Kıbrıs'ta neler oluyor? / Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar

Genel & Güncel Konular

Kıbrıs'ta neler oluyor? / Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar

İletigönderen Başkomutan » Çrş Şub 09, 2011 2:13


Kıbrıs'ta neler oluyor?

Türkiye ile Kıbrıs arasına Rumlar mı giriyor? Almanya, Rusya, Fransa devlet başkanları neden Kıbrıs'ı ziyaret ediyor? Aslında bu soruların yanıtı ekonomi.

İsrail'in Doğu Akdeniz'de yaptığı sondajlar bölgede yüzlerce milyar dolarlık doğalgaz rezervi olduğunu gösterince Kıbrıs dünya siyasetinde öne çıktı. İlk belirlemelere göre sadece Kıbrıs karasularında en az 95 milyar dolarlık doğalgaz bulunuyor.

Son dönemde Kıbrıs yeniden dünya gündeminde önemli bir konu olmaya başladı.

Önce 6 Ekim 2010'da Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, ardından 11 Ocak 2011'de Almanya Başbakanı Angela Merkel ziyaret etti Güney Kıbrıs'ı. Sırada ise Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy var.

Üstelik Angela Merkel, ziyareti sırasında Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ın 'Annan Planı'na verdiği desteği görmezden gelerek adanın bölünmüşlüğünün bütün suçunu Türkiye'nin üzerine attı.

Bu arada İsrail, Suriye ve Güney Kıbrıs arasında münhasır bölge anlaşmaları imzalanıyor, İsrail ve Yunanistan arasında da üst düzey ziyaretler yapılıyor.


Peki ne oldu da Kıbrıs birden bire dünya siyasetinde bu kadar önemli hale geldi?


Son 2.5 yılda İsrail'in Doğu Akdeniz'de yaptığı sondajlar bu bölgede çok büyük ölçekte doğalgaz bulunduğunu gösterdi.


İsrail önce 2009'da Tamar Bölgesi'nde 227 milyar metreküpün üzerinde doğalgaz buldu. Ardından 2010'da son döneminde kuzeydeki Leviathan Bölgesi'nde ilk tahminlere göre yarım trilyon metreküpün üzerinde doğalgaz tespit edildi.

Tahminler Kıbrıs, İsrail ve Mısır arasındaki bölgede trilyonlarca metreküp doğalgaz bulunduğu yönünde.

İşte Kıbrıs'ı Avrupa'nın gözünde önemli bir hale getiren nokta tam da bu.

Avrupa Birliği enerji bakanlarının geçen hafta yaptıkları toplantının ardından yapılan açıklamada, Avrupa'nın enerji ihtiyacının sağlanacağı üç koridor arasında Rusya'dan gelen 'Kuzey Akım' ve Türkiye üzerinden gelen 'Nabucco'nun yanı sıra Kıbrıs'tan gelecek yeni bir boru hattından bahsedilmesi de bu konudaki yeni bakışa işaret ediyor.

Uzmanlar, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği'nin bu konuda önemli adımlar atmasını bekliyor. İlk olarak Güney Kıbrıs'ın bölgede sondaj çalışmaları yapmasını engelleyen Türkiye'nin baskılarının ortadan kaldırılması hedefleniyor.


Ayrıca ada üzerindeki Türkiye etkisinin azaltılması da bir diğer hedef. Bu da Türk askerlerinin adadan çekilmesi anlamına geliyor.


Kıbrıs Rum Kesimi'nin doğusunda dev doğalgaz rezervi bulunduğunu yazan Rum basını, Yunanistan ile Rumların tek taraflı ilan ettiği ekonomik münhasır alan sınırını gösteren harita yayınladı.

Simerini'de yayınlanan haritada Yunan-Rum sınırının Antalya'nın Kaş ilçesine kadar dayandığı görülüyor. (Kaynak: Hürriyet)

cnnturk.com
8 Şubat 2011






Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar
21 Ağustos 2010 / HÜRRİYET

Kıbrıs Rum Kesimi’nin doğusunda dev doğalgaz rezervi bulunduğunu yazan Rum basını, bu kez Yunanistan ile Rumların tek taraflı ilan ettiği ekonomik münhasır alan sınırını gösteren harita yayınladı. Simerini’de yayınlanan haritada Yunan-Rum sınırının Antalya’nın Kaş ilçesine kadar dayandığı görülüyor.

RUM Yönetimi’ne yakın Simerini Gazetesi, Kıbrıs Rum yönetiminin tek taraflı ilan ettiği ekonomik münhasır alan sınırlarını gösteren haritayı yayınladı. Rumlara göre, Yunanistan’ın Kaş açıklarındaki Meis adasına kadar uzanan ekonomik münhasır alan ile Kıbrıs adasının egemenlik alanları birleşince, Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığı önemli ölçüde azalıyor. Rumlar bir başka harita ile Türkiye’nin ilan ettiği ekonomik münhasır alanda Meis adasını yuttuğunu öne sürdü.

Kıbrıs Rum Yönetimi, KKTC’yi ve Türkiye’yi ‘yok’ sayarak Akdeniz’i paylaşma girişimlerini, BM’nin 1982 yılında imzaya açtığı ve 1994 yılında yeterli sayıda imza toplayarak onayladığı Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayandırıyor. Bu sözleşme 4 adet Cenevre sözleşmesiyle beraber “Uluslararası Deniz Hukuku” olarak kabul ediliyor. Türkiye bu sözleşmeleri, istisna kabul etmeden Yunanistan’a Ege adalarında karasularını 12 mile çıkarma hakkı vermesi nedeniyle imzalamamıştı. Yunanistan’ın bu anlaşmaya dayanarak adım atmasını da savaş nedeni (casus belli) saymıştı.

Son yıllarda ortaya çıkan ekonomik münhasır alan konusu da bu sözleşmelere dayanıyor. Sözleşmelere göre, herhangi bir ülke deniz sınırlarından 200 mil uzaklığına kadar olan bölgeyi egemenlik alanı sayarak deniz altındaki doğal zenginlikleri kendi malı ilan edebiliyor. Türkiye ekonomik münhasır alan konusunda kıyıdaş ülkelerin anlaşması gerektiğini, Rumların tek yanlı bir şekilde paylaşım yapamayacağını belirtiyor.

Rum medyası, Amerikan Noble Enerji Şirketi’nin doğu Akdeniz’de Rum Yönetimi’ne 100 yıl yetecek ve her yıl bir milyar euro ihracat yapabilecek miktarda doğalgaz rezervi bulunduğunu yazmıştı. Dün Rum medyası, ‘Eğer Türkiye petrol denizi ortasında yüzdüğümüzü bilseydi 1974’te adanın tümünü alırdı” yorumu yaptı.

Resim

İsrail ile Rumlar anlaştı / 17 Aralık 2010

İsrail ile Rumlar anlaştı

İsrail ve Rumlar arasında ekonomik sınırların belirlenmesine yönelik anlaşma imzalandı.İsrail ile Kıbrıs Rum Kesimi arasında, Doğu Akdeniz'de münhasır ekonomik bölgelerin sınırlarının belirlenmesine yönelik anlaşmanın imzalandığı bildirildi.

İsrail basınına göre, anlaşmayı, İsrail Altyapı Bakanı Uzi Landau ile Kıbrıs Rum Kesimi Dışişleri Bakanı Markos Kypriuanu imzaladılar.

Lefkoşa'da imzalandığı bildirilen anlaşmanın her iki ülkenin parlamentolarınca da onaylanması gerekiyor.

Bu tür anlaşmalar, denizdeki ekonomik bölgeleri belirleyip, özellikle hidrokarbon rezervlerinin (doğal gaz ve petrol) çıkarılmasında sınırları tarif ediyor.

AA
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.superonline.com/haber/israil-ile-rumlar-anlasti-110251
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kıbrıs'ta neler oluyor? / Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar

İletigönderen Başkomutan » Pzt Ağu 15, 2011 21:52

Doğu Akdeniz ısınıyor

Türkiye, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin, sondaj çalışmaları için bir ABD'li şirketle anlaşması üzerine Washington yönetimini diplomatik yollardan uyardı. Rumlar İsrail ve ABD'den destek arıyor.

Doğu Akdeniz'de tek taraflı doğalgaz arama çalışması başlatmaya hazırlanan Güney Kıbrıs Rum yönetiminin bir Amerikan şirketiyle anlaşması üzerine Ankara, Washington yönetimini uyardı.

Bu diplomatik girişim kapsamında hem Ankara'da hem de Washington'da müsteşar yardımcıları seviyesinde görüşmeler yapıldı.

ABD yönetimi, geçersiz ruhsatlarla petrol ve doğalgaz arama-çıkarma faaliyetleri konusunda sorumlu hareket etmeye çağrıldı. Ankara bu yönde çalışma yapmak isteyen Amerikan şirketlerinin de uyarılmasını istedi.

Türkiye bir yandan da BM cephesinde çözüm arıyor. Kıbrıs sorununa kalıcı çözüm bulma çalışmalarının yürütüldüğü bir dönemde Rum Kesimi'nin bu çabaları baltalayıcı girişimlerinin önlenmesi için güvenlik konseyi üyeleri nezdinde de görüşmeler yapılıyor.

RUMLAR İSRAİL'DEN DESTEK ARIYOR

Doğu Akdeniz'de doğalgaz arama planlarıyla ilgili Türkiye'nin sert tepkisiyle karşılaşan Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail'den destek arıyor. Rumlar Amerika'nın müttefiki İsrail'le enerji konusunda bir anlaşma yaparak bu yolla Washington yönetiminin Türkiye'yi durdurmasını hedefliyor.

Doğalgaz sondaj tarihini sözde bağımsızlık günleri 1 Ekim olarak açıklayan Rum Yönetimi, takvim yaklaştıkça artan tepkiler üzerine harekete geçti. Doğalgaz sondajını Amerikan Noble Energy şirketine veren Rumlar, Washington yönetiminin güçlü desteğini almak amacıyla İsrail'i de operasyona dahil etme kararı verdi.

Kıbrıs Rum Kesimi kendisine ait olduğunu öne sürdüğü Doğu Akdeniz'deki münhasır ekonomik bölge içindeki 12. parselde 1 Ekim'de ilk doğalgaz sondajını yapacağını duyurmuş, bunun için de Amerikan Nobel Enerji şirketiyle anlaştığını belirtmişti.

Ankara'nın tepkisine rağmen hem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hem de Yunanistan geri adım atmamakta kararlı görünüyor.


http://www.ntvmsnbc.com/id/25241525/



Rum Kesimi Dışişleri Bakanı: Türkiye Bir Şey Yapmaya
Cesaret Edemez


Kıbrıs Rum yönetimi Dışişleri Bakanı Erato Kozaku Markulli, Rum tarafının Doğu Akdeniz'de hidrokarbon aramaları konusunda Türkiye'nin herhangi bir şey yapmaya cesaret edemeyeceğini iddia etti.

Markulli, Kathimerini gazetesine yaptığı açıklamada, Rum yönetiminin, sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” (MEB) içerisindeki 12. parselde petrol ve doğalgaz arama sondajlarına başlama niyeti konusunda Türkiye'nin uyarılarına karşılık, Rum yönetiminin ve Yunanistan'ın “yerinde ve zamanında tepki gösterdiğini” söyledi.

AB Dışişleri Bakanları, BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkelerin dışişleri bakanları nezdinde girişimlerde bulunduklarını; Avrupa Birliği yetkilileri ile görüştüğünü anlatan Markulli, konunun 2-3 Eylül'de Polonya'da yapılacak AB Dışişleri Bakanları Gayrı Resmi toplantısının gündemine alınmasını da talep ettiğini belirtti.

“Rum yönetiminin BM'nin Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni 1988'de onayladığını ve bu sözleşmeden kaynaklanan egemenlik haklarını kullandığını” ifade eden Markulli, “Bütün faaliyetleri ve komşu ülkelerle yaptığı anlaşmaları bu deniz hukukuna uygundur. Türkiye BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni ihlal ediyor ve görmezden geliyor” iddiasında bulundu.

Markulli, “Sizce Türkiye sıcak olay çıkartabilir mi?” sorusuna karşılık, “Bana göre, 'Kıbrıs Cumhuriyeti' ile değil, Amerikan şirketi Noble Energy (sondaj çalışmasını yapacak şirket) ile karşı karşıya geleceğini dikkate alacağından Türkiye, bölgede herhangi bir olay çıkartmaya cesaret etmeyecek” iddiasında bulundu.

Rum Dışişleri Bakanı şunları kaydetti: “Tehditlerini hayata geçirme cüreti göstermemesi için Türkiye nezdinde bütün önleyici tedbirleri almaları konusunda başvurduğumuz gerek ABD'nin gerek diğer Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin güçlü tepkisinden eminiz. Büyük bir Amerikan şirketi olan Noble Energy'nin de Türkiye tarafından çıkarlarını zedeleyecek herhangi bir müdahale veya tacizde bulunulmasına izin vermeyeceği ortadadır. Dahası, Amerikan şirketinin arama yapacağı 12. parselin, aynı şirketin halen doğalgaz çıkarmak için çalışma yaptığı İsrail parsellerine yakın olduğu da unutulmamalıdır.”

TİCARET BAKANI: “DOĞALGAZ SÜRECİ PLANLANDIĞI GİBİ DEVAM EDECEK”

Bu arada, Rum yönetimi Sanayi Ticaret ve Turizm Bakanı Praksula Andoniadu Kiriaku da Haravgi gazetesine verdiği demeçte, Rum yönetiminin sözde Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) başlamayı öngördüğü doğalgazı çıkarma çalışmalarının planlandığı şekilde devam edeceğini bildirdi.

Kiriaku, doğalgaz arama ve çıkarma çalışmalarının planlandığı gibi devam ettiğini, karara bağlanan sondaj çalışmasının ekim ayı başlarında başlamasının beklendiğini belirtti.

Kiriaku, hedeflerinin doğalgazın en kısa sürede Güney Kıbrıs'a ulaşması olduğunu ifade ederek, bu konuda Türkiye'nin ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının kabul edilemez olduğunu kaydetti.

Rumların Doğu Akdeniz'de tek yanlı ilan ettiği 12. parselde, 300 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğu tahmin ediliyor. Rum yönetiminin bölgede ilk sondaja 1 Ekim'de başlayacağı açıklanmıştı.

Kıbrıs Rum yönetimi eski dışişleri bakanlarından Nikos Rolandis, dünkü açıklamasında, Rum yönetimine, sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisinde petrol ve doğalgaz arama çalışmalarıyla ilgili Türkiye'nin uyarılarını dikkate alması çağrısı yaparak, “Türkiye dediğini yapar” uyarısında bulunmuştu.

gazete5.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kıbrıs'ta neler oluyor? / Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar

İletigönderen Başkomutan » Pzt Eyl 19, 2011 18:41


Rumlar sondaj çalışmasına başladı!

Kıbrıs Rum kesiminin, Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen ada açıklarında doğalgaz arama faaliyetleri için sondaj çalışmalarını başlattığı bildirildi.

AFP'nin haberine göre, enerjiden sorumlu Rum yetkili Solon Kassinis, ABD'li şirket Noble'ın, dün geceden
itibaren adanın güney sahili açıklarında sondaj çalışmalarına başladığını söyledi.

Rum haber ajansına konuşan Kassinis, çalışmaların “münhasır ekonomik bölge" içindeki Afrodit platformu üzerinden yürütüldüğünü söyledi.

İSRAİL İNSANSIZ CASUS UÇAKLARI PLATFORMUN ÜSTÜNDE UÇUYOR!

Rum radyosu da Noble Energy şirketinin platformunun üzerinde İsrail insansız casus uçaklarının uçuş yaptıklarını ve İsrail donanmasına ait gemilerin
de platformun doğusunda görüldüklerini duyurdu.


Enerji Bakanı Taner Yıldız, sabah saatlerinde Rumların Akdeniz’de sondaja başlaması durumunda buna 1 hafta içerisinde yanıt vereceklerini söylemişti. Yıldız, arama gemisine donanma gemisinin refakat edebileceğini de belirtmişti.

gazetevatan.com


ABD'den Rumlara destek

Türkiye’nin uyarılarına karşın Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına başlayan Güney Kıbrıs’a ABD’den destek geldi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, New York’ta ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile yaptığı görüşmenin ardından, iki bakan arasında ele alınan konulara ilişkin gazetecilere bilgi veren ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Güney Kıbrıs’ın Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama hakkına sahip olduğunu söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, ‘ABD, Kıbrıs’ın enerji arama çalışmalarını desteklemekte. Bu, Kıbrıs sorununun çözümü için yapılan görüşmeleri engellememeli’ dedi

dha.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kıbrıs'ta neler oluyor? / Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar

İletigönderen sessiz sedasız » Sal Eyl 20, 2011 18:07

Kıbrıs - İsrail – Yunanistan Üçgeni ve Türkiye Arasında Isınan Doğu Akdeniz

Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY)’nin AB üyeliği ile birlikte Doğu Akdeniz’deki “Münhasır Ekonomik Bölge” (MEB) nimetlerinden faydalanma hususundaki iştahı her geçen yıl biraz daha kabarmaktadır. Üstelik Türkiye-İsrail arasında son haftalarda adeta “savaş çığırtkanlığı”nın ayyuka çıktığı bir zamanda, bu kez de Kıbrıs sularının ısınmaya başladığı görüldü. 19 Eylül 2011’de Kıbrıs’ın MEB’inde deniz dibi sondajları başlayacağı önceden bildirildi. Türk Donanması da “Türkiye’nin deniz alaka ve menfaatlerini korumak” maksadıyla bölgeye hareket etti. Bu yazıda gerginliğin bu aşamaya nasıl gelindiğine yer verilmeye çalışıldı.

Savaş Çığlıklarına Kadar Varan Gerilim Nasıl Gerçekleşti?

Bilindiği üzere GKRY, 2004’ün sonunda AB üyesi oldu. Türkiye, bir bakıma kendisi AB üyesi olabilir umuduyla da bu üyeliğe fazlaca ses çıkarmadı. Bu uğurda Kıbrıs’ta “Annan Planı” gibi bir “ucubeyi” bile kabul ettirildi. Kabul etmekle kalmadık, Kıbrıs Türkleri üzerinde “tam saha pres” yapan Amerikalı ve AB’li sivil toplum örgütleriyle bile neredeyse yarışanlarımız oldu! Yıl ise 2004 ve aylardan Nisan’dı!

Annan Planı için “Neden bu gayret?” diye soran olabilir: Çünkü AKP Hükümeti bir zamanlar “AB bizim en önemli medeniyet projesidir!” diyordu. Annan Planı’nı eleştirenler “Soğuk savaş döneminden kurtulamamış hasta ruhlu insanlar!” gibi görülüyorlardı. Bu “Barışseverler”e göre Annan Planı ile “başımız göğe erecek” ve Türkiye’yi de AB üyesi yapacaklardı. Muhtemelen ya Batı’nın “Ahde vefa!” duygusu olduğuna inanılıyor, ya da varsa “Kapalı kapılar ardında konuşulanlarda” bunu çağrıştıran ifadeler vardı.

Üstelik tüm dünyaya “Komşularla Sıfır Sorun!” diye ortaya çıkılmış, geçmişte Türkiye’yi “Tüm komşuları ile düşman edenler” topa tutulmuşlardı. Oysa 2000 yılı itibariyle Türkiye’nin Ermenistan dışında hiçbir komşusu ile çatışmaya esas ve görünen bir sorunu yoktu. Yunanistan’la bile kabul ettirilen “Ege’de Güven Artırıcı Önlemler” paketi üzerinde görüşmeler sürdürülüyordu…

“Papaz her zaman pilav yemez!” diye bir söz vardır. Gün geldi, devran döndü. Kısa bir süre öncesine kadar “Stratejik Ortak” dediğimiz Suriye ile son 6-7 ay içerisinde birbirimizden kopuverdik. Daha Mayıs 2010’da uğruna BM Güvenlik Konseyi’ni ayağa kaldırdığımız İran’la da limoni gibiyiz. Ermenistan’la aramız daha da fenalaştı. “Dipomasiyi beden dili” ile Yunanistan başbakanı Yorgo Papandreou’ya da uygulayan Başbakan R. Tayyip Erdoğan, Şubat 2011’de Yorgo’nun Erzurum’da “Ege Meselesi” sorulduğunda kendisini “sırtından bıçaklarcasına” verdiği cevabıyla ters köşe oldu…

2002’de Türkiye’ye en yakın ülkeler sırasıyla; Azerbaycan, bazı Türk devletleri, Suriye, Pakistan, Afganistan idi. Ama iki ülke (ABD ve İsrail) vardı ki, ikisi de “Stratejik Ortak” idiler. Şimdi bunlardan İsrail, “Kırmızı Kitap” (Milli Güvenlik Siyaset Belgesi)’ta bile tek “Düşman” olarak yer aldı.

Küresel gücünden her geçen gün irtifa kaybeden ABD ile de ilişkiler her ne kadar iki ülke dışişleri bakanları “Çak!” yaparak samimi bir resim verseler de, Türkiye “Füze Kalkanı”nda olduğu gibi yelkenleri indirmedikçe pek iç açıcı değil!

AB ile ilişkiler kıpırdayamayacak şekilde dondu! Kıbrıs Meselesi daha önce olmadığı kadar çözümsüz hale dönüştü. Ya da iki koşul kaldı: Ya Türkiye’ye bağlamak, ya da “Türkiye’yi çok seven” Arap ülkelerinin KKTC’yi devlet olarak “tanıması” ile gerçek bir devlet haline gelmek!

1990’lı yıllarda Doğu Akdeniz’in ittifak yapısı çok farklıydı. Yunanistan-GKRY ve Suriye bir tarafta idi. Bunlara daha sonra Ermenistan ve İran da katılmıştı. Türkiye ise İsrail’le “müttefik” gibiydi. Her ne kadar “İttifak” ya da, “Ortak Savunma” anlaşması yapılmamışsa da, “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması”, bir bakıma dost ve düşmana “Türkiye-İsrail” ittifakının varlığını hissettiriyordu.

Türkiye-İsrail arasında, bazılarına ABD’nin de müdahil olduğu ortak tatbikatlar ve askeri eğitimler icra ediliyordu. İsrail’in “MOSSAD” vasıtasıyla PKK terör örgütü hakkında güvenilir bir istihbarat akışı sağladığı biliniyordu. 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi gereği 1990’lı yılların ortalarında yeterli imzacı devlete ulaşılmasıyla Yunanistan’ın Ege’de karasularını 6 milin üzerine çıkarabileceği yönündeki girişimler sadece TSK’nin caydırıcı gücüyle değil, ABD’deki Yahudi Lobisi’nin ABD yönetimleri üzerindeki etkisiyle de frenleniyordu.

Bugün İsrail’den ne istihbarat akışı var, ne de Yahudi Lobisi’nden siyasi destek! Çünkü Türkiye, İsrail’in, Avrupa’nın ve ABD’nin “terörist” örgüt olarak gördüğü HAMAS’ı meşru taraf olarak görmektedir. Bu konuya evvelce itiraz edenler olduğunda ve HAMAS’la PKK’yı kıyaslayanlar olduğunda şiddetle itiraz ediliyordu. Ancak PKK terör örgütünün yetkilileriyle “Oslo Süreci” başlatıldığına göre, aslında itirazlar da “Laf ola beri gele” kabilindenmiş…

Doğu Akdeniz’i Isıtan Gelişmeler

Türk Donanması’na ait savaş gemileri Rodos-Girit-Meis arasında karakol yapıyorlarmış. Bu arada ABD’nin Noble şirketler grubu da İsrail’li ortaklarıyla GKRY’nin belirlediği, ancak Türkiye’nin henüz tanımadığı “Afrodit” isimli deniz sahasında doğalgaz arayacakmış. Rumlar “Türkiye, ABD’ye karşı koyamaz!” diyerek efelenirken, Türkiye ise “Aratmam!” diyor. Hatta gözünü de iyice karartan Türkiye, 2012’de GKRY’nin AB dönem başkanı olacağını bildiğinden AB ile görüşmeleri de donduruyor. (Bir yılı aşkın bir süredir zaten yaprak kıpırdamıyordu.)

GKRY, küresel ekonomik krizin etkisini hala atlatamadığından doğalgaza oldukça bel bağlamış durumdadır. Türkiye engelini de “Şark kurnazlığı” ile çözmek istemektedir. Türkiye’ye karşı yanında İsrail’i, Yunanistan’ı, AB’yi ve dünyanın üç etkili lobisinin (Yahudi, Rum ve Ermeni) baskısıyla ABD’yi yanına alabileceği umudunu taşımaktadır.

Türkiye’nin bu meydan okumada yanında neredeyse hiçbir ülke yoktur. Rusya’nın bile Rumların yanında yer alması sürpriz değildir.

Türkiye’yi seven Arap milletlerinin hiçbir ülkesi de Türkiye’ye henüz yeşil ışık yakmamıştır. Zaten İsrail’e düşman bir diğer ülke Suriye bile Türkiye ile köprüleri atmıştır.

ABD’nin başlangıçta olsa bile, gerilimin derecesine göre ve çatışma halinde GKRY-İsrail-Yunanistan üçgenini bir kenara bırakması sadece hayal edilebilir. Ama gerçekleşemeyecek kadar uzaktır. Yani ısınan Doğu Akdeniz’de “cengâver” Türkiye tek başınadır. Üstelik modern silah ve mühimmatın önemli bir bölümü de karşı tarafı destekleyen ülkelerden temin edilmektedir!

Bu arada, Türkiye’nin 9 yıldır sadece söylem ve sloganla yürütülen “Komşularla Sıfır Sorun” politikasına gelinen günde bu söylemi uyduranlar dahi inanmamaktadırlar. Oysa sloganı patlattıkları ilk yıllarda nice “uzman” ve “okumuş” kişiler alkış tutmuşlardı. Şimdi ne Türkiye’de, ne de çıkartıldığı günlerde olduğu gibi dünyada bu “sahte sloganlara” inananlar var!

Sonuç

Yaklaşık 2.500 yıl önce Çin’de yaşayan, Strateji’nin “dedesi” Sun Tzu’ya göre de, 19. Yüzyılın ikinci yarısında yaşayan ve stratejinin “babası” denilen Alman Clausewitz’e göre de en değerli galibiyet “Savaşmadan” (mermi dahi atmadan) alınan galibiyettir. Silahlı kuvvetlerin mevcudiyeti ille de savaşmak için değil, bundan daha çok “caydırıcılık” içindir. Üstelik caydırıcılık için ittifaklardan da yararlanılır. Tıpkı NATO gibi…

Türkiye’nin gelinen gündeki stratejisi “Milli çıkarları korumak için donanma kullanma” (Fleet in being)’ya uygundur. Türkiye’nin çıkarları için gerektiğinde savaşmak da esastır! Buna karşılık savaş mutlaka “gerekli” olmalıdır. Türklerin en büyük stratejisti Gazi Mustafa Kemal Atatürk de “Savaş elzem ise yapılır!” demektedir.

Türkiye’yi yönetenlerin yüzündeki 12 Haziran genel seçim sonucundan sonra aslında durmaksızın devam etmesi gereken gülücükleri kaybolmuştur. Kara ve öfkeli yüz ifadeleriyle dosta düşmana çatan yöneticilerimizin, kucaklarında “Dış politika sorunu”nu bulduklarında işin içinden çıkmakta zorlandıkları anlaşılmaktadır. Tıpkı terörle mücadeledeki yanlışlıklar ile “Yanlış hesabın Oslo’dan döndüğü” gibi…

Türkiye’nin milli çıkarları ne “Annan Planı” gibi Avrupalı “ahde vefa” eder düşüncesiyle kumar oynar gibi feda edilebilir, ne de yöneticilerin öfkeyle kalkmasıyla… Ortak akılı, Meclis’i ve diplomasinin “esnek” ancak “değişmeyen” kurallarını oynamayı denemek daha yararlıdır!


Doç. Dr. Celalettin Yavuz / Türksam
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: Kıbrıs'ta neler oluyor? / Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar

İletigönderen Başkomutan » Çrş Ara 07, 2011 10:42

AB sondaj krizinde Rumları haklı buldu!

9 Aralık'taki AB Zirvesi öncesi Türkiye ile ilgili taslak netleşti. Taslakta Doğu Akdeniz'deki sondaj krizi, ifade özgürlüğü gibi konularda eleştiri var. Türkiye'nin Arap Baharı'ndaki rolü ve ekonomi ise artı haneye yazılan konular. AB, Türkiye ile Rum kesimi sondaj restleşmesinde ise Rumları haklı buldu.

9 Aralık'taki AB zirvesi öncesi Türkiye ile ilgili taslak metin netleşti.

Bildiride, Ankara'ya Doğu Akdeniz'deki sondaj krizi, ifade özgürlüğü, internet yasakları gibi konularda eleştiri;
Arap Baharı ve ekonomi konularında ise övgü var.


Rum kesimi ile Türkiye arasındaki sondaj restleşmesinde Rum tarafı haklı bulundu: "Rum kesiminin Doğu Akdeniz'de petrol ve doğalgaz aranmasına ilişkin İsrail ile yaptığı anlaşmalar yasal. Türkiye Rum kesimini petrol ve doğalgaz arama çalışmalarıyla ilgili olarak tehdit etmemeli." Rum kesimi, Türkiye taslağında bazı ifadelerin sertleştirilmesi için yoğun baskı yaptı ve bu çabalar bildirgenin son haline yansıdı, Türkiye'nin Kıbrıs politikası ve Rum kesimine yönelik tepkileri eleştirildi.

Taslakta şöyle denildi: "Ankara'nın 1 Temmuz 2012'de başlayacak Rum kesiminin dönem başkanlığında AB ile ilişkileri dondurma kararından üzüntü duyuyoruz. Türkiye'nin Rum kesimi ile ilişkilerini normalleştirmesi ve limanlarını Rumlara açması gerekiyor." Taslakta, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "zavallı Avrupa" açıklamasının, Kıbrıs Rum kesiminin Ankara aleyhindeki taleplerinin kabul edilmesini kolaylaştırdığı da yazıldı.

Bildiride, Ankara'ya ifade ve basın özgürlüğü konusunda da eleştiri var: "Anayasal reformların bir an önce gerçekleştirilmesi gerekiyor. Çok sayıda gazeteci ve yazar hakkında açılan davalar ve kapatılan internet siteleri ifade özgürlüğü alanında endişelere yol açıyor" Ve Avrupa'dan Türkiye'ye övgü... Metinde, Ankara'nın Arap Baharı sürecinde etkili bir rol üstlendiği, hem siyasi hem de ekonomik olarak bölgesel etkisini arttırdığı ifadeleri yer aldı.

Taslak, AB zirvesinin olağan gündeminde yok, herhangi bir lider tarafından gündeme getirilirse masaya yatırılacak. (CNN TÜRK)

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/ab-sondaj-krizinde-rumlari-hakli-buldu/416036/1/Gundem
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x