'Kürt Sorunu', 'Eşit Yurttaşlık' ve CHP / Metin AYDOĞAN

'Kürt Sorunu', 'Eşit Yurttaşlık' ve CHP / Metin AYDOĞAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Şub 22, 2018 9:50

'Kürt Sorunu', 'Eşit Yurttaşlık' ve CHP

‘Eşit yurttaşlık’ diye ifade edilen siyasi anlayış, eşitliği yurttaşlar arasında değil, etnik ya da dinsel yapılar arasındaki eşitlik olarak görür. Bu anlayışın toplumdaki karşılığı, azınlık ayrıcalıklarının anayasal hak haline getirilerek devlet politikasına yerleştirmektir. ‘Eşit yurttaşlığın’ dayanakları olan; çok dillilik, anadilde eğitim, özerk yönetim ya da yerel yönetimlere yetki devri; etnik topluluklara hukuksal kimlik kazandıracak girişimlerdir. Bu girişimlerle ulus devlet karşısına; din ve ırk farklılıklarına dayanan çok kültürlü federatif yapılanmalar çıkarılmaktadır.

Kurultay Bildirisi

Cumhuriyet Halk Partisi, 3-4 Şubat 2018 günleri Ankara’da 36. Olağan Kurultayı’nı yaptı ve burada, bir bildiri kabul edildi. ‘Kurultay Bildirisi’ olarak yayınlanan bildirinin 11.Maddesinde şunlar yazıyordu; “Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir”.

Kurultay bildirisinde yer alan bu madde, bir hafta sonra yapılan Merkez Yürütme Kurulu toplantısında, “bütün toplumsal sorunlara” dek genişletilerek karar haline getirildi. Karar şöyleydi; “Kürt sorunu dâhil bütün toplumsal sorunlarımızı, eşit yurttaşlık temelinde, ulusal bütünlük ve toplumsal uzlaşı ile çözeceğiz”.

‘Eşit yurttaşlık’ tanımı, daha önce, ‘eşit vatandaşlık’ sözcükleriyle; AKP ve HADEP tarafından dile getirmişti.

“Eşit Yurttaşlık”

‘Eşit Yurttaşlık’ tanımının; Cumhuriyet’in adını taşıyan ve ona sahip çıktığını söyleyen, Türkiye’nin ikinci büyük partisi tarafından benimsenmesi, önemli bir olaydı. Cumhuriyet ve onun ideolojik dayanağı Kemalizmle uzlaşması olanaksız bir anlayış, ‘eşit yurttaşlık’ tanımıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nin resmi görüşü yapılıyordu. “Kürt sorununu (ve bütün sorunları) eşit yurttaşlık temelinde çözmek”, Atatürk’le bağlarını tümüyle kesmek demekti. Gelişmenin önemi buradan geliyordu.

Konu, gerek parti içinde, gerek kurultayda ve gerekse kamuoyunda tartışılmamıştı. Ne anlama geldiği yeterince irdelenmemiş, araştırması yapılmamış, yukarıdan gelen bir buyrukla gündeme getirilmişti. Toplumbilim literatüründe olmayan uydurma bir sözcük olan “eşit yurttaşlık”ın ne olduğunu, Türkiye’yi nasıl etkileyeceğini; kurultay delegeleri ve kamuoyu bilmiyordu ama bu savı ileri sürenler biliyordu.

Bu konuyu ve taşıdığı önemi, sayıları az da olsa, yurtsever aydınlar da biliyordu. Sesleri çok duyulmasa da, halkı yalnızca onlar uyarmaya çalıştı.

Söylemler

‘Eşit Yurttaşlık’ tanımını; önce, Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi CHP Konya Milletvekili Musa Kart, 2013 yılında dillendirdi. Kemal Kılıçdaroğlu, 9 Temmuz 2017 ünlü Maltepe Mitingi’nde konu etti. 4 Şubat 2018’de Kurultay Bildirisi’ne girdi, 9 Şubat 2018’de Merkez Yürütme Kurulu’nda parti görüşüne dönüştü.

‘Eşit Yurttaşlık’ın dillendirildiği 5 yıl içinde, bu tanım yönünde neler yapılacağı bir türlü açıklanmadı. Tanım, altı boş bir siyasi sözcük olarak bırakıldı. Görünüşteki anlamsızlık, girişimin iç siyasetten çok dışarıya, özellikle Avrupa Birliği’ne ileti gönderildiği çağrışımı yapıyordu. AB yetkilileri, ”Türkiye’de 25 etnik grup var, hakları verilmelidir” diyerek; ‘eşit yurttaşlık’ la ifade edilen anlayışı Türkiye’de politik uygulama haline getirmek için yoğun çaba harcamışlardı.

Ne Olduğu Değil Ne Olmadığı

Konuyu CHP’de ilk kez dillendiren Musa Kart, 2013’te yaptığı açıklamada, ‘Eşit Yurttaşlık’ın ne olduğunu değil, ne olmadığını anlattı ve aynısıyla şunları söyledi; “Bu anlayışı benimsemesi demek, Türk milleti kavramını, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurucu ve önder rolünü, Anayasa'dan çıkarmak demek değildir”.

Oysa, tam olarak ‘öyle demekti’. Ne olduğunu söylemeden ne olmadığını söylemek bunun kanıtıydı. Atatürk, bugün ‘eşit yurttaşlık’ adı verilen anlayışı ortadan kaldırmak için bir ömür harcamıştı. Osmanlı’nın yıkıntıları içinden görkemli bir devrim çıkarmış, devrimi Bağımsız ve güçlü bir ulus devlet üzerine oturtmuştu.

Kürt “Sorunu”

Emperyalizm destekli PKK kalkışmasını ‘Kürt sorunu’ olarak gören CHP, yalnızca bu tavrıyla bile Atatürkçülükten uzaklaşmış olduğunu göstermektedir. Bugün, ‘sorun’ diye söz edilen etnik yapılanma; 1923’te en ileri ve en demokratik bir biçimde çözülmüştü. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes, ayrım gözetilmeden bu ülkenin eşit yurttaşları yapılmıştı. Siyasi demokrasi tarihinde daha ileri bir çözüm de yoktu, bugün de yoktur. “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” tanımı, Türkiye’de Anayasa maddesiydi.

Etnik topluluklardan ulus oluşturma, Batı Avrupa toplumlarında kapitalizmle birlikte ortaya çıktı. Fransız Ulusu; Franklar, Normanlar, Basklar, Brötanler, Provanseller; İtalyan Ulusu; İtalyotlar, Etrüskler, Venetler ve Liguryalılar gibi etnik topluluklardan oluşuyor. Fransa’da Franklar, İtalya’da İtalyotlar; dillerini ulusa vermişlerdir. Bu ülkeler tek dile bağlı ulus devletlerini kurmuşlar, ödünsüz korumuşlardı; bugün de korumaktadırlar. Buralarda, herhangi bir etnik yapıdan ‘sorun’ diye söz etmek akla bile gelmez.

“Eşit Yurttaşlık”, “Anayasal Vatandaşlık”, “Çok Kültürlülük”

Ne anlama geldiği, amacının ne olduğu gizlenerek açıklanan ‘eşit yurttaşlık’ tanımı; etnik yapılara ayrıcalık öngören ve küreselleşme ideolojisinin, ‘ulusal yurttaşlık’ kavramına karşı ileri sürdüğü bir projedir. Toplumsal düzeni; etnik, dinsel ve kabilesel ayrışmalarla bölmeye, bu yolla ulus devleti dağıtmaya yönelen bir girişimdir. ‘Yurttaşlık’ anlayışını etkisizleştirmek için geliştirilmiştir.

‘Eşit yurttaşlıkta’, eşitlik yurttaşlar arasındaki değil, etnik ya da dinsel yapılar arasındaki eşitliktir. Bu anlayışın toplumdaki karşılığı, azınlık ayrıcalıklarının anayasal hak haline getirilerek devlet politikasına yerleştirmektir. ‘Eşit yurttaşlığın’ dayanakları olan; çok dillilik, anadilde eğitim, özerk yönetim ya da yerel yönetimlere yetki devri; etnik topluluklara hukuksal kimlik kazandıracak girişimlerdir. Bu girişimlerle ulus devlet karşısına; din ve ırk farklılıklarına dayanan çok kültürlü federatif yapılanmalar çıkarılmaktadır.

CHP Yönetimi Ne Yapmak İstiyor

Atatürk’ten giderek uzaklaşan ve bağları kopmaya doğru giden bugünkü parti yönetimi, ‘eşit yurttaşlık’ üst başlığıyla, altını doldurup açıklamaktan belli ki çekindiği bir kavram getiriyor. Gerçek amaç ve hedeflerini açıklamıyor. Bunu, kavram arkasında gizli tutuyor. İçte ve dışta, iletmek istediği yerlere ‘mesaj’ gönderiyor ve yurtseverlerin bunu görmeyeceğini sanıyor. Bu yol yol değildir. Bunun; ne kendine, ne ülkeye ne de ‘mesaj’ ilettikleri yerlere bir yararı vardır.

CHP yönetimi, en azından bu konuda Atatürk’ü incelemeli; bugüne yönelik, halkta karşılık bulacak bir siyaset izlemelidir.

Metin AYDOĞAN, 21 Şubat 2018
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Metin AYDOĞAN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x