Küçük Bir Öykü...

Küçük Bir Öykü...

İletigönderen faruk haksal » Prş Eki 27, 2011 15:08

Geçenlerde kuş uçmaz kervan geçmez bir beldemizin deniz kıyısında mekan tutmuş salaş bir meyhanede iki “kafa”dar yurttaş, küçük küçük dem/leniyorlardı…
Az biraz çakır keyif olan birincisi şöyle diyordu arkadaşına:
- Ben geliştim!.. Artık televizyon dizilerine dayanabiliyorum… Artık alçaklıklar karşısında apışıp kalıp, şaşırmayabiliyorum… Artık cehalet karşısında bile [bazen] paniğe kapılmayabiliyorum!..
Sonra bir küçük yudum daha alıyordu kadehinden.
Susuyordu.
Söylediklerinin aksine görünüşünde bir dayanıksızlık, gözlerinde şaşkın bir ifade ve yüzünün etrafına sinmiş gergin bir panik vardı.
Karşısındaki kişinin ise oldukça bilmiş bir görünüşü vardı. Şöyle diyordu:
- Kısa boylu adam için güneş biraz daha erken batar. Ve aynı güneş ertesi sabah kısa boylu adama, uzun boylulara nispetle daha geç görünür.
Ama küçük adam küçüklüğünü kendi yaratır.
Küçük düşünür.
Küçük şeylere üzülür.
Çünkü küçücüktür.
Çakır keyif arkadaş suskunluğunu koruyordu.
İçinden ve çok çok derinden “geliştiğini” düşünüyordu.
Çünkü “küçük adam gerçeği”ne dayanabiliyordu.
Bu gerçeğin küçük sözlerle ifade edilmesinden kaygı duymuyordu.
Arkadaşının umarsız tavrına artık şaşmıyordu.
Büyük sözlerin ardındaki küçük kelamları seziyor ve paniğe kapılmıyordu.
Gül gibi geçiniyorlardı böylece iki arkadaş.
Çakır keyif olanı elindeki kadehi, dibini görecek kadar dikti başına.
Arkadaşı giderek daha da küçük görüyordu onu artık. Ne tesadüf, o da arkadaşını…
Güneş batıyordu.
Her ikisi de aynı masanın karşılıklı iki iskemlesinde oturdukları için onlar için güneş aynı anda düşüyordu karşıdaki tepenin ardına.
Biraz sonra hesap istediler garsondan.
Çakır keyif olanı hesap pusulasına gözlerini daha da küçülterek baktı.
Bir çırpıda ödedi hesabı.
Arkadaşının böyle küçük hesaplarda bezi yoktu.
Kalktılar masadan hep birlikte, yürüdüler kapıya doğru birer birer. Sonra dışarısının yabancı yüzleri onları karanlık bir sokağın kaldırımda birlikte kıldı.
Yürüdüler hep birlikte ve yan yana, ama…
Bir türlü beraber olamadılar!
Gün geçti, devran döndü.
Kadehlerden akarak insan ruhunu damıtan alkol idrar torbasından geçti, malum çukura düştü.
Sabah oldu.
Güneş doğdu.
Ve günün ilk ışıkları ile ayık bir güne başladı her iki arkadaşta, ayrı ayrı v tek başlarına…

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com
Faruk Haksal
Kullanıcı küçük betizi
faruk haksal
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 344
Kayıt: Pzt May 24, 2010 10:01

Şu dizine dön: Faruk HAKSAL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x