NATO, Afganistan'da kan dökmeye kararlı!

Genel & Güncel Konular

NATO, Afganistan'da kan dökmeye kararlı!

İletigönderen teşkilat » Pzt Eki 05, 2009 21:04

İşgalciler çöküşün eşiğinde

Afganistan’daki işgal gücü komutanı McChrystal’in “Zafer beklemeyin” itirafının ardından İngiliz Genelkurmayı “Yenilgimiz korkunç olur” dedi

Irak’a 2003’te, Afganistan’a ise 2001’de saldırarak işgal sürecine hız veren Amerika, bu ülkelerde içine düştüğü bataktan çıkışın yollarını arıyor. Irak’ta verdiği ağır kayıplar sonrası asker çekme planını devreye sokan ABD, Afganistan’da akıttığı kan ve gözyaşına rağmen başarı elde edebilmiş değil.Afganistan’daki işgal gücünün yetersiz kaldığını itiraf eden ABD’li işgal gücü komutanı Stanley Mc Chrystal’in ek 40 bin asker talebinden bulunması ve “Şu aşamada bizden zafer beklemeyin” açıklamasından sonra İngiliz Genelkurmayı’nın yaptığı itiraf işgalin korkunç yüzünü ortaya koydu.

90 polise ulaşılamıyor

İşgal gücü,Afganistan’a ek asker talebini dile getirirken askeri zayiat da sürüyor. Afganistan’ın doğusunda muhalif silahlı grupların iki ileri karakola saldırmasından sonra çıkan çatışmada 8 Amerikan askeri öldürüldü. Amerikan ordusundan yapılan açıklamada, Nuristan vilayetindeki bir cami ve yakınlarındaki bir köyden gelen silahlı kişilerin düzenlediği saldırıya Amerikan ve Afgan askerlerinin karşılık verdiği belirtildi. Açıklamada, Afganistan’ın en tehlikeli bölgelerinden biri olan Nuristan’daki çatışmada “Muhaliflere kayıplar verdirildiği” de bildirildi. Amerikan ordusu bir yıldan uzun süredir tek bir çatışmada ilk kez bu kadar büyük kayıp verdi. Çatışmaya katılan 90 Afgan polisinden ise haber alınamadığı belirtildi.

Amerikan askerlerinin Afganistan’daki başarısızlığı ve her geçen gün verdikleri ağır kayıplar ABD yönetimini de zor durumda bırakıyor. ABD’nin ülkede 65 bin askeri bulunuyor.

İngiliz Genelkurmayı’nı Afganistan korkusu sardı

İngiltere Genelkurmay Başkanı General David Richards, Afganistan’daki uluslararası kuvvetin yenilgisinin “korkunç bir şey” olacağı uyarısında bulundu. Sunday Telegraph gazetesine demeç veren İngiliz generali, NATO’nun Afganistan’da istikrarı sağlayamaması halinde Batı için tehlikenin çok büyük olacağını belirtti. “El Kaide ve Taliban bizi yendiğine inanırsa neler olur” diye soran general, “Afganistan’da dururlar mı? Pakistan, nükleer silahlarıyla onlar için cazip bir hedef olur. Bu silahlardan ellerine geçirmeyegörsünler, inanın bana, hemen kullanırlar. Bu ise korkunç bir şey olur” ifadesini kullandı. İngiliz genelkurmay başkanı, Afganistan’a gönderilecek takviye kuvvetlerinin, NATO’nun “psikolojik savaşı” kazanmasını sağlayabileceğini söyledi.

Başarımızın garantisi yok

Afganistan’daki işgal gücünün ABD’li komutanı Stanley Mc Chrystal, Obama yönetiminin bölgeye ek asker takviye yapmasını istemiş ve bölgedeki çatışmaların hiç de hafife alınacak türden olmadığına, başarılarının garantisi olmadığına dikkat çekmişti.


http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haber ... ?hit=24090
Kullanıcı küçük betizi
teşkilat
Üye
Üye
 
İletiler: 121
Kayıt: Çrş May 06, 2009 19:48

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen 10101 » Pzt Eki 05, 2009 21:58

Hatırladığım kadarıyla Afganistan'da Türk askeri de var fakat çatışma bölgesinde değil. Bir yerlerde NATO adına güvenliği sağlıyor diye hatırlıyorum.
Oktay Sinanoğlu son konuşmalarından birisinde, "Türk askerini Afganistan'daki Türk müslümanlara karşı kullanacaklar" uyarısında bulunmuştu. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgisi olan var mı? Yani kullanmak istiyorlar da biz "hayır" mı dedik?
Kullanıcı küçük betizi
10101
Üye
Üye
 
İletiler: 78
Kayıt: Pzr Mar 15, 2009 12:39

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen bezgin » Pzt Eki 05, 2009 22:10

Her ne olursa olsun AB-D hicbir savasa kesin bir yengi icin girmez. Tabi ki bütün ugraslari, sicak bölgeler yaratmak ve müslümanlari birbirine kirdirmak icin. Tayiban'in siyasi gelecegi acisindan Türk askerinin bu bataga sürüklenmesi bulunmaz bir firsat olurdu.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen sessiz sedasız » Pzt Eki 05, 2009 22:12

afganistanda daha uzun süre kalmak için medyaya kendi işlerine geldiği gibi demeçler veriyorlar.bu sayede kamuoyunuda hazırlamış oluyorlar...
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen bezgin » Çrş Eki 07, 2009 16:19

Pakistan; savaş alanının genişlemesi
Ön bilgi: abd-yeni-11-eylul-u-mu-hazirliyor-t17449.html



1969’da Vietnam’da çıkmaza giren Birleşik Devletler, başarısızlığının esas olarak, isyancıların Kamboçya’da hazırladığı bölge dışı temellere bağlı olduğuna inanmıştır. Bunun üzerine Başkan Lyndon Jonhson, Kral Noradom Sihanuk’un yönetimindeki bu küçük yansız ülkenin sınır bölgelerini bombalamaya başlar. Sonuçlardan pek memnun kalmayan Birleşik Devletler, rejimi yıkmaya karar verir; 1970’in başında, Lon Nol tarafından yönetilen “dost” bir rejim kurulur. Sürgün kral Çin’e yerleşir ve sınırlı etkisi olan küçük bir Kamboçya hareketiyle ittifak kurar; bu hareket daha sonra Kızıl Kmerler adını alacaktır.

1975’te iktidarın Kızıl Kmerler tarafından alınmasına ve soykırıma yol açan cehennem makinesi hala çalışıyor.

Tarih tekerrür eder mi? Hindiçin’de yaşananlarla, Afganistan ve Pakistan’da yayılmakta olan çatışmayı karşılaştırmak elbette anlamsız olacak. Yine de ortak noktalar var; en önemlisi de bozgunlar konusunda bir suçlu aranması: Bozgunun sorumlusu kesinlikle uygulanan strateji olmuyor; sorumlu her zaman “dış” aktörler. Paris, bağımsızlık savaşı sırasında Cezayir’deki başarısızlıklarının nedeninin Mısır ve Nasır olduğunu düşündü. Washington, Vietnam kurtuluş savaşının yalnızca Ho Şi Min’in etkisine ve Kamboçya isyancılarının hazırladığı bölge dışı temellere bağlı olduğuna inanmıştı; Güney Afrika hükümeti, Afrika Ulusal Kongre’sine (ANC) karşı nihai zaferi, Angola ya da Mozambik’teki ülke dışı eylemleriyle kazanmaya çalıştı.

Amerikalı sorumlular da artık, Afganistan’daki başarılarının anahtarının Pakistan’da bulunduğuna inanmış görünüyorlar.

Böylece “Başkan Bush Temmuz ayında ilk kez, Amerikan özel güçlerinin, hükümetin izni olmadan Pakistan’a sınır ötesi saldırılar düzenleyebilmesini onayladı. CIA yıllarca Pakistan’daki militanların üzerine pilotsuz predatör uçaklarla füzeler gönderdi. Ama özel operasyonlar konusunda alınan yeni kararlar, iznini almadan, önemli bir müttefikin topraklarına karadan müdahale edilmeyeceğine ilişkin katı kuralları esnekleştiriyor” (“Bush Said To Give Orders Allowing Raids In Pakistan”, Eric Schmitt ve Mark Mazzetti, The New York Times, 11 Eylül).

14 Eylül tarihli Washington Post’un “The War in Pakistan. U.S. attacks on Pakistan and al-Qaeda targets are risky, and necessary” adlı başyazısında şunları okuyoruz:

“Füze saldırıları, Amerikan ve Pakistan askerleri arasındaki bir kopuşu tetikleme ya da demokratik olarak seçilmiş ve Amerikan karşıtı duyguların güçlü olduğu bir ülkede Washington açısından, mümkün olabilenin en iyisi olan Zerdari (Benazir Butto’nun eşi) hükümetini istikrarsızlaştırma riskini taşıyor. Bazı uzmanlar Amerikan saldırılarının yalnızca, Talibanlara verilecek desteği arttıracağını düşünüyor. Ama aşiret topraklarının büyük bir bölümü zaten Talibanların denetimi altında. Amerikan komandoları, Pakistan’da Talibanların kökü kazınmadıkça zaferin imkansız olduğunu söylüyorlar. Ayrıca bu aşiret topraklarından kaynaklanacak yeni bir 11 Eylül’den daha büyük bir risk olamaz. Amerikan füze ya da komando saldırıları en iyi istihbarat kaynaklarına dayanmalı ve sivil kayıpları en aza indirmelidir; ama devam etmelidir.”

Sivil kayıpları en aza indirmek? Bu, imkansız bir görev alanına giriyor.

Pakistan’ın küçük bir kasabasına karşı Ramazan ayı boyunca sürdürülen ve yirmi kadar sivilin ölümüyle sonuçlanan ilk komando eylemlerinden birini Times’tan Christina Lamb (“Playing with firepower”, 14 Eylül) anlattı. Gazeteci, tırmanışın Birleşik Devletler’in (ve aralarında Fransa’nın da bulunduğu müttefiklerinin) eylemlerine karşı Pakistan halkının daha güçlü bir muhalefetiyle sonuçlanacağını gösteriyor.

Human Rights Watch’ın (İnsan Hakları İzleme örgütü) “‘Troops in Contact’: Airstrikes and Civilian Deaths in Afghanistan” adlı bir çalışmasında anlatılanlar, Afganistan’da hala yaşanıyor. Çalışmanın sonuçları, Fransızca “Les frappes aériennes font des victimes civiles” (8 Eylül) başlıklı yazıda özetlendi:

“Human Rights Watch’ın bugün yayınlanan bir raporuna göre, Afganistan’da, NATO ve Birleşik Devletler güçlerinin hava bombardımanları sırasında öldürülen sivillerin sayısı, kamuoyunu yüz seksen derece değiştiren önceki ölümcül hava saldırılarıyla ciddileşen sorunu, 2006–2007 arasında hemen hemen üç kat daha ağırlaştırdı. Rapor aynı zamanda Talibanların, savaş hukukunun ihlali sayılan “canlı kalkan” uygulamasını da kınıyor.” (…)

“2006 yılında en az 929 sivil Afgan, silahlı çatışmalarda öldürüldü. Aralarından 699’u Talibanlar tarafından yapılan saldırılar sırasında (örneğin sivilleri hedef alan intihar saldırıları ve diğer meşru olmayan saldırılar) ve 230’u da NATO ya da Amerikan güçlerinin yaptığı saldırılar sırasında öldü. Bu sonuncular içerisinde 116 kişi NATO’nun ya da Birleşik Devletler’in hava saldırılarında öldürüldü. 2007 yılında Bin 633 sivil Afgan, silahlı çatışmalar sırasında kayboldu. Aralarından yaklaşık 950’si, içinde Talibanların ve el Kaide’nin bulunduğu çeşitli isyancı güçlerin yaptığı saldırılar sırasında kayboldu. Aralarından 321’i NATO ya da Amerikan hava saldırılarında öldürüldü. Böylece NATO ya da Amerikan güçlerinin neden olduğu sivil kurbanlar 2006–2007 arasında hemen hemen üçe katlandı.”

“2008’in ilk yedi ayı boyunca en az 540 sivil Afgan silahlı çatışmalarda öldürüldü. Aralarından 367’si çeşitli isyancı güçlerin yaptığı saldırılar sırasında kayboldu ve 173’ü, NATO ya da Amerikan güçlerinin saldırıları sırasında öldü. Bütün bu dönemlere ilişkin olarak Human Rights Watch, elde bulunan en ihtiyatlı rakamlardan yararlandı.”

Alınan önlemler ne olursa olsun, bombardımanların, yalnızca sivil kayıplarla yol açtığını vurgulamak gerekiyor. “Beraberinde getirdiği hasarlarla”, tipik bir sömürge savaşıyla karşı karşıyayız (“Quand la mort vient du ciel”(1)).

Bu gerçek, Irak savaşı sırasında Georges W. Bush’un tarafına geçmiş olan Amerikalı sol entelektüel Christoper Hitchens’in, “Pakistan is the problem” (Slate, 15 Eylül) diye haykırmasını ve bu “haklı savaş”ı, yani Afganistan ve Pakistan savaşını en iyi yürütebilecek kişinin, kuşkusuz Barack Obama olduğunu açıklamasını ve Obama’nın Hitchens’i çok sevindirecek zaferinin, “daha çok savaş, daha çetin ve daha derin savaş” anlamına gelmesini engellemiyor.

Çatışmaların yayılması, “Dün Pakistan hükümetinin, diplomatik bir dinginliğin Washington’u ikna edeceğini umduğunu, bu hava saldırılarının yalnızca iki ülkenin yöneticilerine duyulan olumsuz duyguları alevlendirmeye yarayacağını” söyleyerek, militanların (Talibanların) Afgan sınırlarındaki kamplarına yapılan tek yanlı Amerikan saldırılarına verdiği tepkiyi yumuşatmasına karşın”, İslamabad’da tehlikeli tepkilere yol açtı –“Pakistan Quietly Opposes U.S. Raids” (Paul Alexander, Philly.com, 14 Eylül).

Öte yandan ve hep aynı şeyler yineleniyor:

“Başbakan Yusuf Rıza Gilani 13 Eylül günü gazetecilere, Pakistan’ın, Washington’la yaşanacak herhangi bir sorunu diplomatik kanallarla çözmeyi tercih ettiğini söyledi ve sorunun, bu ay toplanması gereken Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, iki taraf arasında tartışılacağını ekledi. Son füze saldırısından sonra,‘Amerika’nın bu politikası nedeniyle, aşiretlerin militanlarını birleştireceğini ve kendi çalışmalarının tehlikeye gireceğini’ açıkladı. ‘Kim olursa olsun, ülke içine müdahale etmesine izin vermeyeceklerini’ ekledi.”

“Birçok füze saldırısına uğrayan Kuzey Veziristan’da, halkın yaklaşık yarım milyonunu temsil eden eski bir aşiret grubu, dün, Afganistan’daki Talibanların mücadelesini birleştirmek tehdidinde bulundu.”

Alain Gresh, Le Monde Diplomatique, 16 Eylül 2008

(1) Alain Gresh’in 3 Haziran 2007’de Le Monde Diplomatique’te yayınlanan makalesinin başlığı: “Ölüm gökyüzünden geldiği zaman” (çev.).

http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=19508
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen bezgin » Sal Eki 20, 2009 14:01

Receb Tayyiban yazdı:"Iyi seyler oluyor, umutlanmamak mümkün mü? Tabi nereden ve nasil bakacaginiz da cok önemli"


Vakit kaybetmeye tahamülleri yok. Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne de acik bir uyaridir. "Bu bölge ya karisacak, ya da karisacak!"




Pakistan Dışişleri Bakanlığı: "İran'daki Saldırı İki Ülke Arasındaki İlişkileri Yıkmayı Hedefliyor"


Pakistan Dışişleri Bakanlığı, İran'da pazar günü 41 kişinin öldüğü saldırının İran ile Pakistan arasındaki ilişkileri yıkmak amacında olduğunu açıkladı.

İran'ın Pakistan'ı bu saldırıyı düzenleyenleri barındırmakla suçlamasına atıfta bulunan bakanlık sözcüsü Abdül Basit, bu saldırıyı düzenleyen kişilerin iki ülkenin arasının açılmasını istediğini belirtti ve "İran ile ilişkilerimizi yıkmak isteyen güçler var, ama bizim bağlarımız bu tür dolaplar çevirenlere karşı koyacak kadar sağlamdır" dedi.

İran'daki saldırı, Cündullah örgütü tarafından üstlenilmişti. Aşırılık yanlısı Sünni Cündullah'ın Pakistan'da geri üsleri bulunuyor.

http://www.usakgundem.com/haber/43757/p ... quot-.html




Devrim Muhafızları İran'a Türk modeli istiyor


İran'da Devrim Muhafızları, Türk ordusuna benzeyen bir modele sahip olmak istiyor. İşte bu makalenin ayrıntıları ve dünyanın önde gelen basın organlarında 18-19 Ekim tarihinde öne çıkan güncel köşe yazıları:
ŞARK-ÜL EVSAT

Amir Taheri: İran ordusu tarihinde hiç yönetime el koymaya kalkışmamıştır. Siyasi tartışmalara da katılmaz. Hep sessizdir. 1905’te meşrutiyete karşı mutlakıyeti korumaya yanaşmadı; tıpkı 1925’te Kajar Hanedanını korumaya, 1953’te de Musaddık aleyhtarlarına karşı durmaya yanaşmadığı gibi.

Ordu, 1979’da Şah’la Humeyni arasındaki mücadelede de “tarafsızlık” ilan etti. Humeyni ordunun iktidardakileri korumak için insanları öldürmediği bu geleneği görerek kendi Devrim Muhafızlarını kurdu.

Yaz aylarında seçimlerden sonra yaşanan olaylarda Devrim Muhafızları sokaklara çıkmasa rejim yıkılabilirdi. Muhafızlar da bunu biliyor. Şimdi Devrim Muhafızları, “Türk modeli”ni İran’a taşımak, önemli kararlar üzerinde veto yetkisi sahibi olmak ve rejimin ana direği olarak kabul edilmek istiyorlar.

Yani askerlerin, mollaların “bir öyle-bir böyle” politikalarının yerini aldığı bir tür velayet-i faki. Bu arada Muhafızlar rejimi kurtarma iddialarını da hemen paraya tahvil ettiler ve iş dünyasındaki imparatorluklarını genişlettiler ve devletin telekom şirketini yok pahasına kendilerine özelleştirdiler.

Ayrıca kendi içlerinde de 1990’dan bu yana en büyük temizliği yapıyorlar. Genelkurmay Başkanı’nın emekliye ayrılacağı dedikoduları var. Ama Muhafızlar Körfez bölgesinin savunma sorumluluğunu alarak, Musavi’nin yakalanmasını gerektiğini söyleyerek ve Irak’la savaşta normal ordunun oynadığı rolü küçümseyerek biraz ileriye gitmiş olabilirler.

Özellikle son olay ordunun generallerini kızdırdı ve onları ilk defa konuşmaya itti. Normal ordu ayrıca yeterince kaynak alamamaktan da şikayetçi. Muhafızların personeline iki kat fazla ücret ödeniyor. Silah alımlarında ayrıcalıklı rolleri var.

“Çifte standart” orduda moralleri bozuyor. Normal ordunun komutanları seçim krizinde pozisyon almamış ve konuşmamışlardı, Ahmedinecat’ı da kutlamadılar. Hiç konuşmayan ordunun konuşmaya başlaması Humeyni rejiminin çözülmeye başladığının işareti olabilir.

Muhafızlar için de Ahmedinecad ve Hamaney’i kukla olarak oynatmak kolay olmayabilir. Bir gün Hamaney de kendini Muhafızlardan kurtarmak için normal orduya ihtiyaç duyabilir.

http://www.hurriyet.com.tr/planet/12727771.asp?scr=1




Pakistan'da üniversiteye bombalı saldırı


Pakistan'ın başkenti İsmababad'daki Uluslararası İslam Üniversitesi'nde iki büyük patlama gerçekleşti. Saldırılarda 6 kişinin öldüğü bildirildi.

Anadolu Ajansı yetkililere dayandırdığı haberinde, bir dakika arayla iki patlamanın olduğunu, patlamalarda 3 erkek ve 3 kadının öldüğünü, 40 kişinin yaralandığını bildirdi.

Patlamalardan birinin İslam Üniversitesinin bir sınıfında meydana geldiği kaydedildi. Yaralananlardan birinin profesör olduğu belirtiliyor.

Pakistan İçişleri Bakanlığı, okullara saldırı düzenlenme ihtimaline karşı önlem olarak ilk ve orta dereceli okulları tatil etmişti. 2 gündür ilk ve orta dereceli okullarda eğitim ve öğretime ara verilirken üniversiteler açıktı.

Bu arada Peşaver'de 1 saat önce de üzerinde bomba bulunan 2 kişi, kız kolejinde yakalandı.

Üniversiteye çok sayıda ambulans sevk edilirken, çevrede helikopterlerin havalandığı görüldü.

Pakistan Güney Veziristan aşiret bölgesinde Taliban'a karşı büyük bir operasyon başlattı. Operasyonlarda bugün 20 Taliban üyesi ile 4 asker öldü.

Son dönemde düzenlenen kanlı saldırıların tümünü Pakistan Talibanı'nın üstlenmesi üzerine, devletin bütün organları Güney Veziristan'a askeri operasyon üzerinde görüş birliğine varmıştı.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/12732293.asp?scr=1
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen BabaHoroz » Sal Eki 20, 2009 16:19

Bunların hepsi hikaye.Terörist ABD de terörist İngilterede istediğini fazlasıyla aldı.İnanmayın böyle yalandan haberlere.
Sadece ve Sadece DENİZLİSPOR lu,Her konuda Objektif, Dobra, AntiEmperyalist ve Tam Bir TÜRK
Kullanıcı küçük betizi
BabaHoroz
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 13:21

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen ozan35 » Sal Eki 20, 2009 16:44

Bu örgütleri abd kendisi çıkarmadı mı? 11 Eylül saldırısı gibi. Bu komutanların söylediklerinin hepsi yalan. Bunları paravan olarak kullanıyorlar. Zeitgeist belgeselini izlediniz mi bilmiyorum, ırak'ta ne kadar çatışma ortamı sürerse o kadar sömürü kolaylaşıyor bu onların işlerine geliyor. afganistan'daki çatışmayı sürdürmek istiyorlar. 40 yıl daha kalacağız demişlerdi hatırlarsanız. Pakistan'ı da işin işine katacaklar, tüm ortadoğuyu karıştırıp sömürmek istiyorlar. Pakistan'da nükleer silah var da İsrail'de yok mu? İsrail'e neden ses çıkarmıyorlar üstelik destek veriyorlar? Pakistan İsrail'in yaptıklarının 10 da 1 ini yapsaydı şu anda işgal bahanesi olmuştu aynı şey iran için de geçerli. Demem o ki ab-d ve israil bu enerji havzasını karıştırarak sömürüyor. bence çökme haberleri yalan tam tersi oluyor
acaba şu yılların ilerideki tarih kitaplarındaki hali nasıl olur? iktidar atatürkçü kesimde olmazsa, muhtemelen ergenekon ve balyoz olduğu gibi yazılır... Peki yüz yıl önceki tarih doğru mudur? olduğu gibi midir? emperyalizme karşı olduğu ve birtakım çevreleri rahatsız ettiği için doğrudur. şimdi o yılları çarpıtmaya çalışan kesimlerin ortak bir noktada buluştuğunu görünce daha bir anlaşılıyor.
Kullanıcı küçük betizi
ozan35
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Prş Ağu 20, 2009 17:40

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen BabaHoroz » Sal Eki 20, 2009 19:50

Daha sırada Pakistan var,Hindistan var,Çin var.Bu 3 ülkede parçalanacak
Sadece ve Sadece DENİZLİSPOR lu,Her konuda Objektif, Dobra, AntiEmperyalist ve Tam Bir TÜRK
Kullanıcı küçük betizi
BabaHoroz
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Mar 07, 2008 13:21

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen ozan35 » Sal Eki 20, 2009 22:22

Çin bunlara paylarını verir o zaman görürler sömürüyü. Rusya da destek verir zaten AB-D ile durumları ortada. İnşallah batının bu vahşi ve ahlaksız egemenliği son bulur.
Aslında bizde de şu anda başımızdaki yeni damat ferit paşalar olmasa, bu ülkelerle ve iran ile ittifak yapsak o zaman halleri ne olur merak ediyorum...
acaba şu yılların ilerideki tarih kitaplarındaki hali nasıl olur? iktidar atatürkçü kesimde olmazsa, muhtemelen ergenekon ve balyoz olduğu gibi yazılır... Peki yüz yıl önceki tarih doğru mudur? olduğu gibi midir? emperyalizme karşı olduğu ve birtakım çevreleri rahatsız ettiği için doğrudur. şimdi o yılları çarpıtmaya çalışan kesimlerin ortak bir noktada buluştuğunu görünce daha bir anlaşılıyor.
Kullanıcı küçük betizi
ozan35
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Prş Ağu 20, 2009 17:40

NATO, Afganistan ve TSK

İletigönderen 987654311 » Çrş Kas 11, 2009 14:08

Times: Afganistan'da asker sayısı artacak

İngiliz Times gazetesi, Obama'nın Afganistan'a NATO'dan 4 bin ek asker göndermek istediğini, asker gönderebileceğini söyleyen iki ülkenin İngiltere ve Türkiye olduğunu yazdı.

Times gazetesi manşetten duyurduğu haberde, Afganistan'da asker sayısının artacağını söyledi. Washington yönetiminin yeni Afganistan stratejisinin şekillenmeye başladığını kaydeden haberde, Barack Obama'nın NATO'dan ek 4 bin asker istemeye hazırlandığını aktarılıyor.

Obama'nın Afganistan'a ek 35 bin Amerikan asker göndermeyi planladığı belirtiliyor. Gazetenin NATO kaynaklarına atfen verdiği bilgiye göre, ek asker gönderebileceklerini söyleyen sadece iki NATO üyesi var: İngiltere ve Türkiye.

İngiltere daha önce 500 asker göndereceğini ama bu kararını uygulamayı ''ancak diğer NATO üyeleri de benzer taahhütte bulunursa'' koşuluna bağlamıştı. İngiltere'nin 500 asker göndermesi durumunda Obama'nın 35 bin asker ihtiyacını karşılayacak ülkeler arasında gözler Türkiye'ye çevriliyor.


Sizce Afganistan da NATO nun kısacası emperyalistlerin çıkarları için askerlik yapmak vatan borcu mudur? Yoksa bilinçsizce uşaklığın getirdiği bir gereklilikmidir?
Kullanıcı küçük betizi
987654311
Üye
Üye
 
İletiler: 30
Kayıt: Cum Eki 09, 2009 18:27

Re: NATO, Afganistan ve TSK

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Kas 11, 2009 14:40

[mod="Türk-Kan"]Tamami büyük harflerden olusan konu basliklari forum kurallarina aykiridir.
Paylasilan haberin/yazinin kaynagi (baglanti adresi/linki) eklenmek zorundadir.[/mod]
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Re: NATO, Afganistan ve TSK

İletigönderen bezgin » Çrş Kas 11, 2009 15:14

987654311 yazdı: Sizce Afganistan da NATO nun kısacası emperyalistlerin çıkarları için askerlik yapmak vatan borcu mudur? Yoksa bilinçsizce uşaklığın getirdiği bir gereklilikmidir?


Tesbit yapmak gerekirse devletimiz ve dolayisiyla ordumuz zaten 50 yildir emperyalizme hizmet veriyor. Tatbikatlardan tutun da, Nato ucaklarinin Incirlik'ten kalkip müslümanlari bombalamasi ve öldürmesi "hukuk disi"dir.

Afganistan ve Irak ellerinde ordumuzun, isgalcilerin kumandasi altinda ve onlarin cikarlari icin savunma hizmeti vermesine hicbir Türkiye Cumhuriyeti vatandasi izin vermemelidir. Silah altinda olanlar, böylesi durumda "itaatsizlik" göstermelidir.

Benim silah altina alindigim dönemde, bu tür bir emir gelmesi durumunda silahimi birakacagimi buradan ilan ediyorum.




Ek: Irak Savasi boyunca Incirlik Üssü'nün kullanilmasina göz yuman, isgal güclerinin Türk topraklarindan dolum, donanim ve destegine izin veren AKP Hükümeti, Basbakani ve dönemin Disisleri Bakani, bu ABD saldirilarini onaylayan gazeteci ve yazarlar, "ABD'yle entegre olmaliyiz" diyen Fitnos Gülen "savas sucu" islemistir. Uluslararasi savas mahkemelerinde, olmazsa da ülkemizde kurulacak Divan-i Harp'de yargilanmalari gerekmektedir.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: İşgalciler çöküşün eşiğinde

İletigönderen bezgin » Prş Kas 26, 2009 8:02

Katiller sürüsü Pakistan'da


IRAK’ta yüzlerce insanı katleden ABD özel güvenlik şirketi Blackwater’ın cinayetlerine ‘Xe’ adıyla Afganistan ve Pakistan’da da devam ettiği ortaya çıktı. ABD haber dergisi The Nation, verilen misyonun çok gizli yürütüldüğüne dikkat çekti. Beyaz Saray, derginin haberine karşı herhangi bir açıklama yapmadı.

Katiller sürüsü Pakistan’da
Irak’ta yüzlerce insanı katleden ABD özel güvenlik şirketi Blackwater’ın cinayetlere ’Xe’ adıyla Afganistan ve Pakistan’da devam ettiği ortaya çıktı. The Nation dergisi, verilen misyonun gizli yürütüldüğüne dikkat çekti

Irak’ta yüzlerce kanlı olaya karışan özel güvenlik şirketi Blackwater, Ocak 2009’da ülkede yasaklı ilan edildi.
Amerikan işgalinin ardından Irak’ta işgal güçlerine taşeron olarak çalışan Amerikan özel güvenlik şirketi Blackwater’in cinayetlere Afganistan ve Pakistan’da devam ettiği belirlendi. Amerika’nın önemli haber dergilerinden The Nation’ın haberine göre, Blackwater şirketi, Pakistan’ın Karaçi kentinde ABD Müşterek Özel Operasyonlar Komutanlığı adına suikastler düzenliyor. Blackwater’ın ayrıca ABD’nin Pakistan’da insansız uçaklarla gerçekleştirdiği saldırılar için istihbarat da topladığı kaydedildi. The Nation dergisi haberinin kaynağını açıklamadı ancak kendilerine haberi sızdıran kişinin ABD ordusu mensubu olduğunu, Pakistan ve Afganistan’da uzun süre görev yaptığını belirtti. Haberde, Blackwater’a verilen misyonun çok gizli yürütüldüğü ifade edildi.

Beyaz Saray’dan cevap yok
The Nation dergisi haberi doğrulatmak için Beyaz Saray’a başvuruda bulundu. Ancak Beyaz Saray’dan bu konuyla ilgili dergiye herhangi bir bilgi verme gereği duyulmadı. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’dan bir yetkili haberi yalanladı.

Kanlı rüşvet!..
Irak’ta görev yapan Blackwater’ın çalışanlarının 1 milyon dolar vererek Iraklı yetkililerin eleştiri yapmalarını engellemeye çalıştığı ortaya çıkmıştı. New York Times gazetesinin haberinde rüşvetin, İçişleri Bakanlığı’nda güvenlik şirketlerini seçen yetkililere verilmiş olduğunu düşündüğü dile getirilmişti. Şirket, Irak hükümetince Ocak 2009’da yasaklı ilan edilince adını Xe olarak değiştirmişti.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haber ... ?hit=26850
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: İşgalciler savaşı uzatmak için kiralık katillerini getirdi

İletigönderen bezgin » Çrş Ara 02, 2009 15:23

Afganistan Tuzagi
Obama Türkiye'den savaşacak asker istiyor

Resim

ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Afganistan'da Türkiye'den daha çok asker ve rol istediklerini söyledi.

ABD Başkanı Barack Obama'nın dün açıkladığı yeni Afganistan-Pakistan stratejisi çerçevesinde Washington'dan Ankara'ya üç istek geldi. ABD Büyükelçisi James Jeffrey'nin açıkladığı istekler şöyle:

1- Türkiye Afganistan'daki asker sayısını arttırsın ve mevcut askerlerine koyduğu teröristlerle aktif olarak savaşmama kısıtlamalarını esnetsin.
2-Türkiye Afganistan inşasını da oynadığı rolü, mali yardımı, ve uzman desteğini artırsın.

3-Türkiye kazandığı terörle mücadele deneyinimi Pakistan'la paylaşsın. Bu ülkenin hem terörle mücadelesinde hem de ekonomik gelişmesinde model ülke olsun.

Nitekim ABD'nin Türkiye'den beklentilerini Ankara Büyükelçisi James Jeffrey bugün bir grup gazeteci ile yaptığı sohbette açıkladı. Jeffrey Türkiye ile ABD'nin Afganistan konusunda en iyi işbirliği yapan ülkeler arasında bulunduğunu belirterek, bu işbirliğinin daha da gelişmesi mesajını verdi. Bu çerçevede Türkiye'den en önemli beklentinin asker sayısının artırılması ve halen Afganistan'da görev yapan Türk askerlerine konulan sıcak çatışmaya girmeme sınırlamalarının kaldırılması olduğunu kaydeden Jeffrey,"Başkan Obama yeni stratejiyi açıklarken, mütefiklerimizden bu arada Türkiye'den neler beklediğimizi belirledik. Bu çerçevede halen Afganistan'da olan tüm ülkelerden asker sayısını artırmalarını bekliyoruz. Biz kendimizce her ülke için bu beklentilere ilişkin rakamları belirledik ancak bu rakamlar tabii ki ilgili ülkelerle yapılacak müzakerelerde kesinleşecek" dedi.

Konunun önümüzdeki hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Beyaz Saray'da Başkan Obama ile yapacağı görüşmede de ele alınacağını ise Büyükelçi şu cümle ile ifade etti: "Obama ile Erdoğan randevusunu bir müzakere değil, görüşme olarak nitelendirmeyi tercih ediyoruz. Başkan Obama'ya sunulan görüşme başlıkları önerileri arasında kesinlikle bu konu da yer alıyor"

Bu görüşmeden sonra konu hakkındaki ayrıntılar ayrıca Türkiye-ABD Yüksek Düzeyli Savunma Komitesi toplantısında ele alınacak. Toplantı aralık sonunda Washington'da yapılacak.

Jeffrey Türkiye'den ikinci beklentiyi ise Afgaistan'a yönelik mali yardım, uzman desteği gibi konularda da Ankara'nın daha aktif olması olarak ifade etti.

Türkiye'de daha öncede çeşitli yıllarda, farklı seviyelerde görev yapmış olan Jeffrey, bu konuda şöyle söyledi. Türkiye artık çok büyük bir ekonomi. Dünyanın en büyük 16'ıncı ekonomisi. 1995'te ben yine Türkiye'de görev yaparken bizim Türkiye'ye olan yaklaşık 1 milyar dolarlık yardım desteğimizi konuşurduk. Şimdi Türkiye kendisi diğer ülkelere yardım yapan ülke haline geldi. Bu çerçevede Afganistan'a yönelik desteğin de artmasını bekliyoruz.

Obama nın stratejisini üçüncü ayağı da Pakistan'dan Taliban ve El Kaide'nin temizlenmesi. ABD'nin bu konuda da Türkiye'den beklentileri var. Jeffrey'e göre en büyük beklenti askeri alanda, "Türkiye yıllardır terör ile mücadele ediyor. Bunda da F-16 uçakları gibi gelişmiş silah teknolojilerini son derece etkili, hatta ABD'den bile etkili şekilde kullanıyor. Pakistan'ın da F-16 gibi benzer silah sistemleri var. Türkiye terörle mücadeledeki engin tecrübesini Pakistan'la paylaşabilir."

Jeffrey aynı zamanda Türkiye ekonomik ve sosyal anlamda da "model ülke" olabileceğini söyledi. Bu çerçevede Türkiye'nin yaşadığı büyük ekonomik gelişme tecrübesini Pakistana aktarabilecegini belirten Büyükelçi "Türkiye Pakistan'a hem eğitim hem de dini eğitim konusunda model olabilir. Bu konuda Pakistan'ın Türkiye'ye büyük güveni olduğunu biliyoruz."

Jeffrey ayrıca Pakistan ve Afganistan'ın arasındaki sorunların çözülmesi konusundaki diplomakik çabalarında devamını beklediklerini söyledi.

ABD Başkanı Barack Obama Afganistan'a 6 ay içinde 30 bin ek asker göndereceğini açıklamıştı. NATO da 5 bin ek asker göndermeyi planlıyor.

Jeffrey'nin açıklamasına göre, Obama 7 Aralık'ta Washington'da yapılacak toplantıda ABD'nin taleplerini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a iletecek. Jeffrey ayrıca Türkiye'den istenilen asker sayısının belli olduğunu söyledi. Ancak bu rakamı açıklamadı.

Talepler arasında Türkiye'nin Afganistan'a operasyonel asker göndermesi, Pakistan ordusunu terörle mücadele kapsamında eğitmesi ve Pakistan'la ekonomik ilişkileri artırması yer alıyor.

Türkiye'nin şu anda Afganistan'da operasyonel olmayan yani sıcak çatışmaya girmeyen 700-800 arasında askeri bulunuyor. Bu askerler Afgan ordusunun eğitimine katkıda bulunuyor.

Zeynep Gürcanlı/Ankara Hürriyet - 2 Aralık 2009
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x