Kürt sorununda yeni süreç

İzlem (Strateji) - Bazen barışın, bazen de savaşın sanatı...

Kürt sorununda yeni süreç

İletigönderen tuba » Pzt Ağu 11, 2008 10:50

ABD bölgedeki çıkarları gereği, Türkiye'yi zorluyor...

Kürt sorununda yeni süreç

Körfez Savaşı'nın ardından uygulamaya konulan 'Ortadoğu'da Kürt Devleti' projesi 'Çekiç Güç'e sağlanan destekle güçlendi. Gelinen noktada bu yapının aşama aşama tanınması planlanıyor. Bu plan, Türkiye'nin çıkarlarıyla tamamen çelişiyor. Batı'nın bölücü örgüt yandaşlarına sağladığı yardımlar sürüyor. Türkiye'nin emperyalizmin güdümünden sıyrılarak çıkarları doğrultusunda ulusal kararlar alması, geleceği açısından yaşamsal önem taşıyor.


ABD'nin koruması altında, "Batı destekli Kürtçülük" akımının günümüzde hızla geliştiğini, bu akımın gelişmesinde başta İngiltere olmak üzere AB içinde bölgesel çıkarları olan kimi ülkelerin de önemli roller üstlenerek Irak'ın kuzeyindeki "Kukla Kürt Devleti"ni desteklediklerini biliyoruz.

SİNSİ PLAN

ABD ve Batı emperyalizminin Kurtuluş Savaşı öncesi Türkiye için öngördüğü plana göre yurdumuzda yaşayan Kürtlere "Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzeride özerk bir Kürt devleti kurulması" görüşü örtülmeye çalışılmasına karşın bugün de güncelliğini korumaktadır. Dış güçler aracılığı ile yayımlanan, Roma'daki NATO Savunma Koleiji'nde subaylarımızın önüne konan "Türkiye'nin bölünme haritası" perde arkasında ileriye dönük sinsice hazırlanmış bir planın varlığını kanıtlamaktadır. Böyle bir planı hâlâ "Komplo teorisi", "Bu ABD'nin resmi görüşü değildir" şeklinde yorumlayan, emperyalizmin hizmetinde hareket eden kimi tatlısu aydınlarıyla içimizdeki işbirlikçiler ve bölücüler Milli Mücadele dönemindeki "mütareke basınını" aratmaktadır.

Irak'ın kuzeyinde karşılıklı ziyaretlerle gün geçtikçe güçlenen "Kürt Devleti'nin tanınması" sorunu güncelliğini korumakta, içimizdeki bölücüler de kendi amaçlarını gerçekleştirmek için dış güçlerle işbirliğini sürdürmektedirler. Örneğin DEP'in eski bir milletvekili, Kraliçe II. Elizabeth'in ülkesinde, Avam Kamarası'nda düzenlenen panelde milletvekillerine, lordlara ve İngiliz medyasına açıklamalarda bulunurken, "PKK bizim sigortamız" demekten geri kalmamış, "PKK'nın Kürt halkı ve DTP ile bir bütün olarak ele alınması gerektiğini" savunmuştur.

Mayıs ayının son haftasında (2008) Washington'u ziyaret eden Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani'nin, ABD Başkanı Bush ve Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile görüşmesi, başta Başkan Bush olmak üzere diğer ABD'li yetkililerin Kürt yöneticilerini destekleyen açıklamaları ABD'nin Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle sarsılmaz bağlarla bağlı olduğunu göstermektedir. ABD'nin bu tutumundan cesaret alan Neçirvan Barzani'nin Irak Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) internet sitesinde yer alan açıklamasında, "ABD ile ilişkilerimiz hiç bu kadar iyi olmamıştı" demesi, ayrıca ABD'ye yaptığı ziyareti kastederek, "Burada gerçekleştirdiğimiz bütün görüşmelerde Amerikan yönetiminin Kürdistan bölgesine büyük önem verdiğini hissettim" şeklindeki sözleri Neçirvan Barzani'nin yakın müttefiki olarak nitelediği Amerika'dan mutlu bir sonuçla ayrıldığını göstermektedir. Neçirvan Barzani'nin Washington'da ABD Başkanı Bush ile yaptığı görüşmenin ardından Amerika'nın Sesi Radyosu'na verdiği demeçte (ANKA Ajansı'nın haberi, 26 Mayıs 2008) Türkiye ile PKK arasındaki çatışmanın sona erdirilmesi için siyasi çözüm gerektiğini öne sürmesi, Kürt yönetiminin PKK sorununa bakış açısını göstermesi yönünden üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir gelişmedir.

ABD ve Batı emperyalizminin PKK terörü ile başlattığı kanlı süreç ne acıdır ki bugün artarak devam etmektedir. Körfez Savaşı'yla Irak'ın kuzeyinde ortaya çıkan otorite boşluğu o yıllarda "Çekiç Güç"ün koruması altında doğan Kürt yapılanması ile doldurulmuş, TBMM tarafından "Çekiç Güç"ün görevinin altı ayda bir uzatılması Irak'ın kuzeyinde ABD destekli bugünkü yapılanmanın güçlenmesinde önemli bir rol oynamıştır. O günleri acıyla yaşayan, Talabani ile Mesud Barzari'nin güvenilir kişiler olmadığını sık sık gündeme getirerek bizi yönetenleri uyaran Uğur Mumcu Cumhuriyet'te yayımlanan 26 Temmuz 1992 tarihli yazısında şöyle demişti:

TALABANİ'NİN İPİ

"Talabani'nin bugüne kadar işbirliği yapmadığı örgüt, parti ve devlet kalmamıştır. Talabani'nin yarın kiminle, ne işbirliği yapacağı bugünden kestirilebilir mi? Talabani, Amerika'nın Ortadoğu'daki piyonlarından biridir. Hiç de güven vermeyen bir geçmişe sahip olan Talabani'nin ipi ile Türkiye, Ortadoğu'nun karanlık kuyularına nasıl inebilir?"

Talabani ve Barzani'yi sadık müttefiki olarak gören ABD'nin Türkiye'yi Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle görüşmeye zorlaması, ilerleyen zaman dilimi içinde kurulmakta olan "Kürt Devleti"nin tanınması için harcanan çabalar, hazırlanan planın bir parçasıdır.

ABD'nin dayatmaları şeklinde değerlendirilebilecek yaşamsal önemdeki bu istekler karşılığında ve 5 Kasım 2007'de Washington'da Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı Bush arasında varıldığı ileri sürülen uzlaşmaya göre ABD Türkiye'ye yalnız ekonomik alanda değil, siyasi ve askeri alanda da desteğini esirgemeyecek, günün koşullarına göre bu destek daha arttırılacaktır.

ABD'nin hemen her fırsatta Türkiye'nin yaşamsal önem taşıyan, geleceğimizi yakından ilgilendiren isteklerine karşın PKK konusunda ne ölçüde içtenlikli davranacağı kuşkuludur. ABD'nin PKK'ya karşı "etkili bir şekilde çalışmaya büyük önem ve öncelik verdiği" şeklindeki açıklamaları ayrıca ABD'nin Ankara Büyükelçisinin "Biz terör örgütleriyle hiçbir ilişkiye girmeyiz... Böyle bir işbirliğini kesinlikle düşünmeyiz..." şeklindeki sözleri gerçekleri yansıtmamaktadır. (Cumhuriyet, 10 Mayıs 2008, ABD Büyükelçisi Ross Wilson'un Cumhuriyet'e verdiği özel demeç)

ABD'nin tüm bu açıklamalarına karşın, gerek PKK'yı gerek PKK'nın uzantısı olan ve İran'a karşı kullandığı bilinen PJAK'ı tümüyle elden çıkarması beklenmemelidir. Böyle bir siyaset ABD'nin bölgesel çıkarlarına da ters düşmektedir. Bu nedenle gerek ABD ile gerek Irak'ın kuzeyindeki Kürt yönetimiyle sürdürülecek ilişkilerde "Kürt sorununda yeni açılımlar" konusunda ülkemizin yaşamsal önemdeki çıkarlarını da düşünerek çok dikkatli olmak zorundayız.

ABD yanlısı bir "Kürt Devleti"nin yeni Ortadoğu düzeninde de dengeleri alt üst edebileceğini, bu çok tehlikeli oyunda Türkiye'nin ABD ve Batı markalı mayınlarla döşenmiş engebeli bir yola doğru hızla sürüklendiğini fark edemeyenler büyük bir yanılgı içindedirler.

Ortadoğu'nun karanlık kuyuları içinde emperyalizmin güdümünden sıyrılarak ulusal çıkarlarımız doğrultusunda kararlar almamız ülkemizin geleceği açısından yaşamsal bir önem taşımaktadır.


Daver DARENDE - Emekli Diplomat - Yazar - TUSAM
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Şu dizine dön: İzlem (Strateji)

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x