KAPAK

KAPAK

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzt Eyl 22, 2014 7:57

KAPAK



Argoda, “Kapak olsun!” diye bir söz var. Gençler arasında yaygın kullanılıyor. “Bu da sana kapak olsun!” diyorlar. Ders olsun, aklını başına getirsin anlamında.

Buradaki kapak tencere kapağı değil, bir kitabın, derginin, broşürün, tanıtımın kapağı. İçeriğe ilgi uyandırmak için bu tür yayınların kapağına çok önem verilir. Güzel bir kapak, bir bakışta ilgi çeker, bir anda ne anlatacaksa onu anlatır. Gençler de bu durumdan esinlenerek, uzun uzun anlatmaktansa, insanı şaşırtan durumlara kapak olsun sözünü uydurmuşlar. “Kapak!” dediler mi karşıdaki iletiyi alıyor, anlayacağını anlıyor.

Son günlerde o kadar aşağılık durumlar yaşanıyor, o kadar akıl almaz işler oluyor ki ülkemizde, güzel Türkçemiz derdimi anlatmaya yetmiyor, dilimde hep bu, gençlerin küfür gibi sözü. Ivıra zıvıra, olana bitene, deliye akıllıya, iyiye kötüye, ona buna bu sözü söylüyorum.

İçimin acısından. Öfkemden kime çatacağımı bilemiyorum. Suçluları, aymazları, hainleri sıraya diziyorum. “Bunları bilerek yaptınızsa işte cezanızı aldınız. Bilmeden yaptınızsa, bundan sonra akıllı olun.” dedikten sonra hıncımı alamıyor, suçladıklarıma: “Oh olsun, bu sana kapak olsun!” diyorum.

Açıkça söylediler: Terör örgütleriyle Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti bir masaya oturuyor, onları tanıyor. Öfkem bu günlerin mimarı eski bir siyasetçiye:

“Siirt seçimleriyle bu partinin başını ülkenin başına getiren Baykal’a bu rezillik kapak olsun!”

Bu duruma neden olan ölmüş siyasetçiler de yattıkları yerde rahat yatamasınlar!

Rehine karşılama töreninde, bu iktidarın yeni başbakanı bir çocuğu kafasından iki eliyle tutmuş, havaya kaldırmış. Görülmemiş, alışılmadık, tehlikeli, yapılmaması gereken bir tutma şekli bu: “ Bu iktidara oy veren ana babalara, nineye, dedeye, çocuğu olan herkese kapak olsun mu? Olsun!

Dün teslim edilen konsolosluk rehineleri saçlı sakallı, ama takım elbiseliydiler. Gazeteler bu durumun nedenini açıkladılar. İnanırsanız, zamanları olmamışmış meğer tıraşa. Onların tıraş olmaları, verdin mi ellerine birer ustura, beş dakikaydı. Saç- sakal düzeltmek de üç beş dakikasını ancak alırdı sıradan bir berberin. Neymiş, başbakanları geliyormuş, havaalanına getirin onları hemen demiş de bu işlere zaman kalmamış. Ama bir yandaşı zengin etmeye zaman bulmuşlar. Tek bir dükkândan, 150 takım elbise seçtirip rehineleri giydirmişler. Hey hey hey! Ne biçim etmişler Türk Dışişleri memurlarını, görevlilerini? Eğreti takım elbiseli, saçlı sakallı tuhaf adamlar… İrtica başa geçmiş, mollaların memurları onlar da… İran’dan beter etmişler, Türk devlet görevlilerini. Arap bunlardan daha çağdaş görünür. Ne olsun? Türkiye Cumhuriyeti İran olmaz, korkmayın diyenlere, muhalefet partilerine, laiklik tehlikede değil diyen Kılıçdaroğlu’na kapak olsun mu? İşte provası bedavadan yapılmış…

Olanlar bu kadarla da bitmemiş. Özel harekâtçılardan biri, Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerinin en önemli birimindeki görevli, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı özel bir birimin özel yetiştirilmiş görevlisi, yeni başbakandan şunu istemiş. Siz, “Bizi kaçıranların cezasını verelim, yaptıklarına onları pişman edelim, bizi bu işte görevlendirin!” falan dediğini sana durun. Ne demiş biliyor musunuz? “Bizi hacca gönderin!” Bu kişi rehinelik zamanında namazlarda imamlık edermiş, her gün otuz kişiye namaz kıldırırmış. Otuz kişiyle ettikleri tek dua buymuş, kurtulurlarsa hacca gönderin bizi diyeceklermiş. Hem de devlet gücüyle gidecekler. Aileleriyle gidecekler. Türk Devleti özel güvenlik görevlisi açıktan dini kullanıyor. Polisliğiyle değil, imamlığıyla övünüyor, görevi için bir şey değil, ahreti için, sırf kendi vicdanını ilgilendiren cennete gidebilme inancı için bir şey istiyor… İran mollalarını bile aşmışlar. Orada devlet parasına kimse el uzatamazmış, Devlet başkanı bile işe toplu taşım araçlarıyla herkesle birlikte biner gidermiş, israf yasakmış, gösteriş yapılmazmış. Böyle beleşten, ayrımcılık yapılarak otuz kişiye devletten aileleriyle hac ziyareti yapmayı isteyebilme mümkün olur mu hiç?

Bu isteğe yanıt da aynı tarzda, mollaca bir tavırla, Arapça bir söylemle geliyor:

“Elhamdülillah sağ döndünüz ya. Gerisi kolay…”

Devletimizi din devletine dönüştürenlere ses çıkarmayan, devlet gün be gün din kurallarıyla yönetilir duruma gelirken, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışıyla buna aldırmayan, gözlerini kapayan, pıtırak gibi her yanı saran imam okullarına ses etmeyen ana babalara, polisimizi askerimizi bu duruma düşürenlere üstelik destek veren, yağ çeken, o aydın geçinen, çağdaş yaşamı sözüm ona benimseyen, İran’ın yönetim biçiminden ödü kopan iki yüzlü gazetecilere, yazarlara, sanatçılara, sağır ve dilsiz numarası yapan tüm memurlara, öğretmenlere kapak olsun mu bu da?

Yine geçen günlerde bir Leydi Gaga coşkusu sarmıştı ortalığı. Soyunmaktan, çılgınca giyinmekten başka bir hüneri olmayan bu erkek yapılı, güdük boylu, çirkin kadına ne övgüler, bedava tanıtımlar yapıldı basında yayında. Bülent Ersoy’u bile konuşturdular. Uzattığın, boyadığın bu cadı tırnaklarını ondan mı öğrendin dediler de onu kızdırdılar. Bu Gaga, önceki gün sahnede, Türkçe, “İstanbul sizi çok seviyorum.” dedi diye sevinçten baygınlık geçirenler olmuş. Ah bizi seviyor, yani İstanbul’u seviyor, hem de bunu Türkçe diyor diye ayılmışlar bayılmışlar bunun konserine giden, buna para veren, bunun ve ekibinin cebini dolarla dolduran gençler… Genç takılan, kendini arayan, aslında ruhları yitmiş insanlar…

Bu Gaga sonra Yunanistan’a gitmiş cebi Türkiye’den kazandığı milyon dolarlarla… Orada Yunan bayrağına sarılıp, Yunanca, Yunan’a teşekkür etmez mi?.. Arkasından Yunan’a, Yunanca “Sizi seviyorum, öpücükler bebek!” demez mi? Yunan’ı teselli etmez mi ekonomik krizi için. Kendinizle iftihar edin demez mi? Yıldızlara erişmeye çalış diye onları coşturmaz mı?

Eee… Bu Yunan, aynı günlerde bizi, Kurtuluş Savaşı'mızda vatanını savunan Türkleri, şehit atalarımızı soykırımla suçlamadı mıydı? Meclisinden böyle bir karar çıkartmamış mıydı? Kurtuluş Savaşı’nda, bu saldırgan, işgalci Yunan’ı kovmamıza bunca yıl sonra fırsat bu fırsat deyip hiç utanıp sıkılmadan soykırım demediler mi daha geçen gün? "Ege soykırımı" demiş, sözde Ermeni soykırımından sonra bu yeni uydurduğunu da yasalaştırmış sevgili komşumuz.

Ne oldu şimdi? Bu iş kime kapak olmalı? Bu gibilere para kazandıran, insandan, şarkıcıdan sayan kandırılmış, beyni yıkanmış soytarı gençlik bunu kapak yapsın mı? Kendilerini, uluslarını soykırımla suçlayanı seveni sevdiler, alkışladılar, ceplerini de bir güzel doldurdular bu küresel uyuşturucuların, insan kılıklı zavallıların…

Bu durumu duyup da kaç gündür hiç ses çıkarmayan, bu İngiliz’in diliyle söyleyen şarkıcıyı günlerce tanıtan, bunun adına sayfa sayfa yazı yazanlara, gazetelerini bu zavallı yaratığın haberleriyle dolduranlara kapak olsun mu bu ittifak, bu Türk devletinin tarihten beri en büyük düşmanı, vatanına göz koyanı Yunan ile Leydi Gagalarının büyük aşkı?

Benden kapaklar şimdilik bu kadar!

Devamını sizlerden beklerim.

Sayın alt alta!

Güzel Türkçemizle olmuyor, belki argo sözler gözümüzü açar…

Feza Tiryaki, 21 Eylül 2014
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x