Mesaj hazırdı: "Kadın cinayetleri durdurulsun!"/Barış Ozan Özdemir

Mesaj hazırdı: "Kadın cinayetleri durdurulsun!"/Barış Ozan Özdemir

İletigönderen Barış Ozan Özdemir » Pzt Şub 23, 2015 16:55

Özgecan Aslan…
Kadındı.
Yirmi yaşındaydı.
Hayalleri vardı.
Dertlerini dinleyeceği hastaları…
Resim

Hunharca katledildi.
Ciğerimiz parçalandı, yüreğimiz dağlandı. İnsanlığımız sorgulandı. Nasıldı, nasıl olabilirdi? İnsanlar ne sebeple bu kadar cani olabilirdi?
Günlerce tartışıldı.
Haber programları, "Canımız" üzerine kurgulandı.
Çok değil, sadece birkaç ay önce karısını öldüren adamı programlarına çıkaranlar, gözyaşlarıyla Allah'a yakardı. Yandaşlar yandaşlıktan uzaklaştı. Reyting uğruna Tv'lerini siyah kurdelelere sardı. Bazılarında idam tartışıldı. Koca koca profesörler Özgecan'ın katiline sadece Allah'tan bela okuyabildi.
Yürüyüşler yapıldı. Mesaj hazırdı: "Kadın cinayetleri durdurulsun!" Sadece 2014 yılında öldürülen kadın sayısı 294’ken, verilen mesajlar genel olarak bu kanıdaydı.
Sosyolojik tespitler yapılmamış, sorunun nedenlerine inilmemiş, yine anlık tepkilerle hareket edilmişti.
Genel durum işte böyleydi.
Gerçeklere gözlerini kapatan insanlar tarafından karamsar baktığım düşünülecek olsa da bu sefer de öyleydi.
Nasıl mı bu kadar eminim?
Ben de yapılan eylemlere katıldım.
Yürüyüşteki kızlardan birinin yanına gittim.
Sordum, Gizem'i sordum.
Baktı bana. Tekrarladım: "Gizem Akdeniz" dedim. "Tanımıyorum" dedi. "Hani şu yaşı iki elin parmaklarından daha küçük, tecavüz edilen, yakılan…" devamını getiremedim.
Oysa üzerinden henüz bir yıl bile geçmemişti. Özgecan için eylem yapan kız Gizem'i Gizem'imizi unutmuştu. Bu, iki kardeşimizin de aziz ruhlarına saygısızlık, vefasızlıktı.
Ben öncelikle bir insan olarak, ardından bir erkek olarak bu olaydan çok rahatsız oldum. Düşündüm, zihnimi kendime kapadım ve düşündüm. Bu iğrenç cinayetlerin, tecavüzlerin, dayakların, aşağılanmaların önüne nasıl geçebilirdik, nasıl geçebiliriz?
Sorgulamaya geçmişten, binlerce yıl öncesinden başlamalı..
Kadınların ata bindiği, savaşa katıldığı, devlet erkânında Hakanla beraber bulunduğu M.Ö 4 binlerden. Herhangi bir yazılı kural olmaksızın, tek eşliliğe, kadına sadakate önem veren M.Ö 5 binlerden. Kadınların ‘tanrıça’ olduğu, ilah kabul edildiği M.Ö. 6 binlerden. Ve ‘tanrıça’ kavramından ‘Tanrı Baba’ kavramına yol aldığımız artlarından süregelen yıllardan.
Milattan sonra ne oldu da kadın değerini yitirip metalaşmaya başladı? Şaşırtıcı bir şekilde tek tanrıcılığın yayılmaya başladığı dönemle kesişir yolları, kadının metalaşma başlangıcı. Kudret ve sonsuz güç kaynağı olan Tanrı, yeryüzünde erkeğe yakıştırılır. Mutlakıyetin gereğidir ki, güçsüz olan da ezilir. Tanrıça, ‘Tanrı Baba’ olmuştur artık. O’nun karşısında kadınlar yüzlerini, saçlarını kapatmak zorundadır.
Aziz Augustinus bunu şöyle ifade eder: “Erkek tek başına Allah’ın suretinde yaratılmıştır, oysa kadın Allah’ın sureti değildir. Hiyerarşide erkek Allah’ın altındadır, kadın da onun altında yer alır”.
Yine, cennetten elma yeme hikayesiyle devam eder kadının aşağılanışı. Kadın, kötülüklerin kaynağı haline getirilir ve cilvesiyle erkeği kandıran duruma düşürülür.
Kadının ikiciliği, şaşırtıcı bir şekilde kadınlar tarafından da kabullenilir. Ne acıdır ki bu durum, annelerin oğullarını onların eşlerine karşı şiddete teşvik etmesine kadar varır. Kadın güçsüz olmadığı halde, eşit olduğu halde baskılarla et parçasının üstünlüğüne boyun eğer.
Binlerce yıl devam eden bu baskı ve metalaştırma, teknoloji geliştikçe bir ticari boyut da kazanarak cinsel bir izletiye dönüştürülmüştür. Oluşturulan ve ‘porno’ adı verilen bu sektör, kadını aşağılamakta ve çok genç yaşta, kadını cinsel obje olarak algılayan sapık ve sadist bireyler yetiştirilmesine ön ayak olmaktadır. Aynı şekilde genelevlerin varlığı da utanç vericidir.
Ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, Türk Ceza Kanunu’nda, Medeni Kanun’da kadın erkek eşitsizliğine neden olan, kadının hukuksal alanda geriye atılmasına yol açan tüm maddeler iyi irdelenmeli ve kadın erkek fark etmeksizin bütün hukukçular tarafından Anayasa Mahkemesi’ne başvurularak anayasal eşitliğin sağlanmasına çalışılmalıdır.
Kadınların feminizme kaymayan, aksine insan olma haklarını ellerinden alan ve ataerkilleşen topluma vereceği insanlık dersinin örgütlü mücadelesini tarih elbet bir gün yazacaktır!
Barış Ozan ÖZDEMİR/Üçüncü Yol
Barış Ozan Özdemir
Kullanıcı küçük betizi
Barış Ozan Özdemir
Üye
Üye
 
İletiler: 7
Kayıt: Pzt Ağu 18, 2014 19:54

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x