Kadercilik Böyle Günler İçin İcat Edildi / Zahide UÇAR

Kadercilik Böyle Günler İçin İcat Edildi / Zahide UÇAR

İletigönderen Balasagun » Cum May 16, 2014 11:06

Kadercilik Böyle Günler İçin İcat Edildi

Resim
Bu gün ezber bozma zamanı. İstisnalar hariç, hacının-hocanın-şeyhin-şıhın bıktığımız yalanlarına bir “nokta” koyma zamanı.

Allah ile kandırmanın, din havucuyla tuzak kurmanın tarihi Muaviye ile başlar. Hz. Ali ile Muaviye arasında geçen Sıffin Savaşından sonra Muaviye yeni bir din icat etme ihtiyacı duydu. İslam dışı fiilleri meşrulaştıracak bir dayanağa ihtiyacı vardı. Kur’an da imanın şartı beştir. Bakara suresi, ayet (177, 285) Muaviye altıya çıkardı.

Kur-an’ı değiştiremedikleri için, peygamberimizin vefatından 30 yıl sonra hadis uydurmaya başladılar. Yaptıkları din dışılığa meşruiyet kılıfı geçirmek için hadis uydurdular. Bir de insanları her rezalete, zulme, baskıya razı edebilmek için “kaderciliği” imanın şartından biri yaptılar. Kur-an’a göre beş olan imanın şartı böylece altı oldu.

Ey camilerde milleti kandıran hocalar, ey ilahiyatçılar, şeyhler, şıhlar… Hiç utanmanız yok mu? Hiç ar etmiyor musunuz? Muaviye’nin Allah’ın gönderdiği dine sokuşturduğu bu kadercilik zehrini millete hala niye zerk edip duruyorsunuz?

Bütün kötülükleri, ihaneti, cinayetleri kadercilik diye bir kılıfa sararak insanlara yutturdular. Mazlumu susturmanın sihirli sözcüğü oldu kadercilik…

Kur’an ın söylemediğini söyleyen hadsizler. Allah Kur’an da eksik bir mesaj yollamış gibi imanın şartına kaderciliği sokuşturan Muaviye ordusu. Şeytan da aynı sizin gibi yapmıştı. Allah’a;

“Senin yazdığın kaderden ben mi sorumluyum” dedi, lanetlendi. Kovuldu.

Şeytan bir simgedir. Dışarıda aramayın şeytanı. Her kim ki karanlıkları savunur, o zaten şeytandır. Her kim ki;

“Senin yazdığın kaderden ben mi sorumluyum” deyip sorumluluktan kaçar, suçunu Allah’a yükler,

O ŞEYTANDIR…


Şeytan sardı dört bir yanımızı. Camide, tekkede, siyasette… Sayfalarımıza hücum ediyorlar; “kader, kader” diye…

Hadi ordan soytarı, şeytanın alt bacağı seni…

Sakallı, cübbeli, markalı, tesbihli şeytanlar…

“Şeytanın şerrinden Alemlerin Rabbi olan Allah’a sığınırım.”

Allah ile kandıranlar, şeytanlıklarını kader kılıfıyla kamufle ediyor.


İslam’ın şartını da beşe indirdiler.

İslam’ın şartı;

“Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekat vermek, Kelime-i şehadet getirmek”miş(!)?

Böylece Kur-an’ın bütün ayetlerini pasif hale getirdiler. Bu beş şartı yerine getiren muteber Müslüman oldu(!).. Oysa Kur-an’ın bütün emirleri İslam’ın şartıdır. Bütün emirleri İslam’ın şartı olunca, gerçek yüzleri ortaya çıkacağı için, İslam’ın gerçek şartını ortadan kaldırdılar. Kur’an hayatın içinden çekildi. Mistik, el sürülmesi, okunması, anlaşılması yasak bir kitap haline geldi. Topluma yol gösteren Kur’an hayatın içinden çekilince, Müslüman kılıklı şeytanlar bütün kutsalları ele geçirip, tepe tepe kullanmaya başladı.

Allah’a(c.c.), Peygamber’e, Kuran’a savaş açan şeytanın çocukları, Peygamberimizin ölümünden sadece 30 yıl sonra yeni bir din icat etti. İşte o uydurma dinin şartı olan kaderciliktir ki bizleri Soma katliamı ile karşı karşıya getirdi.

Oysa Kuran’a göre yaptığın işin inceliklerini öğrenmek, gerekli tedbiri almak farzdır. FARZ!!.

Yaptığı işin inceliğini öğrenmeyenler, gereken tedbiri almayanlar FARZI terk etmiştir.


Muaviye artıkları, sakın buradan bize din öğretmeye kalkmayın. Şeyhlerinizin, şıhlarınızın kucağından kalkın!!. Kurdukları sahte cennetlerden çıkın!!. Kur’an okuyun!!. Sakın masalcı ilahiyatçılardan, Kur’andan bihaber hocalardan okumayın.

Kur’an aklı kullanmayı emrediyor. Emir ne demektir? Farz demektir, farz…

Kur’an nurunu tamamlayacaktır. Muaviye’den beri uydurulan din yerle yeksan olacaktır. Aydınlık karanlığa, iyilik kötülüğe, insanlık şeytana galip gelecektir.


Azanların yenilgisi yakın demektir.

Bakın şu azanlara. Acılı insanlara tekme atan şeytanın çocuklarına, Firavun’un askerlerine… Onların sonu Firavun’un sonu gibi olacaktır. Ne zaman?

İnsanlık aklını kullanmaya başladığı zaman. Aydınlığa koşmaya başladığı zaman.

O gün gelecektir.

Kul’un azmi, Allah’ın takdiri.. İşte gerçek budur.

Kul azmetmeden Allah takdir etti demek Allah’a iftiradır. Şeytanlıktır.

Şeytan şeytanlığını saklamak için “kader yalanına” ihtiyaç duydu. Kader yalanıyla insanlığı esir aldı.

Sorun şeytanınıza;

“Sizlere dikte ettirdikleri kadere kendileri neden boyun eğmiyor? Zırhlı araçlar, ikibin koruma niye? Allah’a mı inanmıyorlar, yoksa kadere mi?”

Kader sadece kullanacakları insanları kafeslemek, kandırmak, uyuşturmak, tembelleştirmek için icad edildi. Müslüman sandığınız dünyanın haline, sefilliğine bir bakın.

Hrıstiyanlar, Museviler çalışıyor, icad ediyor, sen kullanıyorsun. Hatta Budistler, fareye tapanlar bile icad ediyor. Sen kullanıyorsun.

Bu durum karşısında Allah’tan, peygamberinden hiç utanmıyor musun? Utanmıyorsun. Çünkü gözlerin bağlı, yüreğin mühürlü, aklın askıya alınmış... Şeytana hizmetkar olmuşsun, utanmadan bize din satıyorsun.

Önce sen bir Müslüman olmayı dene. Allah ve peygamberine iftira etmeyi bırak. Kur’an’a zulmetme.

Oku!!.

Hindistan’da Budistler de fakirleri böyle kandırıyor.

“Kader” diyor. “Kaderinizde fakirlik vardı” diyor. Hatta;

“-Yeniden dünyaya geleceksiniz, o zaman siz zengin, zenginler fakir olacak. Herkes ödeşecek.”

Diyor.

Sokaklarda yatan, zenginlerin parkına bile giremeyen zavallılar da, zengin olarak birdaha dünyaya geleceği günü hayal ederek yaşıyor.

Karanlık böyledir. Kötülük böyledir. Gizemler, amalar, aslındalar, karanlık mistik söylemlerle aklınızı devre dışı bırakır. Nefsinizi, yani karanlık tarafınızı harekete geçirir. İşte o zaman “Allahü Ekber” diye kafa kesersiniz.

Firavunlarınızın saltanatı daim olsun, Karun’la yarışsınlar diye, yerin bilmem kaç metre altında “paraya kıyılıp tedbir alınmadığı için”yüzler, binler olur ölürsünüz. Ölüm tarlalarına sürülürsünüz.

Gelip; “kader” der Firavun. Tahtını korumak için uydurduğu kılıfa inanırsınız. Küfür olduğunu bilmeden inanırsınız.

İnandığınız için bir Firavun bir milyon masumu kullanır. İtelenirsiniz, aşağılanırsınız, cebren mitinglere götürülürsünüz. İnsanlık onurunuz, hür iradeniz hiçe sayılır. Kendi alın terinizin uşağı yapılırsınız.

Oysa zalime boyun eğmenin adı şirktir!!.

“Sevdiğin de, korktuğun da mabudundur” buyuruyor yaratıcı. Yani;

“Allah’tan daha çok kimden-neden korkuyorsan, Allah’tan daha çok kimi-neyi seviyorsan senin mabudun, Allah’ın o olmuştur” diyor.

Tabii, İslam’ın şartını ritüellere hapsedince, Kur’an yaşamın içinden çekilince, mistik hikayelerle uyutmak kolay oluyor.
Onlar da yaşamın içinde ki Kur-an’ın öğrenilmesinden çok korkuyor.

Zahide UÇAR, 15 Mayıs 2014
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x