İstanbul’da on binlerce toplanma alanı nerede? / Levent BULUT

İstanbul’da on binlerce toplanma alanı nerede? / Levent BULUT

İletigönderen Oguzhan34 » Sal Eki 01, 2019 23:02

Öyle bir ülke haline geldik ki; olmamışı olmuş, yapılmamışı yapmış gibi gösterenleri “Helal olsun!” deyip alkışlıyoruz. Meselâ; “Yerli uçağımızı yaptık.” dediler, millet hâliyle alkışladı. Öyle ya kim sevinmez kendi uçağımızı yapsak?

Sonra “Uçağımız göklerde...” dediler ama gören yok. Herhâlde kaybettiler!

Ne hikmetse vatandaşımız yine alkışladı.

Ardından yerli otomobil yapacaklarını söylediler. Şirketler, holdingler, KOBİ’ler henüz tasarım aşamasında olmasına rağmen yerli oto siparişi verdiler. Aradan yıllar geçti.

Nihayet insanımız “Ne oldu bu araba işi?” diye sormaya başlayınca çıkar yol bulamadılar “yandaş” gazetecileri çağırıp gösterdiler.

Yandaşlar öyle bir anlattılar ki, karşımıza dört teker ile direksiyondan başka bir şey çıkmadı!

Nerden bilebilirdik dünyada olmayan böyle bir teknoloji geliştirdiklerini!...

Saklamaları normal tabiî...

Adamlar yerli otomobil yapacağız derken kendilerini aşmışlar. Dünyada tüm arabalar tekerleksiz ve direksiyonsuz uzay gemisine benzerken, bizimkiler tekerleği ve direksiyonu icat etmiş!

Hakikaten, araba gibi araba yapmışlar.

Gizleyip saklamakta da pek haklılar yani.

Dört tekerlekli, direksiyonlu araba yaptığımızı duyan Almanya kıskançlıktan çatlamasın da ne yapsın?

*

Ülkeyi yönetenlerin siyaset anlayışı işte bu. Yapılmış iyi ne varsa “Biz yaptık.” derken yapamadıkları ya da başka bir deyişle beceremedikleri her iş için de ya “dış güçler”i ya da muhalefeti suçluyorlar. İşin garibi ortada bir “eser” olmadığı hâlde “yaptık. İşte eserimiz!” demeleri.

*

“Maharetlerinin” son örneğini 26 Eylül'de İstanbul'da yaşanan deprem sonrası gösterdiler. İstanbullular sokağa çıktı. Kimi ilçelerde bazı binalar mühürlenirken bazı okullar tatil edildi. Depremin ardından yaşanan artçı sarsıntılar ben bu yazıyı yazdığım sırada 300'ü geçmişti.

*

Açıkçası 5,8’lik depremde ülkece çuvallamışken Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay çıkıp, “İşte ne kadar sağlıklı bir sistem kurduğumuzu bu depremde gördük” dedi.

Oysa görünen kimsenin ne yapacağını bilmeyişiydi. Depremin yaşandığı andan itibaren iletişim hatları kilitlendi. Telefon hatlarında arama giriş ve çıkışı yapılamadı.

Düşünün bu deprem 5,8 değil de 7 ve üzeri olsaydı halimiz ne olacaktı acaba? Allah muhafaza! Düşüncesi bile korkutucu...

*

Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması ve büyük İstanbul depreminin beklendiği bilinmesine rağmen hiçbir hazırlık yok. “Sağlıklı bir sistem kurduk.” diyorlar ama Türkiye’de depreme karşı devletin herhangi bir sistemi bulunmuyor. Üstelik 1999 Yalova depreminden sonra 496 adet büyük toplanma alanı belirlenmişken geçen süre içerisinde o alanların sayısı 70'e düşürülmüş.

Oktay’ın bahsettiği gibi bir sistem olsa, herhâlde toplanma alanı sayısı azalmaz, artardı. Böyle bir gerçekliğe rağmen devletin başı

“İstanbul'da on binlerce toplanma alanı var.” dedi.

İddia ediyorum İstanbul'un her ilçesindeki irili ufaklı parkları da tek tek dahil etseniz, sayısı bırakın on binlerceyi on bini bulmaz.

*

Devletin başına bu yanlış bilgiyi kim ya da kimler verdiyse hadi biz muhalifiz çağırmıyorlar da, “yandaş” gazetecilere o alanları göstersin. Aksi takdirde ilk seçimde kendi tabanlarından sağlam bir ayar yerler. Zira deprem bu. Can tehlikesi var...

Hiçbir partili bu durumda kendi hayatı da dâhil, ailesi ve sevdikleri tehlikedeyken partizanlık yapmaz, yapamaz.

*

Bu yüzden tüm İstanbullar adına tekrar soruyorum; İstanbul’da on binlerce toplanma alanı hani nerede?

Cevap verin ey yetkililer!...

Ama... “Toplanma alanını gördük; toplanılabiliyormuş.” gibi abuk sabuk haberler ve açıklamalar yapmayarak, milletle dalga geçmeyerek...
Kullanıcı küçük betizi
Oguzhan34
Üye
Üye
 
İletiler: 214
Kayıt: Cmt Eyl 08, 2012 0:34

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 8 konuk

x