Kurucu İradeden Y-CHP'ye... / Mustafa KAYA

Kurucu İradeden Y-CHP'ye... / Mustafa KAYA

İletigönderen mustafakaya1919 » Cum Oca 25, 2013 15:58

KURUCU İRADEDEN Y-CHP'YE
CHP seçmeni yıllarca Deniz Baykal’dan dert yanmış çeşitli kurtuluş mücadelelerine girmiştir.Özellikle yerel seçimlerde Baykal’dan rahatsız tabana yeni bir umut olarak Kemal Kılıçdaroğlu görünmüştür. Ancak parti geleceği CHP seçmeni tarafından iyi tahlil edilemeyerek (bugün gelinen noktayı baz alırsak) Türkiye’nin en köklü partisi Kılıçdaroğlu’na emanet edilmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun neden ve kimler tarafından parlatıldığı bilinmez ancak görünen odur ki gelen gideni çoktan aratmıştır.
Yine bugünün tablosuna bakılarak Deniz Baykal’ın parti programını temsil eden 6 oka bağlılığı Kılıçdaroğlu ile kıyaslanamaz niteliktedir. ( Bu cümle bir Baykal savunusu kesinlikle değildir.) Selcan Taşcı’nın özetlediği gibi Y-CHP de milliyetçiliğin yerini kürtçülük, hakçılığın yerini bölücülük almıştır. Bu değişimi öngören birileri de hala ispatlanamamış bir yerden servis edilen bir kasetle partiyi alaşağı etmiş, partinin yeniden dizaynı konusunda çaba harcamış ve sonucunu da almıştır.
Cumhuriyetin kurucu partisinde hızlı bir değişim yaşanmaya başlanmıştır. CHP Mersin Milletvekili Ali RızaÖztürk’ün “Emperyalizmin solcusu” olarak nitelediği Sosyalist Enternasyonel’e, emperyalizmle son yüzyılın en büyük savaşını vermiş ve neticesinde devlete milil politika üretmesi amacıyla kurulmuş CHP’nin genel başkanı, başkan yardımcısı olmuştur. Ne acıdır ki 24. Sosyalist Enternasyonal toplantısında “ İsrail ve Filistin sorununa benzeyen Kürt sorununa çok taraflı çözüm gerekiyor. Irak, İran, Türkiye, Suriye ve Kürt halkı ile BM ve uluslar arası kuruluşlar çok taraflı çalışmalı. Kürt sorunun çözümü, halkların korunması, Kürt halkının güvenlik ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik özel çalışma grubunun, uluslar arası yasalara göre kurulmasına karar verilmiştir” metninin altına imza koymuştur. Bu metnin ne ima ettiği çok açıktır. Batıya müdahale için meşrulaştırma mesajları verilmiştir ve açıkça BM’ye davetiye çıkarılmıştır.
Ancak bir siyasi partideki değişimi eleştirmek için tek başına liderini incelemek yetersizdir.
Son genel seçimlerde CHP milletvekili aday listeleri iyi tahlil edilmelidir. Toplumsal ve siyasal dezenformasyon için mi, küresel satranç oyuncularına iktidar alternatifiyiz mesajı vermek için mi yoksa oy oranını birkaç puan arttırmak için, bölücü yola girmiş ancak seçmen hüviyeti olan kesimin gönlünü almak için mi bilinmez, Bingöl’de, Diyarbakır’da, Hakkari’de ve Kars’ta terör örgütü üyeliğinden hüküm giymiş adaylara yer verilmiştir. Seçilmeseler dahş Atatürk’ün kurduğu bir yapının son halini görmek için iyi bir referans olmuşlardır.
Seçilmemişler üzerinden eleştirmekte yetersiz olur(!) diyerek seçilmişlere göz atalım.
Sezgin Tanrıkulu. Abdullah Öcalanın ve Habur’da ki bayraksız adaletin avukatlığını yapmış Diyarbakır Barosu eski başkanı. Üstelik bebek katili, 30 bin masumun faili olan bu terörist başını savunmuş bu isme İnsan Haklarından Sorumlu genel başkan yardımcılığının verilmesi de manidardır. Yıllarca PKKlı cenazelerinde devlet aleyhine propaganda yapmış ve bölücü örgütü bölgesel aktör nitelemesiyle yücelten bir insan. Bu hamlenin temel mesajıda başta alıntı yaptığımız gibi milliyetçilik okunun Kürtçülüğe ( etnik milliyetçiliğe) dönüştürüldüğüdür.
2. Dünya Savaşından sonra emperyal merkez okyanus ötesine kaymış ve 1919 da bu sömürü sisteme karşı oluşan milli ruhun karşı duruşu da bu güce yönelmiştir. Ancak yine Doğa Hakları ve Sosyal Politikalrdan sorumlu genel başkan yardımcısı Şafak Pavey, ulus devletlerin günümüzde ki en büyük düşmanı kimliğini gizlemeyen ABD ‘nin, yine bu emel üzerine çalışan Dışişleri Bakanından, Türkiye’de karşı operasyonların uygulama merkezi ABD büyükelçiliğinde ödül almayı kendine yedirmiş, bununla kalmayıp aldığı ödülü gurur kaynağı olarak lanse etmiştir.
Y-CHP’nin Eskişehir Milletveki eski Genel Sekreter’i Süheyl Batum, BOP’un kanıksanması ve uygulanabilirliğinin artması amacıyla hayata geçirilmiş “Türkiye 2007 projesi” ne destek veren, daha geniş çalışma sahası yaratmak amacıyla rektörü olduğu Bahçeşehir Üniversitesinde “Amerikan Araştırmaları Programı” adlı bir yapılanmaya öncülük etmiştir. ( Dileyen bu projeyi Erol Bilbilik Hocanın Açılım Kıskacı kitabından inceleyebilir)
Hüseyin Aygün. Şüphesiz hakkında tartışmaya bile gerek olmayan bir isimdir. PKK’lılara “iyi çocuklar” diye hitap ederek sonrasında Seyit Rıza çıkışı ve “ Türkler Yunanlılara etnik temizlik yaptı” söylemleriyle CHP’nin nasıl bir operasyona maruz kaldığını gözler önüne sermiştir. Halen daha “Y-CHP’nin aykırı çocuğu” sıfatıyla parti içinde korunması da gelinen noktada Atatürk’ten emanet kalan bir partiden, Atatürk ruhunun nasıl dışlandığının açıkça ispatıdır.
Bütün bu ihanet bu ihanet boyutundaki gaflet tablosuna karşı ise bir dip dalgası niteliğinde tepkiler oluşmaktadır. Çünkü seçmen bu duruma illaki müdahil olacaktır. Zaten seçmenden önce, halkla bağlarını koparmamış milletvekilleri oluşan vaziyetten son derece rahatsızlar. Bu vekillere ise ses veren Birgül Ayman Güler’dir.
Birgül Ayman Güler’in meclis kürsüsünden yaptığı konuşma kamuoyuna yansıtıldığı gibi ırkçı değil, altı okta var olan milliyetçilik temellerine dayanan bir konuşmadır. Etnik milliyetçiliğin sosyalist altyapıda algılandığı, Türk milliyetçiliğinin ise faşist yaklaşım olarak yaftalandığı siyasetimize bir ders niteliğindedir. Ancak ne yazık ki Kılıçdaroğlu kendi vekilinin arkasında duracak cesaret ve iradeyi gösterememiştir. Uzun lafın kısası kurucu iradenin harcının karıldığı CHP’den, liberal, batı yanlısı ve hiçbir programı olmayan Y-CHP’ye umutsuz bir yolculuk başlamıştır…
Mustafa KAYA
Kullanıcı küçük betizi
mustafakaya1919
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Sal Oca 22, 2013 2:11

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x