseri Kongresi'ne katılmak için Kayseri'ye gidecekti. Kayseri Valisi, İnönü'nün Kayseri'ye gelmemesini istedi. Buna karşın İnönü Kayseri'ye gitti. İnönü'nün bindiği tren Kayseri'ye sokulmak istenmedi. Buna rağmen biraz gecikmeyle de olsa İnönü Kayseri'ye girdi. İnönü, oradan Yeşilhisar'a gitmek istedi. Fakat Yeşilhisar yolu askeri birliklerce tutulmuştu. CHP heyeti, Yeşilhisar'a gitmeden Ankara'ya döndü.

İşin ilginç yanı, DP, bütün bu olayları CHP'nin üzerine yıktı. Başbakan Menderes bu olayları CHP'nin bir “ihtilal girişimi” olarak değerlendirdi.

DP, bu olayları bahane ederek o yıl yapılması gereken ara ve yerel seçimleri erteledi.

Menderes'in “demokrasiyi paydos etmesi” an meselesiydi.

TAHKİKAT KOMİSYONU

CHP lideri İsmet İnönü'yü taşlı sopalı saldırılarla korkutup yıldıramayan DP iktidarı, CHP'yi kapatmaya ve muhalif basını tamamen susturmaya karar verdi.

Başbakan Menderes şöyle demişti: “Açın bir Meclis tahkikatı… Düşünelim, konuşalım. ‘Ahlaksızlar, namussuzlar sizi kapatıyoruz' diye kapatalım.”

18 Nisan 1960'da Meclis'te DP oylarıyla bir Tahkikat Komisyonu kuruldu. (2447 Sayılı Kanun)

Resim

O gün yapılan görüşmelerde İnönü, Tahkikat Komisyonu kurulması halinde Türkiye'de bir “dehşet idaresi kurulacağını” söyledi: “Bu baskı idaresi, anayasaya, insan haklarına karşı gayri meşru bir darbedir” dedi. İnönü sözlerini şöyle bitirdi: “Bu yolda devam ederseniz ben de sizi kurtaramam. Arkadaşlar! Şartlar tamam olduğu zaman millet için ihtilal meşru haktır!”

İnönü'nün bu konuşmasından sonra CHP milletvekilleri görüşmeleri boykot edip topluca Meclis'i terk ettiler.

27 Nisan 1960'da Meclis'te Tahkikat Komisyonu'na geniş yetkiler veren “yetki kanunu” kabul edildi. Buna göre Tahkikat Komisyonu tüm siyasi partileri kapatabilecek, gözaltına alma, arama yapma ve tutuklama kararı alabilecek, her türlü yayını ve her türlü siyasi toplantıyı yasaklayabilecek, komisyon kararlarına karşı gelenler 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılacak, komisyon kararları kesin olacak ve kararlara hiçbir şekilde itiraz edilemeyecekti.

27 Nisan görüşmelerinde İnönü, Güney Kore'de baskıcı bir rejim kuran Güney Kore Başkanı S. Rhee'nin devrildiğini hatırlatarak şöyle dedi: “S. Rhee kurtuldu mu? Üstelik onun ordusu, polisi, memuru vardı. (…) Baskı tertipçileri bilsinler ki Türk Milleti Kore Milleti'nden daha az haysiyetli değildir.”

İnönü'nün bu benzetmesi DP'lileri çılgına çevirdi. Bu sözler tutanaklardan çıkarıldı ve İnönü'ye 12 oturum Meclis toplantılarına katılmama cezası verildi.

Tahkikat Komisyonu kurulur kurulmaz çalışmaya başladı. Önce tüm siyasi faaliyetleri durdurdu. Sonra tüm muhalif gazeteleri kapattı.

İşin özeti şu: Menderes'in DP'si, önce Vatan Cephesi sonra Tahkikat Komisyonu kurarak demokrasiyi yok edip bir “baskı rejimi” kurdu. Halkın oylarıyla seçilmiş DP iktidarı, Meclis çoğunluğunu kullanarak anayasayı çiğneyerek muhalefeti susturdu. İnönü'nün dediği gibi bu gayrimeşru bir darbeydi. İşin tuhafı, bu darbenin baş mimarı Menderes'i, bugün “demokrasi kahramanı” ilan edenler var.

Ah keşke şu tarihi doğru okuyup da biraz ders alabilseydik!

Kaynaklar:

Başbakan Adnan Menderes'in Meclis Konuşmaları, TBMM: 1950-1960, haz. Faruk Sükan, 2. bas. Ankara, 1992. Şerafettin Turan, İsmet İnönü, Yaşamı, Dönemi ve Kişiliği, 2. bas, Ankara, 2003. Altan Öymen, Ve İhtilal, İstanbul, 2013. Türkiye'nin 1950'li Yılları, haz. Mete Kaan Kaynar, İstanbul, 2015. Şevket Çizmeli, Menderes, Demokrasi Yıldızı, Ankara, 2007. Muammer Aksoy, Partizan Radyo ve DP, Ankara, 1960. Metin Toker, İsmet Paşa'yla 10 Yıl, Ankara, 1965. Hakkı Uyar, Vatan Cephesi, Türk Siyasal Yaşamında Cepheleşmelere Bir Örnek, İstanbul, 2012. Milliyet, 7 Eylül 1958, 2 Mayıs 1959, 4 Nisan 1960. 18, 19 Nisan 1960. Hürriyet, 13 Ekim 1958. 18, 19 Kasım 1958, 19 Nisan 1960. Ulus, 19 Nisan 1960. Cumhuriyet, 20 Ekim 1957.

Sinan MEYDAN, 4 Mart 2019
https://twitter.com/smeydan
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Sinan MEYDAN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x