ÇÖP EV ile SOKAK KEDİSİ

ÇÖP EV ile SOKAK KEDİSİ

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzr Haz 21, 2020 17:28

ÇÖP EV ile SOKAK KEDİSİ

İki haber, arka arkaya geldi son iki günde.

Biri terkedilmiş bir kadına, diğeri sokak kedisine dair.

Ne olduk, ne olacağız, okuyun karar verin.

Adı gösterişli bir bina, derin mi derin bir girişi, önü merdivenli.

“Nihat Ertuş Ap.”yazmışlar kapıya, yer, Kâğıthane.

Bir bizde var dünyada böyle çok katlı betonlara ad vermek.

Zenginliğin simgesiydi apartman, altmışlı yetmişli yıllarda,

Demokrat partinin başlattığı yozlaşma, Amerikanlaşma…

Bir apartmanda oturmak, güzelim evini yıkıp

Yerine çok katlı beton yapılar dikmek, betona gömülmek.

Öylesine saldırılmıştı ki algılara,

En akıllı dediklerimiz bile katılmıştı kervana,

Evlerden çıkıp, girmiştik sağlıksız beton bloklara…

Hepsi aynı model, betondan duvarlı, tavanlı,

Göğe doğru yükselen, doğadan koparılmış hantal yapılar.

En altta, bırakılan iki karışlık toprak,

Olursa bir balkon, o da çoğunlukla sebzelik,

En çok da, kullanılmayan eski eşya deposu, hurdalık.

Apartmanın kimi yanı güneş alır, kimi yanı gölge karanlık.

Görebildiğin hapistekinin gördüğü, bir avuç gökyüzü el kadar.

Giriş katında, bodrum katında oturanlar yandılar,

Hep yarı karanlıktalar, kapıdan giren çıkanı sayarlar

Dan dan, pat küt, giren çıkan, yol, araba sesi bitmez.

Burada insanlar da yabandır, kimse kimseyi bilmez.

Karşıda kim oturur, yan kapıda kim var, sorsan, omuz silker.

Bencilce yaşama adım atılmıştır bir kez, kuralları budur değişmez.

İşte böyle yapılardan birinin adıymış Nihat Ertuş,

Kim bilir ne zaman burayı yaptırmış, adını vermiş, oturmuş…

Birinci kattaki Şehriban Hanım, sanırız kiracı değil, ev sahibi.

Oturduğu katı almış olmalı zamanında, iki yıldır aranmadığına,

Kapısına kirayı öde diye dayanılmadığına göre…

İki yıldır çöp biriktirmiş, üç kamyon çöp taşımışlar evinden.

Kötü kokular gelirmiş, şikâyet edilmiş, diyorlar ki kadın deliymiş.

“Ruhsal sorunları varmış”, "65 yaşında yaşlı kadınmış."

Sanırsınız ülkemizi yönetenler altmış beşten genç,

Kadıncağız önce yaşından küçümsenmiş,

Sonra özeline kameralar eşliğinde girilmiş.

Evinden zorla alınıp hastaneye muayeneye götürüldüğüne göre…

Şimdi ona test de yaparlar, hazır bulmuşlar savunmasız birini,

Pozitif çıkarsa yandı, evinin yolunu zor gösterirler bir daha,

Belediye ekiplerince basıldığına göre evi.

Ne mahkeme kararı, ne devlet kurumlarının ilgisi,

Vatandaşın insan hakkı, barınma hakkı, kendini savunma hakkı…

Yeni yetme birini konuşturuyorlar kapıda:

“Evden kokular geliyordu, ev çöp evmiş.

Allah razı olsun da, yardımcı oldular falan…”

Kameraya çekmişler evi, odaları, çöp alınmadan önce, çöpten sonra.

Yatak odası, işlemeli gülkurusu örtüsüyle yatağı, dolapları…

Sırtında kimyasal ilaç tüpü, korunmalı giyimli biri elinde hortumu

Evin içini, çöplerin artığını, küflü yerleri, dolapları, tavanı

İlaçlıyor, gösteriyor, seyir ettiriyor.

İnsanlık ölüyor, özel hayatın gizliliği, insan hakkı hani nerede?

Pisliği ilaçlıyorlar, temizlik yaptıran, yapan yok!

Ortalıkta, alıp götürdükleri kadının ne bir yakını, ne tanıyanı.
Ne devletin atadığı avukatı, onu temsil edeni…

Belediyeye evde ceset olmasın, koku geliyor şikâyeti,

Gerisi çorap söküğü gibi, mahalleye şenlik, a… ölmemiş hayreti…

Çağımızın virüsü, komşuluğun bitmesi, kimsenin kimseyle ilgilenmemesi…

Düşünün, üç ay boyunca evlere hapsedilenlerden bu kişi.

Virüs kapar, virüs yayar bahanesiyle evden çıkması yasaklananlardan…

O evde, gecelerin gündüzlerin, dışarı hiç çıkılmadan haftaların,

Ayların geçirildiğini düşünün…

O kadının yerine ananızı babanızı kendinizi koyuverin bir zahmet!

Aynı şey başınıza gelsin ister misiniz?

*
Bu öykünün yanına hemen bir hayvan öyküsünü de ekleyeceğim.

Onu kısa keseceğim, olayı duymadınızsa duyun.

Bir insan olmak mı iyi, bir kedi mi, bazı hallerde, hangisi daha iyi?

Bu dediğim olay Bolu’da geçiyor.

“Yoldan geçen kediye çarpıp olay yerinden kaçan sürücünün cezası belli oldu!”

Yazmışlar gazetenin başlığına, iki bin lira kesilmiş sürücü İ. U’ya…

Yolda giderken adam, önüne fırlayan kediyi ezmiş, görgü tanıkları polise haber vermiş;

“Kediyi ezdi durmadı, yardım etmedi, tutun yakalayın!”

Polisler hemen kaçan sürücüyü bulmuşlar, cezasını kesmişler.

Belediye başkanı kızmış, köpürmüş:

“Bizlere emanet olan can dostlarımıza zarar vermeye yönelik

Hiçbir eylem cezasız kalmayacaktır, bu da böyle biline!” demiş.

Şöyle bir duyuru yayınlamış:

“… plâkalı araç yoldan geçen kediye çarparak olay yerinden kaçmıştır.

Ardından ekiplerimiz hızla olay yerine intikal etmiş,

Yapılan incelemede ne yazık ki kedinin hayatını kaybettiği belirlenmiştir.”

Olay, tıpkı insanlı bir trafik kazası gibi anlatılıyor.

Böylece sokak hayvanı çığırtkanlarının gözüne girilecek…

Oy zamanı oylar gelecek…

Canı sana emanet olana sokak kedisi denir mi? Hani barınağın?

Trafiği öğrettin miydi kediye, nerede kedi trafik ışıkların?

Bizden söylemesi, sokak kedisini çiğnerseniz hakkını soran çıkıyor,

Evinizde aylarca bakımsız kimsesiz kalıyorsunuz, koku var diye eviniz basılıyor!

İzniniz dışında çekilen filmlerde, eşyalarınız, yatağınız gösteriliyor.

Kiriniz pisiniz kayıtta, milyonların evinde bir tıkla karşılarında…

Bir tane insan hakları avukatı, insan haklarını koruyanı var mı burada?

Ülkemiz insanı bu kadar aklını yememiş, gönlünü yitirmemişti…

Bir çöp evin sahibinin ve sahipsiz kedinin öyküsüdür bu,

Boşuna, olmayan bir salgınla delirtilen insanlardan

Bir parça anlayış, akıl, izan, yasa, hak hukuk beklemeyin!

Şehriban Hanım’ın kapısındaki ağzı beyaz maskeyle sıkı sıkı bağlı genç ne diyordu:

“Bugün süreç başladı, şikâyet ettik falan derken…”

*

Aynen öyle, dünyada ve ülkemizde yeni bir süreç başladı:

Falan filan derken bakacağız okkanın altındaki başkası değil, biziz…

Feza Tiryaki, 21 Haziran
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x