Yeni Savaş Yönteminde Karargah, Ön Cephe ve Arka Cephe Kavramları

Psikolojik savaş / harekat, bir ordu gücünün işgal harekatına başlamadan önce, o ülkeye obüslerle, havan mermileri ile saldırmasına benzer. Ancak buradaki obüsler ya da mermiler, düzenli orduların kullandığı silahlar değildir.


Bu savaşın ön cephesinde toplumu biçimlendiren medya, sosyal medya ve benzer kitle iletişim araçları bulunuyor. Küresel güçlerin para desteği sağladığı sözde sivil toplum örgütleri (NGO'lar),toplumda öne çıkmış sanatçılar, film oyuncuları, psikolojik savaş elemanı olarak görev yapan kimi köşe yazarları da ön cephede yer alan "öbüs" ve "havan mermileri"dir.

Arka cephede yer alan küresel finans şirketleri, ana karargah olarak bulunur. Psikolojik harekat, ön cephede yer alan, algı yönetimi ile toplumu biçimlendirmeye çalışan medya ve sivil toplum örgütleri eliyle yürütülür. Amaç, kendi çıkarlarını, hedef aldığı toplumun çıkarlarıymış gibi sunmaktır. Bu algıyı gerçekleştirmek için karşı tarafın düşüncesini, kendi düşünceleri doğrultusunda biçimlendirmek, bu biçimlendirmeye dönük bir argüman geliştirmek esastır. "Demokrasi", "insan hakları", "çocuk hakları" , "küresel barış" gibi genel kabul gören söylemler dışında, "uluslararası kamuoyu" gibi belirlenemeyen bir güç algısı yaratılır.

Topluma yönelik bu ideolojik taarruz gerçekleştirilirken, diğer yandan içeriden satın alınan "yerli ittifaklar", silahlandırılan terör örgütleri ile silahlı müdahale yöntemleri devreye sokulur. İki yöntem, "yumuşak güç" ve vekalet savaşlarında görev verilen örgütlerin terör yöntemleri, iç içe geçer. Amaç, kontrollü bir gerilim stratejisini devreye sokarak, toplumda karmaşa yaratmak, o ülkenin halkını teslim almaktır.

Türkiye'de özellikle son yıllarda yaşanan terör, sokak hareketleri, medya üzerinden gerçekleştirilen operasyonlar, kent merkezlerinde patlayan bombalar, 15 Temmuz iç savaş ve işgal denemesi yukarıda anlattığımız tanımlara somut örneklerdir.

Aynı anda evlilik programları, "sörvayvır" tipi programlar gün aşırı beyinlerimize saldırırken, Ankara'da, İstanbul'da, Gaziantep'te patlatılan bombalar iç içe geçer. Bir taraftan beyinlerimiz teslim alınmaya çalışılırken, diğer yandan topluma korku salınmaya çalışılır.

Son örnek Sayın Banu Avar'ın "Zemberek" kitabından.

“ Bir milletin kültürel kodlarıyla oynanır, tümü küresel şirketlere bağlı ana akım medyayla topluma virüs atılır. Melezli, hibrit bir kitle anlayışı yaratılır. Bireyler, atılan virüsle farklı politik bakışları sahiplenir ve diğerlerine, sosyal medya aracılığıyla bulaştırır.

… Bu virüs sadece fikirler değil, terör mangaları, istihbarat ajanları, etki ajanları olacaktır. “Mülteciler” bu iş için ideal zemin yaratır. Sivil orduların liderleri, Washington’un, Londra’nın hizmetindedir.”

Sonuç olarak yeni savaşlarda, düzenli ordular değil, dijital ya da silahlı ‘sivil savaşçılar’ kullanılır.”

Banu Avar – “Zemberek” , sayfa 65 – 66

Ekonomisi, siyaseti, kültürü dışa bağımlı hale getirilen ülkemizde teslim alamadıkları bir kuvvet kaldı. TÜRK MİLLETİ. On yıllardır bir türlü tam olarak egemen olamadıkları Türk ulusuna, uzun vadede bundan sonra da egemen olamayacaklar.

Mithat Akar

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226