Milli Varoluş Konseyi, Cumhurbaşkanı Talat’a muhtıra verdi

Kıbrıs Meselesi

Milli Varoluş Konseyi, Cumhurbaşkanı Talat’a muhtıra verdi

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eki 17, 2009 13:03

Resim
Milli Varoluş Konseyi, Cumhurbaşkanı Talat’a muhtıra verdi

Talat, hemen istifa et

Milli Varoluş Konseyi, "Kıbrıs müzakerelerinin Kıbrıs Türk halkının iradesini görmezden gelerek muhalefet partisi CTP kadrolarından oluşan ekiple sürdürülemeyeceğini" savunarak, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talata muhtıra verdi.
Konseyin muhtırasında, "Uyduruk 24 Nisan iradesi sizi ancak buraya kadar getirebildi. Şimdi 19 Nisan 2009un gerçek iradesi geçerlidir. Eğer 19 Nisan iradesinin gereklerini yerine getiremeyecekseniz hemen istifa ediniz. Görevi Kıbrıs Türk halkının gerçek temsilcilerine bırakınız" ifadelerine yer verildi.

İLK DURAK ATATÜRK ANITI

Milli Varoluş Konseyini oluşturan örgütler, dün önce Girne Kapısındaki Atatürk Anıtına çelenk koyarak saygı duruşunda bulundu. Anıt önünde konseyin "andını" okuyan üyeler, oradan da Cumhurbaşkanlığına yürüyerek muhtırayı Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Hasan Sarıcaya verdi.

"TALATIN TAVIRLARINI ANLAYAMIYORUZ"

Güner Göktuğ tarafından verilen muhtırada Konseyin, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talatı "Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğundan beri büyük dikkat ve endişeyle izlediği" ifade edilerek, "yaşanan olaylar ABnin Türklere karşı olumsuz tutum ve tavırlarında hiçbir değişiklik olmadığını göstermesine rağmen Cumhurbaşkanı AByi olmazsa olmaz bir koşul olarak göstermesine anlam veremedik" görüşüne yer verildi.
"Kıbrıs Türklerine devlete sahip olmayı ve egemen olmayı layık görmeyerek 26 yıldır onurla yaşattığımız KKTCyi tasfiye eden çözümleri savunmanıza inanamıyoruz" ifadelerine yer verilen muhtırada, Talatın "Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığını tehlikeye atan Annan Planını büyük bir iştahla savunmasının da anlaşılmaz olduğu" iddiasına yer verildi.
Muhtırada, ilgili örgütlerin Cumhurbaşkanı Talatın "egemenliğin modası geçmiştir" saptamasını da "Hristofyası masada tutmak gibi anlaşılmaz ve inanılmaz basit bir gerekçeyle Kıbrıs Türklerinin egemenlik hakkından vazgeçme anlamına gelen tek egemenliği kabul etme bahanesi" olarak algıladıkları ifade edildi.

"TALATIN BEYANLARI ANAYASANIN AÇIK İHLALİ"

Cumhurbaşkanı Talatın "egemenlik konusunda verdiği taviz ve beyanların" anayasanın açık ihlali olduğunu da iddialarına ekleyen Konsey, "Yanınıza aldığınız, azınlıktaki ve en son 19 Nisan seçimlerinde Kıbrıs Türk halkının iradesine ters düştüğü için seçmen tarafından cezalandırılmış CTPnin militan yandaşlarından oluşan bir ekiple Kıbrıs Türk halkına sizin çözümlerinizi zorla kabul ettirme çabası içinde olduğunuzu üzüntüyle görmekteyiz" ifadelerini kullandı.
"Dünya tarihi bugüne kadar kendi devletini tasfiye etmek için Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş bir Cumhurbaşkanına daha tanık olmamıştır" görüşünü savunan Konsey, "Federasyon, Birleşik Kıbrıs, Tek egemenlik, tek devlet, tek temsiliyet, birleşme, BM kararları, AB dayatmaları Kıbrıs Türk halkının tercihi değildir. Bunlar sadece sizin, CTPnin ve bazı tabela partilerinin tercihidir" ifadesini de iddialarına ekledi.
Milli Varoluş Konseyinin Cumhurbaşkanı Talata hitap eden "muhtıra"sında şu ifadeler ed dikkat çekti:
"Uyduruk 24 Nisan iradesi sizi ancak buraya kadar getirebildi. Şimdi 19 Nisan 2009un gerçek iradesi geçerlidir. Eğer 19 Nisan iradesinin gereklerini yerine getiremeyecekseniz; hemen istifa ediniz. Görevi Kıbrıs Türk halkının gerçek temsilcilerine bırakınız. Birçok olgunun modası geçebilir ama namusun, şerefin, haysiyetin, verilmiş sözlere ve edilmiş yeminlere sadakatin ve özellikle egemenliğin modası asla geçmez..."

MİLLİ KONSEY
MUHTIRA


15 Ekim, 2009
Sayın Cumhurbaşkanı,

Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğunuz günden beri sizi büyük bir dikkat ve endişe ile izlemekteyiz.
Kıbrısta 1955'lerde başlayan kanlı olaylarla Avrupa Birliğinin (AB'nin), uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok! AB ülkeleri, yaşanmış acı olaylarda her zaman Rumların yanında yer almıştır. Rumların işlediği tüm insanlık suçlarını ve Kıbrıs Türklerine uyguladıkları katliamları her zaman görmezden gelmiş, adeta onaylamışlardır. Bugün yaşadığımız olaylar da göstermektedir ki AB'nin Türklere Karşı olan olumsuz tutum ve tavırlarında hiçbir değişiklik olmamıştır. Bu gerçeklere karşın; Başından beri AB'yi olmazsa olmaz bir koşul ve savunduğunuz çözüm planlarının bir parçası olarak ısrarla Kıbrıs Türk Halkı'na dayatmanıza bir anlam veremiyoruz.
Yirminci Yüzyıla, devletlerin bölünerek yeni yeni devletlerin ilanı damgasını vurmuştur. 1980'den itibaren BM'ye üye olan yeni devlet sayısının 45 olması bunun bir kanıtıdır. Bunun yanında, bu süreç içinde herhangi iki devletin birleştiği de görülmüş değildir. Bu gerçekler açıkça ortadayken, dünya gerçeklerine de aykırı olarak Kıbrıs Türkleri'ne, devlete sahip olmayı, egemen olmayı layık görmeyerek 26 yıldır onurla yaşattığımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tasfiye eden çözümleri savunmanıza inanamıyoruz.
Emperyalist Batı, Annan Planı döneminde Kıbrıs Türkleri'ne Planı kabul ettirebilmek için her türlü propaganda, baskı, tehdit ve şantajı uygulamıştır. Hâlbuki Rumların planı kabul etmesi için en ufak bir girişimde bile bulunulmamıştır. Dahası, Anlaşma olmasa da Kıbrıs Cumhuriyeti AB'ye üye olacaktır açıklamalarıyla Rumları Annan Planı'na hayır demeye yönlendirmişlerdir. Bu da, Annan Planı'nı Türklerin kabul etmesi, Rumların da ret etmesi yönünde bir emperyalist oyunun varlığını akıllara getirmektedir. 24 Nisan Referandumunun hemen sonrasında Kıbrıs Türkleri devlet istemiyor şeklindeki açıklamaları da bunu göstermektedir. Kıbrıs Türkleri'nin adadaki varlığını tehlikeye atan bu planı büyük bir iştahla savunmanızı da anlayamamıştık.
Referandum sonrasında ayni propagandaların sonucu olan sahte bir 24 Nisan İradesinin arkasına saklanarak Kıbrıs Türkleri'nin devletini, egemenliğini ve en yüce değerlerini ortadan kaldıracak faaliyetler içine girmenize de inanamadık.
Görüşme süreci öncesinde Kıbrıs Türkleri'nin büyük bir çoğunluğunun iradesi ile örtüşmeyen, müzakerelere zemin oluşturacak mutabakatları kabul etmenizin arkasında yatan mantığı da anlayamadık.
Bu dayatmalarınızın, temsil ettiğiniz iddiasında olduğunuz Kıbrıs Türk Halkı tarafından kabul görmesi asla mümkün değildir.
Bugün beyan ettiğiniz, dünya gerçeklerinden uzak ve hiç inandırıcı olmayan egemenliğin modası geçmiştir saptamasını; Hristofyas'ı masada tutmak gibi anlaşılamaz ve inanılmaz basit bir gerekçe ile Kıbrıs Türkleri'nin egemenlik hakkından vazgeçme anlamına gelen tek egemenliği kabul etmenizin bir bahanesi olarak algılıyoruz.
Kıbrıs Türkleri için egemenlik, anlamını anayasamızın değiştirilemez maddelerinde bulmaktadır. Sizin Egemenlik konusunda verdiğiniz taviz ve anlamsız beyanlar, anayasamızın açık bir ihlali ve anayasal bir suçtur.
Burası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Ve siz o koltuğa oturabilmek için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin anayasa ve yasalarına sadık kalacağınıza ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yaşatacağınıza namus ve şerefiniz üzerine ant içtiniz.
Tüm bu gerçekleri göz ardı ediyorsunuz. Kıbrıs Türkleri'nin en kutsal değerlerini pazarlık masasında bozuk para gibi harcarken, KKTC'yi tasfiye ederken; açıkça Kıbrıs Türkleri'ni kabile durumuna düşürme gayreti içindesiniz.
Öyle anlaşılıyor ki Hristofyasın yoldaşı olmaktan çok, Kıbrıs Türk Halkı'nın bir ferdi ve temsilcisi olduğunuzu unutmuşsunuz. Siz ayni zamanda Kıbrıs Türk Halkı'nın büyük bir çoğunluğunun sizin yoldaşınız olmadığını da unutmuşsunuz.
Yanınıza aldığınız, azınlıktaki ve en son 19 Nisan seçimlerinde Kıbrıs Türk Halkı'nın iradesine ters düştüğü için seçmen tarafından cezalandırılmış CTP'nin militan yandaşlarından oluşan bir ekiple Kıbrıs Türk Halkı'na sizin çözümlerinizi zorla kabul ettirme çabası içinde olduğunuzu üzüntü ile görmekteyiz. Bu yapıdaki bir ekibin Kıbrıs Türk Halkı'nın varlık ve geleceğini ilgilendiren bu çok önemli konularda Kıbrıs Türk Halkı'nı temsil edemeyeceği yadsınamaz bir gerçektir.
Cumhurbaşkanını ve temsilcisini seçme hakkı sadece ve ancak Kıbrıs Türk Halkı'na aittir. Halkın çoğunluğunun iradesi demokrasilerin olmazsa olmaz koşuludur.
Bazı geçersiz gerekçeler öne sürerek halk iradesini yok saymak sadece totaliter dikta yönetimlerini hatırlatır.
Batı emperyalizminin Kıbrıs Türkleri'ni dikkate alır gibi görünen yaklaşım ve tavırları sadece kendi çıkarlarına ulaşmak için bir taktik niteliğindedir. Bu yaklaşım ve tavırlar, Kıbrıs Türk Halkı'nın veya herhangi bir Kıbrıs Türkü'nün itibarını artırmaz. Yabancılar ancak, kendilerine hizmet edenlere itibar gösterirler.
Bir Cumhurbaşkanı ve temsilcileri, aslında, sadece kendi halkından göreceği itibar ile yücelebilir.
Siz, verdiğiniz tavizlerle, Cumhurbaşkanı olduğunuz KKTC'yi tasfiye etmeyi kabul ederken; Kıbrıs Türkleri'ni de dönüşü olmayan bir felakete sürüklemektesiniz.
Dünya tarihi bugüne kadar kendi devletini tasfiye etmek için Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuş bir Cumhurbaşkanına daha tanık olmamıştır.
Federasyon, Birleşik Kıbrıs, Tek egemenlik, tek devlet, tek temsiliyet, birleşme, BM kararları, AB dayatmaları; Kıbrıs Türk Halkı'nın tercihi değildir. Bunlar sadece sizin, CTP'nin ve bazı tabela partilerinin tercihidir.
Bu görüşme süreci, Kıbrıs Türk Halkı'nın iradesini görmezden gelerek, muhalefet partisi olan CTP'nin kadrolarından oluşan bir ekiple sürdürülemez.
Kıbrıs Türk Halkı iradesini, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin sonsuza dek yaşatılması yönünde ortaya koymuştur. Yoldaş Hristofyas ile vardığınız mutabakatların hiçbiri Kıbrıs Türk halkını bağlamaz.
Bugün, görüşmeler sürecinde, Kıbrıs Türk Halkı'nın varlığını ve geleceğini tehlikeye atan politika ve tavizleriniz nedeniyle size olan güven bile %20'lere gerilemiştir. Cumhurbaşkanlığınız ve görüşmeciliğiniz konusunu bu anket sonuçlarını dikkate alarak değerlendirmelisiniz.
Milli Konsey olarak biz daha önce yayınladığımız milli çizgilerimizin ve Manifestomuzun sonuna dek arkasında olacağız. Biz sadece halkımızdan güç alır, sadece halkımızdan itibar görürsek gururlanırız. Kimseye verilmiş sözümüz, kimseye diyet borcumuz yoktur ve olamaz.
Uyduruk 24 Nisan iradesi sizi ancak buraya kadar getirebildi. Şimdi 19 Nisan 2009'un gerçek iradesi geçerlidir.
Eğer 19 Nisan iradesinin gereklerini yerine getiremeyecekseniz; Hemen istifa ediniz. Görevi Kıbrıs Türk Halkı'nın gerçek temsilcilerine bırakınız.
Birçok olgunun modası geçebilir ama namusun, şerefin, haysiyetin, verilmiş sözlere ve edilmiş yeminlere sadakatin ve özellikle EGEMENLİĞİN modası asla geçmez...

MİLLİ VAROLUŞ KONSEYİ



Yeni VOLKAN Gazetesi
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Kıbrıs Mücadelesi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x