Pandemi denilerek devlet yardımıyla soyulmak

Pandemi denilerek devlet yardımıyla soyulmak

İletigönderen zafer atun » Pzr Nis 19, 2020 7:10

Pandemi denilerek devlet yardımıyla soyulmak (16/04/2020)

Ülkemiz pandemi (salgın) belası ile mücadele etmeye çalışıyor. Ancak bu pandemi birçok patrona, holdinge vb türevli fırsatçıya fırsat oldu.
Pandeminin ülkede ilk görüldüğü Mart başında halkın güvensizlik duyarak marketlere ve gıda satan yerlere akını yüzünden raflar anında boşaldı. Akabinde fiyatlar her zamanki gibi 5’e veya 6’ya katlandı.
Halkın temel gıda maddesi ekmek bile 1.25 TL yerine 5.00 TL’ye satıldı. Devlet baba ve etkili yetkili kuruluşlar bu kaos ve kaotikliği sadece seyretti.
Halk bir müdahale olur mu diye beklerken maalesef liberal ekonomi (bırakınız yapsınlar) diyerek bu olanlar da devlet baba ve toplumca sineye çekildi.

Türkiye’de çalışanların %43 asgari ücretle sabit maaşla geçiniyor, yani neredeyse toplumun yarısı, bu insanların kazandıkları ücretten başkaca bir gelirleri yok.
Cebinde para olmayan insan evine nasıl erzak ihtiyaç maddesi alabilir.
İhtiyacı için küçük bir stok bile yapamaz. Tüm bunlara karşın devlet baba gene sermayeye babalığını yaparak özelleştirdiği elektrik ve doğalgaz firmalarına bir kıyak daha geçti. Vatandaşın ödeyeceği fatura saatten okumak yerine pandemi bahane edilerek iki yılın ortalaması baz alınarak şirketlerce tahsil edilmeye başlandı.
Haliyle vatandaşın ödediği tüketim bedelleri ikiye, ikibuçuğa katlandı.
Üstüne işsizlik katmerlenmeye başladı.
Kapatılan kapalı olmak zorunda olan işyerlerinin patronları işçi çıkartmaya başladılar. İstisna patronları ve işletmeleri saymıyorum.
Çalışmayan adama neden para ödesinler ki. Burası Avrupa mı?
Devlet baba kısa çalışma ödeneği diye bir şey çıkardı.
Çalışmayana baba günlük 58 lira para ödeyecek aylık hesabını yaparsak 1750 lira gibi bir rakam çıkıyor. Yani alacağınız para asgari ücretin bile altında ayrıca bu karşılıksız bir para falan da değil yarın öbür gün işler düzelir yeniden çalışmaya başlarsınız fakat işverenin işleri iyi gitmez sizi işten çıkartmak zorunda kalırsa bu size ödenen kısa çalışma ödeneği paraları işsizlik maaşınızdan kesilecek.
Ayrıca bu parayı alabilmek için kısa çalışma ödeneğinin başlamasından önce 60 gün hizmet akdine tabi olup son üç yıl da en az 450 gün prim ödemiş olmanız gerekiyor.
Nasıl ama, hiçbir şey bedava olmaz. Her şeyin bir karşılığı vardır.
Burası Türkiye yersen.
Günümüzde yani bu pandemi belasının ikinci ayında daha büyük bir sorunumuz var o da evimize işyerimize gönderilen ortalama faturalar. Yani tekrar ediyorum ikiye hatta üçe katlanan faturalar. Bu faturaların ödenmeme olasılığı yok, devlet elektrik, gaz, su kesilmeyecek diyor ama ödemesini yapamayanın elektrik ve gazını kesiveriyorlar üstüne bir de gecikme cezası açma kapama parası,
Yani ülkede devlet babanın sözünü dinleyen özel sektör işletmesi yok,
herkes bildiğini okuyor.
Tepkiler yükselir iş sosyal medya ve bazı muhalif gazetelere yansırsa, lütfen geri adım atıyorlar. Şu an geri adım falan da yok.
Okulda öğrencilere Türkiye Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan bir köprüdür. Bizler bu yüzden Avrupalıyız masalları anlatılıyordu. Ama bizim Avrupalılığımız hep sözde kaldı. Avrupa’da örneğin Belçika’da Gsm şirketleri telefon görüşmeleri, sms ve interneti salgın nedeniyle ücretsiz yaptı.
Türkiye?
Kendimden örnek veriyorum günlük birkaç tane şu paketi çıkardık şu internetin kapasitesi daha fazla bize şu kadar para ver hizmetlerden yararlan mealinden her gün bir mesaj bombardımanı yapılıyor bir de üstüne iletişim başkanlığından günde iki kere 10 TL ver sen de yardımcı ol mesajı üstüne tuz biber oluyor.
Devlet babanın bana para vermesi gerekirken benden devamlı para istiyor.
Trajikomik bir durum vesselam.
Halbuki sırça kulelerinden Türkiye’nin bir vergi toplama cenneti olduğu, dolaylı dolaysız vergilerle insanların devamlı para ödedikleri bir yer olduğunu bilmiyorlar mı?
Her şeyi bizden iyi biliyorlar da işlerine gelmiyor.

Türkiye’de günlük 45 milyon TL vergi toplanıyormuş. Yani toplanan çok iyi de parayı doğru dürüst değerlendirme ve harcama yok. O zaman da para yetmiyor.
Sokağa çıkma yasağı ilan ediyorsunuz ama sadece 2 saat öncesinde o zaman da ortalık birbirine giriyor. Bir plan program yok her zamanki gibi kervanı yolda düzüyoruz. Bu arada virüsü kapmayan da kapıyor.
Avustralya’da bankaya ev borcu olan ve çalışmayan bir vatandaş bankayı arayıp çaresizliğini anlatıp ne yapabilirim deyince banka biz sizi arayacağız diyerek görüşmeyi sonlandırmış. Banka üç gün sonra o borçlu kişiyi arayarak şu aşamada borcunuzu düşünmeyin kendinize dikkat edin banka olarak biz sizin borcunuzu 6 ay erteledik diyerek bilgi vermişler.

İşte bunların hepsi bir bakış açısı ve fark yaratıyor. Bizde fırsatçılar karaborsacılar piyasayı doldururken kolonya bile karaborsaya düşerken,
ilgili ve yetkili kurumlar olan biteni seyrederken (liberal ekonomi)
bizim dışımızdaki ülkelerde insanlar gene yardımlaşmayı, dayanışmayı, insanlığı faaliyete geçirdiler.
Olması gereken de buydu zaten.

Zafer ATUN
16Nisan2020
zaferatun.wordpress.com
Kullanıcı küçük betizi
zafer atun
Üye
Üye
 
İletiler: 147
Kayıt: Pzr Ara 09, 2012 15:26

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x