Lider Kimdir?

Lider Kimdir?

İletigönderen Efe » Cum Ağu 24, 2007 12:59

Lider Kimdir?

İngiliz gazeteci, Sina dağında karşılaştığı bir Bedevi'ye sorar:

"Sence lider kimdir?.."

Bedevi;

"Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim" der
Gazeteci; "Elbette, anlat öykünü" diye yanıtlar.

Bedevi anlatır;

"Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina
Çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek
tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru,
telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır
sanki. Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının
habercisi olduğunu hemen anlar.

Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın
kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden,
katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırını alelacele kurup, içine
girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler.

Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük
çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rügarın oluşturduğu kum sağnağı,
neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum
tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine
saplandığı deve, dile gelir:

'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir
misin' der. Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı
devenin bu dileğini kabul eder ve 'Pekii, başını çadıra sokabilirsin'
diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır.

Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve,
sahibine tekrar yalvarır; 'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve
şu an çok acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım.' Biraz
ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Pekii' der Bedevi.

Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha
acıklı bir sesle yalvarır; 'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama
izin ver...' Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de
içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu
duruma, Bedevi'den önce, deve tepki gösterir; 'Efendi, bu çadır ikimize dar
geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan...'



'Lider kimdir?' demiştiniz; bu hikayeyi mesnet alarak cevap vereyim; Lider;
devenin başını dahi, çadıra sokmasına izin vermeyen insandır... "


Atatürk'ten sonraki lider İsmet İnönü; Köy Enstitüleri'ni kapatarak,
cumhuriyet devrimlerinin kırsala uzanan kollarını kopardı.

Sonraki lider Menderes, dini politik bir enstrüman olarak kullanma
geleneğini başlattı. Dini; hurafelerden, siyasi spekülasyonlardan arınmış
bir şekilde halka öğretecek aydın din adamları yetiştirmek üzere kurulan
İmam Hatip liselerinin misyonunu ters çevirdi.

Sonraki lider Demirel; Menderes'ten de baskın çıktı. Tarikatlar üzerinden
siyasi ikbal aramaktan çekinmedi.

Arada gelen ve çoğumuz tarafından, Cumhuriyet devrimlerinin, laisizmin ve
demokrasinin seçkin temsilcisi olarak gördüğümüz bir başka lider, Fethullah
Gülen ile muhabbetli olmaktan sonuç bekledi.

Sonraki lider Sayın Özal; zaten muhibban-ı tarikat olduğunu, gizlemeye gerek
bile duymadı.

Sonraki lider Erbakan döneminde, tarikat şeyhleri, başbakanlık protokülünün
liste başındaydılar.

Modern Türk Kadını imajını güçlü bir rüzgar gibi arkasına ve oy portföyüne
alıp, Başbakan olan Çiller, nabzını tarikatlara tutturdu.

Ecevit, Bahçeli, Yılmaz'lı hükümet, tarikatların ve dipten gelen dalganın
sırtını sıvazlamaya devam etti.

Özetle;

Atatürk'ten sonra gelen bütün liderler; devenin çadıra girmesine izin
verdiler. İzin vermenin ötesinde, teşvik ettiler.



Özetle;

Biz de Bedevi'nin öyküsünü mesnet alırsak; ortaya şu sonuçlar çıkıyor:



1). Türkiye; '10 Kasım 1938'den beri, varlık nedeni olan Cumhuriyeti, gerçek
anlamda savunan bir liderden yoksun olarak, 69 yıl geçirmiştir.

2) Bu dönemde gelen istisnasız tüm liderler, kendi siyasi pazarlamalarını,
Cumhuriyete ve Cumhuriyet Devrimlerine 'vurmak' üstüne kurulmuş
stratejilerle yapmışlardır.

3) Yaklaşık üç kuşağa tekabül eden bu zaman zarfında, Türkiye'nin milli
eğitim politikası 'teokratikleştirilmiştir' ve 'teokratikleştirilmekte'dir.

4) 29 Ekim 1923'te gerçekleştirilen 'devrim', bila fasıla tam 84 yıl süren
bir 'karşı devrim' ile tasfiyenin son aşamasına gelmiştir.



Son söz: "Başını rica ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet
etmektedir..."
'Deve' deyip geçmeyin; kini çok derindir. Sizi çadırın dışına atacak
kadar...

Fikri Nazif AYYILDIZ


Bu yazıyı bugün mail olarak aldım ve birde not düşmüşlerdi onuda aynen aktarıyorum
AŞAĞIDA BÜYÜK DERSLER İÇEREN BİR HİKAYE VAR. OKUYUNUZ BAKALIM HANGİ TOPLUMA,
LİDERE, UYGULAMAYA BENZETECEKSİNİZ..AMA FİKRİNİZİ AÇIKÇA YAZMAYIN,
BUGÜNLERDE İNSANLARA YURTDIŞI 'SEYAHAT' ÖNERİYORLAR...

İŞTE BUNUN İÇİN GİRİŞİM ZAMANI

--
SİYASETLE İLGİLENMEYEN AYDINLARI CAHİLLER YÖNETİR...
HER TOPLUM LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR...Ne sayımız az, ne gücümüz ne de
inancımız!
Bizler buradayız ve hep burada olacağız...

damnant quod non intelligunt...
Kullanıcı küçük betizi
Efe
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 1508
Kayıt: Cmt Şub 17, 2007 22:58

İletigönderen Panzehir » Cum Ağu 24, 2007 16:29

EfE, yazı için sağolasın.

E.Tümg.Osman Pamukoğlu yazdı:Allah'tan ve tarihten saklanacak birşey yoktur.

H.C. yazdı:Politikacıların en büyük buluşu; insanların unutkanlığını unutmamalarıdır.


Makama çıkanın yaptığı yanına kâr kalıyor.

Gün gelir devran döner
Adımıza türküler söylenir bu şehirde!..
...
Kullanıcı küçük betizi
Panzehir
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi
 
İletiler: 3483
Kayıt: Pzr Şub 18, 2007 20:02


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x