Laiklik Karşıtlığının Odağı Olmuş Bir Partiye Koltuk Değneği Olmak CHP'ye Ne Kazandırır

Laiklik Karşıtlığının Odağı Olmuş Bir Partiye Koltuk Değneği Olmak CHP'ye Ne Kazandırır

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Ağu 05, 2011 20:48

LAİKLİK KARŞITLIĞININ ODAĞI OLMUŞ BİR PARTİYE KOLTUK DEĞNEĞİ OLMAK, CHP’YE NE KAZANDIRIR?

Genel Kurmay Başkanı ve kuvvet komutanları istifa ettiler.

Bu istifa karşısında CHP 5 maddelik bir bildiri yayınladı. Bildiriyi eski YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan okudu.

Bildiride “Hem komutanların hem de iktidarın bu tutumlarının tüm gerekçelerini kamuoyu ile paylaşması gerektiği”ni söyledi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının istifasıyla ilgili olarak, “Eyvallah, saygı duyuyoruz, demokratik tepki; fakat hangi gerekçe ile oldu bilmek istiyoruz” dedi.

Şimdi Koşaner Paşanın istifa mesajının bazı bölümlerini buraya özetleyerek, maddeler halinde yeniden aktarıyorum:


  • 1-“250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuş, evrensel hukuk kaidelerine, hakka adalete ve vicdani değerlere aykırı, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunmaktadır…

    2-14 general-amiral ile 58 albay, hürriyetlerinin tahdit edilmesinin yanı sıra mevcut yasalarımız gereğince bu yıl yapılacak Yüksek Askeri Şura’da değerlendirmeye girme hakkını kaybetmiş ve peşinen cezalandırılmıştır.

    3-iktidar ve taraf basın her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla TSK’yı bir suç teşkilatı gibi gösterip ulusumuzu silahlı kuvvetlere karşı tavır almaya teşvik etmektedir.

    4-Bu durum, çok defa yetkili makamlara iletilmesine, anlatılmasına ve takip edilmesine rağmen soruna yasal çerçevede çözüm bulunması mümkün olmadı. ..

    5-Genelkurmay Başkanı olarak personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğumu yerine getirmeme engel olduğundan, işgal ettiğim bu yüce makamda göreve devam etme imkânını ortadan kaldırmıştır.”

Bildiri bu. Peki, bu bildiri, yeterince açık değil midir? Kapalı – kapaklı, gizli – gizemli, simgesel bir yanı var mıdır? Bir ortaokul öğrencisi bile okuyunca, komutanların hangi gerekçe ile ayrıldıklarını anlayabilir.

Peki, Kılıçdaroğlu ve CHP yöneticileri niçin anlamıyor ya da anlamak istemiyor? Niçin bu konuda konuşma yasağı getirerek milletvekillerinin görüş, düşünce bildirme özgürlüklerini elinden alıyor?

Orduyu felç etmek için içeriden ve dışarıdan yapılan saldırılara göğüs germek, milletin ordusunu sahiplenmek, korumak milletin oyları ile seçilen vekillerin görevi değil midir?


CHP’nin 5 maddelik bildirisinin bir başka bölümünde ise, askerin sivil iradeye tabi olması, (şu anda sivil irade kim, elbette AKP) CHP’nin bu anlayışla silahlı kuvvetlerin siyasete karışmasına da karşı çıktığı bildirildi.” Ve “Askerin kışlasında kalması ve yasalarla kendine verilen görevleri yapmasının esas olduğu, askerin sıcak siyasetin içine çekilmesinin doğru olmadığı” vurgulandı.

Bu sözlerin, Bülent Arınç’ın “Asker benim memurumdur” ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) için söylediği “Bir köyde iki muhtar olmaz” sözlerinden ne farkı var?

AKP’nin niyeti belli. Amerika ile birlikte Türk ordusunu felç edip, görevini yapamaz duruma getirmek… ABD’nin Ortadoğu’daki BOP planını gerçekleştirmek, Kürdistan’ın kurulmasına yardımcı olmak?
Bunu anladık, anlayabiliyoruz. Bu, siyasal İslam’ın emperyalizmle işbirlikçilik karakteri ile ilgili geleneksel bir eylem biçimi. Peki, Atatürk’ün partisinin, Atatürk’ün gözü gibi koruduğu Türk Silahlı Kuvvetleri ile ne alıp veremediği var?

Koşaner Paşanın deyişi ile “250 general-amiral, subay, astsubay ve uzman jandarma çavuşun, evrensel hukuk kaidelerine, hakka adalete ve vicdani değerlere aykırı, hürriyetlerinden yoksun olarak tutuklu bulunduğu bir Türkiye’de…” ve Cumhuriyet Tarihinde ilk kez Genel Kurmay Başkanının ve kuvvet komutanlarının topluca istifa ettiği koşullarda söylenecek başka söz ve yorum kalmadı mı? AKP’nin bile savunamayacağı bu “sivillik palavraları”na sarılmak size mi düştü?

Sevgili Onur Öymen, bu sivilleşme hareketinin, yani Türk ordusunun sivil iradeye tabi olması çalışmalarının eski Hollanda Savunma Bakanı Van Eekelen’in başkanlığında, Hollanda sivil toplum kuruluşu CESS tarafından 2004 yılından itibaren yürütülmeye başlandığını, Hollanda’nın finanse ettiği ve AB’nin desteklediği çalışmaların özünü oluşturan 2006 tarihli raporunu kendi Facebook sayfasında yayınladı.

CHP, Batılı emperyalist devletlerin yıllar önce finanse ettiği bu sivilleşme girişimini sürdürmekle nereye varacağını sanıyor?

Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk’ün
dediği gibi “Cumhuriyeti savunmak siyaset değil, görevdir. “Türk ordusunun asli görevi, Cumhuriyetini ve Atatürk devrimlerini savunmaktır. Devletimizin temel değerlerini, varoluş nedenlerini savunmaktır. Bu siyaset yapmak değil, görev yapmaktır…”

Mustafa Kemal Atatürk, “Ben sivil idarenin emrinden çıkmam, saltanat ve hilafetten ayrılmam, kışlamda otururum, verilecek emirleri beklerim, gözlerimi kapar, vazifemi yaparım…” deseydi “Anadolu İhtilali” gerçekleşebilir miydi?

Sayın Kılıçdaroğlu, hangi taşı kaldırsanız altından cemaat çıkıyor. ABD çıkıyor. AB çıkıyor. PKK, Kürdistan çıkıyor. İkinci cumhuriyetçiler çıkıyor. İhanet çıkıyor… “Aziz vatanın kaleleri birer birer zapt edilirken” siz nasıl ordu sivil iradeye tabi olsun, kışlasında otursun, etliye sütlüye karışmasın” diyebiliyorsunuz? Siz nasıl Amerika’nın, Avrupa’nın oyunlarına gelip Türk ordusunun ve generallerinin sayısını azaltma yoluna gidiyorsunuz? Türk ordusunu yok etmeye çalışan merkezlere koltuk değneği oluyorsunuz?

Kemalizm’i Avrupa standartlarına uydurmakla, içi boş sivilleşme hareketleri ile hiçbir yere varamazsınız. Nitekim bu siyasetinizle seçimden önce yüzde 32’lere kadar düşen AKP oylarını yüzde 50’lere çıkarttınız.

Türban dediniz, üniversitelerde türban serbest oldu. Özerklik dediniz, özerklik ilan edildi. Yeni Anayasa yapılırken “Kürdistan” derseniz, hiç şaşırmayacağım.

Sayın Kılıçdaroğlu, laiklik karşıtlığının odağı olmuş bir partiye koltuk değneği olmaktan artık vaz geçin.


Kemalizm altı okla, Mustafa Kemal Atatürk’le, İstiklal-i Tam’la, yani tam bağımsızlıkla vardır. Bunlar olmayınca CHP de olmaz, 1923 Cumhuriyet devrimi hiç olmaz. “Ben cemaatlere saygılıyım, insanlarımız manevi dünyalarında cemaatlere yakın olabilir, türban sorununu ben çözeceğim” demekle CHP’nin AKP’den bir farkı kalmaz. Üstelik halk, aslı dururken taklidine prim de vermez.

CHP’nin yapacağı ilk iş kendisini emperyalizmin neoliberal ideolojisinden ve söyleminden kurtarmasıdır. Neoliberal düşünceyle, dinci ödünlerle, orduyu sivil iradeye, yani AKP’ye tabi kılma çalışmaları ile asla bir yere varamazsınız.

Neoliberal düşünce, sivilleşme masalları ABD emperyalizminin ideolojisidir. Bu akımdan uzak duran, Atatürkçü düşünceye yakın olur. Yığınları kazanmak istiyorsa eğer CHP, silkinip ayağa kalkmak, politikalarını anti-emperyalist bir temel üzerinde yeniden şekillendirmek; ÇÜRÜKLERİ ayıklayarak, Muharrem İnce, İsa Gök, Kamer Genç gibi ve şimdi burada adını sayamadığım yurtsever kişilerle devrimci, demokrat, Kemalist bir kadro oluşturup, mücadelesine devam etmek zorundadır.

Ali Eralp - 5 Temmuz 2011 - Güncel Meydan
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x