'Kapıları açtık' söylemi kendi ayağımıza kurşun sıkmaya benziyor'

Genel & Güncel Konular

'Kapıları açtık' söylemi kendi ayağımıza kurşun sıkmaya benziyor'

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Mar 01, 2020 14:13

Saygı Öztürk, Türkiye'den ayrılmak isteyen sığınmacıların istedikleri ülkelere girememeleri halinde Türkiye'nin o göçmenleri geri almak durumunda kalacağını yazdı.
Öztürk "Başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'ye gelenlerin asıl hedefleri, Avrupa ülkelerine gidiştir. Türkiye, tek taraflı olarak bu anlaşmayı feshetmediği sürece, gidenleri gittikleri ülkeler iade etmek isterse almak zorunda" ifadelerini kullandı.

Saygı Öztürk'ün "Kapıları açtık ama gönderileni de almak zorundayız" başlıklı yazısı şöyle;
Erdoğan, ülkemize gelen ve sayıları 4 milyon civarında olan Suriyeliler konusu gündeme geldiğinde, “Sınır kapılarımızı açarız” açıklamasını sıkça yapıyordu. Sonunda, sığınmacıların ve göçmenlerin ülkemizden çıkışlarını kolaylaştırdığımızı duyurduğumuzda, on binlerce kişi önce Yunanistan'a ayak basmak için harekete geçti. O ülkelere giremeyenler, şimdi sınır hattında birikiyor. Peki bunlara kim bakacak? Bizim topraklarımızda olduğuna göre yüklerini biz çekeceğiz.

Birleşmiş Milletler 1951 Cenevre Mülteciler Sözleşmesi'nin başlangıç maddelerinde mültecinin tanımı yapılıyor. Sözleşmeyi imzalayan ülkelere de iki seçenek tanınıyor. Bunlardan biri “Sığınmacının geldiği ülkeye göre sınırlandırılması”, diğeri ise “1951 öncesinde veya tarihi dikkate almadan tüm zamanlarda gelenlere göre” uygulamayı kabul edenlerden oluşuyor.

YÜZDE 98'İ
Türkiye, 1951 tarihinden önce Avrupa'da meydana gelen olaylar nedeniyle ülkemize gelenlerin “Mülteci” statüsünü kabul etti. 1960'lı yıllarda ise tarih koşulu kaldırdı. Sadece Avrupa ülkelerinden gelenleri mülteci olarak tanımlıyoruz, Avrupa dışından gelenlere ise “Sığınmacı” statüsünü veriyoruz. Ülkemizde bulunan yabancıların yüzde 98'i sığınmacı statüsünde.

Avrupa Birliği (AB) ile müzakerelerin başlamasından sonra, sığınmacı ve mültecilerle ilgili Türkiye'nin neler yapması üzerinde çalışmalar yapıldı. Eğitim, meslek edindirme kursları gibi çalışmalara hız verildi. Bu alanda görevlendirilecek kişiler yetiştirildi. Bunun için AB'den uzmanlar davet edildi.

ZİYARETTEN DÖNEN ALINMAZ
1951 sözleşmesinin uygulanmasıyla ilgili AB ülkelerinin bazı koşulları var. Bunlardan birisi “Mülteci veya sığınmacı gönüllü olarak, hiçbir korkuya kapılmadan özel günlerinde (Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı vb.) ülkesine gidip geldiği takdirde, bu statüsünü kaybeder.” Avrupa ülkeleri de bunu en katı biçimde uyguluyor. Oysa Türkiye bunu hiç uygulamadı. Örneğin bayramlarda on binlerce Suriyeli ülkesine gidiyor, bir süre kaldıktan sonra dönüyor. Gelene de “Buyur” diyoruz. .

Mülteci veya sığınmacı, bir ülkenin yetkilileri tarafından davet edilmeden ve düzensiz sınır girişi yaptığı için son geldiği ülkeyi terk etmek de yine kendi sorumluluğundadır. Ne zaman, nasıl, nereye gideceğini kendisi kararlaştırır. Bulunduğu ülke yetkilileri de onun bu gönüllü isteğine karşı gelemez. Örneğin, Türkiye'ye sığınan bir kişi “Ben Almanya'ya gitmek istiyorum” derse, buna engel olunamaz. Ne zaman, nasıl gideceğini kendisi kararlaştırır.

UYGULAMA FARKI
AB ülkeleri, kendi aralarında sınır kontrollerini kaldırdı. Sadece, birliğe dahil olmayan ülkelerden gelenleri kontrol ediyor. Avrupa ülkeleri, Türkiye'den AB ülkelerine gelebilecek sığınmacı ve göçmenlerin Türkiye'ye girişini, Türkiye'ye girmiş olanların da AB ülkelerine gitmesinin engellenmesini istiyor. AB ülkeleri ise sadece ülkelerine girişi engellerken, Türkiye'den de hem girişi hem çıkışı engellemesini bekliyor. Tabii bunun da ağır bir maliyeti var. AB ülkeleri yük paylaşımına da yanaşmıyor.

Yük paylaşımı, bir kısım sığınmacının bu ülkeler tarafından misafir edilmesi, aynı zamanda esas yükü çeken ülkenin masraflarına katılmasını kapsıyor. AB ülkeleri bunun hiçbirisini yapmıyor.

GERİ KABUL
AB ile Türkiye arasında “Geri Kabul Anlaşması” 3 Mayıs 2016'da imzalandı. Uzman bir isim, “Bu anlaşma yürürlükteyken Türk yetkililerinin ‘Kapıları açtık, gönderdik' söylemleri kendi ayağımıza kurşun sıkmaya benziyor. Geri Kabul Anlaşması'nı bazı olaylarda uyguladık. Yunanistan'ın kabul etmedikleri geri alındı. ‘Kapıları açtık' diyorsak, geri almaya da hazırlanacağız” diyor.

Örneğin Alman, kendi ülkesine gelmiş olanlara, “Senin statün mülteci değil. Almanya'ya nasıl geldinse gitmek de senin sorumluluğun. Ülkeyi terk et” diyebilir ama o yabancının hangi ülkeye gittiğine de karışmaz.

TÜRKİYE'YE İKİ GÖREV
Bizim eski Yabancılar Yasası'nda bununla ilgili benzer hüküm vardı. Bu maddeye göre yabancıyı ülkemizi terk etmeye davet edip, ayrılması için 15 gün süre verilirdi. Ancak Göç İdaresi gelince yabancılarla ilgili kanun yürürlükten kaldırıldı. Artık ne şekilde işlem yapılacağı idarenin tasarrufuna bırakıldı.

Her ülke, gelen yabancıyı kendi sınırlarında tutuyor. Ama Türkiye, hem geleni, hem de gideni tutuyor. Şimdi gelinen nokta şu: Başka bir ülkeye iltica etmek üzere Türkiye'ye gelenlerin asıl hedefleri, Avrupa ülkelerine gidiştir. Türkiye, tek taraflı olarak bu anlaşmayı feshetmediği sürece, gidenleri gittikleri ülkeler iade etmek isterse almak zorunda.

Bugüne kadar sıkça “Kapıları açarız” diyorduk. Kapılar açıldı. Bundan sonra neler olacağına bakalım…
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Re: 'Kapıları açtık' söylemi kendi ayağımıza kurşun sıkmaya benziyor'

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzr Mar 01, 2020 14:19

Dikkatimi çekti , Edirne sınırında sadece Suriyeliler yok;Afganlı, Pakistanlı, Iraklı, Afrikalı, Nijeryalı. Ne ararsan var.
Yahu hadi Suriyeliler Savaştan kaçtı da ülkeye aldınız, peki diğerlerini ülkeye neden doldurdunuz?

Bu ülkede Suriyeli'den hariç 3 Milyona yakın Afganlı, Pakistanlı, Afrikalı, Nijeryalı. Var Habirede gelmekte
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

İletigönderen Gönül Pınar Atacı » Cum Mar 06, 2020 13:52

İki mükemmel yazı. Sayn ÖZTÜRK'e ve sevgili İlteriş'e en yürekten tebrikler, derin sayglar ve en iyi dilekler. Söz konusu 7 milyon yabancı mülteciye ve/veya sığınmacıya yedirmiş ve yedirmekte oluğu 58 milyar dolara ve bir o kadar da kamu hizmetine ek olarak ÖSÖ yani MSO denen cihatcı katillere her ay milyarlarca dolar tutarında maaş, yiyecek, giyecek, silah, cephane ve mühimmat veren bu rejim asla yerli ve milli değildir ve olamaz.
Kullanıcı küçük betizi
Gönül Pınar Atacı
Üye
Üye
 
İletiler: 1285
Kayıt: Sal Ara 01, 2015 9:02


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x