GÖREV ZARARLARININ VERGİLERİNİZLE ÖDENDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

Genel & Güncel Konular

GÖREV ZARARLARININ VERGİLERİNİZLE ÖDENDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ?

İletigönderen İlteriş Kağan » Pzt Eyl 07, 2020 21:38

Görev Zararı Nedir?

Görev zararı, kamu iktisadi teşebbüslerine hükümetçe piyasa şartlarının dışına çıkacak tarzda görev vermeleri nedeniyle oluşan zararlardır. Örneğin, kamu politik amaçlarla A kamu bankasına konut alacaklara piyasa faiz oranın 5 puan altında kredi verdirtir. Verilen bu kredi nedeniyle A bankası piyasa kredi faizi ile düşük kredi faizi arasındaki fark kadar karından mahrum kalmaktadır. İşte kamu bankasının, iktidarın talimatları doğrultusunda piyasa şartlarına göre düşük oranlı faiz uygulaması nedeniyle uğradığı bu gelir kaybı bütçeden karşılanır. Bütçeden kamu bankasına bu kapsamda yapılan ödemeler merkezi yönetim bütçesinde “görev zararı” olarak kaydedilir.

Benzer şekilde, toprak mahsulleri ofisine piyasa şartlarının üzerindeki fiyatla alım yapma görevi verildiğinde, bu alımlar nedeniyle kurumun uğradığı zarar yine görev zararları kaleminde bütçeden ödenir.

Görev zararları; 233 sayılı KHK uyarınca, KİT’lerin temettü borçları ile diğer bazı özkaynak kalemlerine karşılık mahsup işlemi yapılması ve nakden ödeme yapılması şeklinde ilgini kurumlara ödenir.

Görev Zararı Ödemelerinin Yasal Dayanağı Nedir?
Görev zararı 233 sayılı KHK’nin 35. maddesinde düzenlenmekte olup anılan mevzuatta görev zararının iki şekilde ortaya çıkabileceği belirtilmektedir. Bunlar;

1) KİT’ler tarafından üretilen mal ve hizmetlerin fiyatlarının Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi ve belirlenen bu fiyatların satış fiyatının altında olması ve

2) KİT’lere Cumhurbaşkanı tarafından faaliyet konularıyla ilgili görev verilmesi ve bu görevden dolayı ortaya bir zarar çıkması ya da kârdan mahrum kalınmasıdır.

KİT’ler, kamu bankalarının hükümet politikaları kapsamında piyasa koşullarının dışında mal veya hizmet satması veya alması durumunda ortaya çıkan zararlar veya mahrum kalınan kar Merkezi Yönetim Bütçesine konulan görev zararı kaleminden ödenir. Dolayısıyla görev zararı ödemesinin yasal dayanağını 233 sayılı KHK ve Bütçe Kanunları oluşturmaktadır.

Yıllar İtibariyle Görev Zararlarının Seyri Nasıldır?
Resim
Aşağıdaki tabloda 2006 yılından 2020 yılı Temmuz ayı sonuna kadar gerçekleşmiş görev zararlarına ilişkin verilere yer verilmiştir.

Görev zararları esas itibariyle:
Kamu teşebbüslerine (TCDD, TMO, TKİK, Et ve Süt Kurumu, Çay-Kur gibi)
Sosyal Güvenlik Kurumlarına,
Mali Kurumlara (Halkbank, Ziraat Bankası, Eximbank gibi)

alt başlıklar çerçevesinde sınıflandırılabilir. Burada sosyal güvenlik kurumlarına ilişkin görev zararları ayrı bir kategoridir. Bu nedenle SGK’ya yapılan görev zararları burada ayrıntılı olarak işlenmeyecektir. Burada özellikle kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamuya ait mali kurumlara yapılan görev zararları üzerinde durulacaktır.

2006 yılından bu yana (2020/07) bütçeden yapılan görev zararı ödeme tutarı 543,2 milyar TL’dir. Bunun 483,2 milyar TL’si Sosyal Güvenlik Kurumuna, 30,7 milyar TL’si kamu bankalarına, 29,1 milyar TL’si ise KİT’lere yapılmıştır.
Resim
Görev zararlarının yıllar itibariyle gelişimine bakıldığında özellikle 2014 yılından itibaren hızlı bir artış trendine girildiği görülmektedir. Aslında Türkiye’de ekonomik verilerin kötüye gittiği dönemlerde görev zarar tutarlarındaki artışlar ve büyüklükler dikkat çekicidir. Konunun ekonometrik analizlere tabi tutulması durumunda ilginç korelasyonların elde edilmesi muhtemeldir.
Mali Kurumlar ve KİT’lere Yapılan Görev Zararı Ödemelerindeki Gelişim

Kamu iktisadi teşebbüslerine yapılan görev zararı ödemeleri ile kamu bankalarına yapılan görev zararlarına ilişkin gelişim süreci aşağıda sunulmuştur.
Resim
Yukarıdaki grafikten açıkça görüldüğü üzere son dönemde mali kurumlara yapılan görev zararı ödemeleri hızla artmış ve KİT’lere yapılan görev zararı ödemelerinin çok üzerine çıkmıştır. 2019 yılında mali kurumlara yapılan görev zararı ödemesi KİT’lere yapılan görev zararı ödemelerinin 3 katını aşmıştır. Bunda son dönemde piyasanın canlandırılması için kamu bankalarına düşük faizli kredi verme görevinin yoğun olarak verilmesi etkili olmuştur.

Mali Kurumlara Yapılan Görev Zararı Ödemeleri
Resim
Mali kurumlara yapılan görev zararları esas itibariyle Ziraat Bankası ve Halkbank üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yıllar itibariyle mali kurumlara yapılan görev zararı, kurum bazında aşağıda sunulmuştur.

Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere Ziraat Bankası ve Halkbank dışındaki mali kurumlara yapılan görev zararı ödemeleri cüzi miktarda kalmaktadır. Son yıllarda Eximbank’a yapılan görev zararı ödemelerinde artış olduğu görülmektedir.

Görev zararının hesap şekli, bu zararların ilgili bankaların ticari iş ve işlemleri içindeki yeri, bilanço ve gelir tablolarına etkileri ayrıca analiz edilmesi gereken bir konudur. Halkbank’ın borsaya kote ve halka açık bir ticaret şirketi olduğu düşünüldüğünde görev zararı uygulamasının analizi ayrı bir önem kazanmaktadır.
Kamu Teşebbüslerine Yapılan Görev Zararı Ödemeleri

2006 yılından bu yana pek çok Kamu Teşebbüsüne görev zararı ödemesi yapılmıştır. Bunları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:
Resim
T.C. Devlet Demiryolları
Tarım işletmeleri
Toprak Mahsulleri Ofisi
Tekel
ÇAY-KUR
TEDAŞ
ÜAŞ
TETAŞ
TTK
Tarım ve Kredi Kooperatifleri
TŞFAŞ
Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu
Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğü
Diğer Teşebbüsler

2006 yılından bu yana görev zararı ödemesinde öne çıkan kamu teşebbüsleri ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

Türkiye Kömür işletmelerine yapılan görev zararı ödemelerinin özellikle 2014 yılından itibaren hızlı bir artış trendine girdiği ve son dört yılda 4,9 milyar TL’ye ulaştığı görülmektedir. Son ondört yılda sadece Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna 8,45 milyar TL görev zararı ödenmiştir. 14 yıllık dönemde Toprak Mahsulleri Ofisine ödenen görev zararı tutarı ise 13 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Görev Zararı Ödemeleri Vergi Mükellefini İlgilendirmeli mi?

Görev zararı ödemelerinin tamamı merkezi yönetim bütçesinden yapılan ödemelerdir. Bunun anlamı şu, örneğin hükümet tarafından Ziraat Bankasına düşük faizli kredi ver dendiğinde, düşük faizli krediyi alan kişinin piyasa koşullarına göre daha uygun imkanlarla sunulan kredi nedeniyle sağladığı mali faydanın tamamı vergilerimizle karşılanır. Başka bir deyişle, piyasa koşullarının dışına çıkarılan KİT’ler veya kamu bankalarının daha ucuza sunduğu hizmet, mal veya daha pahalıya aldığı ürünler için ilgililere sağlanan faydanın tamamı vergilerimizden bu kişilere doğrudan pay aktarılması demektir.

Görev zararının yukarıdaki niteliği, vergi mükelleflerinin vergilerimiz nerelere harcanıyor sorusu sorarken, görev zararlarının kimlere sağlanan imkanlardan kaynaklandığını da sorgulamasını gerektirmektedir.

Kamu bankaları tarafından, piyasa koşullarının çok altında sunulan krediler kimlere sunulmuştur? Hangi kriterler esas alınmıştır? Düşük faiz oranı ile alınan bu krediler ilgililer tarafından amacına uygun olarak kullanılmış mıdır? Tüm bunlar analiz edilmekte midir? Yapılan piyasa koşullarının dışındaki hizmet sunumu, mal satışı veya mal alışları piyasa mekanizmasını, piyasada kaynakların etkin ve rasyonel dağılımını nasıl etkilemektedir? Piyasada kalmasının ekonomik açıdan mümkün ve rasyonel olmadığı şirketler görev zararları yoluyla, ekonomiye ve bütçeye yük olma pahasına, hayatta mı tutulmaktadır?

Kamu bankalarından düşük faizli kredi alan işletmelerin, özel bankalarda mevduat hesabı açarak bu paraları oralarda değerlendirdiği, altına yatırım yaptığı türden örneklere rastlanmaktadır. Vergilerimizle finanse edilen kaynakların, kimlere, hangi amaçla, nasıl verildiği; amacına uygun kullanımının takip edilip edilmediği konusu vergi ödeyen herkes için sorması gereken sorular.

Sürekli söylediğimiz gibi, bir ülkeye gerçek demokrasi “her bir “OY”un” ve “her delikli kuruş verginin” peşine düşmekle birlikte gelecektir.

Biz sormaya devam edeceğiz. Müreffeh bir Türkiye için, her kuruş vergimizin doğru ellerde doğru yerlere harcanması ve bunun da şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması özlemimiz bitinceye kadar durmak yok, sorulara devam…

06.09.2020

Dr. Ozan BİNGÖL

Başkent Üniversitesi Öğr. Gör.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x