Lepsius yazıtları mı yalanları mı?

Ermenilerin soykırım iddialarını çürüten ve asıl katliam sahiplerinin onlar olduğunu gösteren bölüm.

Lepsius yazıtları mı yalanları mı?

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:17

Bermuda Üçgeni ne kadar sihirli?


Türkler, her sene, 1915 Çanakkale savaşları yıldönümünü kutlayıp, Çanakkale şehitlerini rahmetle anarlar.

1915 de Osmanlı ordusu, ülkeye saldıran düşmanla savaşmaktadır. Hemen hemen aynı günlerde, Türkiye`nin doğu bölgelerinde isyanlar başlamıştır.

Van şehrinde Ermeniler isyan etmiş, köylere ve müslüman köylülere saldırmaktadır. Osmanlı Devleti tarafından „Milleti Sadıka“ terimi ile tanımlanmış olan Ermeni kökenli vatandaşlarımız, dış güçlerin de tahrik ve desteği ile, silahlı isyana baslamışlardır. Zaten Balkan harbi döneminde kayıplar vermiş olan Osmanlı Ordusu, Osmanlı topraklarında her yere yetişememektedir.

Cephe gerisini boş bulan Ermenilerin saldırıları, ülkenin istiklali ve halkın can güvenliği yönünden tehlikeli hale gelmişti. Bu durum, 24 Nisan 1915 tarihinden baslamak üzere „Tehcir Karari“ alınmasını mecbur hale getirmişti. Ülkenin bağımsızlığını korumanın başka yolu kalmamıştı.

Her sene dünyanın gündemine oturtulan „Ermeni Tehciri“ meselesi ile ilgili, tamamen Alman kaynaklarına dayanarak yapmış olduğum bir değerlendirmeyi, sizlere iletmek istiyorum.


Türk ve Batılı Basın organlarına/medyaya oturtulmuş olan(embedded) yazarların ve son 60 yıl boyunca yayınlanmış olan 120 binden fazla makale, 1300 kitap ile, Sözde Ermeni Soykırımı Milletimizin gündemine oturtulmuştur.

Her bir kitap ve makale hakkında yüzlerce sayfa cevap yazılabilecek bu konuda, meselenin bir köşesinden olsun tutmanın gayreti icierisindeyim.


Ermeni meselesi ile ilgili yapılan Belge manipülasyonları

1.Giriş


Konuya giriş yapmadan önce, Almanya`da Türk gençlerinin forum tartışması yaptığı [Link nur für registrierte und freigeschaltete Mitglieder sichtbar] ([Link nur für registrierte und freigeschaltete Mitglieder sichtbar]) de yazı yazan iki kullanıcının yazdıklarını iletmek istiyorum.

Bu gençlerimiz, Alman eğitim sisteminde öğrenim görmüş kardeşlerimizdir.(yazı, Almanca düşünüp Türkçe kaleme alındığı için, cümle yapısı/manalandırılması olduğu gibi bırakılmiştır.N.A)

İlk gencimizin satırları;
“arkadaşlar, ermeni forumunda yazılan bazı yazıları okuyunca, sinirleniyor ve hırslanıyorum. Ben, haksızlığa tahammül edemiyen bir insanım. Size şu kadarını söyliyeyim. İnsanlar milliyetçi doğmaz, milliyetçi yapılırlar. Orada, ermenilerce yazılan türde ırkcı ve vahşi yazıları okudukca, bilgisayarının başında oturan o paranoid pisliklerin 32 dişini kırmak geçiyor içimden.Yeter artık, bu lanet olasıca hainler, bende kusmak duygusu uyandırıyor ve içimde büyük bir kin oluşuyor ve kendi devletimizi yönetenlerden utanıyorum.

Utanıyorum, bu iftiralara gereken cevabı vermedikleri için. Ülkemizin ucuz televizyonlarında , vatan haini aptalları, tarihci bile olmadikları halde programlara çıkartıp, ceplerini doldurmak istedikleri için.

En berbatı ise, bazı Türk kimliklilerin de, Ermeni tezlerini savunmaları. Bu lanet olasıcalar yurtdüşmanı ve aptal yalancılardır.”

Diğer gencimizin satırları;

„Türkiye´yi yönetenler, Ermeni soykırımı yalanı hakkında bazı tavizler vererek, ne yapalım, üzerimizde baskı çok dayanılmaz haldeydi. Bize haksızlık yaptılar ama başka çaremiz yoktu diyerek, bu konuda verdikleri ve ilerde verecekleri tavizlere bahane bulabilirler..

Ama, bu konuda dayatılmakta olan çözüm!!! , Avrupada yaşayan biz Türk gençleri üzerinde daha değişik sonuç getirecektir. Okullarda 5 ve 6 sınıftan itibaren öğretilecek olan „Türklerin Ermenilere yaptiği soykırımı“ konusu, çocuklarımızın kendi dedeleri hakkında, soykırımcı atalara sahip oldukları kanısının uyanmasına sebeb olacaktır. Geçmişinden utanmayı sağlayacak olan bu durum, çocuklarımızın geçmişlerine mesafeli durmalarına sebebiyet verecektir.

Zaten savunma gücü zayıf olan cocuklarımızın, kisiliklerinide etikleyecektir bu durum.’’


Tercüme ederek sizlere yukarda ilettiğim bu iki kısa „okuyucu görüsü“ , Avrupadaki Türk gençlerinin içine düştüğü/düşürüldüğü durumu anlayabilmek için dikkatle incelenmelidir.

Federal Alman Meclisinin (Tüm partilerin ortak kararı ile ) aldığı tavır.

Son yıllarda, Almanyada ortaya çıkan ve Federal Alman Meclisinde kabul edilen bir karar, konunun hangi yöne sürüklenmekte olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Almanyada yaşamakta olan Türk neslini asimile etmek ve kökenlerinden kopartmak faaliyeti (agendası), ithal gelinler, namus cinayetleri, kadın hakları, islam dini konularında başlamış ve Ermeni meselesi ile devam ettirilmektedir.

Genç nesilleri köşeye sıkıştırma agendası olan bu konulara bakınca, değişik konuların farklı hedef kitlelerine yönelik olduğu kolaylıkla görülmektedir.

Her bir konu başlığı ile ilgili değişik Alman resmi/gayriresmi kuruluşu faaliyet yapmakta ve her geçen gün, Türk Toplumu içerisinden yeni yandaşlar bulmaktadırlar,

Daha doğrusu, öğrenmeden bilmek ve bakmadan görmek isteyen bazı entellektüellerimiz, kendi milleti ve toplumu ile çatışır hale gelmektedir.


Tarihi olayların yorumu, sebebi, sonucu zaman zaman değişse de, „ESAS PLANLAR“ hiç değişmemektedir.

(Devami var)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:18

Konuyu fazla dağıtmadan ve Türkiye Cumhuriyeti kurumlarının pasifliğinin, yanlış attığı adımların çetelesini tutmaktan imtina ederek, meselenin bir köşesinden tutmaya çalışacağım.

Alman Meclisinin kararına dayanak yapılan kaynaklardan biri, Lepsius isimli Papazın yazdığı belgelerdir. Yazdığı diyorum, çünki, bu belgeler tahrif edilerek dosyalara koyulmuş ve yıllardır tahrif edilmiş haliyle kullanılmaktadır.

Lepsius´un yayınlamış olduğu Almanya ve Ermeniler 1914-1918 isimli kitap;
bizzat Lepsius`un kendi tabiriyle “İstikbaldeki Tarih yazımı için en güvenilir temel” ve aynı zamanda “Almanyanın Namusunu koruma neticesini sağlayacak” bir kitaptir.

Ve, Alman Imparatorluğunun (Kaiserreich) Orient politikasını tayin etme çalışmasının bir elemanıdır Lepsius.

Tarihte eşine ender rastlanır bir şekilde, dünya çapında bir savaş sonrası, savaşa katılan devletlerden bir tanesi(Almanya), henüz savaşın bitiminden birkaç ay sonra, resmi arşivlerini bir vatandaşının (Lepsius) kullanımına açmıştır. Ve bu vatandaş, tarihci veya askeri bir şahsiyet bile değildir. Sadece bir teologdur.




2.Ermenilerin ikonasi Lepsius

Kimdir bu Johannes Lepsius?

Berlin`de, Ermeni katil Tehleryanın yargılandığı, Talat Paşa cinayeti mahkemesinde, şahit ve bilirkişi olarak bulunmuştur.

Kendi anlattıklarına göre, yazdıklarından dolayı Hollandaya kaçmak mecburiyetinde kalmış ve hem Hollanda` da hemde Iskandinavya`da Ermeni yanlısı faaliyetler yapmıştır.

Kilise tarihçisi Prof. Uwe Feigel`ın açıkladığına göre, Lepsius, Hollanda` da Alman devletin menfaatleri için calışmıştır. Alman Dışişlerinin görevlendirmesi ile gittiği Hollanda da, Hollanda ve Ingiltere basinini takip ederek, baris konusundaki niyetleri tespit etmeye calismistir. (Uwe Feigl: Das evangelische Deutschland und Armenien. Die Armenierhilfe deutscher evangelischer Christen seit dem Ende des 19. Jahrhunderts im Kontext der deutsch-türkischen Beziehungen; S. 221. Vandenhoeck & Ruprecht, Göttingen, 1989.)

Wolfgang Gust`a göre Lepsius; Alman Misyoneri, Urfa ve yöresinde faaliyet yapmiş, Ermenilerce Ikona değerindedir.

Birinci Dünya savasi sırasında Ermenilerin az sayidaki Alman dostlarından biridir.

Lepsiusun , Almanya da hangi politik çevreden olduğu, Ermeniler için hiç önemli degildir.



Amiral Henning von Holtzendorff`un şikayetci olduğu duruma göre, Lepsius, Hollandada siyasi faaliyetler yapmakta ve Türkiyenin sirtindan Ingiltere ile anlasmanin yollarini aramaktadir.( Politisches Archiv des Auswärtigen Amts- PA-AA R14094, A 28987.)

Lepsius`un geleceğin Alman Dişişleri Bakanlarından W. Heinrich Solf`a, yazdığı mektuba göre, „Paris barış görüşmelerinde, Orient ve bilhassa Ermeniler ile ilgili görüşmeci şahıs olabileceğini ve Türkiye ve Kafkaslardaki Ermenilerin Liderlerinin güvenebilecegi tek Alman oldugunu“ söyleyen sahistir.( Politisches Archiv des Auswärtigen Amts- PA-AA/ R14105, A 50121.)

Lepsius´un bu isteği, H.Solf tarafından incelenmeye değer bulunmuştur. Gerçi Lepsius, barış görüşmelerinde danışman rolünü alamamıştır ama yeni bir projeye monte olmuştur.


Lepsius, kendi yayınladığı Der Orient isimli dergideki son yazısında bahsettiğine göre, kurucusu olduğu „Alman – Orient Misyon“ isimli örgütün üyeliğinden ayrıldığı ve bunun sebebinin de, kurotoryumdaki rakibi olan W. Rodenbeck`in kendisini(Lepsius`u) vatan haini olarak göstermeye calıştığından ötürüdür.Halbuki, kendisinin ne kadar vatansever olduğunu bilmeleri gerektiğini. Çünkü, Hollanda daki 3 yıl süren ikameti boyunca, basın raporları hazırlayıp, Alman Konsolosluğu postası ile Dışişleri Bakanlığı askeri bölümüne göndermiş olduğunu hatırlamalıdırlar.

Lepsiusun, bu cok basite indirgediği basın raporları, aslında sadece maskedir. Çünkü Lepsius, kelimenin tam manasi ile, Holanda da Alman istihbaratı adına calışmış ve Hollandanın tarafsızlığına sığınmış bir sığınmacı (exil) olarak, misafirlik durumunu ihlal etmiş ve Almanya ile savaşmakta olan „düşman“ devletlerin askeri sırları, donanma hareketliliği ve tedbirleri ile ilgili belgeleri, Almanya`ya ulaştırmıştır.

Solf ile Lepsius zaten savaş döneminde de buluşmakta ve görüşmektedirler.

Savaş sonrası, Lepsius, ermenilerin ugradığı tehcir ve sonuçları ile ilgili olarak, ortalıkta dolaşmakta olan „tehcir, almanların tertiplediği bir olaydır“ yorumlarını duymakta ve bunun önlenmesini istemektedir.

Zaten, Solf da kendisinin(Lepsius´un) , Alman arşiv dosyalarına bakmasına müsaade ederek, Alman devletini temize çıkartacak bir „Beyaz kitap“ yazılması gerekliliğinden bahsetmiştir. Ve bunu da, en iyi Lepsius`un yapabileceğine inanmaktadır.

Lepsius da bu isi! En iyi kendisinin yapabilecegini biliyordu zaten.

Solf´un mesai arkadaşi Freytag diyordu ki „ 1878 -1914 dönemi ile ilgili dosyalar, öyle insanlar tarafından ele alınmalıdırki, o insanlar, hem tarafsız dış ülkeler hem de düşman ülkeler tarafından kabul edilir şahsiyetler olmalıdır. Ki, çıkacak görüntü, şüphe uyandırmayacak şekilde olsun“ (Deutschland, Armenien und die Türkei 1895-1915. Dokumente und Zeitschriften aus dem Dr. Johannes-Lepsius-Archiv an der Martin-Luther-Universität Halle Wittenberg;)

Zaten, bu görevi Lepsius´a veren Alman Dışişleri bölümünün yöneticisi Richard Delbrück diyordu ki „ Tarihi gerçek benim için farketmez“( Deutschland, Armenien und die Türkei 1895-1915. Dokumente und Zeitschriften aus dem Dr. Johannes-Lepsius-Archiv an der Martin-Luther-Universität Halle Wittenberg; )


Çünkü, daha önce, Alman yetkililerinden Arthur Zimmermann, bu konuda bir calışma
başlatmış ve İstanbul`daki Diplomatik Alman misyonundan genç bir diplomat olan Leopold Gustav Alexander von Hoesch`e, daha 1915 yılında, „ detaylı bir savunma yazıtı! ile, Alman Devletini temize çıkarma“ görevi vermişti. Bu genç diplomat, epey kapsamlı bir calışma hazırladığı halde, bu çalışma yayınlanmadı. Çünkü, yapmacık olduğu bariz bir şekilde belli oluyordu.

İşte bu sonuç getirmeyen çalışma sonrası, aynı görev, Papaz Lepsius`a verilmeliydi. Çünkü Lepsius, hem Ermenilerce ikona değerinde biriydi hem de „orient bölgesinde“ daha önce çalışma yapmış, okul ve bakımevleri kurmuş, din adamı kisvesi olan ve yardım kurumları ile ilişkisi olan biriydi. Ve, savaş dönemi ile ilgili olarak, Almanyanın propagandasını yapacak olan Beyaz Kitabı yazmak için en uygun isimdi.

Ve bu görevi üzerine aldı.Alman Devlet görevlisi Otto Göppert, 14.Aralık.1918 de bu kararı kaydediyor ve nasıl bir çalışma yapılacağını tespit eden yazıyı kaleme alıyordu.
( Politisches Archiv des Auswärtigen Amts- PA-AA/R14105.)

(devami var)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:19

Tabii, Lepsius´u tartışılır görenler de var.


Lepsius hayranı ve yandaşı Aschot Hayruni`ye göre Lepsius; Etik olarak yanlış bir maziye sahip biridir. (Cünkü Hayrani, -ismine uygun sekilde- hayran oldugu Lepsius`un, Hollanda da ki, Alman Gizli servisine mensup olduğunu ögrendiğinde, bu durumun etik olarak yanlış olduğunu belirterek şok olmuştur.N.A) Hayruni, hernekadar bu durumu kabullenmek istemese de...



Alfred Gross`a göre, Lepsius`un yayınladığı belgeler güvenilir değildir. Gross bu kanatini, 1996 da önsözünü yazdığı Dadrian`in kitabına da koymuştur.


3.Lepsisus`un başarıları/başartılanlar

Lepsius, Birinci Dünya savaşı sırasında sadece bir defa, çok kısa bir süre için İstanbul`da bulunmasının dışında, kriz bölgesinde(isyan ve tehcir döneminde) bir defa bile bulunmamıştır. Ayrıca, kendisine bağlı Urfa`daki misyonun temsilcileri ile bile görüşmüş değildir. Ve , savaş döneminde Türkiye`de bulunan Alman diplomasi çevreleri ile görüşmemiştir. Alman Büyükelçisi Wangenheim, Lepsiusun İstanbul ziyareti hakkında, kendi birimlerini ikaz etmiştir.

Birinci Dünya Savaşının ortasında, 1916 da, Lepsius, „Türkiyedeki Ermenilerin durumu hakkında rapor“ isimli bir bildiriyi acele olarak kaleme almıştır. Dönemin savaş sansürü şartlarına ragğen, bu bildiriden 20.000 adet bastırarak, Protestan Papazlık dairelerine dağıtmıştır. Bu bildiriyi yazmak için gerekli bilgileri, Sofya ve İstanbuldaki araştırmaları!! Ile elde etmiştir. Yani, tehcirin olduğu bölgeye adımını bile atmadan.


Lepsius kitabını yazarken, Türkiyedeki Alman Dışişleri ve askeri görevlilerin kendi birimlerin yazdıkları orjinal telgraflarda bulunan ve Ermenilerin ayaklanmalarını gösteren, Ermenilerin Türklere karşı yaptıkları katliamları gösteren, bağımsız olma çabasında olduklarını gösteren ve Osmanlı idaresinin Ermenileri Doğu Anadoludan sürgün ederken insancıl şekilde davranılmasını emreden yazıları tek tek yoketmiş veya tam ters anlam alacak şekilde manipüle etmiş.


Yıllarca Türkler aleyhinde kullanılan bu maniple edilmiş belgeler

Ancak, İkinci Dünya Savaşı sonrası, soykırım araştırmaları yapan araştırmacılar tarafından tespit edilmeye başlanmıştır. Bır kısım arastırmacı veya tarihçiler, Lepsius`un yazıtları! Ile gerçek arşiv dokümanları arasında farklılıklar olduğunu görmüşlerdir. Lepsius yazıtları! Ile gerçek arşiv belgeleri iyi incelendiğinde, birçok kısaltma, silme veya degisiklik yapildigi ve Alman Imparatorlugunun Birinci Dünya savasindaki rolünü temize çıkartmak gayesi güdüldüğü anlaşılmaya başlandı.


Güvenilir insan! Lepsius sayesinde, hiçkimse, yayınlanan belgelerin dogruluğunu kontrol etme ihtiyacı duymamıştı. Hem zaten Lepsius, yayınladışı kitabin önsözünde, kitabın içeriği hakkında tüm sorumluluğu kabul etmemişmiydi? Ayrıca, yayının hazırlık döneminde, Alman Dışişlerinin (Auswärtiges Amt) kendisine karışmadığı ve Arşivlerin tümünü istediği gibi inceleme imkanına sahip oldugunu yazmamışmıydı?

Hem zaten, Güvenilir Papaz Lepsius`a güvenilmeyip de kime güvenilecekti?


(devami var)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:19

4. Tahrifatları ortaya çıktığı halde, Lepsius ne derecede başarılı olmuştur?


Onun sildiği veya manipüle ettiği pasajlarla Ermeniler masum gözüküyor, Osmanlı idaresi ise soykırım gerçekleştirmiş gibi gözüküyor.



Konuyu iyi takip edenler gayet iyi bilir ki, Lepsius`un tahrifat ve sahteciliği, 1968 yılından itibaren, peyderpey ortaya çıkartılmıştır.

Zaten Lepsius, Akademik çevreler de, fazla dikkate alınmayan bir durumdadır. Fakat yazdığı kitap ve yayınladığı yazılar, halen ortalıkta durmakta ve ermeni tezi savunucuları tarafından kaynak olarak kullanılmaktadır.

1968 de, Tarihci Ulrich Trumpener, arşiv kayıtları ile Lepsius´un yayınladığı dokümanlar arasındaki tezatlara dikkat çekmişti.

İsviçreli tarihci C. Dinkel ise , Lepsius dokümanlarının tekrar elden geçirilmesini tavsiye etmişti. İşte bu -çok önceden yapılması gereken- calışmayı, çok sonradan, Wolfgang Gust yaptı.



Aslında, Alman Arşivlerinde bulunan belgeler, her iki tarafında yaşadığı büyük insanlık trajedisini göstermektedir.Fakat, Lepsius, bu belgeleri kullanırken, dürüst davranmamış ve belgelerin gerçeklerinin ortaya koyduğu 'doğruları' tahrif etmiştir.

Lepsius, Almanyanın Ermeni politikasında önemli görevler yaparken, sadece Arşiv Belgelerini tahrif etmekle kalmamış, aynı zamanda, Almanya`nın gelecekte ki Ermeni politikasında da önemli bir rol almıştır.(Belgelerde yaptığı tahrifatlar tespit edilmiş olmasina rağmen, bazı ermeni tezi savunucuları bunun aksini iddia etmektedirler. Ama bu maniple durumunun gaye ve sonuçları bellidir.N.A.)

Gust, 2006 yılında, Die Welt isimli gazetenin Türkiye korrespondenti ile yaptığı yazışmada, kendisini(Gust`u), Lepsius`un , belgelerde, (sözde) soykırımı hakkında, Ermenilerin yararına yaptığı değişikliklerin fazla ilgilendirmediğini, esas, Alman suç ortaklığını gizleyen degişiklikler yapmasının daha fazla ilgilendirdiğini yazmıştır.

4.1.Bu tahrifatları inceleme ve yorumlamada Biz ne yapmışız ya da ne yapmamışız?

Türkiye`de, Ermeni sorunu ile ilgili faaliyet yapan kurumlar,
Alman belgelerini incelemeyi özellikle yavaştan almakta hatta gözden uzak tutmaya çalışmaktadırlar. Engelleyenler bugün hala yalancı pehlivan gibi sağda solda boy gösterip, konferans çekmektedir. Kaybolan yılların nelere mal olduğunun hesabını kim verecek bilinmemektedir.

Türk tarafı yıllardır, Andonyan dokümanları, Hitler cümlesi ve Talat Paşa telgrafları ile ilgili kafa patlatırken, meseleye daima baş ağrısı hapı vermekle yetinmiş ve konuyu çözecek antibiyotikleri ortaya çıkarmamıştır. Tüm enerjisini Lepsius ve benzerlerinin sebeb olduğu propagandaya cevap vermek için harcamıştır.

Halen arşivlerin tasnifi bitmemiş ve yayınlanması temin edilmemiştir. Bu yazımıza konu olan Lepsius bile , ilk önce yabancı tarihciler tarafından didik didik edilmiş, daha sonra Türk tarafı konuya el atmıştır.


5. Lepsius tek başına değil


Tabii tüm bu belge tahrifatı ameliyesini sadece Lepsius´a ait olarak kabul etmek bizi yanlış yöne yönlendirir.

Aslında, bu tahrifat, Alman Dışişleri Dairesinin (Auswärtiges Amt) , topyekün yaptığı bir calışmadır.

Birçok Alman Diplomatı, tehcirde Alman rolünün üstünü kapatmak veya gerektiğinde değişik versionlarini kullanmak için, belgelerde cümleler silmiş, değiştirmiş, not düşmüştür.

Ayni belgede, hem Türklerle ilgili hem de Ermenilerle ilgili ırkcı, aşağılayıcı yorumlar yapiılmış ve bunlar yedekte bekletilmek üzere bazen parantez içine alınmış, bazen numaralanmıştır.

Yayınlanan belgeler arasındaki Litten raporu da, silme ve manipüle etme eyleminden nasibini almiştir. Litten bazı seylerden şikayet etmektedir.

Ve bu şikayetlerinin hemen hemen hepsi yayınlanan belgelerde silinmiştir.

„Fırat havzası boyunca Schat el Arab a kadar Ermenilerin yerleştirileceğinden“ bahsetmekte ve „Ermeniler için kurulan Alman okullarında, Alman öğretmenler tarafından, öğrencilere Alman ruhu aşılanacağı yerde, aksine, Ermeni öğrencilerden etkilenen Alman öğretmenlerin , Ermeni propagandası ağına düştüklerinden“ bahsetmektedir.

Litten,“ Ermenilerin yol yapımında calıştırılmasını“ da istemektedir.Ve gene Litten, „bizim memleketlilerimiz(alman askerleri) boş fişekliklerle mermisiz beklerken, İstanbul`dan yola çıkan cephane yollarda beklemektedir“ ve gene silinen bir bölümde Litten „ 20 öküz arabası çuval ve ev eşyası dolu halde üstünde kadınlar ve çocuklar (tehcir edilen ermeniler) olduğu halde gidiyorlar“ ve Litten devam ediyor, „bu taşıtlar, cephane taşımakta kullanılsa daha iyi olmaz mi?“

[(Sayin okuyucu, işte Litten raporu denilen belgede silinen cümleler yukardaki parağrafta. Manipülasyonun gerekçeleri ne kadar bariz bir şekilde kendini gösteriyor. Yorumu size bırakıyorum.(N.A.) ]

Amiyane tabiriyle, belgeler güzelleştirilmistir. (evrak ve belge tanzimi tekniğini bilenlerin daha iyi tespit edebileceği bu durumla ilgili değişik örnekleri, bu yazımız ekinde belirteceğiz.N.A.)

Türk karşıtı Ermeni tezlerini savunanların ortaya attığı bir gerekçe vardır. Lepsius, Ermeni tehcirinde ki Alman rolünü gözden uzak tutmak için bu tahrifatları yapmıştır şeklinde açıklamaya çalıştıkları bu gerekçe, tamamen yanlış değildir elbette. Ama, konunun esas noktası, Türkiye`deki tehcir midir yoksa başka bir yerdeki birşeylermidir.(belirsiz bir kelime kullandığım için okuyucudan özür dilerim.N.A.)

(devami var)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:20

Bu konuya bakarken, kendimizi sadece Lepsius`un Ermeni yanlısı tavırlarına odaklamamız yanlış olur. Lepsius`un yaptığı tahrifler, bariz şekilde belli olmaktadır.

Bu durum, Lepsius`un Ermeni sevgisi, Ermenilere olan dostluğunun bir sonucu, Ermenileri korumak gayesinden ötürü fazla yanlı davranmasından ötürü olsa gerek.

Elbette ki Lepsius bu faaliyetini kendi kafasından yapmış değildir. Kendisine, Alman resmi arşiv belgeleri teslim edildiğine göre, teslim eden yetkililerin de bazı hedefleri olması gerekmez mi? Birinci Dünya Savaşı döneminde,Fransız basınında yer alan, Alman ordularının, Belçika ve Kuzey Fransa`da uyguladıkları vahşeti gözden ırak tutmamalıyız.


Ermeni sorunu olarak gündeme sokulan bu meselenin sebeb ve sonucları hakkında o kadar çok tez vardır ki.

Ermeni tezlerini savunanlardan biri olan Wolfgang Gust`a göre,1915/16 olaylarını inceleyen akademikerler arasında, tezlerin çesitliliği, akademiker sayısına eşittir.

Herbiri değisik bir tezi savunmaktadır.

Ama ayni Gust;

Kendi açıklamasına göre, Türk tarihi konusunda ihtisas sahibi değildir.

Gerçi Wolfgang Gust, Ermeni tarafının hoşuna gitmeyecek şeyler de söylemektedir.

Ermeni sorunu hakkında yazdığı bir yazıda şunları söylemektedir. Erivandaki Radikal taşnaklar, Ermenistanı kurtarmak icin tek şans görüyorlardı. Müslümanları kuvvet kullanarak bölgeden çıkartmak/sürmek. Gust´un yazdığına göre, [Osmanlılar döneminde de Türkiyede çeteci olarak bulunmuş olan şövenist Ruben Ter Minassjan şöyle demistir „ anavatanı sadece ateş ve kılıçla ermenileştirebilir ve 700.000 müslümanı sürebiliriz“] ve Gust „şöven Minassjan ile onun radikal arkadaşlarının/yoldaşlarının, köyleri yaktığını, halka katliam yaptıklarını. Toplam 100.000 müslümanın kaçtığını veya hayatını kaybettiğini“ söylemektedir. (Der Spiegel 15/1992 say.166)


Zaten, Wolfgang Gust, kendisini konferansa davet edip, Ermeni sorununda Ermeni bakış açısını açıklaması istendiğinde, „ben Alman bakış açısını bile bilmiyorum ki, kaldı ki Ermeni bakış açısını bileyim „ cevabını vermiştir.

(devami var)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:21

6. Manipülasyonlar sonrası

Lepsius yazıtları! (dosya yayını), her nedense Anglosakson kaynaklarında yer almamaktadır. Çünkü, İngilizceye tercüme edilmiş hali mevcut değildir(henüz). Daha önce, ingilizceye ve fransızcaya tercüme edilmiş hali hazırlanmış olduğu halde, Alman Dışişleri Dairesi bu tercümeleri yok etmiştir. Gerekçe olarak, yurt dışında öngörülen propaganda başarısını sağlıyamıyacak olması gösterilmiştir.

Lepsius, daha önce de. Bismark politikası hakkında makaleler yayınlamaktaydı.

Hatta bir makalesi, İsviçre`de Basler Zeitungda hiç kısaltılmadan yayınlanmıştı. Bir müddet sonra, tekrar, Bismark politikasını övücü yeni bir makaleyi gönderdiğinde, gazetenin sorumlu redaktörü Albert Oeri, elyazısı ile, hiç beklemediği bir cevap veriyordu. „maalesef makaleyi yayınlayamayız. Zaten ilk makale objektif olmayan propaganda doluydu.gazetemizi Bismark propagandasına boğamayız“ (Deutschland, Armenien und die Türkei 1895-1915. Dokumente und Zeitschriften aus dem Dr. Johannes-Lepsius-Archiv an der Martin-Luther-Universität Halle Wittenberg; )


Ermeni sorunu konusunda yazıları olan bir diğer Alman yazar Gust, bir yazısında , Lepsius un amacını çok güzel açıklamaktadır. ‘’Aslında, aşırı denecek bir şekilde Ermeni dostu olan Lepsius, Almanyayı savunurken, bir yandan da Ermenileri savunmaktan geri kalmamaya çalışmıştır. ‘’

Otto Göppert`in belirttiğine göre, Lepsius, Almanyayı savunurken, Almanyanin ilerde Türkiye ile kuracagi münasebetleri tehlikeye düşürecek derecede Türkiye düşmanlığı yapmıştı.

Çalışmalarında dengeyi!! bir türlü tutturamayan Lepsius bir mektubunda hedefini kendi sözleriyle şöyle açıklamıştı:

1. Almanyayı aklamak,
2. Türkiyeyi suçlamak,
3. dairenin ihtiyat muhtaçlığı,
4. Ermenilerin güvenini kazanmak

Yukardaki 4 maddenin Almanca orjinali;
[...]Es war eine Kunst zwischen den vier Fronten, Entlastung Deutschlands, Belastung der Türkei, Reservebedürftigkeit des Amtes und Vertrauensgewinnung der Armenier[...]


Gust tüm bunları biliyordu, hatta yazısına sırf Lepsiusun o cümlesi yüzünden Sihirli Dörtgen başlığını vermişti.

Ve devamında:''Lepsius`un bunu bildiği halde, neden Türklerin zararına olan manipülasyonları gözardı ettiğini anlayamadığını'' yazıyordu.


Lepsius`un yazdığı kitap, daha sonra Gust tarafından yeniden düzenlendi. Bu yeni düzenlenen kitabın önsözünde anlatıldığına göre, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Alman askeri arşivinin cok büyük bir kismi, Berlin bombardımanı sırasında yok oldu.

Fakat buna rağmen, ortada bircogu manipüle edilmis belgelere dayanarak, Gust da, Türklerin Ermenilere soykırımı yaptığını propagandasını yapmaya devam ediyor.




Batılılar. soykırım araştırmasında soykırım tezini en radikal biçimde savunurken, ya bunu bile bile Türkiye düşmanlığı olarak yapıyorlar ya da Avrupa toplumunu soykırımın tartışmasız gerçek olduğuna inandırmak görevlisi oldukları için, bu tarz yaklaşımlara girdiklerinin farkına bile varmiyorlar.


(devami var)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:22

7. Ne Yapılabilir?

Yıllar boyunca, bazı ufak tefek adımlarla sonuç alacağına inanan ve Türkün Türke propagandası yolunda bazen yabancı isimleri de kullanmakla, meseleyi çözeceklerini zannedenler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından finanse edilen üniversite kürsüleri ile veya yahudi lobisinin destekleri ile yol almaya calışmışlar fakat her geçen gün, daha fazla ülkenin parlamentolarından, Türkiye aleyhinde kararlar çıkmasını engelleyememişlerdir.

Protesto mektupları yollamayı ve imza kampanyalarını en önemli faaliyet maddesi halinde lanse edenler, alınan her başarısız sonuçtan sonra, ‚’’ bize ne kadar haksızlık yapıldığının sızlanmasını ‚’’ yapmaktan geri kalmamışlardır.

Biran önce, arşivleri tasnif ederek, gerçekleri Dünya kamuoyunun önüne sermek ve bu konuda tamamen tarafsız, akademik çalışmalar yapmak yerine, resmi ve yarı resmi devlet kurumu görünümündeki kuruluşlarla ortaya çıkmaktadırlar.



Tarihi çalışma, tarih metodu yolu ile yapılır. Zahmet ister. Disiplinli çalışmayı gerektirir. Tesadüfen konuya bulaşmış, tayinle gelmiş ve meraklılarca alkışlanan insanlarla yapılacak bir iş değildir.

Belli bir eğitimi gerektirir. Konunun tarihsel yönü ve duygusal yapısı, tarih metodunu terketmeyi haklı kılmaz.

Konunun tümüne bakmaya calışınca görürüz ki, şimdiye kadar Andonyan dokümanları, Hitlerin cümlesi, Lepsius dokümanları ve mavi kitap dışındaki konularla ilgilenilmemektedir.

Halbuki Ermeni meselesi hakkında önümüze sürülenler sadece bunlarla kısıtlı değildir. Araştırma yapmak daha komplike bir çalışmadır. Her iki tezi savunan veya açıklamaya yarayacak olan belgeler incelenmeli, yorumlanmalı ve sonuçlar tartışmaya açılmalıdır.

Metternich, Rössler, Christoffel incelendiği gibi, Jaeck, Barth(Hans Barth) , Feigl, Felix Guss da incelenmelidir.

Kiminle yapacağız bunu?

Türk tezini savunmak icin ortaya sürdüğümüz herkes, daha işin başında güvenilir ve tarafsız olma vasfini kaybetmektedir.

TTK, ATASE, Euroasya, ASAM, EREN gibi kuruluşlarla ve Hallacoglu, Aktan, Celasin, Özdağ gibi isimlerle hangi uluslararası platformda söz sahibi olabilirsiniz ki?

Bu kuruluşların ve isimlerin hepsine saygımız vardır. Bilgi sahibi olduklarına da inanıyoruz ama Tarih tartışmaları, tarih yazmaya benzemez. Tarih tartışması, daha değişik özellikler gerektirir. Profesör veya doçent kimliği tek başına yeterli değildir. Dünya tarihçileri platformunda, herşeyden önce, tarafsız oduğunuzun kabul görmesi gerekir.

7.1. Atılmak istenilen bir yeni adım ile ilgili - UN


Türkiye bu konuyu Amerikadaki Yahudi lobisine havale ederek, Ermeni meselesinde güçlü konumunu yitirmiştir. Bu konu, diğer birçok devletin yanısıra, Yahudi lobisi tarafından da, Türkiye`ye baskı yapmakta kullanılan birinci sınıf bir şantaj malzemesi haline dönüşmüştür.

Şimdilerde, Lahey v.b. hukuksal yollar denemesi macerasına girilmek istenmektedir. Birleşmiş Milletler(UN) bu konuda 1948 konvesyonuna aykırı karar verme yetkisine sahip değildir. 1948 yılında tespit edilen Holacoust kararı, geriye doğru yürütülemez. çok basit bir hukuk bilgisi bile bunu anlamaya yeterlidir. ortada bir şikayet varsa, şikayetcinin bunu ispatlaması gerekir. bir davanın açılabilmesi için, suç tanımına uyan bir kanun maddesi olmalıdır. 1948 öncesi olaylarla ilgili bir kanun veya yönetmenlik yoktur.

Yani, UN nin bu konuda verebileceği bir karar yoktur.UN, mahkeme değildir.

Bilgisi ve tecrübesi olduğuna inandığımız(inanmak istediğimiz) bazi emekli diplomatlarımız, konuyu uluslararası mahkemelere taşımak istemektedirler.
Ermeni tarafı şimdiye kadar, Ermeni tezleri ile ilgili birçok sahte belgeyi dolaşıma sunmuş durumdadır. Mahkemelerde görev yapan hakimler, önlerine gelen belge ve dosyalara göre hareket ederler.

Ayrıca, Ermeni meselesinde Batının kişisel tercihleri de gözardı edilmemelidir. Bu konuda kararına başvurulmak istenilen hakimlerin tamamen iyi niyetli olduklarını kabul edelim biran. Buna rağmen, bu hakimlerin verecekleri kararda değişik ve hatta hukuk dışı yollara basvurmayacaklarının garantisi var mı?

Hukuk usulu kurallarına göre, Ermenilerin bu tür bir mahkeme açma imkanı bulunmamaktadır. Türkiye bu konuda elindeki kozu, kendi kendine atacağı çelme ile tuzak haline dönüştürmemelidir.

Çok basit anlaşılabilecek bir hukuk kuralı olan , bir suçun zaman aşımına uğraması ile, yeni bir kanun maddesinin geçmişe yönelik uygulanamayacağının arasındaki farki bilmeden(veya bile bile) bu yolu tavsiye etmenin ne manaya geldiğini veya hangi amaca hizmet ettiğini anlamak zordur.

Çok şükür, diplomasi cevrelerimizde halen bu konuları bilen insanlar var ve bu tuzağa düşmemizi engellemektedirler. Şimdilerde Türk resmi tezi olarak savunulan tez, uluslararasi bir mahkemede geri tepen bir ok şekline gelecektir.

"nulla poena sine lege". yani, suç olmadan ceza olmaz ilkesini anlatmamız mı gerekiyor.?

(Batılı bir ülke olan Almanyada, ilgili kanun maddesi (GG - 103 II) önceden tespit edilmemiş bir suç şekli cezalandırılamaz.)

Kısaca özetlememiz gerekirse, Ermeni tarafı, 1948 öncesi olaylarla ilgili mahkemelerde dava açamaz. Zaten Gümrü ve Kars antlaşmaları da, uluslararası geçerliliğini korumaktadır.

Birlesmiş Milletler ve Mahkemeler yollarının açılması için, Türkiye`nin elindeki bu en önemli hakkından vazgeçmesi gerekir.


(devami var)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:22

Lepsisus ve belge tahrifatlarından bazi örnekler vermeden önce, Lepsius´un kızı ve o dönemdeki sekreteri olan Brigitte Lepsius hanımın, 1978 de Dadrian`a söyledikleri ile bu yazıyı bitirmek istiyorum.

“Babam, bu Manuskriptleri(belgeleri/dokümanlariı değiştirmek, tahrif etmek ve bazı bölümlerinin çıkartılması için kimseden emir almadı. Babamın bazi konuları niye dışarda bıraktığı veya atladığını şu anda hatırlamıyorum.“ (Vahakn N. Dadrian: The History of the Armenian Genocide: Ethnic Conflict from the Balkans to Anatolia to the Caucasus; . 298, Fußnote 93. )


Brigitte Lepsius, babasının yaptığı manipülasyonların gerekçesini unutuyor ama Türk Milletini, Türk Tarihini topyekün suçlamak için herşeyi yapmayı unutmuyorlar.


Değerli okuyucular;

Çok karışık bir konuyu, elimden geldiğince özetlemeye çalıştım. Sabırla okuduğunuz için teşekkür ediyorum.



Nazim Alemdar
Frankfurt / Almanya
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:24

Belge incelemesi


Çok belirgin bir örnek;

Samsun Muavin Kons. Kukow raporunda ''Ayaklanmaları. ihanetleri ve çeşitli yörelerdeki müslüman ahaliyi katlettiklerinden dolayı, Ermenilerin 5 günlük süreyle tehcirine karar verilmiştir'' diye yazıyor ama Lepsius bu konuyu aktarırken, belgenin ilk kısmını tamamen çıkartarak yalnızca ''Ermenilerin 5 gün süreyle tehcirine karar verilmiştir'' kısmını yazmıştır. Yani, tehcir kararının gerekçelerine yer vermiyor.

Sanki keyfi bir tehcir kararı alınmış gibi göstermeye çalışmıştır.

Alman arşivlerindekı 400 den fazla belge, bu örnekte görüldüğü gibi tahrif edilmiş ve eksik şekli ile kullanılmıştır.

Tablosal bir incelemede görülmüştür ki;

410 tane belgede toplam 48.729 satır vardır.

48.729 satırdan 18.277 tanesi silinmiş veya silinmiş muamelesi görmüştür. Yani yayınlarda bulunmamaktadır.

Geri kalan 30.452 satırda yazılı kelimelerin 2.817 tanesi değiştirilmiştir.

Lepsius, kendi yazdıklarını bile tahrif etmiştir.

1916 yılında kendi yazdığı bir belgede 750 bin Ermeninin öldürüldüğünüyazmışken, daha sonra bu rakamı 1,5 milyona çıkartmıştır.

Ayrica, tüm belgelerde, Alman diplomatları ve askeri yetkililer tarafından yazılmış olan , Ermeni ve Türkleri aşağılayıcı cümlelerin üstleri silinmiş yada hiç kullanılmamıştır.





Orjinal : Stange, 23.8.1915 , Erzurumdan, A4a Bd.23,MF7254

Ermenilerin savaş bölgesi olan erzurumdan uzaklaştırılması kanuna uygundur ve askeri mecburiyetle gerekçelendirilmiştir. Gerçekten de , çesitli yörelerdeki Ermeniler güvenilmez olduklarını ispat etmişlerdir. Rusların desteği ile isyanlar ve müslüman ahaliye karşı saldırılar olmuştur. Mesela, van gölü, bitlis ve mus

Manupile edilmiş hali(Almanya ve ermeniler kitabında)

Ruslarin destegi ile kısmı çıkartılmıştır.



Das Original: Stange, 23.8.1915 aus Erzurum, Akte Botschaft Konstantinopel 170, Armenien A4a Bd. 23 ,MF 7254:
Die Entfernung der Armenier aus dem Kriegsgebiet von Erzerum war gesetzlich zulässig und wird mit militärischer Notwendigkeit begründet. In der Tat hatten sich die Armenier in verschiedenen Gegenden als unzuverlässig erwiesen. Es kam mit russischer Unterstützung zu Aufständen und Gewalttätigkeiten gegen die muselmanische Bevölkerung z.B. am Wansee, in Bitlis und Musch

Die Manipulation in Deutschland und Armenien:
Die Entfernung der Armenier aus dem Kriegsgebiet von Erzerum war gesetzlich zulässig und wird mit militärischer Notwendigkeit begründet. In der Tat hatten sich die Armenier in verschiedenen Gegenden als unzuverlässig erwiesen. Es kam zu Aufständen z.B. am Wansee, in Bitlis und Musch




Orjinal; Lepsius dan Zimmermana AA 17.4.1916, dosya Türkiye 183,
MF 7144

Rusya, Türkiye ve yurt dışındaki 4 milyon Ermeninin, entente devletlerine sempati göstermeleri engellenmelidir.

Manupile edilmis hali(Almanya ve ermeniler kitabında)

Orjinal belgedeki 4 milyon rakamı, 3 milyona indirilmiş

Das Original (aus dem gleichen Lepsiusschen Brief):
Es muß verhindert werden, daß sich die Sympathien der 4 Millionen Armenier in Rußland, in der Türkei und im Auslande ausschließlich der Entente zuwenden

Die Manipulation in Deutschland und Armenien:
Es sollte verhindert werden, daß sich die Sympathien der 3 Millionen Armenier in Rußland, in der Türkei und im Auslande ausschließlich der Entente zuwenden





Asagidaki ojfinal belgedeki 2 milyon Ermeni zayiatı sayısı, manipüle edilmiş belgede
1 milyona indirilmiş.

Ayrica, orjinal belgedeki, türk toplumuna hakaret eden rassist cümle, manipüle edilmis cümlede ortadan yok olmus.

Das Original, Ernst Christoffel aus Malatya, 26.3.1917, Akte Türkei 183, R 14097, MF 7167:
Die Verluste des arm. Volkes seit der Verschickung im Sommer 1915 bis heute übersteigen 2 Millionen. Wird das Volk der Reformation die gänzliche Vernichtung einer christl. Nation durch eine degenerierte, minderwertige Rasse als gegebene Tatsache hinnehmen?

In Deutschland und Armenien
Die Verluste des arm. Volkes seit der Verschickung im Sommer 1915 bis heute übersteigen 1 Million. Wird das Volk der Reformation die gänzliche Vernichtung einer christl. Nation als gegebene Tatsache hinnehmen?




Orjinal;belgede, Solf isimli şahıs
Alman meclisinde yaptığı konuşmada Ermeni çetelerinin yaptığı vahşetten bahsediyor ve bu duruma gösterilen karşı tepkinin normal olduğundan bahsediyor ama manipüle edilen şeklinde Ermeni çetelerinin uyguladığı vahşetten bahsedilen kısım.kaybolmuş.

. Das Original, Manuskript der Rede vom AA-Staatssekretär Solf vor dem deutschen Reichstag, 19.3.1918, R 14099, MF 7174:
Diese Befürchtungen sind im Hinblick auf die Ereignisse des Jahres 1915 und auf die Erbitterung, die die jetzigen Greueltaten der armenischen Banden bei den Türken hervorrufen müssen, wohl begreiflich.

in Deutschland und Armenien:
Diese Befürchtungen sind im Hinblick auf die Ereignisse des Jahres 1915 und die gegenseitige Erbitterung wohl begreiflich.



Wolfgang Gust : 1935 de Hannover/Almanya da doğmuştur. Romantistik ve işletme okumuştur. Eğitimini bitirdikten sonra, haftalık „Der Spiegel“ isimli Alman Dergisinde İşdünyası ve Dışülkeler bölümünde Redaktörlük yaptıktan sonra, aynı derginin Paris bürosu şefliği yapmıştır.



Franz Werfel (1890-1945), Musa Dağı isimli romanın yazarıdır. Tehcir döneminde , tehcir bölgesinin yakınında bile bulunmamıştır. Ermeni tezlerini savunanlar tarafindan nerdeyse resmi belge gibi kullanılan ve sadece bir propaganda romanı olan Musa Dağı isimli eserini, 1929 yılında Damaskus ta bulunduğu dönemde, bir halı fabrikasında çalışan Ermenileri görerek, yazmaya karar vermiştir. Romanında tarihsel bir görüntü vermeye çalıştığı satırlar, Johannes Lepsius`un anlatımlarına dayanmaktadır. Romanda anlatıldığına göre, Musa Dağındaki Ermeniler, tehcir kararına karşı 40 gün direnmiş ve yardımlarına gelen Fransız gemileri tarafından Aleksandriya ya götürülmüşlerdir.

Deutsch-Armenische Gesellschaft(DAG), 1914 yılında Berlin de kurulmuştur. Kurucuları, Protestan Papaz Johannes Lepsius(başkan), gazete muhabiri Paul Rohrbach ve Ermeni asıllı yazar Avetik Issahakyan dır. 1956 yılında, o dönemde başkanlık yapmakta olan P.Rohrbach ın ölümü ile, DAG örgütü, dernek vasfını yitirerek kapanmış ve daha sonra 1972 senesinde Frankfurt ta tekrar kurulmuştur. Şu anda 274 kayıtlı üyesi vardır.

Johannes Lepsius(1858-1926);
Protestan papaz, teolog/ilahiyatcı, Misyoner.
Deutsch-Armenischen Gesellschaft(DAG) kurucusu.

Berlinde görülen Tehleryan(Talat Paşayı katleden Ermeni suikastcı) davası bilirkişisi ve şahidi.

Ahasver(1895), Franz von Assisi(1911), Ein Totentanz Mysterium(1906), Bericht über die Lage des armenischen Volkes in der Türkei(1916) isimli kitapları yayınlandı.
Ayrıca, Alman arşivleri ile ilgili kitabı olan „Deutschland und Armenien 1914-1918“ isimli kitabi, ilk önce 1919 yılında yayınlandı. Daha sonra 1986 yılında yeni baskısı yapıldı. Fakat, birçok belgede tahrifat ve manipülasyon yapıldığı ile ilgili itirazlar üzerine, 2005 yılında, Wolfgang Gust tarafından yeniden düzenlenerek yayınlandı.

Türkleri haşarat ve tembel olarak niteliyor, iyi bir soy/ırk olmadıklarını söylüyordu.


Nazim Alemdar / Frankfurt / Almanya
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya

İletigönderen nazimalemdar » Pzt Nis 27, 2009 2:29

Kaynaklar

“Bericht über die Lage des Armenischen Volkes in der Türkei-1916-Lepsius“
1916 yilinda, Türkiyedeki Ermenilerin durumu hakkinda rapor.

Almanya, Ermenistan ve Türkiye – 1895-1915. Dr.Johannes-Lepsius arsivindeki Doküman ve Gazeteler- Martin Luther Üniversitesi-Halle Wittenberg…Herman Goltz ve Axel Meissner tarafindan toplu hale getirilmis- K.G.Saur Münih 1999

Wolfgang Gust; Sihirli/büyülü dörtgen (makale)

Hans-Lukas Kieser ( Ermeni soykirimi, Türkiye ve avrupa)

Lepsisus, Eylül 1896 „ Ermeniler ve Avrupa“

Lepsius, 1916 „Türkiyede, almanyada ve ermenistandaki Ermeni halkinin durumu hakkinda rapor „ yayinlayan Dr.Johannes Lepsius, Tempel yayinevi, Berlin, 1919


Internet sitesi armenocide de Manipulasyonlar basligiyla yayinlananlar

Hermann Goltz: Papaz D.Dr.Johannes Lepsius (1858-1926)


Uwe Feigl: Protestan Almanya ve ermeniler. 19 yüzyil sonlarindan itibaren Protestan hiristiyanlarin ermenilere yardimi, Vandenhoeck & Ruprecht , Göttingen, 1989.

Vahakn N. Dadrian: Ermeni soykirminin hikayesi. Balkanlardan anadoluya ve kafkaslara etnik catisma.

Alman disisleri dairesinin politik arsivi

Wikipedia sitesi almanya

politikcity sitesi almanya

armenocide sitesi (W.Gust)
Kullanıcı küçük betizi
nazimalemdar
Üye
Üye
 
İletiler: 22
Kayıt: Pzr Nis 19, 2009 1:03
Konum: Alamanya


Şu dizine dön: Ermeni Meselesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x