
Kıbrıs'ta neler oluyor?
Türkiye ile Kıbrıs arasına Rumlar mı giriyor? Almanya, Rusya, Fransa devlet başkanları neden Kıbrıs'ı ziyaret ediyor? Aslında bu soruların yanıtı ekonomi.
İsrail'in Doğu Akdeniz'de yaptığı sondajlar bölgede yüzlerce milyar dolarlık doğalgaz rezervi olduğunu gösterince Kıbrıs dünya siyasetinde öne çıktı. İlk belirlemelere göre sadece Kıbrıs karasularında en az 95 milyar dolarlık doğalgaz bulunuyor.
Son dönemde Kıbrıs yeniden dünya gündeminde önemli bir konu olmaya başladı.
Önce 6 Ekim 2010'da Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, ardından 11 Ocak 2011'de Almanya Başbakanı Angela Merkel ziyaret etti Güney Kıbrıs'ı. Sırada ise Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy var.
Üstelik Angela Merkel, ziyareti sırasında Türkiye ve Kuzey Kıbrıs'ın 'Annan Planı'na verdiği desteği görmezden gelerek adanın bölünmüşlüğünün bütün suçunu Türkiye'nin üzerine attı.
Bu arada İsrail, Suriye ve Güney Kıbrıs arasında münhasır bölge anlaşmaları imzalanıyor, İsrail ve Yunanistan arasında da üst düzey ziyaretler yapılıyor.
Peki ne oldu da Kıbrıs birden bire dünya siyasetinde bu kadar önemli hale geldi?
Son 2.5 yılda İsrail'in Doğu Akdeniz'de yaptığı sondajlar bu bölgede çok büyük ölçekte doğalgaz bulunduğunu gösterdi.
İsrail önce 2009'da Tamar Bölgesi'nde 227 milyar metreküpün üzerinde doğalgaz buldu. Ardından 2010'da son döneminde kuzeydeki Leviathan Bölgesi'nde ilk tahminlere göre yarım trilyon metreküpün üzerinde doğalgaz tespit edildi.
Tahminler Kıbrıs, İsrail ve Mısır arasındaki bölgede trilyonlarca metreküp doğalgaz bulunduğu yönünde.
İşte Kıbrıs'ı Avrupa'nın gözünde önemli bir hale getiren nokta tam da bu.
Avrupa Birliği enerji bakanlarının geçen hafta yaptıkları toplantının ardından yapılan açıklamada, Avrupa'nın enerji ihtiyacının sağlanacağı üç koridor arasında Rusya'dan gelen 'Kuzey Akım' ve Türkiye üzerinden gelen 'Nabucco'nun yanı sıra Kıbrıs'tan gelecek yeni bir boru hattından bahsedilmesi de bu konudaki yeni bakışa işaret ediyor.
Uzmanlar, önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği'nin bu konuda önemli adımlar atmasını bekliyor. İlk olarak Güney Kıbrıs'ın bölgede sondaj çalışmaları yapmasını engelleyen Türkiye'nin baskılarının ortadan kaldırılması hedefleniyor.
Ayrıca ada üzerindeki Türkiye etkisinin azaltılması da bir diğer hedef. Bu da Türk askerlerinin adadan çekilmesi anlamına geliyor.
Kıbrıs Rum Kesimi'nin doğusunda dev doğalgaz rezervi bulunduğunu yazan Rum basını, Yunanistan ile Rumların tek taraflı ilan ettiği ekonomik münhasır alan sınırını gösteren harita yayınladı.
Simerini'de yayınlanan haritada Yunan-Rum sınırının Antalya'nın Kaş ilçesine kadar dayandığı görülüyor. (Kaynak: Hürriyet)
cnnturk.com
8 Şubat 2011

Doğu Akdeniz’i böyle paylaştılar
21 Ağustos 2010 / HÜRRİYET
Kıbrıs Rum Kesimi’nin doğusunda dev doğalgaz rezervi bulunduğunu yazan Rum basını, bu kez Yunanistan ile Rumların tek taraflı ilan ettiği ekonomik münhasır alan sınırını gösteren harita yayınladı. Simerini’de yayınlanan haritada Yunan-Rum sınırının Antalya’nın Kaş ilçesine kadar dayandığı görülüyor.
RUM Yönetimi’ne yakın Simerini Gazetesi, Kıbrıs Rum yönetiminin tek taraflı ilan ettiği ekonomik münhasır alan sınırlarını gösteren haritayı yayınladı. Rumlara göre, Yunanistan’ın Kaş açıklarındaki Meis adasına kadar uzanan ekonomik münhasır alan ile Kıbrıs adasının egemenlik alanları birleşince, Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığı önemli ölçüde azalıyor. Rumlar bir başka harita ile Türkiye’nin ilan ettiği ekonomik münhasır alanda Meis adasını yuttuğunu öne sürdü.
Kıbrıs Rum Yönetimi, KKTC’yi ve Türkiye’yi ‘yok’ sayarak Akdeniz’i paylaşma girişimlerini, BM’nin 1982 yılında imzaya açtığı ve 1994 yılında yeterli sayıda imza toplayarak onayladığı Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne dayandırıyor. Bu sözleşme 4 adet Cenevre sözleşmesiyle beraber “Uluslararası Deniz Hukuku” olarak kabul ediliyor. Türkiye bu sözleşmeleri, istisna kabul etmeden Yunanistan’a Ege adalarında karasularını 12 mile çıkarma hakkı vermesi nedeniyle imzalamamıştı. Yunanistan’ın bu anlaşmaya dayanarak adım atmasını da savaş nedeni (casus belli) saymıştı.
Son yıllarda ortaya çıkan ekonomik münhasır alan konusu da bu sözleşmelere dayanıyor. Sözleşmelere göre, herhangi bir ülke deniz sınırlarından 200 mil uzaklığına kadar olan bölgeyi egemenlik alanı sayarak deniz altındaki doğal zenginlikleri kendi malı ilan edebiliyor. Türkiye ekonomik münhasır alan konusunda kıyıdaş ülkelerin anlaşması gerektiğini, Rumların tek yanlı bir şekilde paylaşım yapamayacağını belirtiyor.
Rum medyası, Amerikan Noble Enerji Şirketi’nin doğu Akdeniz’de Rum Yönetimi’ne 100 yıl yetecek ve her yıl bir milyar euro ihracat yapabilecek miktarda doğalgaz rezervi bulunduğunu yazmıştı. Dün Rum medyası, ‘Eğer Türkiye petrol denizi ortasında yüzdüğümüzü bilseydi 1974’te adanın tümünü alırdı” yorumu yaptı.

İsrail ile Rumlar anlaştı / 17 Aralık 2010