Kraldan Çok Kralcılık

Kraldan Çok Kralcılık

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzr Haz 07, 2020 23:13

Kraldan Çok Kralcılık

Bu son yazımı (Yenice Öğrendiklerim) klasik aşı karşıtlığı olarak anlayanlara;

Yazımda söz edilen, bizi kollarını açmış bekleyen aşı, aşıcıların, bu “yeni tip grip virüsü”ne karşı geliştireceklerini söyledikleri genetik aşı. Bu aşının şu an arandığına, araştırıldığına da düşünen bir insan zaten inanmaz. Çoktan hazır etmeselerdi o çipli aşıyı, üç bin ölümle, birkaç yüz bin dağılımla, binde iki öldürücülükle bir grip virüsünü, bir anda dünya salgını ilan etmezlerdi. Korkuyla korkutulmazdı kitleler. Ortalama normal bir gripten daha fazla öldürücü değil ama gazetelerin manşetleri, sanki dünyadan ölüm kalkmış, ölümün çaresi bulunmuş da, tek bu virüs can alıyormuş gibi yalnızca bu virüsün haberleriyle dolu. Ölümün, hastanede can çekişmenin korkutucu resimleriyle veriliyor virüs haberleri. Altı aydır böyle. Bunun nedenini de herkes kendi düşünsün. Atalarımıza bakarsak:

“Akıllar pazara çıkmış, herkes kendi aklını almış.”

“Kendi düşen ağlamazmış…” En kötüsü de bu:

“Elle gelen düğün bayram”mış…

“Bir korkak bir orduyu bozar” anlayışıyla işleri güçleri insanlara korku salmak.

Aşılar insanların yaşamlarını uzatmışmış, bunun örneklerini veriyorlar, bu uyduruk salgının asıl amacının insanları aşılamak olduğunu söyleyenlere.

1900’lü yıllarla 2000’li yılların ikinci çeyreği nasıl kıyaslanabilir?

Tamam, haydi aşı hazır, bulduk aşıyı, aşı yapacak, sizi bu virüsün Davut (Deyvit-Covid) adlısından kurtaracağız, böylece sizin ölüm korkunuzu da geçireceğiz, artık size “karada ölüm yok,” diğer hastalıklara, kansere, kalp krizlerine, şuna buna boş verin, “taçlı virüsün sizi hasta etme ihtimalinden” kurtulun, bu, “ Bir ömre bedel müjdedir.” “Bundan böyle ölümsüzsünüz, heyt!” diyenlere inanın. Sizi bu yasaklardan, yıllarca ağız burun bağlı (küresel tasmalı)* gezme zorunluluğundan, yalnızlıktan, en önemlisi sizi iliğinize kemiğinize kadar titreten bu ölüm korkusundan aşı olursanız kurtaracağız diyenlere inanın, bu sizin bileceğiniz şey ama buna inanmayanlara neden karışıyorsunuz? Aşı çetesinden para mı aldınız, oradan besleniyor musunuz yoksa? DSÖ’nün akıttığı paralar size kadar uzandı mı?

Bu yazımın altını neden oyup duruyorsunuz, gidin kendi mecranızda istediğinizi deyin, müritlerinizi toplayın çevrenize aşı ayinleri yapın, yaptırın…

Doktor Mehmet Uğur Yılmaz, bir yazısının sonunda, TV’lere çıkan aşıcılar için şunu diyor:

“Dünya Bankası’nın son verdiği korona kredisinin bir bölümünün de kovid -19 mücadelesi için propagandaya harcanması şartı var. Bence bu haberleri yapan bu krediden yemleniyor.”

Sonra böyle saçmalayanlar da var:

“Arslan Bulut gazeteciymiş, bu konularda nasıl fikir diyebilirmiş. Bilim adamları demeliymiş.” Lafa bak hizaya gel!” denirdi eskiden böyle konuşanlara. Arslan Bulut Yeniçağ gibi en saygın gazetemizde yazan bir gazeteci. Bu güne dek en küçük yalanı, yandaşlığı görülmemiş en namuslu kalemlerden biri. “O yazmayacak da babam mı yazacak?” desek az gelir böyle saçmalayanlara.

Nazilerin doktorları da bilim adamıydı, atom bombasını yapanlar da… Bunlar, insanları kobay olarak kullanmakta hiç sakınca görmemişlerdi. Daha yakın zamanda, on yıl öncesinde, Afrika’da Hindistan’da yaptıkları aşılarla masumlara kıyanlar, kısır bırakanlar da ona bakarsanız bilim adamı. İlaç firmalarından para alan doktorlar konusunu da mı duymadınız? İlaç şirketleriyle ortak çalışanların neler yaptıklarını, yabancı diliniz yoksa, Soner Yalçın’ın kitabından bir zahmet okuyuverin.

Özel hastane zincirleri, ilaç şirketi sahipleri seni mi düşünür, hasta sayısının, ilaç satın alanın, kullananın çok olmasını mı ister kâr edebilmek için?

Bilim Kurulu üyesi Azap, en son ne demişti, maske kullanımı ne zaman bitecek sorusuna: “ … maskeye aylarca devam edeceğiz. 20-24 ay sürmesini bekliyoruz. Ancak çok etkili bir aşısı bulunursa bu süre kısalabilir.”

Yani daha film yeni başladı.

Ben öğretmenim. Bizler derslerimizde bir şey öğretirken, ben bilmem, bunu bilim adamı bilir diye susmuyorduk, susulmaz çünkü, insan bedenini de öğretiyorduk, ruh sağlığı ile ilgili konuları da, tarihimizi de, coğrafyamızı da…

Böyle olsa zaten okullara öğretmen bulunmaz. Gazeteci de bulunmaz halkı her konuda aydınlatacak, uyaracak, doğruları anlatacak…

Hem öğretmenlik çok başka bir meslektir, okulundan yetişmek gerekir, bu yüzden, ülkemizdeki öğretmen yetiştiren kurumlar sırasıyla kapatılmadı mı, çok yıllar önce, Atatürk’ün ortaöğretime öğretmen yetiştirme için kurduğu ana kuruma bile (Gazi Eğitim Enstitüsü) kilit vurulabildi. Günümüzde öğretmenlik, sertifika biriktirme, sınava girme, kendini sınava sokana beğendirmeye kadar düştü, siyasallaştırıldı…

Ne sendikası kaldı öğretmenlerin, ne her konuda fikirlerini söyleme, greve gidebilme hakları kaldı…

“Gezi olayları” ülkemizin son halk eylemleriydi…

Cumhuriyetin emanet edildiği gençlik nerede? Ellerinde akıllı telefon, gece gündüz kesintisiz yayında olan “Acun eğitimi”ndeler, hepsi, aylardır ev hapsinde. 68 kuşağı son demlerini yaşıyor, anılarıyla avunuyor… 65 yaş ve üstü çalışmıyorsa, “hazır yiyiciyse,” emekliyse çocuk muamelesi görüyor, bakıma muhtaç sınıfındalar yetmiş beş gündür.

Dünyayı artık bilim adamlarının makaleleri, fikirleri değil “paranın gücü” yönetiyor, kuralları belirliyor. Bunu bilmiyor olamazsınız!

Bu salgın olmayan “salgının,” insanları aşılayarak çipleme için uydurulan salgının (gripten insanlar her yıl ölüyordu, ölür, ölecektir) propagandasını yapmak korkutma amaçlı hep aynı ajansın hazırladığı, ürküten, kabusu andıran, can çekişen, makinalara bağlı, çevresi robot görünümlülerle çevrili insan fotoğraflarını, hastane odası fotoğraflarını, mezar, mezarlık, tabut, ölü torbası resimlerini kullanmak bunu yayanlara para kazandırıyorsa, bu yapılanların cezası, yaptırımı yoksa, kimse dur diyemiyorsa bu haydutluğa, algı yönlendirme tuzağına; siz istediğiniz kadar çırpının sizin algınızla oynuyorlar diye uyarın çevrenizi, biliyoruz boşunadır hepsi…

Boşuna çırpınışlar bile size koyuyor. Öylesine paniktesiniz, suçüstü edilmişsiniz… Tarafınız yanlış, insanlıktan yana değil… Yoksa neden yazılarımız bilgi ağından kaldırılsın, sakıncalı bulunsun, ha bire uyarı alalım… Açıklayıcı konuşmalar (videolar) silinsin, bilim insanları susturulsun…

Çete başı bilgisayarcı, kendi imzasıyla 14 milyar aşı hazırlanacağını söylüyor, daha ne desin? Derdi, bunun herkese nasıl ulaştırılacağı imiş. Herkese, dikkat edin herkese… Dünya tarihi böyle bir şeyi yazmış mı? Herkese aşı mecburiyeti olabilir mi? Bize düşen bunun üstüne düşünmek. “Gribin kesin bir aşısı olamayacağına, bu virüsler her yıl değişime uğradıklarına göre bu adamlar ne yapacaklar bizlere, deyin! Deyin ki, nesliniz soyunuz kurumasın, milyarları bir tıkla öldüremesinler, hastalandıramasınlar, bilgisayarla yönlendiremesinler, tutsak edemesinler, insanlık bunlara köle olmasın…

Hiçbir şey yapamıyorsanız, bari kraldan çok kralcı olmayın!

“Bir iş bin laftan evlâdır!”

Bekleyin görün!

Feza Tiryaki, 7 Haziran
*Sözüm meclisten dışarı, gerçekten maske kullanmak zorunda olanları, hastaları ayırarak.
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 986
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x