Malûm Altın Portakal konuşmasından sonra oyuncu Rutkay Aziz (gerçek adıyla Aziz Rutkay) "muhalif" çevreler tarafından ayakta alkışlandı. "Muhalif" dediğimiz zaman, PKK'ya "özgürleşme hareketi" olarak bakan, "TSK-PKK şiddeti durdursun, barış sağlansın" lakırdılarını diline dolayan tipler de az çok bu kapsama girdiği için bu kapsamı sınırlandırıp "millici" çevreye değinelim.
Ekranlar bas bas bağırıp iktidar borazanlığı yaparken, sözüm ona "tartışma" gösterimlerinde yalakalar paslaşıp voleyi vururken, "bertaraf" olma korkusundan mıdır yoksa "ekmeği" Tayyip'in ağzından alma gayretinden midir bilinmez, basın-yayında hükûmet yalakalığı fütursuzca ve zevkle yapılagelirken bir sanatçının ortaya çıkıp, içinden geçtiğimiz sürecin "Adaletsiz kakınma dönemi" olduğunu söylemesi sevindirici bir haber gibi geldi biz "millici" ya da "ulusalcı"lara...
Rutkay Aziz yaptığı konuşmadan dolayı anında "En büyük ulusalcı, Atatürk'ün sanatçısı, halkın derdinden anlayan kişilik, adeta ulusal kahraman" oldu! Gani Müjde ve Hâldun Dormen'i şişirdiğimiz gibi onu da sorgusuz, suâlsiz, hesapsız "kahraman" ilân ettik...
Konusuna göre güvenilir iki genel ağ sitesinden, yaklaşık 4 ay öncesinden iki haber var önümde. Biri BDP'nin (m)illetvekili Ertuğrul Kürkçü'nün kişisel genel ağ sitesi. Haber şu: "Kürkçü’ye aydın ve sanatçı desteği: Ertuğrul Kürkçü’ye yazar, müzisyen, tiyatro ve sinema oyuncularından yeni destek mesajları gelmeye devam ediyor. Aralarında Leyla Erbil, Latife Tekin, Tarık Akan’ın da aralarında olduğu onu aşkın yazar ve sanatçı destek mesajı yayınladı(...)" Kürkçü'ye destek veren sözüm ona "aydın-sanatçı" listesinde ise "kahramanımız"ın adı göze çarpıyor: Rutkay Aziz! (http://www.ertugrulkurkcu.org/haberler/ ... ek-mesaji/)
Önümdeki diğer haber, büyük ölçüde İşçi Partisi tarafından oluşturulan, tanıtımını büyük çoğunlukla Ulusal Kanal ve Aydınlık'ın yaptığı, seçimlere bağımsız adaylarla giren Cumhuriyet Güçbirliği oluşumunun resmi sitesi. Haberde CGB'ye destek veren sanatçı-akademisyen-gazeteciler listesi var. İlginçtir ki Rutkay Aziz o listede de yer alıyor! Yani Rutkay Aziz hem BDP'ye hem CGB'ye destek veriyor! (http://cumhuriyetgucbirligi.org/index.p ... 6&Itemid=4)
Nasıl aşağılık bir hain sürüsü olduğunu anlatmama gerek olmayan (Bkz:"Söylemeye Gerek Bile Duyulmayanlar" adlı yazım) PKK'nın siyasi kolu BDP'ye destek veren biri çıkmış iktidara bir iki laf etmiş diye bizim akıllı(!) ulusalcılarımız Rutkay Aziz'i göklere çıkardı... Sen çok yaşa Rutkay Aziz, var ol Rutkaz Aziz, aziz ol Rutkay Aziz!..
Fikir değişikliği, çok renkli dünya görüşü(?) ya da başka bir şey değil, yalnız bir şeyle açıklayabileceğimiz bir aydın(!) duruşu var bize. Evet, yalnız "para/şöhret aşkıyla" açıklanabilecek bir aydın(!) duruşu bu. Şöhret yapmanın çeşitli yolları vardır tabi. Kimisi kolay olanı seçip iktidara yalakalık yapar. Kimisi de mevcut "entelektüelite"nin üzerine kurulduğu ideolojik temele göre dansözlük yapar!
AKP faşist diktatörlüğünü kurmadan, basın-sermaye-entelektüeliteye kendini egemen olarak kabûl ettirmeden önce daha sol-Atatürkçü ayağına yatmak para ederdi. Her sanatçı "Atatürkçü"üydü maşallah! Lafa gelince Atatürkçü'den geçilmezdi ama icraata gelince herkes ekmeğine bakar, "solculuk-Atatürkçülük" ise sadece "pahalı bir etiket" olarak kalırdı pek değerli aydın(!)larımızın üstünde. Ortalıkta ne milli bir dünya görüşü vardı, ne Atatürk'ün tam bağımsızlık yolundan ilerlemenin göstergesi olan yaklaşımlar... (Bu "Aziz" beyefendi de "Kurtuluş" ve "Cumhuriyet" adlı iki filmde Büyük Önder rôlünü oynamıştı 90'larda...)
Ne zaman ki AKP demir yumruğunu medyaya ve sanata vurdu, o zaman AB destekçisi, ABD kul kölesi ama pek "sol-Atatürkçü"ler yol ayrımına geldiler. Kimisi AKP yalakalığına soyundu, kimisi de AKP dönemindeki siyasal kutuplaşmanın giderek koyulaştırdığı "Kürtçü-sol" çizgide görünerek caka satmaya başladı.. (Birinci öbeğin bir bölümü de hem AKP yalakası olup hem Kürtçülüğüyle bölücü partinin ağzını açık bıraktı!..)
Tek derdi şöhret + cukka olan bu kişilerin ağızlarından ne geçmişte ne de bugün hiç "demokrasi, özgürlük" sözleri düşmedi. Birinci öbek, yani AKP yalakaları bu iki söylemin yanına "açılım"ı ekledi, ikinci öbek, yani kürtçü-solcular ise "barış"ı ekledi. Sinan Çetin, Orhan Pamuk, Elif Şafak gibiler AKP'ye secde edip taşeron iktidarın kulu olmayı yeğlediler, yani "kuklanın kuklası" oldular. Türkiye'de basın özgürlüğünün, ifade serbestliğinin ne kadar ileride olduğunu, AKP'nin ne büyük(!) açılımlar ile Türkiye'yi ne denli demokratikleştirdiğini anlatadurdular...
İkinci öbekteki Rutkay Aziz, Suavi, Tarık Akan, Yavuz Bingöl, Tuncel Kurtiz, Leman Sam gibi isimler ise genel ağ ortamınında pek yaygın olan "devrimci" takım tarafından göklere çıkarıldılar. Kendini "anti emperyalist" sanan zavallılar tarafından Nazım Hikmet şiirleri eşliğinde, "barış, devrim, emek" yalanlarıyla anıldılar. (Oysa Nazım asla onlar gibi düpedüz sahtekâr, tavizkâr ve ayrılıkça bir tavır içinde değildi!) Bu kesimdeki aydın(!) takımı hep bir ağızdan "milli" olan her şeye saldırdılar. PKK sözcülüğü yapmaktan kaçınmadılar. "Şiddete son" diyerek şiddetin, terörün kaynağı hain terör örgütünü savundular. BDP ile kol kola girdiler...
İşte AKP döneminde aydın(!) tablosu budur. Kimi iktidar yalakalığına soyunup meclisten beslenmeye bakar, meclis açılışlarına "dağda ölenler de bizim çocuklarımız" deme ihanetinde bulunur; kimi "solcu devrimci barışçı" maskesi altında PKK sözcülüğü yapar.
Aydın(!) denilen kişilerin siyasi olarak nasıl bir yalakalık potansiyeline sahip olduklarını şöyle bir haberle inceleyelim. Yeni Şafak'ın 27.05.2000 tarihli haberi: "SOLUN ARTİSTLERİ" Haberde o dönemin sanatçılarının desteklediği partiler yer alıyor. Bugün AKP'nin amansız yalakalarından Halil Ergün ve Müjde Ar, o dönemde CHP'yi destekliyorlarmış!.. O günkü habere göre ANAP'ı destekleyen Ediz Hun ise önce dümeni CHP'ye kırıp tek önceliğinin "Atatürkçülük" olduğunu söylüyor, ama abimiz biraz geç uyandıp o devrin kapandığını zamanında anlayamadığı için ancak 12 Eylül 2010 halk oyalamasında yalakalar arasındaki yerini alıp "Şartlanmayan insan evet der!" diyor... O günlerde ÖDP-CHP arasında mekik dokuyan, son günlerdeki "ulusalcı" kahramanımız Rutkay Aziz ise bugün karşımıza aynı anda BDP(KK) ve CGB'yi destekleyen biri olarak çıkıyor... (http://yenisafak.com.tr/arsiv/2000/mayis/27/g4.html)
Rutkay Aziz'in -resmi olmayan- facebook sayfasında Atatürk'ün resimleri, "Kemalistiz, Ulusalcıyız" yazıları gırla gidiyor! Acaba R. Aziz'in destek verdiği E.Kürkçü ve BDP takımının yanında "Kemâlizm" deseniz size hangi küfrü söylerler!..
Döneklik, şöhret/para için kılıktan kılığa girmek bu olsa gerek... Mustafa Altıoklar değil miydi "İstanbul İşgal Altında" diye bir film çekmeye koyulup Kurtuluş Savaşı'nı anlatmaya çalışan, Emret Komutanım, O Şimdi Asker gibi asker dizi-filmleri çeken? E sonra, "Kürtler özerk değil, tam bağımsız olmalı!" diyen de o oldu...
Dönemin aydın(!) profiline göre dansözlük yapan kişilerdir aydın(!) dediğimiz kişiler. Gün gelir, sahte Atatürkçülük para eder, milliyetçilik, tam bağımsızlık olmadan AB'ci ABD'ci bir "gardırop Atatürkçülüğü" çıkar meydana... Gün gelir son padişahımız 1. Mahvettin Tayyip'in suyuna gitmek için yalakalığa soyunur yönetmen-oyuncu-yazarlar... Gün gelir "bana solcu-devrimci-barışçı desinler" diye PKK'ya şevkatle yaklaşır, dağdaki hainlere kucak açar namertler...
Siz hâlâ alkışlayın Rutkay Aziz'i, facebooklarda "Atatürk'ün sanatçısı" diye yazın... Dün Atatürk rôlünü oynamıştı, sonra hem PKK'ya (BDP) hem de CGB'ye destek çıkmıştı. Bugün AKP'ye iki serzenişte bulundu diye en ilerici "milli kahraman" ilan edin onu...
Ama gözünüzü seveyim "Atatürkçüyüm, Kemâlciyim" demeyin. "Atam izindeyiz" deyin; o kahrolası izin'den dönmeyin hiç... Ama Atatürk'ün iz'inden gittiğiniz palavrasını atmayın ortaya...
Haydi, alkışlayın Rutkay Aziz'i, şak şak'a devam...
Erhan SANDIKÇI