İş Güvenliği Uzmanlığı ve İş Cinayetleri / Zahide UÇAR

İş Güvenliği Uzmanlığı ve İş Cinayetleri / Zahide UÇAR

İletigönderen Balasagun » Pzt Eyl 08, 2014 13:12

İŞ GÜVENLİĞİ UZMANLIĞI VE İŞ CİNAYETLERİ

Resim
İstanbul Mecidiyeköy’de inşaatı devam eden Torunlar Rezidans’ta 32. Kattan boşluğa düşen asansörde 10 işçimiz hayatını kaybetti. Torunlar inşaatın sahibi AKP döneminde yaratılan zenginlerden biridir. Yani akbaba takımından biridir. Tıpkı Soma Maden Ocağında 301 işçimizi madene gömen şirket sahibi gibi.

Hatırlayalım;

Ali Sami Yen Stadı AK Rantiyeci Başvekili tarafından Galatasaray’ın elinden alınmıştı. TOKİ’ye “maliyetinin çok üzerinde bir fiyatla” bitirildiği söylenen yeni bir stad yaptırıldı. Açılışında Galatasaray izleyicisi rantiyeci Başvekil’i yuhaladı. Başvekil sonradan tehdit ettiği taraftara, sanki babasının cebinden yapmış gibi “yapılan stadı” yüzledi.

Ali Sami Yen bulunduğu yer nedeniyle rantiyecilerin ağzını sulandırmıştı. Zaten AK Rantiye için İstanbul demek, talan demekti. AVM demekti. Rezidans demekti.

Peki, zamanın Başvekili bir çıkarı olmadan Ali Sami Yen stadının yerini Torunlar(toramanlar)’a verir mi? Adı yüzdeciye çıkan “YUTANGİLLER AİLESİNİN” bir türlü sıfırlayamadıkları paralar nereden geliyor acaba?

AKP; işçileri köleleştiren, taşeron(köle) işçilik sistemiyle vahşi kapitalizmin bir numaralı uygulayıcısı olmuştur. İnsanlık düşmanı olan vahşi kapitalizm, İslam’ın ruhuna da taban tabana zıttır. Mekke’de İslam gelmeden önce Ebu Cehil, Ebu Süfyan ve kendini Mekke’nin sahibi görenlerin uyguladığı vahşi sistem kapitalist sistemle örtüşür. İslam gerçekte o vahşi sistemi yıkmak için geldi, ritüeller için değil. Ritüelleri öne çıkarıp bu hakikati gizleyen takkeli şeytanlar, “işçinin alın teri kurumadan hakkını verin” diyen Peygamber ve İslam dini ile savaşıyor. İnsanlık ile, insani değerler ile savaşıyor.

Vahşi kapitalizm candan, kandan beslenir. İçinde insanlık yoktur. İnsani değerlere ait hiçbir kural yoktur. Yegane kural: “Her şartta, ne şekilde olursa olsun kazanacaksın. Seni para ve güce götürecek her yol kullanılmalıdır!!.”

İşte AKP’nin ülkemize getirdiği sistem budur!!. İnsan hayatının bu kadar ucuzladığı, ölümlerin sıradanlaştığı başka bir dönem olmamıştı.


Türkiye iş kazalarında AB’de birinci sırada, Dünyada ikinci sıradadır.

AKP Türkiye’yi küresel şirketlerin istekleri doğrultusunda dönüştürüp kapitalist sistemin en acımasız uygulamalarını yasal hale getirdi. Sendikacılığı bitirdi. İşçileri alınıp-satılan meta haline getirdi. Kendi yandaş şirketlerine köle işçi yaptı. Şirket patronu denilen kan emici keneler, milletin anasına söve söve “kandan-candan-işçinin alın terinden” şişmeye devam etti.

Ortaçağ karanlığına çekilen ülkemde kurulan köle pazarlarında işçinin adı yok. Nasıl olsa iş yok. Çaresiz insanlar köleliğe “evet” demek zorunda kalıyor. Köylerden şehirlere sürülen insanlar yer altında, madende, beton tapınaklar altında ölüme yollanırken, “bana Türk demeyin, utanırım” diyen adamlar, “köylünün meralarına nasıl el koyduk, tarım köylünün işi değil” diyerek ölüme yollayacakları daha çok ucuz işçi olsun istiyor.

Sonradan görmelerin Arap şeyhleri gibi önüne gelen yere AVM ve rezidans dikme merakı, 10 işçimizin hayatına mal oldu. Asansörün ağırlık taşıma kapasitesini gösteren ve ağırlık sınırını geçince hareketini engelleyen uyarı sistemi devre dışı bırakılmış deniyor. Bu duruma Soma maden ocağında da rastlamıştık. Biriken gaz tehlikeli seviyeye geldiğinde alarm veren sistem devre dışı bırakılmıştı. Amaç daha çok, daha çok para kazanmak…


Zencilerin yaşadıkları topraklardan Amerikalı insan avcıları tarafından yakalanıp kafeslere nasıl kapatıldıklarını filmlerde hepimiz seyrettik. Yakalanıp Amerika’ya götürülen zenciler tarlalarda köle işçi olarak çalıştırılıyordu. Başlarında bulunan kamçılı adamlar ve köpekleri zenci kölelerin kaçmasını engelliyordu. Biraz diklenen kırbaç altında can veriyor, kaçmaya yeltenenler köpeklere parçalatılıyordu.

7 Eylül 2014 tarihinde İstanbul Mecidiyeköy’de inşaatı devam eden Torunlar Rezidans’ta kaza sonrası yaşanan olaylar tam da bu Amerikan filmlerinden çıkmış bir sahne gibiydi. Çiftlik sahiplerinin yerini şirketler almıştı. İşçiler zenci, eli kırbaçlı adamlar ne yazık ki “polis” elbisesi giymiş şahıslardı. Ödediğimiz vergilerden maaş alan polisler gene bizlere karşı kullanılıyor. Manzara tamam, ekip işyerinde idi. Daha çok para için öldürülen zenciler, eli kırbaçlı(tomalı, gazlı) ağanın marabaları, ve havlayan itler…

Köle ticaretine soyunan şahıs boşu boşuna Soma Maden Ocağı cinayeti için İngiltere’de 100 yıl önce yaşanan maden kazasını örnek vermedi değil mi?

Zalimler zulmünü yüklenecek bir fedai arar. Aradılar ve buldular. Avrupa’da başarılı olamayıp iflas eden bir kontrol sistemini yasalaştırdılar. İş Güvenliği uzmanlığı icat ettiler. Doktor, Mühendis, Teknik öğretmen Okulu mezunları ile bazı branş öğretmenlerine sınava girip İş Güvenliği uzmanı olma hakkı verildi. Bunun için eğitim veren özel kurslar açıldı. İşçi sayısı ve işin tehlike durumuna göre işyerlerine “A, B, C sınıfı” Güvenlik Uzmanları ile çalışma mecburiyeti getirildi.

Güvenlik uzmanlığında branşlaşma olmadığı için hiç alakasız işleri alakasız İş Güvenliği Uzmanları denetliyor olabilir. Bu durumda işyerlerinin gerçek manada denetlenmesini değil, şirketleri kurtaracak ve Patron adına bedel ödeyecek, hapiste yatacak İş Güvenliği uzmanı, yani bir keriz bulunmuş oluyor. İçeride birçok İş Güvenliği Uzmanının yattığı, ömür boyu ödeyemeyeceği tazminatlara mahkum olduğunu biliyoruz.

İş Güvenliği Uzmanları sadece bilmediği işleri denetlemekle kalmıyor, bir de maaşını denetlediği patrondan alıyor. Komedi gibi.

Milletin başına karabasan gibi çöreklendiler. Baktıkları her şeye “para” diye bakan sapkın sürü, karanlıkların çocukları. İşçilerin ahırdan daha beter bir yerde barındırıldığı ortaya çıktı. Hava almayan iğrenç bir yer. İnsanları daha yaşarken gömmüşler. Bu durumu Soma maden ocağında da görmüştük.

Küfür ede ede bitiremedikleri Atatürk Türkiye’sinin daha ilk yıllarında kurulan fabrikalarında işçiler için duştan spor alanlarına, kreşlere kadar modern tesisler kurulmuştu. Yıl 2014, işçiler ahırdan beter yerlerde yatırılıyor. Taşeron sistemi ile insanı “alınır-satılır” bir meta haline getirirseniz, insan canının bir değeri tabii ki olmaz.

Ülkemizde cinayetin her türü sıradanlaştı. Üstelik bu cinayetlere ülkeyi yönettiğini düşünenlerin politikaları neden oluyor.

Gerçek katiller makam arabalarında yüzlerce koruma ile geziyor.

Katil derebeyinin günlüğü…


Zahide UÇAR, 8 Eylül 2014
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x