SANAL ZENGİN OLDUK - Remzi Özdemir

SANAL ZENGİN OLDUK - Remzi Özdemir

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt Haz 29, 2020 14:03

Türkiye bir kez daha tarihi hatayı işliyor.
Üreten ve büyüyen Türkiye yerine, sanal büyüme ve zenginliği tercih eden bir ülke olduk.
Türkiye son iki aydır konut ve borsa ile yatıp kalkıyor.

1 liradan alınıp 50 liraya yükselen hisse senetleri ve geçen yıl 300 bin liraya alınan evin şimdi 500 bin liraya alıcı bulması.


Bunlar şehir efsanesi gibi kulaktan kulağa yayılıyor.

Önce borsaya bakalım:

Borsada yabancı çıkışında tarihi bir dönem yaşıyoruz. Yabancı fonlar elindeki hisse senetlerini sürekli satıyor. Ancak borsa yükseliyor. Borsaya 350 bin yeni yerli yatırımcı girdi. Bu son 10 yılın en yüksek girişi.

Şimdi şöyle düşünebilirsiniz; ne güzel Türk şirketlerinin hisselerinin Türk yatırımcılar tarafından alınması. Felsefe olarak doğru ama yanlış olan gerçek hayattaki. Çünkü borsada belki de tarihi manipülasyon yapılıyor. Saçma sapan şirketlerin hisselerine giriyor para.

Büyük sanayi şirketlerinden çok küçük yatırımcı çılgın kazanç hikayelerinin yazıldığı gözaltı pazarı gibi yerlerde işlem gören hisselere yöneliyor. Yine spekülatör kontrolündeki hisseler büyük vurguna neden oluyor. Örnek Türkiye 1 liradan 50 liraya yükselen hisse senedini konuşuyor. 2 ay önce bu hisse senedine sadece bin lira yatırsaydınız 50 bin liranız olacaktı.

Kara bakar mısın?


İnternette bu tür hikayeler uçuyor:

Evini 300 bin liraya sattı filan hisse senedi aldı ve şimdi Boğaz'da villa alacak paraya sahip.

Hiç kimse sormuyor bu şirket bu piyasa değerini hak ediyor mu diye?

Gerçek değeri 2 milyon doları geçmeyen gözaltı pazarındaki şirketlerin değerleri 300 milyon dolara ulaştı.

Türkiye tarihinin en büyük borsa faciasına neden olabilir.

Korona nedeniyle fabrikaların bile çalışmadığı bir dönemde şirketlerin hisse senedini 20-30 kat pahalı almak sonu belli olan bir macera.

Konut çılgınlığı

Yine bir başka sonu belli çılgınlık konut piyasasında. Son birkaç yıldır stok patlaması yaşanan konut piyasasında herkes ev peşinde. Bankaların düşük kredisi nedeniyle evi olan da olmayanda konut almak istiyor. 15 yıl vadede kira öder gibi ev sahibi olmak isteyenler 300 bin liralık evleri 500 bin liraya gözü kapalı alıyor.

Faizlerin düşmesi ise 10 bin lira bir avantaj sağlayanlar, ev alırken müteahhit veya satıcıya 200 bin lira fazla ödüyor haberi yok.

Türkiye'nin en başarılı Merkez Bankası başkanları arasında gösterilen Durmuş Yılmaz, geçen hafta ilginç bir paylaşımda bulundu. Bir kamu bankası stokunda bulunan ve satışa koyduğu konutun fiyatını 90 bin lira arttırdı. Bankanın faiz indirimi sadece 9 bin lira avantaj sağlıyor ama fiyat 90 bin lira artıyor. Kamu bankası bunu yaparsa başkaları neler yapmaz.

Bütün bunlar neden oluyor?

İktidar insanları ya borsaya girmeye ya da ev almaya zorluyor. Mevduat faizlerini enflasyonun altına çeken Merkez Bankası paranın yönünü doğal olarak borsa ve konuta çeviriyor. Altın ve dövizde vergi yükselmeyecek korkusu vatandaşı çaresiz bunlara yöneltiyor.

Konut piyasası da oldukça tehlikeli. 15 yıllık kredi ile Türkiye'de konut almak akıl mantık işi değil. İşsizliğin her geçen gün arttığı ülkede neyine güvenip borçlanacaksın?
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 6 konuk

x