KISKANIYORUM

KISKANIYORUM

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzt Oca 28, 2019 11:06

KISKANIYORUM


Anladım, ben kıskanç biriyim, hem de çok!

- Biz geriye, Ortaçağ’a dönerken, kurumlarımız dinselleşirken, Yunanistan’ın uygarlıkta ilerlemesini kıskanıyorum.

Bizde, on dakika ötede cami varken, oranın cemaati de üçü beşi geçmezken, üç kişilik cemaati olan köylere cami yaptırılır, imam atanır, öğretmenler köylerden çıkarılıp, köyler imamlara bırakılırken; Yunanistan, rahipleri devlet memurluğundan çıkarıyor.

- Ulus devletleri, ulus devletlerin kendi dillerine sarılmasını, dillerini korumasını, uluslarıyla övünmelerini kıskanıyorum; ulus devletimizi kendi elimizle bize böldürmeye çalışanlar alkışlanırken, bölünmenin son dönemecine girilirken...

Bir zamanlar biz de, “Ne mutlu Türk’üm Diyene” sözünde birleşmiştik. Atatürk’ün ilkelerini koruyor, bölücüye göz açtırmıyorduk.

Amerika’da, deyim yerindeyse yetmiş iki millet yaşarken, koskoca ülkede İngilizce tek dil olarak varlığını koruyor, akı, karası, melezi, sarısı... Amerikan olmakla övünüyorlar. Avrupa ülkeleri öyle... Yunan oradaki Türk azınlığa bile Türk demiyor, adları müslüman azınlık...

- Çağdaş ülkelerin savundukları, korudukları, laik düzenlerini kıskanıyorum. Oralarda, eskiden bizde de olduğu gibi, dinsel simgelerle öğretmenlik yapılmasına izin verilmemesini, onların yargı bağımsızlıklarını, devlet kurumlarının değişmeyen yapılarını kıskanıyorum. Günümüzde artık okullarda bile mescitler açılıyor, onlarda, okulda kilise açıldığını hayal bile edene deli derler, hastaneye tıkarlar. Dini, devlet işlerine karıştırmamalarını, geriye değil hep ileri gidişleri kıskanıyorum.

Bizde, Milli Eğitim kaldırılsın aşamasına gelindi. Türban, kamu kurumlarına, Cumhuriyet tarihi boyunca hiç sokulmadığı okullara sokuldu. Traşlı takım elbiseli devlet memuru görüntüsü yerine, saçlı sakallı öğretmenler, kravatsız, gömleksiz memurlar ortalığı doldurdu.

- Batı’nın, seçimlerini kıskanıyorum. Seçmeni bilinçli, eğitimli, ne çığırtkanlar ortalıkta geziyor, ne de öyle kocaman kocaman mitingler yapılıyor. Bir iki göstermelik toplantı o kadar. Herkes kendi bilinciyle, kimi neye seçeceğini bilmeli, deniyor. Bölücü parti zaten onlarda olamaz, devletlerini yasalarla korurlar.

Bizde şimdiden seçim havasına girildi. Fazla oy pusulası basılıyor, soran yok, sahte seçmen listeleri havada uçuşuyor, buna, muhalefet omuz silkiyor. Dünün savaş kaçkınlarına, vatandaşlık veriliyor, kamuda görev veriliyor, öğretmen, doktor ediliyor, ayrıcalıklar tanınıyor, “seçsiz sistemi”yle yeniden yeniden, muhalefetin yenileceği belli, seçimlere giriliyor...

-Başka ülkelerin geçmişlerine, kurucularına bağlılıklarını, saygılarını kıskanıyorum.

Bizdeki, güdümlü Atatürk düşmanlığı sınır tanımaz duruma geldi. Toplumun yüce Atatürk’le gönül bağlarını kopartmanın, O’nu ulusumuza değersizleştirerek öğretmenin, gözden düşürmenin her yolunu deniyorlar.

-Batı’nın eskiyi korumasını kıskanıyorum. Üç yüz - beş yüz yıllık yapıları aynen koruyorlar, o yapıları bilimsel bir şekilde onararak, kamuda kullanıyorlar.

Oralarda, yaş yaşamış, ömrünün sonuna gelmiş dayanmış bir kişi, kalkıp doğduğu büyüdüğü köye kente gittiğinde, okulunu, tarihi devlet binalarını, kentinin meydanını aynı şekilde buluyor. Bir de, eski sınıflarında resim çektirip göstermezler mi bizim gibilere nanik yaparak... Yabancıların köklerini korumasını, elimde değil kıskanıyorum.

Kıskançlıktan ölüyorum. Sorun kendinize gittiğiniz okullara ne oldu? Yıkılmayan, yerine yenisi yapılmayan kaldı mı? Her köyde okul vardı vardı eskiden? Neredeler?

Üç yüz elli yıllık askeri okullarımız, Cumhuriyete öğretmen yetiştiren eğitim enstitülerimiz, öğretmen okullarımız hani?

-Batı’daki yer adlarını, yer adlarının bir kez katıldı mı hiçbir şekilde değiştirilememesini kıskanıyorum. Okullarının adlarını kıskanıyorum. Büyük yazarlarının, şairlerinin, düşünürlerinin, devlet kurucularının, kahramanlarının adları dışında başka ad koymuyorlar okullarına. Kıskanıyorum.

Yok öyle, belediye başkanının adını koy, buraya vali geldiydi, adını koy, buradan bakan geçti, hani adı? Çimento fabrikası okula para verdi adını kat, hacı amcadan arsası, hanımıyla ikisinin adı katılmalı okula... Paralının adına okul, bağış yapanın adına okul...

Neredeyse her siyasetçinin, parti başkanının adına yüksek okul. Daha da olmazsa, onların annesine babasına okul, yetmedi; vatan hainlerinin adıyla bile okul...

- Unutmayanları kıskanıyorum. Unutmayan toplumları, düşmanın avlayamadığı, uyanık, bilgili, eğitimli toplumları. Ülkelerinin rejimini değiştirmek için değil, ülkelerine daha iyi hizmet etmek, ülkelerini ileri götürmek için çalışan iktidarlarını, yalana dolana kanmayan insanlarını, aydın gibi aydınlarını müthiş kıskanıyorum.

- Kendi yaşamlarından çaldırmadan yaşayanları kıskanıyorum. “Acaba yarın ne satılacak, başımıza neler gelecek? Neresi, nasıl, ne zaman değişecek, hangi kurum, hangi okul kapanacak, yerine ne açılacak?..”

Devamlı, olabilecek kötülükleri beklemekten, kendi işimize gücümüze bakmayı, devlet şemsiyesinin güvenliğinde huzurlu yaşamayı unuttuk...

- Altmışlı, yetmişli yılların Türkiye’sini, Batı ülkeleriyle aynı çağdaşlığı yakaladığımız o günleri, eski aydınlık ülkemizi, çağdaş Türkiye’yi, tek sorununun kötü siyasetçilerle yönetilmek olduğu, Atatürk ilkelerinin yön verdiği, geleceği aydınlık eski Türkiye’yi, dinciliğin; başını çıkaramadığı, yasalardan korkup sindiği günleri, o dönemlerin yüksek okul gençliğini, küreselleşen günümüzde çok arıyorum.

Geleceğe güzel günler bırakamayacağız... Ülkemizi bu aymazlığımız yüzünden iyi günler beklemiyor.

Tüm bunlara aldırmayanları, çıkarı peşinde koşanları, keyfine bakanları, bakar körleri, vurdumduymazları, olanı biteni, olacağı bilerek bilmezden gelenleri veya bilmediği için bunlara üzülmeyenleri, bana dokunmayan yılan bin yaşasın deyip mutlu mutlu yaşayıp gidenleri, ulusunun yurdunun durumunu kendine dert etmeyenleri...

İstesem de kıskanamıyorum, onlara yalnızca acıyorum.

Değerlerimizi, değersizleştirmeye çalışanlara, saygısızlığa duyulan duygunun adı başkadır, kıskanma değildir.

İyi olan, güzel olan, üstün olan, elimizden alınan kıskanılır.


İmrenme, sevdiğini koruma, sevdiğine kıyamama duygusunun adıdır kıskançlık.

Günüleme, imrenerek iç çekme; acıdır ama gereklidir. Yoksa yitirdiklerimizi nasıl geri alacağız?

Feza Tiryaki, 28 Ocak 2019
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x