Kod Adı Yahuda: Ulusal Harekâtın Senaryosu

İzlem (Strateji) - Bazen barışın, bazen de savaşın sanatı...

Kod Adı Yahuda: Ulusal Harekâtın Senaryosu

İletigönderen Ram » Pzt Nis 07, 2008 14:11

Yirminci yüzyılın başlarında ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akımları etkisiyle ortaya çıkan kutuplaşma I. Dünya Savaşının temel faktörü oldu. Osmanlı İmparatorluğu Trablusgarp ve Balkan Savaşlarında yenilmiş, Doğu Trakya dışında Avrupa’daki bütün topraklarını kaybetmişti. Emperyalistler son Osmanlı topraklarını paylaşmak için anlaştılar, tıpkı bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni paylaşmak için anlaştıkları gibi.

Paylaşmak için de önce Çanakkale’ye saldırdılar. Başaramadılar ve 18 Mart 1915’te gerisin geriye gittiler. Ama bir amaçları vardı; Boğazları ele geçirmek, Osmanlı topraklarını paylaşmak, Anadolu’daki Türk varlığına son vermek ve kutsal toprakları ele geçirmek. Yeniden geldiler parçalamak bölmek için. Karşılarında Mustafa Kemal’i buldular bu kez, biz Türkleri buldular, ağır yenilgi aldılar ve gerisin geriye gene döndüler. Dönerken gelecek yüzyılda buluşmak için birbirlerine söz vermişlerdi.

Emperyalist güçler İkinci Dünya savaşında buluştular bu kez, sözleştikleri gibi. Önce Ortadoğu’yu ele geçirdiler ve Türkiye’yi güneyden kuşattılar. 1947’de Yahudileri Filistin’e getirdiler ve topraklarını işgal ettiler. Bu kez planları, dini mezhep ve etnik köken temelinde bölge ülkelerini parçalamak ve bu taktikle Türk’ün varlığını yok etmekti. Eskisi gibi top tüfek yoktu, para vardı bir de siyaset. Amerika Büyük Orta Doğu Projesiyle bu plana destek verdi. Ardından Avrupa Birliği ülkeleri Haçlı zihniyetiyle bu ihanet senaryosuna katıldı. Yıl 1991’i gösterirken Amerika fiilen Irak’a ve de Ortadoğu’ya askeri gücüyle girmişti. Tarih yeniden yazılmaya başlanmıştı artık.

Aşağıda okuyacağınız senaryo; işte bu ihanet oyununa karşı, Türk’ün bekasını korumak isteyen vatan evlatlarının bugün ve gelecekte başvuracağı ulusal bir harekâtın senaryosudur.

Ulusal Harekâtın Senaryosu

1.Mesele:

Türk’ün varlığını Anadolu ve kutsal topraklardan silmeyi amaçlayan Haçlı zihniyetine, Ortadoğu ve Hazar havzasındaki zengin petrol yataklarını ele geçirmeyi amaçlayan BOP işgaline ve Filistin topraklarını ele geçirerek bölgesel emperyalist bir güç olmayı amaçlayan Yahuda zihniyetine karşı, Türk ulusunu, Türk vatanını ve Türk Bayrağını korumak, Kıbrıs, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkaslardaki Türk varlığının çıkarlarını korumak için Türk ulusunun İkinci Kurtuluş Savaşı olarak tarihe geçecek olan Ulusal Harekâtı başlatmaktır.

2.Faraziyeler:

    A.

  • Dışişleri Bakanlığı’nca; milli menfaatlerine uygun bir dış politika uygulanarak, bölücü ve yıkıcı örgüt mensuplarının yıllardır sürdürdüğü siyasi cephe faaliyetlerinin yok edileceği, diplomatik ve örtülü operasyonlarla ülkeye getirilip yargılanacakları, örgütün finansmanının kesileceği ve örgüte destek veren ülkelere karşı milli bir duruşun ortaya konacağı,
  • BOP ve Haçlı zihniyetine karşı gelecekte yapılacak olası bir topyekûn harekâtı destekleyecek şekilde bölgesel ve küresel düzeyde alternatif milli politikaların geliştirileceği,

    B. İçişleri Bakanlığı’nca; başta PKK’nın siyasi kanadı durumundaki partilere, örgütün sözcülüğünü yapan belediye başkanlarına ve milislerine yasal işlem yapılacağı, İran ve Irak sınırlarında fiziki güvenlik önlemlerinin alınarak örgütsel geçişlerin önleneceği,

    C. Adalet Bakanlığı’nca; İmralı’da yatan Öcalan’ın etkisiz hale getirileceği, teröristlere destek veren ülkelere karşı uluslararası arenada psikolojik harekât uygulanacağı, benzeri görülmedik bir şekilde eli kolu bağlanan güvenlik güçlerinin yetkilerinin iade edileceği,

    D. Milli Savunma Bakanlığınca; olası bir topyekûn harekâta hazırlık maksadıyla seferberlik planlarının güncelleştirileceği ve harp silah ve araçlarının, olası bir ambargo karşısında uygulanabilir temin ve geliştirme planlarının yapılacağı,

    E. Milli Eğitim Bakanlığınca; tarikat ve cemaatlerin eline geçmiş yurt ve pansiyonların millileştirileceği, Atatürkçü düşünce sistemiyle aklı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmeyi amaçlayan milli eğitim programlarının yürürlüğe gireceği, Halkevleri ve Köy Enstitülerinin yeniden ve kapsamlı olarak açılacağı,

    F. Ekonomiyle ilgili bakanlıklarca; olası ekonomik krizlere karşı milli politikaların hazırlanacağı, halkımızı borçlandırmaya ve yoksullaştırmaya yönelik ekonomik programların terk edileceği, yerli malı üretimi ve yerli sanayinin gelişimi üzerine kurulu milli politikaların uygulamaya konulacağı, toprak reformunun güncel hale getirilerek feodal düzenin kaldırılacağı,

    G. Başbakanlıkça; stratejik bir eylem planı yürürlüğe konularak dış politikada; AB ilişkilerinin askıya alınacağı, Kıbrıs sorununa Hatay gibi bir çözüm bulunacağı, dünyadaki Türk varlığını koruyacak küresel ölçekli milli bir politika geliştirileceği, iç politikada ise; halkımızın dini duygularıyla oynanmayacağı, cumhuriyetimizin temel değerleri ve Atatürkçü düşünce sistemi sosyal hukuk nizamının ülkenin her karış toprağında egemen olacağı farz ve kabul edilmiştir.

3.Meseleye Tesir Eden Hususlar:

    A. Amerika; demokrasi getireceği ve kitle imha silahlarını yok edileceği bahanesiyle 2003 yılında Irak’ı işgal etmiştir. Dört binin üstünde Amerikalının yanı sıra bir milyonun üzerinde Iraklı vatandaş ölmüş, milyonlarcası topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Amerikanın stratejik ortağı Barzani ve Talabani’dir. Maksadı bölgenin insanları arasına nifak tohumu ekmektir. PKK taşeron örgütünü İran, Suriye, Irak ve Türkiye’ye karşı kullanmaya başlamıştır. BOP ile Amerika; bölge ülkelerini parçalama ve bölme projesini hayata geçirmiştir. Amacı; bölgede yüzyıllarca sürmesi düşünülen iç savaşların temelini atmak ve bu şekilde Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerini ve zengin petrol yataklarını kontrol ve denetimi altına almaktır. Bu amaçla; PKK terör örgütü, Barzani ve Talabani, AB ülkeleri ve İsrail’i siyasi, askeri ve ekonomik yönden desteklemektedir. Bugünkü iktidar, ‘’BOP’un eşbaşkanlarından biriyiz, bu projede yapacak görevlerimiz var, Diyarbakır’ı merkez yapacağız’’, diyerek bu ihanet planın bir parçası olduğunu halkımıza ilan etmiştir.

    B. İsrail; Filistin ve Lübnan’ı işgal etmiş, her gün yüzlerce insanı katletmektedir. Yaşam için strateji planına uygun olarak bölge ülkeleri üzerinde dini mezhep ve etnik köken temelindeki ayrımcılık politikalarını sürdürmektedir. Bu politika stratejik bir plana dönüştürülmüş ve Oded Yinon tarafından ‘’80’li Yıllarda İsrail İçin Strateji’’başlıklı makale ile açıklanmıştır. Ülkemizdeki işbirlikçi medya, AB, ABD ve İsrail’i kamoyuna hoş göstermek maksadıyla haber, film, dizi gibi yayınlarla kapsamlı bir psikolojik harekât yürütmektedir.

    C. Avrupa Birliği; üyelik süreci altında mevcut siyasi otoritenin de kabulüyle ülkemize yönelik bölücü ve ayrıştırıcı faaliyetlerini hızla sürdürmektedir. Müslüman halkımızı Hıristiyanlaştırmak, Türk halkını sözde halklara bölmek, azınlık vakıf ve cemaatlerini ulusal yönetime ortak etmek ve anayurdumuzdan toprak koparmak maksadıyla istediği yasal düzenlemeleri siyasi otoritenin de desteğiyle yaptırmaktadır.

    D. İran; geçmişte PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanma çabası içerisinde olan İran, bu örgütün kendisine zarar verebileceğini anladıktan sonra teröristlerle mücadeleye başlamıştır. ABD, AB ve İsrail’in bölgesel emellerine karşı koymak ve kendi çıkarlarını koruyabilmek maksadıyla da Türkiye’ye destek çağrıları yapmaktadır.

    E. Siyasi otorite, başörtüsü bahanesiyle üniversite gençliğini birbirine düşürmüştür. Terörü, Kürt sorunu şeklinde tanımlayarak, PKK terör örgütüne siyasi bir zemin hazırlamış ve örgütü legalleştirme çabaları içerisine girmiştir. Kimlik tartışmalarıyla siyasi otorite nerdeyse kardeşi kardeşe düşürmüş ve ulusu parçalanmanın eşiğine getirmiştir. Siyasi otorite, milli irade ve milli hükümet anlayışından uzak görünmektedir.

Anayasa’nın verdiği yetkiyle görevini yapan ve hukuki varlığımızın teminatı olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı üzerine saldırıları yoğunlaştırmış ve nerdeyse demokratik kurumları görev yapamaz hale getirmiştir. Türk milletinin gücünü temsil eden, Türk cumhuriyeti ve bekasının vazgeçilmez teminatı olan Türk ordusu üzerinde akla hayale gelmez iftira kampanyaları başlatılmış olup yıpratma gayretleri aralıksız sürmektedir.

4. İnceleme:

    A. PKK terör örgütün ana üssü Kandil Dağı’nda olup Hakurk alanı da kontrolü altındadır. Sınırlarımızdaki kaçakçı patikaları örgütün denetimindedir. Örgüt beş on kişilik küçük gruplara ayrılmış, riski az mayınlama ve bombalama eylemlerini sürdürmekte ve her gün bir vatan evladı şehit olmaktadır. Avrupa’daki siyasi cephe faaliyetleri devam etmektedir. Siyasi otoritenin terörle mücadele stratejisi yoktur.

    B. Polis özel harekât mensupları çete suçlamasına maruz kalmıştır. Bu durum terörle mücadelede görevli aktörler üzerinde olumsuz bir psikolojik etki yaratmaktadır.

    C. Doğudaki aşiret reisleri durumu sessizce izlemektedir. Son gelişmeler, PKK ve yandaşlarının Doğu’da otorite olacağı kanaatini uyandırdığından terör örgütü ve Barzani ile gizli görüşmelere başlamıştır. Geçici köy korucuları ise akıbetlerinin ne olacağının endişesi içerisindedir.

    D. Halkımız ise, son yıllarda teröristlerin baskısı altında kalmış, ‘’acaba devlet kim ya da devlet nerede’’, diye kendi kendilerine sormaya başlamıştır. Halk yorgun ve biçaredir.

    E. İktidara sahip olanlar; insanlarımızın dini duygularıyla oynamaya başlamış, türban, imam hatip, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi hususları milletimize dert haline getirmiştir. Yaptıkları uygulamalara bakıldığında bu vatan, bu bayrak ve bu şehidin onların olmadığı yolunda halkımızda bir kanaat oluşmaya başlamıştır.

    F. Kahraman ordumuzun askerinin başına çuval geçirilmiş, asil komutanları çete suçlamalarına maruz bırakılmıştır. Danıştay hain saldırılara uğramıştır. Türk ordusunun bir piyade taburu alçakça saldırıya uğramış, 12 askerimiz şehit edilmiş, 8 askerimiz ise kaçırılmıştır. Çuval hadisesinde milli tavrımızı müzik notasına benzeten siyasi otoritenin başı, halkımızın iradesini hiçe saymış ve Irak’a harekât yapmamıştır.

5. Sonuç:

    A. Terörle mücadele konusu uluslararası kamuoyuna taşınmış ve topyekûn mücadele kararı alınmıştır. Ancak, bu kararı alan ülkeler, mevcut teröristler arasında ‘’senin teröristin, benim teröristim’’ şeklinde ayrım yapmış olduğundan uluslararası yasaların bir hükmü kalmamıştır.

    B. Ortadoğu’da uygulanacak Türk dış politikası belli değildir. İktidar sahiplerinde mücadele kararlığı ve milli bir duruş bugüne kadar gözlenmemiştir. İç politika uygulamaları ülkemizin varlığını ve bekasını tehdit eder hale gelmiştir.

    C. Amerika ve Talabani-Barzani PKK teröristlerine destek vermektedir. Talabani ülkemize gelerek bu kutsal topraklara kirli ayağıyla basmış, Kürdistan açıklamasına siyasi otorite ikrar anlamında sükût etmiştir. Irak parçalanmış ve kuzeyde ulusal çıkarlarımıza aykırı olarak Kürt devleti kurulmuştur. Irak Türkmenlerinin varlığı yok olmak üzeredir.

    D. Katil örgüt başı İmralı’dan örgüte talimatlar göndermekte, siyasi kanadı DTP ise faaliyetlerini açık açık sürdürmektedir.

    E. Fiziki güvenlik kurulmadığı için İran ve Irak sınırlarımızda kaçakçılık faaliyetleri devam etmekte, katil ve hainler aldıkları haraçla örgütü finanse etmektedir.

    F. Terör yüzünden göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın sorunlarıyla ilgilenilmediği için, katil ve hainler kolaylıkla eleman temin edebilmektedir.

    G. AB’ye uyum diyerek göz göre göre bizi aldatan iktidar sahipleri polis ve jandarmamızın yetkilerini elinden almış, bu durum suçların artmasına yol açmıştır.

    H. Nereye harcandığı bilinmeyen dış borçlarımız, kime ve niye satıldığı bilinmeyen milli servetimiz nedeniyle Türk milleti bir borç batağına sokulmuş, ekonomik bağımsızlığımız yitirilmiştir.

    I. Türk Devleri iktidar sahiplerinin aymazlığı yüzünden bölgede otorite ve saygınlığını yitirmiştir. Türk Devleti caydırıcı gücünü de yitirmiştir. Peşmergeler ve PKK terör örgütü yandaşları açık açık Türk devletini tehdit etmektedir. Ülkenin bağımsızlığı, birlik ve bütünlüğü, cumhuriyetin temel değerleri, çocuklarımızın ve devletimizin geleceği ağır ve yakın bir tehdit altındadır.

6. Teklifler:

    A. Bu iktidar sahipleriyle terörle mücadele edilemeyeceğini, ancak ülke bizim, vatan bizim, bayrak bizim olduğu için iktidar sahiplerinin tutumu ne olursa olsun terörle mücadeleye devam edilmesinin gerektiğini,

    B. Irak’a yapılacak alışageldik bir sınır ötesi harekâtla PKK’nın kahrolmayacağını aksine Barzani’nin bölgesel bir lider olacağını, bu durumun birlik ve beraberlik ile üniter yapımıza bir tehdit olduğunu, ulusal bir harekâtın kaçınılmaz olduğunu ve hedefinin de yedi bin yıllık Türk varlığının en batıdaki son bağımsız temsilcisi Türk devletini yaşatmak ve geleceğini teminat altına almak olması gerektiğini,

    C. Terörle mücadele için kendilerine görev verilmesini bekleyen özel timlerimizin derhal göreve sevk edilmelerini, yetkilerinin geri verilmesini,

    D. Türk milletinin insanca, bağımsız ve saygınca yaşatılması için gerekli tedbirlerin alınmasını,

    E. AB ile ilişkilerin dondurularak gözden geçirilmesini, Kıbrıs sorununa Hatay ilimiz gibi bir çözüm bulunulmasını, 21 Şubat’ta başlayan kara harekâtı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başlattığı soruşturmanın Ulusal Harekâtın ayak sesleri olarak kabul edilmesini, harekâtın hedefinin ise, Gazi Paşa’nın devrimlerini yurt sathına yaymak ve Türkiye’ye, siyasi hedeflerine ulaşabilecek gücü ve saygınlığı kazandırmak olması gerektiğini, bu harekâta karşı çıkacak her gücün ise derhal etkisiz hale getirilmesini,

    F. İçine düştüğümüz bu vahim tablo karşısında politik arayışların bir çözüm getirmeyeceğini, siyasi hedeflerimizin ancak askeri güce başvurmak suretiyle elde edilebileceğini,

    G. Son yıllarda hasara ve zaafa uğratılan devlet yönetiminin, en kısa zamanda Türk devletine yaraşır bir hale gelmesi için Ulusal Harekâtın bugün ama yarından geç olmayan bir vakitte başlatılması hususunu, Türkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamak için yemin etmiş olan demokratik kurum ve kuruluşların yetkililerine arz ve teklif ederiz.

Resim
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Şu dizine dön: İzlem (Strateji)

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x