Korku filmleri: AECL ve CANDU

Korku filmleri: AECL ve CANDU

İletigönderen Erkan Güçiz » Prş Nis 26, 2012 22:43

Korku filmleri: AECL ve CANDU

Kanada hükümetinin resmi açıklamalarına göre 1952 ile 2010 yılları arasında AECL (Atomic Enegry of Canada Ltd.) adlı KİT’e hazine tarafından verilen destek 11,5 Milyar dolar. Ancak bağımsız gözlemcilerin bütçe rakamlarından, bakanların meclis konuşmalarından çıkardıkları toplam ise 163 milyar. 2011 yılında bu KİT özelleştirildiğinde biçilen değer ise sadece 15 Milyon dolar. Özelleştirme, yalnız bu komik satış fiyatı ile dikkati çekmiyor. AECL’in geliştirip CANDU adı altında sattığı 34 nükleer santral ile ilgili tüm sorumluluklar işi satın alan SNC-Lavalin şirketine devredileceğine, devletin yani, vergi ödeyen vatandaşların üzerine yıkılmış olarak kalıyor. (Politikacıların hamuru her ülkede aynıdır; bunlara bakarak bize ucuz elektrik vadedenlere ne derecede güvenilir, karar sizin.)

Bu sorumlulukların başında gelen, CANDU reaktörlerinde de Çernobil nükleer faciasına sebep olan teknolojik düzenin bulunması. Her iki tip reaktörde de soğutma sıvısının yetersizliği reaktörün gücünün artmasına ve sıcaklığının kontrol dışı yükselmesine sebep oluyor. Sonuç olarak da reaktörün patlama ve ortama radyasyon yayma olasılığı artıyor.

Ocak 2008’de Kanada Nükleer Güvenlik Komisyonu (CNSC Canadian Nuclear Safety Commission) başkanı Linda Keen bir parlamento soruşturmasında ifade vermesine 12 saat kala görevden alındı. Komisyon önünde söyleme fırsatı bulamadığı şu idi. “CANDU tipi reaktörlerin tasarım denemelerinde kullanılan NRU reaktöründe böyle bir kaza ile sonuçlanabilecek olasılık uluslararası norm olan milyonda bir değil binde bir”dir.

Kanada’da 1,4 Milyar dolara mal olan ve 30 yıl en az %80 kapasite ile çalışması planlanan Point Lepreau nükleer santralında, hizmete açılışından 13 yıl sonra çok kritik işlevi olan bazı ince boruların arızalandığı ortaya çıktı. Üretim kapasitesi %50 düşen santralın enerji satışlarından kaybı günde 350 bin dolar. Sistemde bu ince borulardan 760 tane var, hangilerinin arızalı olduğu, kaçının değişmesinin gerektiği ve bunun kaça mal olacağı henüz belirlenmiş değil.

Nükleer santralların kullanılmış yakıt atıkları şimdilik çözümü olmayan ayrı bir konu. CANDU reaktörlerinde yakıt olarak kullanılan %100 doğal uranyumdur. Atık olarak santraldan çıkan, girenin %98,7 olan yine doğal uranyumdur. Yüksek derecede radyoaktivitesi olan bu atıklardan yarı ömrü (şu andaki miktarın yarıya inmesi için gereken zaman) 30 yıl olan Sezyum 137, bu kısa yarı ömründen dolayı en güçlü ve etken olanı. Diğer dikkate alınması gerekenler yarı ömrü 24 bin yıl olan Uranyum 239 ve yarı ömrü 16 milyon yıl olan İyot 129. İnsan sağlığına zarar veren bu radyoaktif atıkların saldıkları Alfa ışınları.

Şu anda, CANDU santrallarının yakıt atıkları santral yakınında suyu devamlı soğutulan bir havuzda, reaktörden çıktıklarında üzerlerinde bulunan metal gömlekler içinde tutuluyor. Bu şekilde hem yayılan radyoaktif ışınların gücü azalıyor hem de atıktan çıkan ısı kontrol altında tutulabiliyor. Salgılanan yüksek ısı zamanla azalıyor; ancak 10 yıl sonra bu atıkları başka bir yere taşıma imkânı var. Taşınabilir durumda olanları yer altına gömmek bir çözüm olarak uzun zamandır inceleniyor. Bu çözüm şekli uygulanmaya başlasa bile atık olarak santraldan çıkan radyoaktif maddeler en az 10 yıl taşınamadıklarından dolayı santralda, havuz içinde, türlü doğal afetlere açık olarak beklemek zorunda. Yaklaşık bir milyon yıl sonra bu atıklar santrala yakıt olarak girmeden önceki doğal yapılarına dönüşecekler.

( http://www.guciz.com/GuncelMeydan/Ne%20Yapsak.pdf adresinde konuya açıklık getiren bir sunum var )

Çernobil ve Fukuşima’dan sonra hala Nükleer Enerji istiyoruz diyenlerin akıl sağlığı sorgulanmaya değer herhalde.

Çocuklarınıza, torunlarınıza bırakacağınız mirasın ne olduğuna bir kere daha dikkatle bakın lütfen.


Erkan GÜÇİZ, 26 Nisan 2012
Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir.
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk

Erkan Güçiz

Facebook - TC ERKAN GÜÇİZ
Kullanıcı küçük betizi
Erkan Güçiz
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 421
Kayıt: Çrş Eyl 29, 2010 5:18

Şu dizine dön: Erkan GÜÇİZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x