☪ Milis Yarbay Topal Osman Ağa
Öncü Kuvvacı, ATATÜRK'ün Koruma Birliği Komutanı
Zaman Dizini
▤ 1884 - Osman Ağa, Giresun`un Hacı Hüseyin Mahallesinde doğdu.
▤ Ekim 1912 - Balkan harbine gönüllü katıldı. Sağ dizinden yaralanarak sakat kaldı, Topal lakabını aldı.
▤ Aralık 1913 - İstanbul'dan Giresun'a döndü. 30.11.1915 - Gönüllü olarak Doğu Cephesin'de Ruslar'a karşı savaştı.
▤ Şubat 1918 - Giresun Belediye Başkanı oldu.
▤ Şubat 1919 - Muhafaza-ı Hukuk-u Milliye Cemiyeti'nin, Giresun Şubesi'ni kurdu.
▤ Nisan 1919 - Padişah hükumetince hakkında tutuklama emri çıkarıldı. Tutuklamadan kurtulmak için Keşap ve Şebinkarahisar yöresine çekildi.
▤ Mayıs 1919 - İzmir`in Yunanlılar tarafında işgal edilmesi üzerine Giresun`da büyük bir miting yapıldı.
▤ 29.05.1919 - Atatürk ile Osman Ağa gizlice Hazada buluştu.
▤ 05.06.1919 - Pontusçu Rumlar, Giresun`daki Rum mektebine Pontus ve Yunan bayrağı astılar.Bayrak Osman Ağa ve arkadaşları tarafından indirildi.
▤ 08.07.1919 - Osman Ağa hakkındaki tutuklama kararı padişah Vahidettin tarafından kaldırıldı.
▤ Temmuz 1919 - Osman Ağa Giresun'a döndü, yeniden Belediye Başkanı ve Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Başkanı oldu.
▤ Temmuz 1919 - Kaymakam Baki Beye suikast düzenlendi.
▤ Şubat 1920 - Gedikkaya gazetesini yayımlamaya başladı.
▤ Eylül 1920 - Giresun`lu gönüllüler doğudaki Ermeni hareketini bastırmak üzere Kars`a gittiler.
▤ 12.11.1920 - Osman Ağa ve Giresun uşaklarının Ankara'da Atatürk'ün muhafızlığına başlamaları.
▤ Nisan/Mayıs - (1921) Osman Ağa ve 47. Gönüllü alayının Koçkiri isyanını bastırmaları, Zara, Niksar, Merzifon ve Kavak yöresindeki Pontusçu Rumların direnişini kırmaları
▤ 05.08.1921 - Osman Ağa ve komutasındaki 47. Gönüllü Alayı, Ankara'ya geldi.
▤ Ağust. 1922 - 42. ve 47. Giresun Gönüllü Alayları Başkomutanlık Sakarya Meydan Muharebesi'ne katıldılar.
▤ Ocak 1923 - Osman Ağa, Giresun,a döndü.
▤ Mart 1923 - Osman Ağa, Ankara'ya gitti.
▤ 02.04.1923 - Osman Ağa'nın ölümü ve Cumhuriyet şehidi olması
▤ Nisan 1923 - Osman Ağa'nın Giresun Kalesine gömülmesi
▤ Mart 1925 - Anıt mezara taşındı.
Osman Ağa 1883 yılında Giresunda doğdu. Babası Feridunzade Mehmet varlıklı bir kişiydi. Osman Ağayı iyi tanıyabilmek için, yaşadığı devrin şartlarını çok iyi bilmek gerekir. Osmanlı İmparatorluğu o zamanlar büyük sarsıntılar geçirmektedir. İmparatorluk içersindeki çeşitli etnik kökenlere mensup milletler birer birer bağımsızlıklarını ilan etmeye başlamışlardı. Bunlardan biri de 1828 yılında bağımsızlığını ilan eden Yunanistandı.
Yunanistan sadece bağımsızlığını ilan etmekle kalmamış, Megalo-İdea (Büyük Yunanistan İdeali)yı gerçekleştirebilmek için de gizli- açık faaliyetlere başlamıştı. Karadeniz kıyıları da amaçları içersindeydi. Bu amaçları doğrultusunda Pontus Devletini yeniden diriltmek için Merzifonda açılan Amerikan Kolejinde ilk adımı attılar. Bundan sonra Karadeniz Bölgesinde hummalı bir faaliyete başladılar. Yarıya yakını Rum nüfusundan(çok az da Ermeni vardı) meydana gelen Giresunda en önemli faaliyet üssü halindeydi.
Osman Ağa daha çocuk yaşlarda Rumların sinsi faaliyetlerini sezmeye başlamıştı. Bu durum, esasen doğuştan mayasında bulunan vatanperverlik duygularının iyice perçinlenmesine vesile oldu. Askerliğe karşı içinde büyük bir istek olmasına rağmen, askeri okula gitme şansı bulamadı. İçinde kalan bu ukdeyi vatan savunmasının tüm safhalarına gönüllü olarak katılmak suretiyle dindirmeye çalıştı. Böylece 40 yıla sığan kısacık ömrünün son 10 yılının barut, ateş, kan kokuları arasında müthiş bir mücadele içersinde geçtiğini görüyoruz. Osman Ağanın bu akıllara durgunluk veren müthiş mücadele içersinde gerçekleştirdiği eylemlerin en önemlilerini fazla ayrıntıya girmeden şöyle sıralayabiliriz:
1912 Ekiminde 65 gönüllü arkadaşıyla birlikte Balkan Harbine katıldı. Sağ dizinden yaralandı. Bu olaydan sonra Ağa lakabının yanına Topal lakabı da eklenmiş oldu. OSMAN AĞA(Topal Osman) 1912 Balkan Harbine Abazıpka denilen Giresunun Milli kıyafetiyle gönüllü olarak katıldı.
I.Dünya Savaşı çıkınca, 30 Kasım 1915de 93 gönüllü arkadaşına, Trabzon hapishanelerinden tahliye ettirdiği 150 Giresunlu mahkumu da ilave ederek Ruslara karşı dört yıl savaştı. 14 Şubat 1918de Rusları Harşıt Hattında durdurmayı başardı. Düşmanı Batuma kadar kovaladı.
1918 Şubatında Hacı Beyin çekilmesi üzerine Giresun Belediye Başkanlığı makamına oturdu. 1919 Şubatında Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyetinin Giresun Şubesini kurdu ve ilk başkanı oldu. Ermeni Tehcirine adı karışınca, İstanbul Hükümeti tarafından idama mahkum edildi. Dağa çıktı. Eylemlerine çete savaşları şeklinde devam etti. İçimizdeki hainlere aman vermedi. Samsuna çıkışından 10 gün sonra 29 Mayıs 1919da aldığı davet üzerine Havzada Atatürkle gizlice buluştu. El sıkışarak anlaştılar. 8 Temmuz 1919da af kararı çıkınca tekrar Giresuna dönen Osman Ağa, bir süredir boş bıraktığı Belediye Başkanlığı koltuğuna tekrar oturdu. Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Başkanlığı sıfatını da üzerinde taşıyan Osman Ağa Atatürkten aldığı talimatlar doğrultusunda çalışmalarına hız verdi.
23 Temmuz 1919da Erzurum Kongresine Dr. Ali Naci(Duyduk) ve İbrahim Hamdi Bey gibi iki Giresunlu aydını gönderdi. Ancak Giresunlu delegelerin Atatürke karşı oy kullanmaları üzerine, bunlara müthiş öfkelendi. Her ikisi de Osman Ağanın gazabından korkarak yurt dışına kaçtılar. 1920 Şubatında Gedikkaya Gazetesini yayınlamaya başladı. Bu gazeteye Giresun Askerlik Şubesi Başkanı H.Avni Alpaslan Bey(Tirebolulu) imzasız yazılar yazarak milli mücadeleye destek verdi. Osman Ağada başkalarına yazdırdığı sert makalelerin altına imzasını atarak basın yoluyla da mücadelesine devam etti. 1920 Eylülünde Ermeni Harekatını bastırmak üzere 15.Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa emrine bir tabur(850 kişi) gönüllü gönderdi.
Atatürkün daveti üzerine 15 seçkin adamını alarak Kasım 1920de Ankarada Atatürkün huzuruna çıktı. Atatürkün isteği üzerine 10 adamını Onun yakın korumasına tahsis etti. Bunların adları: Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan, Ali Şıhoğlu Mehmet, Aşıkoğlu Galip, Osmanoğlu Sarı Mustafa, Osmanoğlu Ali, Ahmetcanoğlu Kırlak Hüseyin, Sofuoğlu Hüseyin, Tığlıoğlu Ömer, Kemençeci Köseoğlu Hamit, Yılancıoğlu Hasan. Daha sonra onlara şu öğüdü verdi: Mustafa Kemal Paşanın muhafazası yalnız size aittir. Onu her yerde siz koruyacaksınız. Şayet M.Kemal Paşaya bir şey olursa, kendinizi, hatta memlekette bıraktıklarınızı da yok bilin!
Giresun Gönüllü Maiyet Müfrezesi adı verilen bu birliğin sayısı Atatürkün isteğiyle daha sonra 100e ve son olarak ta 250ye kadar çıkarılmıştır. Bu birlik Atatürkün yanı sıra Meclisin de yakın korumasını üstlenmiş ve görevini sonuna kadar yüzlerinin akıyla başarmıştır. Osman Ağa, Atatürkten aldığı talimat üzerine Muhafız Birliğinin idaresini yakın arkadaşı Mustafa Kaptana bırakarak Giresuna döndü. Tamamen Giresunlulardan meydana gelen ve mevcudu 5 bini bulan 42 ve 47.Giresun Gönüllü Alaylarını kurdu. 47.Alayın başına geçerek Nisan-Mayıs 1921de Koçgiri İsyanını bastırdı. Daha sonra, H.Avni Alpaslan Komutasındaki 42.Alayla Samsunda birleşerek Pontus Rumlarının merkez üssü olarak kullandıkları Merzifon Amerikan Kolejine baskın yaptı. Bir daha dirilmemek üzere, Yunanlıların Megelo-İdeasının bir parçası olan Pontus Rum Devleti hülyasını tarihin derinliklerine gömdü. Sakarya Meydan Savaşının kritik bir safhaya girmesi üzerine, her iki alayımız da 1921 Ağustosunda imdada yetişti. 42. Alayımız hemen savaşa girdi. Komutanları H.Avni Alpasalan Bey dahil tamamına yakını şehit düşen bu alayımızdan sadece 84 kişi sağ kalabilmiştir. On gün sonra da 47.Alayımız savaşa girdi. Bu Alayımızdanda 285 kişi sağ kalabildi. Dilerseniz, Sakarya Meydan Savaşının bu bölümünü bizzat Atatürkten dinleyelim:
Sakarya Muharebeleri sırasında, cephemizin bir tarafında gedik açan düşmanın gediği genişletmekte ve ilerlemekte olduğunu bildirdiler. Derhal yedekte bulunan kuvvetlerimizden yeterli miktarda imdat gönderilmesini ve süngü hücumu ile düşmanı eski mevzilerine tard etmelerini emrettim. Fakat aldığım cevap: İhtiyatta kuvvetimiz kalmadı, hepsi mevzilerde çarpışıyor. Yalnız Giresunlu Topal Osman Ağanın askerleri vardır oldu. Tekrar verdiğim emirde: Kim olursa olsun, süngü hücumu yapacaklardır. dedim. Cevap verdiler: Bunların süngüsü yoktur.
Osman Ağanın Karadenizli Gönüllüleri milli kıyafetleri ile gelmişlerdi. Süngüleri yoktu. Süngü yerine bellerinde eğri bıçakları vardı. Hatırıma derhal o Karadeniz bıçakları geldi. Hemen: Osman Ağanın askerleri bellerindeki bıçaklarla düşman üzerine atılıp, eski mevzilerine tard edeceklerdir emrini verdim. Eğri bıçaklarıyla düşmana saldıran bu yiğit çocuklar Yunanlıları eski mevzilerine atmağa muvaffak oldular. Fakat yüzde atmış kayıp verdiler. (Damar Arıkoğlu, Yakın Tarihimiz, s.259-260,İst.1961) Sakarya Zaferinden sonra tamamen eriyen 42.Alay lağvedilmiş, mevcudu Giresundan getirilen yeni gönüllülerle takviye edilen 47.Alay ise, 26 Ağustos 1922 tarihindeki Büyük Taarruza da katılarak Afyon ve Dumlupınar cephelerinde büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. Bu mıntıkada (Afyon- İncehisar- Doğanlar Köyü- Sivritepe) şehit düşen 14 Giresunlu için Milli Savunma Bakanlığı tarafından yaptırılan 47.Giresun Gönüllü Alayı Şehitliğinin 28 Ağustos 1992 tarihinde Devlet Töreni ile açılışı yapılmıştır. Giresunluların kahramanlıkları Atatürkün tarihe geçen şu veciz sözleri ile bir kere daha tescil edilmiştir: Afyonkarahisarda, Dumlupınarda Sizin Uşaklar da Vardı! Osman Ağaya gösterdiği üstün başarı ve kahramanlıklardan dolayı TBMM tarafından Milis Yarbayı(Milis Piyade Yb. Sicil No:342) rütbesi verilmiştir.
Osman Ağa, düşmanın İzmirde denize dökülmesinden sonra Atatürkten izin alarak Giresuna döndü. Geçtiği her yerde Yaşa, Varol, Sakarya Kahramanı nidalarıyla karşılandı. Artık zafer kazanılmış, vatan düşmandan temizlenmiştir. Bundan sonra ki düşüncesi, kutsal bir görevi yerine getirmiş insanların huzuru içersindedir.Bu sıralarda Giresunda istirahata çekilmiş olan Osman Ağa Atatürkün telgraf emri üzerine 1922 yılının Aralık ayı sonlarında tekrar Ankaraya çağrıldı. Artık kader ağlarını örmeye başlamıştır. Zafer kazanılmıştır kazanılmasına da, yeni kurulacak olan devletin doğum sancıları da başlamıştı bu arada
Üstat Merhum Murat Sertoğlunun tabiriyle Silahlı mücadele devri kapanmış, politika devri başlamıştı. Mecliste iki grup vardı. M.Kemalin liderliğindeki I.Grubun karşısında yer alan Trabzon Mebusu Ali Şükrü Beyin önderliğindeki II.grup şiddetli bir muhalefet hareketi başlatmıştı. Mecliste kavga hiç eksik olmuyordu. Hatta bir ara Atatürk ve A.Şükrü Bey birbirlerinin üzerine dahi yürümüşlerdir.
Yine böyle bir meclis oturumundan sonra 27 Mart 1923 tarihinde akşamüstü Ali Şükrü Bey birdenbire ortadan kaybolur. Aramalar sonunda Ali Şükrü Beyin cesedi yeni kazılmış bir çukurun içinde bulunur. Elde edilen bulgular, şüphelerin Osman Ağa üzerine yoğunlaşmasına sebep olur. Durum çok naziktir. Çünkü Osman Ağa Atatürkün Muhafız komutanıdır. Atatürk Osman Ağayı çok sevmesine rağmen, Adalet neyi emrediyorsa gereği yapılsın diye adaletten yana tavır koyunca, Osman Ağanın tutuklanmasına karar verildi. Osman Ağanın adamlarından kurulu Muhafız Birliği lağvedildi. İsmail Hakkı Tekçe (daha sonraları Orgeneralliğe kadar yükselmiştir) komutasındaki yeni muhafız birliği ile Osman Ağanın adamları arasında 1 Nisanı 2 Nisana bağlayan gece sabaha kadar süren bir çatışma çıktı. Osman Ağa ağır yaralı olarak ele geçirilmesine rağmen, sedyede iken beynine ateş edilmek suretiyle İsmail Hakkı Tekçe tarafından öldürülmüştür. Başı da gövdesinden ayrılarak alelacele gömülmüştür. Ertesi gün cesedi mezardan çıkarılarak, ayaklarından asılmak suretiyle meclis önünde teşhir edilmiştir. Daha sonra cenazesi Giresuna gönderilmiş ve büyük bir cenaze merasimiyle tekbirler arasında Giresun Kalesinin kuzey yamacındaki Kurban Dede türbesinin yanına defnedilmiştir. Atatürkün emriyle kalenin en yüksek yerine anıt mezar yaptırılarak(bugünkü anıt mezar) 1925 yılında naşı buraya naklettirilmiştir.