RTE sözde milli irade diye insanları kandırarak yola çıktı; ama çoğunluğun diktatörülüğüne çevirdi. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir sloganını biçimlendirip egemenlik kayıtsız, şartsız, yargısız, anayasasız bize oy verenlerin anlayışını benimsedi. Milli irade sözleri ile bütünleyici olmak yerine, bütün milleti kapsamak yerine, bütün milletin sorunlarına sahip çıkmak yerine kendi grubunun kesesini doldurmayı düşündü. Toplumu biz ve onlar şeklinde ikiye bölmeye çalıştı. Çoğulcu yapı yerine çoğunluğun diktatörlüğüne çevirdi.Dini silah olarak kullandı. Tarikatlarla ortaklık yaptı. Bugünün pek popüler kitabındaki tarife uygun olarak insanları Allah ile aldattı.Sosyal devleti sadaka devletine dönüştürdü. Oy toplamak için popülist politikaları pervasızca kullandı. Toplumu ‘onlar’ ve ‘biz’ diye böldü.Yandaşlarından başkasına yaşam hakkı tanımadı. Bir kısım yalaka ve çıkarcı medyayı diğer medyaya karşı tüm iktidar gücü ile baskı uygulattı. Bir kısım medyayı da(ATV,STAR) her türlü desise ile eline geçirdi. Devlet gücüyle her türlü parasal kaynağı kontrol etti. İktidarın başındakiler için ayyuka çıkan yolsuzluk iddialarına karşı savunma yapmaya dahi tenezzül etmedi. Ülkeyi cennete çevirebilecek bir güce ulaşmışken akıl almaz bir basiretsizlikle ülkeyi bir birini boğazlama raddesinde kamplara böldü. Bazı bakanların çocukları gemiler sahibi oldu. Bir gece de yandaş şirketler köşeyi döndü.
Hala sıkılmadan insanların gözlerine bakarak "Milli İrade" yalanından bahsediyor. Sormak lazım seni oraya millet gönderdiyse diğer vekilleri kim gönderdi? Milli İrade sadece AKP'ye oy verenlerin midir? Sana oy vermeyen (%54'lük kesim) ne oluyor? Sayısal çoğunluğu sağlayanların diktatörlüğüne mi "Milli İrade" denir? Milli İrade derken neyi kastediyorsun,sadece AKP'ye oy verenleri mi kasdetmiş oluyorsun? Meclisteki sayısal çoğunluğu sağlayanların her şeyi yapabilmesine mi milli irade denir? Millet derken AKP'ye oy verenleri, irade derken sınırsız gücü anlıyor. Demokrasiden de şu an ki sayısal çoğunluğu sağlayarak istediği gibi yönetmeyi anlıyor. Halbuki egemenlik üç organla yürütülür: Yasama, yürütme ve yargı. Sayısal çoğunluğu sağlayarak yargıyı özellikle Anayasa Mahkemesi'nin kararlarlarını benimsemeyerek milli iradeye (yani sayısal çoğunluğun diktesine) engel olarak görüyor. Kavramların içini boşaltıp kavramları kendince doldurup sözde demokratlığını anlatıyor. Deniz Fenerinde iddianname ve mahkeme kararı çıktığı halde yayımlayan gazetecilere saldırırken Ergenekon Davasında iddianame çıkmadan yandaş medyalar adamları terörist ilan ederken susan bir zihniyete ne demeli. Yargıtay Cumhuriyet Başsavısı yetkisini kullanarak oluşturduğu kanaatini ortaya koyup kapatma davası açtığında henüz başsavcının iddianamesi ellerine ulaşmamışken iddianame hakkında bilgi sahibi olmadığı halde başsavcıyı hükümetine bağlı bir yetkilisi devam eden bir soruşturmayla bağlantılı olduğunu iddia ederken neden yargıya saygı duymuyordu? Bu gibi örnekler çoğaltılabilir. Sayısal çoğunluğu ele geçirenlerin istediğini yapması çoğunluğun diktatörlüğüdür.Tarih bunun örnekleri ile doludur. II. Dünya Savaşı'nda sayısal çoğunluğu elinde bulunduranların hukuk dışı eylemlerini frenleyecek (Anayasa Mahkemesi vs) bir mekanizma olmadığından insanoğlunun başına ne gibi felaketler getirdiği gün gibi aşikardır (Hitler) Kendini demokrat zanneden; ama özünde "kendine demokrat".

AKP nin mevcut Milli İradesi şudur ; %47 lik uyusmuş, düşünmeyen, kör , Allahtan nasipsiz, cigersiz, onursuz serefsızler surusu sadece...