Meydanlara İnerken (3)

Tartışma Alanı

Meydanlara İnerken (3)

İletigönderen okuyucu55 » Pzr Mar 20, 2011 13:46

MEYDANLARA İNERKEN (3)

1- Hem o vaktin Genel Sekreterince yasa dışı olduğunu resmen tespit ederek onay vermediği Irak'a yönelik rejim değiştirme maksatlı 20 Mart 2003 Saldırısının sonuçlarını tanıyarak; hem de saldırı gerçekleşirken teşkilata üye ülkelere "Saldırgan ülke ABD'nin durdurulması için" çağrıda bulunma görevini yerine getirmeyip, sessiz kalarak suça ortak olan BM adlı paravan örgüt, insanlığın nazarında vicdani ve hukuki meşruiyetini çoktan yitirmiştir.

Adı geçen örgütün ortaya serilmiş paravan niteliği nedeniyle, aynı rejim değiştirme suçunu, "sivilleri koruma" bahanesiyle şimdi de Libya'da işlemeye çalıştığı hususu, Fransa Devlet Başkanı Sarkozy, İngiltere Başbakanı Cameron, İngiltere Dışişleri Bakanı Hague ve ABD Dışişleri Bakanı Clinton gibi sözcülerinin kameralar önünde defalarca yaptıkları itiraflarla sabit bulunan uluslararası eşkiyaya hizmet edecek kararlar almaya vicdanen hakkı olmadığı gibi, almış olduğu "Libya üzerinde uçuşa yasak bölge" benzeri gayri ahlaki kararların hukuken hiç bir bağlayıcılığı yoktur.

Öbür açıdan bakılacak olursa, "örgüt"ün güvenlik konseyinde yapılan oylamada, Rusya, Çin, Almanya, Brezilya, Hindistan tarafından verilen beş çekimser oy, sıcak savaşın belli bir dönemi olan soğuk savaş sonrası mücadele şartlarında, "Bu kararın gerekçesine katılmıyorum, kararı kabul etmiyorum" şeklinde, kararı veto anlamı yüklüdür.

Millici rejimleri "sivilleri koruma... demokratikleşme... açık toplum kurma" benzeri adlar altında kukla idareciklere parçalama şablonu, Türkiye-Irak ve kısmen Libya misalleri üzerinde üç başlık halinde şöyle;

a- Evvela AB-D Propaganda Makinesinin uzun yıllara yayılan hurafelerle örülü yoğun psikolojik bombardımanıyla kavramların anlamları ters yüz edilip, hedef ülkenin zihin kurgusu yavaş yavaş değiştirilir.

Kurgulanarak değiştirilmiş yeni zihinlere ezberletilen sapık dilde, taşeron işbirlikçi"nin adı, özgürlük savaşçısıdır. Bozgunculuğu bastırmaya, soykırım; bastıran merkezi devlete, baskıcı devlet/baskıcı rejim denir. "Baskı" yapmayıp, evin/kapısını ardına kadar düşman yağmasına açan rejimler, ileri demokrasi; karşı-devrimin adıysa renkli devrimdir.

b- Böylece, zaman içersinde, Türkiye'nin güneydoğusunda, Irak'ın kuzeyinde, esasen sahip oldukları cesaret seviyesi bir tarla faresinden daha yüksek olmadığı halde, ülkenin devletine, ordusuna efelenerek şahsiyet bulan, ev hissinden yoksun yaltakçı şovmen takımının da desteğiyle, içi bozgunculuk kaynayan enfeksiyon yuvaları ortaya çıkar. Hedef ülkenin rejimi, "demokratikleşme süreci" denilen bir süreçle santim santim hadım edilip iktidarsızlaştırılarak teslim alınır.

c- Eğer hedef alınan ülke yönetimi, 1991'de Irak'ta, bugün Libya'da olduğu gibi, bozgunculuğu bastıracak olursa, 1820'lerde "Hıristiyan sivilleri baskıcı Osmanlı rejiminin soykırımından koruma bahanesiyle" hemen işe karışıp, Osmanlı Devleti'ne, "Yunan bozgunculuğunu bastırdığı halde yenilmiş sayılmayı" dayatan aynı sömürgeci güçler, yine "sivilleri koruma" bahanesiyle işe karışarak, hedef ülke yönetimi "demokratikleşerek" teslim olmayı kabul edene veya yıkılıp yerine kukla bir rejim kurulana kadar sürdürmek üzere, hem BM, ICC gibi paravan örgütleri kullanarak, hem de kendi adlarına bir dizi karar alırlar.


2- İnsanlığın, "ülke rejimlerini dışardan zorla değiştiren batılı rejimlerden" kurtulma zamanı gelmiştir.

Irak'a yönelik 91 Saldırısının "savaş semptomları göstermediğini...çünkü ortada bir savaş ilanı olmadığını...savaş ilan etmeden gerçek bir savaş olamayacağını, dolayısıyla ortada bir savaş olmadığını" yazabilmiş Baudrillard ile Chomsky, Fisk gibi, "batılı güçlerin doğu ülkelerine saldırı düzenlemesine güya şiddetle karşı çıkan, fakat bu saldırılara direnen millici yönetimlere, güçlü liderlere çok daha şiddetle karşı olan" altın kalpli kalpsizlerin en merhametlilerinin sandığının aksine, bir an evvel değiştirilmesi gereken rejimler, batının şeklen demokratik "insani kolonyalist" rejimleridir.

Madem ki var, meydanlara çıkarak rejim değiştirme demokratik hakkı, sadece doğu ülkelerinde, Tahrir Meydanında uygulanmaya mahsus bir hak olarak anlaşılmamalı. Batılı aydınlar, gözleri Libya'da, Yemen'de, Mısır'da "doğulu canavar diktatör, gayrı medeni aptal diktatör" edebiyatı yapma aptallığını bırakmalı, hakiki demokrasiyi rehin tutan rejimlerini değiştirmek için meydanlara çıkma hakkını kullanmaya başlamalıdır.


3- Ülke rejimlerini dışardan zorla değiştiren batılı rejimler, rejim değiştirmekten vazgeçtiklerini fiiliyatta göstermedikleri takdirde ortaya çıkacak gelişmeler, İnternet'te değil, zihinlerde dolaşan şu belgede görülen kehanetlerden anlaşılacağı üzere, o rejimlerinin bazı zihinlerince şimdiden hissolunmaktadır:

"...Irak'a düzenlediğimiz saldırının yasa dışı olduğunu insanlığa unutturamadık. Şimdi de sivilleri koruma bahanesiyle, Libya halkına vahşice saldırıyoruz.

Türkiye'deki mevcut iktidar, sonucun iki saatte alındığı bilgisayar yöntemiyle, seçimlerden yüzde yirmi, yirmi beş mi, yoksa yüzde elli, ellisekiz mi, hangi oy oranıyla çıkarsa bu sonuç "millici dalga "yı daha da tetikleyecek bilinmez fakat, millici dalga, Libya halkına "uluslararası koalisyon gücü" adı altına gizlenip, saldırdığımız şu günlerde kabarmaya başlayacak.

Bu dalga;

a- Başta Silivri Toplama kampı olmak üzere, her kesimden millicilerin bulunduğu hapishanelere yönelecek.

b- Sahillerde kurduğumuz İngiliz - Fransız - Amerikan kolonileri, "Kuduz Fransız sömürgeciliğine, İngiliz sömürgeciliğine, Amerikan sömürgeciliğine bu topraklarda yer yok!" diye sloganlar atan insan dalgalarıyla teker teker zaptedilecek.

c- Giderek tüm vatan sathı "No British Zone, No French Zone, No American Zone" (İngilize Yasak bölge, Fransıza Yasak Bölge, Amerikalıya yasak bölge) ilan olunacak"
...

Batının inananlarına:

a- Başta yasa dışı Irak ve Libya Saldırıları olmak üzere, benzeri bütün saldırıların kararını veren failler, en ağır cezaya çarptırılmak üzere adil bir yargılamadan geçirilecek.

b- Irak'ın yasa dışı saldırıyla görev yapması 8 yıldır engellenen meşru yönetimi göreve dönecek, Irak ve Libya'ya savaş tazminatı ödenecek.

c- Bu haksızlıkların ortadan kaldırılmasıyla beraber, Birleşmiş Milletler hiç bir sömürgeci saldırgan güce paravan olmayacak şekilde yeniden düzenlenecek.

O'nun hangi sebeple geleceğini, "bin yıllık barış"ı hangi şartlarda tesis edeceğini sanıyordunuz ki?



OrduMillet

http://www.ordumillet.com/Content.aspx?haberID=1168&B=meydanlara-inerken-3
Kullanıcı küçük betizi
okuyucu55
Üye
Üye
 
İletiler: 9
Kayıt: Sal Kas 30, 2010 9:57

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x