Margarin şakşakçıları ve gerçekler!

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Margarin şakşakçıları ve gerçekler!

İletigönderen zaman » Çrş Nis 09, 2008 19:05

Margarin şakşakçıları ve gerçekler!


Memleketimizde öyle beslenme uzmanları, öyle gazeteciler var ki, yurtdışında yasaklanmış olan şeyleri halka kakalamaya çalışıyorlar. Biz de soruyoruz, kendi çocuğuna yedirir misin? iyibilgi özel



Ben kesinlikle margarin yemem mesela. Birincisi, içinde aslında ne olduğunu bilmiyorum. Pamuk yağından mı yapılır, motor yağından mı yapılır, hurma yağından mı? Bunun cevabı belli değil.

İkincisi, sıvı halden katı hale nasıl olduğunu anlamadığım bir yöntemle getiriliyor. Ne yayık tereyağı gibi yayıkta oluyor, ne süt kaymağı gibi kaynatılıp hazırlanıyor. Bilmediğimiz bir yöntem. Çince de bir ismi var: Hidrojenizasyon.

Üçüncüsü, margarin bir besin değil. Hiçbir şey değil. Hakiki tereyağı ve kaymağı düşünürsek mesela, bunların içinde Allah vergisi vitaminler, mineraller var. Yumuşak dokularımız, iç organlarımızın korunması, eklemlerimiz için ihtiyaç duyduğumuz “gerçek ve doğal” yağ var. Oysa margarin koca bir hiç.

Bir şeyin besin olduğunu en iyi nasıl anlarsınız biliyor musunuz? Onu bakteriler, mayalar yiyorsa besindir. Üstüne böcek konuyorsa besindir. Bir kenara biraz margarin koyun, ayrı bir yere de tereyağı. Tereyağı kısa sürede bozulur, ekşir. Çünkü onu gözümüzle göremediğimiz bakteriler yemeye başlamıştır. Margarinin üstüne gelen de giden de olmaz. Aylarca bozulmaz, yıllarca bozulmaz.

Dördüncüsü, “margarin çok ucuz olduğu için bütçemiz ancak buna elveriyor” diyenlere hak vermiyorum. 100 yıl yaşayan büyüklerimizin iç yağı, böbrek yağı, kuyruk yağı yerken herhalde bir bildikleri vardı. Bu yağlar şu anda alabileceğiniz en hesaplı yağlar. Hayvanın güzel otlaklarda otlamış olması koşuluyla çok sağlıklı yağlar aynı zamanda. En iyi kebapçıların sırrının kuyruk yağı olduğu aklımızın bir köşesinde kalsın.

Beşincisi, içinde çok katkı maddesi var. Renginin belli bir sarılıkta olması için boya, kokusunun belli bir tereyağı taklidinde olması için parfüm, tadının süt taklidinde olması için başka katkı maddeleri… Kıvamı için başka katkı maddesi, parlaklığı için başka katkı maddesi…

Altıncısı, hayvancılığımıza darbe vuruyor. Küçükbaş büyükbaş hayvan besicileri üstü kaymak bağlayan mis kokulu sütlerden tereyağı yapıp kaymak yapıp bize satsalar daha iyi değil mi? Bugün bir sürü besici ve mandıra çalışanı talep azlığından işlerini kaybediyor. Köyünde aç kalıyor. Köylerden şehirlere göç ediyor, yerinden yurdundan oluyor.

Yedincisi, margarincilerin hiçbir işe yaramayan ürünlerini pazarlama şekillerini çok çirkin buluyorum. Margarinin içindeki “trans yağlar”ı, (yani aslında bir cinsten başka bir cinse geçirilmiş yağlar) vücudumuz tanımıyor. Biz trans yağ yemeye devam ettikçe bu yabancı maddeler vücudumuzu hasta ediyor. Bu gerçeği bilen New Yorklular mesela, bütün lokanta, kafeterya, vb. toplu yemek yenilen yerlerde trans yağ kullanılmasını yasakladı. Bir de reklamcılar, utanmadan “geri kalmış ülkenin geri kalmış insanları” gibi gördükleri bizleri, kalbe faydalı, çocuklarınıza mutlaka yedirin diye kandırmaya çalışıyorlar (bir avuç dolar için değer mi?).

Hadi margarin üreticilerini anladık. Yaptığı işten zaten utanan reklâmcıları da anladık. Peki, beslenme uzmanlarına ne oluyor onu anlamadık. Kol kola vermiş, “çocuklarınıza margarin yedirin” diyorlar. Vatan gazetesinde “Margarin çocuklar için sağlıklı bir enerji kaynağı” diye devasa bir haber yapan Ayşe Aydın’a ne oluyor onu da anlamadık. Ayşe Aydın’a ve beslenmekten haberi olmayan beslenme uzmanlarına soruyorum: Sizin bu marifetlerinizi okuyup, inanıp da çocuğunu margarinle beslemeye kalkan bir anne çocuğunun 15 yaşında kalp hastası olduğunu öğrenirse bunun vebalini üstlenecek misiniz? Vicdanınız rahat edecek mi? Geceleri rahat uyuyabiliyor musunuz? Kusura bakmayın Ayşe Hanım, piyasada bu kadar yayın varken, margarinin ne olup ne olmadığı bu kadar çok yazılıp çiziliyorken bir sürü insanın okuyacağı koca bir gazete yazısında margarini övebilmek için…(boşlukları siz doldurun).

Sekizincisi, biz margarinleri “trans yağ”, “hidrojenizasyon” “pamuk yağı” diye deşifre ettikçe içinde bunların olmadığı yeni margarinler türetiyorlar. Şimdiki son model margarinlerden bazılarının bu maddeler, bu yöntemler olmadan hazırlandığını iddia ediyorlar. Sonuçta “Bed asla necabet mi verir hiç üniforma? Zerdus palan ursan eşek yine eşektir”!


iyiblgi.com
Kullanıcı küçük betizi
zaman
Üye
Üye
 
İletiler: 32
Kayıt: Sal Oca 22, 2008 22:00

İletigönderen kaye » Prş Nis 10, 2008 1:12

Ben de bir yerde şöyle bir şey okumuştum: Margarin ve kablo arasında moleküler yapı bakımından çok az farklılık varmış, bunu tespit eden kişi "ekmeğinize kabloyu eritip sürer misiniz" diye soruyordu...
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen gokdeniz » Prş Nis 10, 2008 2:37

bu baslik zararli yiyeceklere ait olsun ..herkes bulabildiklerini paylassin ..


http://www.haber10.com/haber/118600

'SIFIR ŞEKER' REKLAMI YALAN




Tüketiciler Birliği Konya Şube Başkanı Mustafa Dinç, son günlerde artan 'sıfır şekerli kola' reklamlarına tepki gösterdi
Diyabetli hastalar için geliştirilen suni tatlandırıcıların kolalarda kullanıldığını söyleyen Dinç, reklamlardaki 'sıfır şeker' ifadelerinin yalan olduğunu, tüketicilerin kandırıldığını öne sürdü. Dinç, sigara paketlerinin üzerine yazılan uyarıların bir benzerinin de bu tür içeceklerin ambalajına yazılmasını istedi.

Son günlerde yazılı ve görsel basında kola ve enerji içeceği ile ilgili reklamlarda bahsedilen ''sıfır şeker'' sloganına tepki gösteren Tüketiciler Birliği Konya Şube Başkanı Dinç, söz konusu içeceklerde bir çok yapay tatlandırıcı kullanıldığını ve bunların bazılarının şekere oranla 400 kat daha fazla tatlandırma gücüne sahip olduğunu vurguladı.

İnsan sağlığına önem verilen İngiltere, Rusya gibi bir çok ülkede suni tatlandırıcıların bir çoğunun yasak olduğunu dile getiren Dinç, suni şeker oranının 40 miligram dozu aşıldığında genç yaşta Alzheimer'a, hamile kadınlarda düşüklere, beyin anomalilerine, zeka geriliklerine neden olduğunu savundu. Mustafa Dinç, ''Acaba halkımız bunları bilseydi bu ürünlerin tüketimi bu kadar çok olur muydu?'' ifadesini kullandı.

Suni tatlandırmada en çok kullanılan Aspartam tüketiminin beyin tümörü ve beyin hasarına neden olduğunun klinik testlerle belirlendiğini anlatan Mustafa Dinç, '' E951 Aspartame olarak kodlanan bu yapay tatlandırıcı her türlü düşük kalori gıdalarında kullanılmaktadır. Fareler üzerinde yapılan deneylerde düşük dozlarda bile farelerin beyninde tümörler oluştuğu tespit edilmiştir'' dedi.

Aspartam'ın içindeki ''Fenyl Alanlin'' isimli amino asidin çocukların zeka gelişimini etkilediği klinik deneylerle kanıtlandığını bildiren Başkan Dinç, bu nedenle içerisinde FDA aspartam bulunan bütün ürünlerin etiketlerinde ''fenyl alanin bulundurmaktadır'' yazısının yazılması gerektiğini söyledi. Bu ürünlerin 18 yaşın altındakilere satışının yasaklanmasını isteyen Dinç, restoranlarda hamile ve çocukların uyarılması için ''Bu iş yerinde hamile ve çocuklar için diyet içecek servisi yapılmamaktadır'' yazılarının asılmasının zorunlu olması gerektiğini belirtti.

Mustafa Dinç, şunları kaydetti: ''Ürünlerin üzerinde tüketiciyi uyarıcı hiç bir yazının bulunmaması, tüketicinin korunması hakkında kanun hükümlerine açıkça aykırı ve Tarım Bakanlığı yetkilileri ve Tarım Bakanı suç işlemektedir.''
Kullanıcı küçük betizi
gokdeniz
Üye
Üye
 
İletiler: 202
Kayıt: Pzt Kas 19, 2007 2:00

İletigönderen multix » Prş Nis 10, 2008 6:16

Bildiğimiz kolada gazozda bile katkı maddesi haricinde etil alkol var. Tarım ve Köy İşleri bakanlığının "alkolsüz içecekler tebliğinde" bakanın imzasıyla yürülükte; isterseniz burdan okuyabilirsiniz http://www.kkgm.gov.tr/TGK/Teblig/2007-26.html (Madde 5/b). Uzun bi süredir bu tür içeceklerden uzak durmakta fayda var. :D
Bu memleket tarihte Türk'tü, bugünde Türk'tü ve edebiyen Türk olarak yaşayacaktır. TÜRKİYE TÜRK'LERİNDİR.
Kullanıcı küçük betizi
multix
Üye
Üye
 
İletiler: 13
Kayıt: Pzt Mar 10, 2008 20:19

İletigönderen Pınar » Prş Nis 10, 2008 7:35

Büyük olasılıkla az sonra okuyacağınız birçok şeyi siz zaten daha önceden biliyordunuz. (!) Ya da bilmeyenler "hadi canım, saçmalık " diyeceklerdir.Eğer öyle olduğunu düşünüyorsanız, burada anlatılanlara inanmadıysanız denemesi bir cola parasıdır. Yani markası ne olursa olsun, bir kutu Cola yeterli.

Gelelim COLA ile ne gibi pratik işler yapabileceğinize:

TUVALETİ TEMİZLEMEK İÇİN:
Bir kutu kolayı veya gazozu klozetin içine dökünüz. Bir saat kadar bekleyiniz ve sifonu çekiniz. Koladaki sitrik asit helâ taşındaki lekeleri yok edecektir.

KROM TAMPONLARDAKI PAS LEKELERINI YOK ETMEK İÇİN:
Arabanın tamponunu Cola''ya veya gazoza batırılmış bir sigara paketinin içindeki alüminyum folyosuyla iyice ovunuz. Tertemiz olacaktır.

AKÜ KUTUP BAŞLARINDA ÇAPAĞI TEMİZLEMEK İÇİN:
Bir kutu kolayı veya gazozu kutup başlarına dökün ve bütün çapak yok olsun. PASLANMIŞ BİR CIVATAYI SÖKMEK İÇİN:

Kolaya veya gazoza batırılmış bir bezi bir kaç dakika paslı cıvataya uygulayınız. Bir kaç dakika sonra rahatlıkla dönecek ve çıkacaktır.

ELBİSENİZDEKİ YAĞ LEKESİNİ ÇIKARMAK İÇİN:
Bir kutu kolayı lekeli giyeceklerin üstüne boşaltın, deterjanı ekleyin ve her zaman yıkadığınız gibi yıkayın. Cola yağ lekelerinin yok olmasına yardım edecektir. Ayrıca araba ön camlarındaki her türlü kuş pisliği, yapışan sinekler veya ağaçlardan dökülen toz , polen,yapışkan maddelerin çıkarılması için en iyi madde COLA’lı içeceklerdir. 2001 yılında Delhi Üniversitesinde "kim daha fazla Cola içecek" diye bir yarışma yapıldığında, sekiz litre Cola içerek kazanan ve 10 dakika içerisinde herkesin gözü önünde ölen kişinin haberini duymuşsunuzdur. Neden öldü? Çünkü çok fazla karbondioksit almıştı ve kanında yeterli oksijen yoktu.

Başka bir örnek: Kırılmış dişinizi bir şişe Cola''nin içine koyun ve 10 gün sonra bakın... Diş 10 günde büyük oranda erir. Halbuki dişler ve kemikler ölümden sonra bile en fazla dayanabilen organlarımızdır. Bir şişe kola içerek midenize ve dişlerinize ve bağırsaklarınıza ne yaptığınızı bir düşünün...

Hindistan’da çiftçiler coladan ekstre yapıp haşerelere karşı kullanıyorlar.

Haa... isterseniz bu çok kuvvetli temizleyicinin geriye kalanını içersiniz. Bakın bu da bir fayda. Fayda ise eğer??? :) Peki nedir bu Cola'nın bu kadar zor temizliklerde bile kullanılabilmesinin sebebi? Cola'nin ortalama pH değeri 3.4 tur. Bu asidide dişleri ve kemikleri eritmek için yeterlidir.Temizliklerde bu kadar etkili olmasının sebebi budur. Aslına bakarsanız Cola ve gazozlarla dünyada kimsenin tavsiye edemeyeceği kadar KARBONDİOKSİT içiyoruz. Hani şu dışarı atmak için devamlı nefes alıp verdiğimiz, atmak için uğraştığımız KARBONDİOKSİT! Peki, bunları niye yazdık ve niye herkes okusun istiyoruz? Bu Cola ile ilgili gönderilen yazı; genç bir grubun ortak platformlarda aldıkları bir kararın ürünüdür. Bu yazı İnternet üzerinden gönderilerek yayılması amaçlanmıştır. Zaten onlar da büyük kartellerden boyalı medyadan ya da yaz eylemcisi kimi sivil toplum örgütlerinden destek beklemiyorlar. Bu kadar zararlı bir içecek nasıl olurda bu kadar bilinçsizce tüketilebilir ve ikisi Amerikan firması olmak üzere bu şirketler bu kadar kâr elde edebilir? İşte bu bilinçsizliği önlemek için çevrenize, sevdiklerinize ve özellikle çocuklarınıza bunları anlatın.”

KAYNAK
Halk tarafından devlete "Sen bana hizmet etmek için varsın, bunun ötesinde senin bir anlamın yok" dendiğinde herşey yoluna girecektir...

(Osman Pamukoğlu)
Kullanıcı küçük betizi
Pınar
Üye
Üye
 
İletiler: 1380
Kayıt: Çrş Haz 06, 2007 7:47


Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x