Karadeniz Üzerinde Sirtaki Yapmak

Karadeniz Üzerinde Sirtaki Yapmak

İletigönderen |Kuralsız| » Çrş Kas 28, 2007 12:17

Resim
İsmail ŞAHİN


Karadeniz Üzerinde Sirtaki Yapmak

Geçenlerde televizyonlarımıza yansıyan o mesud haberle hepimiz gevşedik. İçimizi bir "inşîrah rüzgarı" kapladı. Şahsen ben de böyle bir halet hasıl oldu; sizi bilmem... Neden mi?...
Bilindiği gibi yıllarca Yunan kafiri ile aramızda bir husumet alır başını gider. Tarihten gelen bir şey işte. Kimileri buna "takıntı" diyor. Yunanlılarla Mora'da başlayıp, Polatlı'da sona eren "muhabbetimiz"le ilgili...

Meseleyi savaş meydanında biraz da zoraki çözsek de, hala bu Türk - Yunan mehabeti veya derdi mi desek, bizi gerer durur. Son zamanlarda "Pontus" meselesiyle ilgili aramız biraz limoni olacak gibiydi lakin devletlu buna aman vermedi, matbuat da "kudretten" oluverecek mevzu üzerine gitmeyince pek karışmadı efkâr- milliye...

Türk - Yunan ilişkilerini "top" yapıp ilişkiler için "take off" pozisyonunu alan Türkiye cenahı ve arada "haylazlık" yapıverse de neticede "komşunun komşuya bilmem neyi geçer" sözünü Türklü yıllarından bilen Yunan cenahının elleri buluşuverdi. Gayrı Avrupa'yı beraberce sulayıvericez...

Türkiye ve Yunanistan enerji koridorunun son "partnerleri" olarak kayda geçtiğinde manzara klasik ve fakat önemliydi. Düğmeye uzanan iki el, mütebessim çehreler, "kalkın sirtaki oynayak" diyen arabulucular, vesselam...

Tabii muhafazakar Türk kabinesinin sirtaki oynaması ayıp kaçacağından olsa gerek tüm dürtükleme ve çekiştirmelere rağmen devletlu bu kefere oyununa icabet etmedi; Nitekim Devlet kıvırmaz!...

Tabii sevgili kaari haklısın "kardeşim ne var bunda, enerji satacaz ticaretin dini mi olur" deyivereceksiniz. Ki bu yeni bir deyim değildir 28 Şubat'tan sonra da "sermayenin rengi mi olur abi"ye benzer. Sırf bu deyimlere itibar etmediğimiz ve iyi niyetli olduğumuz içün "Türkiye'nin 300 dolara aldığı gazı Yunan gâvuru neden 130 dolara alıveriyor" diye sormadık...

Aslında bu Türkiye-Yunanistan hattındaki borular faydalı oldu. Bu sayede iki ülke arasındaki düşmanlıklar ortadan kalkar, Tarih kitaplarındaki "düşmanca" ifadeler kaldırılabilir. Hadi biz büyüklük edip işe başlayalım, ne dersiniz?

Kızmayın Türkiye bu işe başladı, ve hatta bununla ilgili bir proje de geliştirdi; tahmin ettiğiniz gibi AB'de destek verdi. Mesela biz Tarih kitaplarımızda Yunan keferesinin Rodos ve Mora'da Türkleri nasıl kestiğini anlatmayacağız. Böylece nesillerin Yunan düşmanı olmasını engelleyeceğiz... Son kertede boruların geleceği garanti altına alınmış olacak...

Yine bu minvalde ders kitaplarımızdaki "Pontus Zulmü" bahsi kaldırılacak veya "yumuşatılacak". Mesela, "Pontus çeteleri şu, şu köylerde bebeleri süngüye geçirdi" diyeceğimize "Rum kardeşlerimizle aramızda ufak tartışmalar da olmadı değil" diyebiliriz...

Umarım heyeti vükela bendeki cevheri keşfeder. Kanaatimce, benden iyi "ayıklamacı" bulamazlar; performans ortada...

Peki Ege'nin bu yakasında bunlar olurken karşı kıyıda neler oluyor? Enerji ortaklarımız neler yapmaktalar? Onlar da ayıklama komiteleri kurmuşlar mı?...

Komite kurup kurmadıklarını araştırırken 2006 yılında yapılan bir tören konuşması elime geçti. Yunanlı ortaklarımız, Pontus Rumlarının (bizim memleketin eski sahipleriymiş kendileri) Türkler tarafından katledilmesinin yıldönümüyle ilgili bir tören düzenlemiş. Önce "yok canım, hiç olur mu öyle şey, tam da ayıklama döneminde. Olsa olsa ayak takımıdır, üç beş ‘marjinal' " diye düşündüm, nitekim her ülkede "marjinal gruplar" var, biz de yok mu? Heyhat, ekip sağlam çıktı; Valiler, Bakanlar... İşte haberin özeti:

"Yunan Parlamentosu'nun 1994'te aldığı kararla 'Pontus soykırımımın anma günü' olan 19 Mayıs için Kültür Bakan Yardımcısı Yorgo Orfanos konuşmasında, "19 Mayıs tüm Helenizm için tarihi bir gündür, Pontus soykırımı çerçevesinde 353 bin Rum Türkler tarafından katledildi" iddiasında bulundu. Törende konuşan Yunan Makedonya-Trakya Bakanı Yorgo Kalacis ise, "Pontus Helenizminin kökü kazındı, 353 bin kişi öldü, soykırım gerçeğini hiçbir propaganda silemez" ifadesini kullandı.Törene yazılı bir mesaj gönderen Yunan Kültür Bakanı Yorgo Vulgarakis ise "soykırımın uluslararası alanda tanınmasından" söz etti. Törende ayrıca, Selanik Metropoliti Anthimos, Selanik Valisi Panayotis Psomiadis ve Belediye Başkanı Vasilis Papayeorgopoulos da "soykırım" içerikli konuşmalar yaptı. 1916-1923 yılları arasında Türklerin Pontuslulara soykırım uyguladığı ve bunun sonucunda da 353 bin kişinin öldürüldüğü, yüz binlerce Pontuslunun da göçe zorlandığı iddia ediliyor."

Haydaa. Adamlar 1994'te bir de karar almış, "bu Türkler soykırım yapmış" diye. Bir tarafta, bizimle aynı düğmeye parmak sallayıp, sirtaki oynuyoruz; diğer tarafta "düşmanca" ifadelerle suçlanıyoruz. Biz kitapları temizleyelim derken, bu arkadaşlar meydanları heykellerle dolduruyor...

Peki, ey kaari bunlar "marjinal grup" olmadığına göre, biz biraz safça mıyız? Yoksa, senede 140 Milyon dolar alıvericez diye, bazı suçlamaları sineye mi çekmemiz gerekiyor? Yoksa bu da "win win" stratejisinin bir tezahürü mü?

Aklıma takılan bir diğer husus şu. Elin gariban Ermenisi'ne her türlü artistliği yapıp, sınır kapısını açmazken; aynı Ermeni gibi bize "soykırıcı" diyen Yunan'a kucak açmamızın hikmeti nedir? Acaba Yunan'ın koynu bazılarına sıcak mı gelmektedir?

Aklım ermez, çünkü tüccar değilim...

Ama şunu görebiliyorum. Karadeniz'in hemen her yanı ile ilgili tüm dünyada organizasyonlar tertip ediliyor. Rize, Çamlıhemşin ve etrafı için "kadim Ermeni yurdu", Artvin ve civarı için "Laz yurdu" Trabzon - Ordu hattı için "Pontus vatanı" iddiaları ortalarda geziniyor. 200 bin nüfuslu şehirlerde, "etnik" problemleri kaşıyıcı faaliyetler tertip ediliyor. Azınlıkçı dernekler, türlü Hristiyan kiliseleri yoğun faaliyetler yapıyorlar.

Dahası bunların ardında AB finansmanları var. Bazı vatan hainleri bizim "dost" edindiğimiz ülkeler tarafından finanse ediliyor. Buna en güzel örnek Vahit Dursun ismindeki bir hain. Bu Hainin Yunan istihbaratı desteğiyle yaptığı Pontusçuluk faaliyetlerinin engellenmemesi bir yana, ulusal gazetelerde "Pontus diyarları" ile ilgili yazılar yayınlayabiliyor. Türkiye'ye giremediğini bildiğim bu vatandaş Radikal gazetesinde yazı yayınlayabiliyor. Gafletin, ihanetle kol kola olduğunu anlamak için şu olay bile yetmez mi?

Türkiye'nin dört bucağında gözü olanların bu faaliyetlerine karşı bizim yaptığımız ne? Muhayyel bir "Türk - Yunan dostluğu" üzerinden tarih kitaplarımızı Yunan'ın beğenisine sunmak. Bu, dolambaçlı bir yol olur. Benim nacizane teklifim şu; Balkan devletleri Yunanistan riyasetinde bir komisyon oluştursunlar ve tarih kitaplarımızı tekrar yazsınlar. Çünkü görünen o ki, maksad ancak hasıl olacaktır...

Netice-i kelam, 140 milyon dolar için Karadeniz'in geleceğinin karartılmasını "önemsemeyen", "es geçen" ve bu tip endişeleri dillendirenleri "isteri krizine tutulmuşlar" diyerek hakaret edenler tarihin takdirine bırakılmamalıdır. Bu toprağın insanı toprağına sahip çıkmalı ve gördüğü ilk yerde, kendisine "soykırımcı" diyenlerle sirtaki oynayanları "üzerlerinden kalkmaları için" ihtar etmelidir.
''Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk

Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Türklüğün Yüce Başbuğu ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
|Kuralsız|
Üye
Üye
 
İletiler: 2244
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 13:25
Konum: Gecenin Kıyısından Karanlığın Tam Ortasından |K@yse®ciyes|

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x