MHP ve Küresel OperasyonTürkiye’nin geleceğinin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak olan anayasa değişikliği referandumu % 58 EVET- % 42 hayır ile sonuçlandı.
Cumhuriyetin tasfiye sürecinde önemli bir engelin aşılması olarak değerlendirilebilecek referandum Bahçeli’nin ifadesiyle “karanlık bir döneme” kapı araladı.
Daha evvel bürokrasi, sermaye dünyası ve medyayı ele geçiren AKP artık yargı ve HSYK’yı da kontrolü altına alacak.
Kürt Açılımı için gerekli olan hukuki alt yapı için önemli bir mesafe de katedildi.
Şimdi sıra bundan sonra hayata geçirilecek küresel politikaların önündeki en büyük engel Milliyetçi Hareketin siyaseten etkisizleştirilmesine geldi.
***
Küresel Kraliyet, Türkiye’ye çok kültürlülüğü, etnik ve mezhep temelinde bölünmüş bir yapıyı dayatıyor.
Çünkü küreselleşmecilere göre insanlık yeni bir aşamaya geçmiştir. Kültürler, değerler, ahlak anlayışı birleşecek farklı inançlar olmayacaktır. Yani, insan, aile, kültür, millet küreselleşecektir.
Küreselleşen bir dünyada Türkiye gibi Milli devletlere hayat hakkı yok.
Bu yüzden Cumhuriyet yapısal olarak dönüştürülmeli, milli devlet tasfiye edilmelidir.
Bu tasfiyenin önündeki en büyük engel Bahçeli’nin ifadesiyle Türk Milletinin son kalesi olan Milliyetçi Harekettir.
Türkiye’de de Türk Milliyetçiliğine Türk İslam Ülkücülüğüne ve Milliyetçi Harekete yöneltilen karalama ve yok etme kampanyalarının gerçek sebebi budur.
Sitemiz yazarlar Kürşad Demirci ve Tolga Akalın yazılarında vurgu yaptılar.
Bu aşamadan sonra hedef MHP’dir.
MHP siyasette ya etkisizleştirilecek yada tasfiye edilmek istenecektir.
Referandum sonuçlarından sonra yapılan değerlendirmelerde bu tespiti doğrular niteliktedir.
Daha sonuçlar sıcaklığını korurken medya referandumun mağlubu olarak MHP’yi ilan etti, MHP’nin eksen kayması yaşadığını ve tabanda eridiğini iddia etti.
12 Eylül’den sonra yapılan yayınlarda özellikle cemaat medyasının yayınlarında bu kanaat toplumun zihnine yerleştirilmek isteniyor, MHP’nin eridiği, tabanının AKP’ye kaydığı, baraj sorunu yaşayacağı propagandası yürütülüyor.
Cemaat medyası referandum sürecinde başlattığı psikolojik savaş sürdürüyor.
Referandum sürecinde sayfalarını Ülkücü sığırcıklara açan cemaat medyası şimdi MHP analizlerine ağırlık veriyor.
Bu analizlerde özellikle statükodan yana bir MHP profili çiziliyor ve MHP’nin kalelerini kaybetmesi, tabanda yaşanan erime, Bahçeli’nin liderliği mercek altına yatırılıyor.
Yürütülen bu psikolojik savaştan anlaşıldığı üzere önümüzdeki dönemin hedef siyasi partisi MHP, siyasi lideri Devlet Bahçeli’dir.
ABD- AKP, MHP’yi kendisine engel teşkil etmeyecek biçimde dizayn etmek istemektedir.
AKP’li Sanayi Bakanı Nihat Ergün bu maksadı AKP’ye oy atan Ülkücüleri AKP’lileştirebiliriz diyerek açığa vurmuştur.
MHP üzerine başlatılan psikolojik savaş başarıya ulaştığında Türk siyasetinin yeniden yapılandırılması da tamamlanmış olacak.
Güçlü bir MHP Anadolu’yu Türksüzleştirme projesini sekteye uğratacak, Türkiye Cumhuriyetinin tasfiyesini zorlaştıracaktır.
Buradan hareketle MHP zayıf düşürülmeli ve tasfiye edilmelidir.
Sitemiz yazarı Tolga Akalın bu etkisizleştirmeyi % 5- 7 arasına sıkışmış marjinal Türkçü bir hareket olarak tasvir etmekte bu gerçekleşmezse MHP ile derin devlet arasında zorlama bir bağ kurularak MHP’nin itibarsızlaştırılmak isteneceğini öngörmektedir.
Tolga Akalın’ın yazısında belirttiği Hatay Dörtyol’da yaşananlarla MHP arasında zorlama bir bağ kurma çabasına dikkat çekmesi son derece önemlidir ve üzerinde durulmalıdır.
“MHP’nin tasfiyesi bir AKP projesi değil AKP’nin kullanıldığı, CHP’nin de katıldığı bir Amerika projesidir” diyen Kürşad Demirci son derece haklıdır.
ABD’ye göre, Türkiye Cumhuriyetinin küresel çıkarlara uygun dönüştürülmesinde en büyük engel Türk Milliyetçiliği - MHP’dir ve tasfiye edilmelidir.
Cemaat medyasının MHP karşıtı kampanyası bu küresel plan kapsamında ele alınmalıdır.
***
Bu küresel plan dâhilinde AKP, MHP tabanını AKP’lileştirmeye çalışırken cemaat medyası da kalelerinde kaybeden ve hızla eriyen bir MHP tezini işlemektedir.
AKP ile ilişki içindeki eski Ülkücüler- bağımsız Ülkücüler! MHP tabanının AKP’lileştirilmesi projesinin bir parçasıdır ve bu oyunda rol alan eski Ülkücüler- bağımsız Ülkücüler bu projenin sadece figüranlarıdır.
***
AKP ve cemaat medyasını yürüttüğü ağır propagandaya rağmen Ülkücülerin- Türk Milliyetçilerinin partisi MHP’dir.
Ne AKP nede diğer partiler için Türk Milliyetçiliği siyasal bir anlam taşımamaktadır.
MHP, milliyetçi, muhafazakâr temeller üzerinden varlığını inşa etmiş, milli kimliği ve milli kültürü yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir siyasal harekettir.
Dolayısıyla milliyetçi- ülkücü, muhafazakâr seçmenin tek adresidir.
Referandum bu seçmen için bir ölçü değildir.
Türk insanı, ABD- AB ekseninde bir AKP ile tam bağımsızlıkçı, milliyetçi muhafazakâr MHP arasında yine MHP’den yana tavır alacak, MHP’ye destek verecektir.
ABD- AKP’nin MHP’yi etkisizleştirme, Bahçeli’yi tasfiye planı tutmayacak, Ülkücüler-Türk Milliyetçileri bu oyunu bozacaktır.
Oyun bellidir.
Ülkücüler bu oyunu bozacaktır.
Müjdat ÖZTÜRK18.10.2010
BU KASETLERDEN “YENİ MHP” ÇIKMAZGeçmişte MHP’ye yönelik sürdürülen bu asimetrik psikolojik savaşı görmezden gelip iki teneşir artığı üzerinden Ülkücülük sorgulaması yapmak, durumdan istifade etmek doğru bir yaklaşım değildir.
Bundan dört ay evvel “MHP’ye Küresel Operasyon” başlıklı yazımda sıranın küresel politikaların önündeki en büyük engel olan MHP’ye geleceğini ileri sürmüştüm.
Sitemizin yazarları Kürşad Demirci ve Tolga Akalın’da buna paralel görüşler ortaya koyarak bundan sonraki aşamada hedefin MHP olduğunu MHP’nin ya etkisizleştirileceğini yada tasfiye edilmek isteneceğini yazdılar.
**
Anayasa referandumundan çok önce başlatılan MHP’ye karşı psikolojik savaş “kaset” evresine geçti.
MHP önce “kan üzerinden siyaset yapmakla, çözümün! Bir parçası olmamakla” suçlandı.
Ardından MHP ile CIA arasında kurgusal bağ oluşturulmak istendi.
Referandum süreci baskının giderek yoğunlaştığı bir dönemdi.
Özellikle cemaat medyasının uyduruk bağımsız Ülkücüler operasyonu ve köşe yazıları MHP tabanını etki altına almak isteyen, MHP üst yönetimi ile Ülkücülerin arasını açmak isteyen psikolojik evrelerdi.
Başbakan Erdoğan bile bu sürece yazarımız Kürşad Demirci’nin ifadesiyle “hatıra cellâtlığına soyunarak” iştirak etti.
“MHP’nin eridiği, tabanının AKP’ye kaydığı, kalelerini kaybettiği, baraj sorunu yaşayacağı” propagandası referandum sonrası en çok itibar gören söylemlerdi.
Bu safhaya kadar etkili biçimde kullanılan Ülkücü sığırcıkların milletvekili aday listelerine alınmayarak nasıl kullanılıp atıldığını hep birlikte gördük.
Son derece etkili bir psikolojik operasyona maruz kalan MHP tabanı her şeye rağmen partisinin arkasında durdu.
Direnci kırılmak, sindirilmek istendi.
Ama teslim olmadı.
“Güç Birliği” üzerinden partisine omuz verdi.
**
Son numara MHP üst yönetimine giydirilmek istenen Ulusalcılık gömleği idi.
Bahçeli yönetiminde MHP’nin Ulusalcı çizgide politikalara kaydığı ve Ülkücü hassasiyetleri kaybettiği algısı da sonuç vermeyince CHP’de denenmiş bir yöntem devreye sokuldu.
“Ülkücü ruh ikliminden” uzak bir yaşantı süren ve parti içinde Genel Başkan üzerinden elde ettiği siyasal güç ile Ülkücü ahlak ile örtüşmeyecek zelil bir hayat yaşayan iki Genel Başkan Yardımcısının kasetlerinin internet üzerinden servis edilmesi ile MHP ve Liderinin itibarsızlaştırılması aşamasına geçildi.
**
Anadolu’yu Türksüzleştirme, Cumhuriyeti tasfiye projesinin önünde engel görülen MHP tasfiye edilmek bu mümkün olmazsa birileri tarafından yeniden dizayn edilmek isteniyor.
Bahçeli’nin gazetecilerle sohbet ederken söylediği “MHP aleyhine faaliyet gösteren 126 internet sitesi ve bunların kaynağının ABD” olduğu vurgusu bana sitemiz yazarı Kürşad Demirci’nin “MHP’nin tasfiyesi bir AKP projesi değil AKP’nin kullanıldığı, CHP’nin de katıldığı bir Amerika projesidir” sözlerini hatırlatıyor.
Değerli dostum Tolga Akalın ile MHP’nin tabanında gelişen dinamik samimi değişim arzusunun küresel sistem tarafından istismar edilmeye çalışılacağını bu samimi değişim arzusu üzerinden MHP’nin küresel çıkarlara uygun yeniden yapılandırılmak istendiğini düşünüyoruz.
**
Elbette Ülkücülerin, Türk İslam Ülküsüne gönül verenlerin büyük bir üzüntü içinde olduğunu biliyorum.
Şaşkınlar. Ve çok kızgın.
Aynı duyguları, aynı kızgınlıkları paylaşıyorum.
Ülkücüleri böylesine derin bir utanç içine sürükleyenlerin Ülkücü vicdanlarda mahkûm edileceğinden hiç kuşkum yok.
Kaset operasyonunda ahlak düşkünü iki eski Genel Başkan Yardımcısı dara çekilirken hangi çevrelerin MHP’nin hızla eridiği ve Ülkücülükten uzaklaştığı propagandası yaptığı hatırlardan çıkarılmamalıdır.
Duygularımızı bastırmadan ama duygularımıza da esir olmadan fotoğrafın bu tarafının da görülmesi gerektiğine inanıyorum.
**
İnternet üzerinden servis edilen kasetler MHP’ye karşı sürdürülen operasyonun ileri safhasıdır.
Baraj altına itilemeyen MHP kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılmak, tabanı ile karşı karşıya getirilmek istenmektedir.
Doğrudur; Adı geçen iki eski Genel Başkan Yardımcısı düştükleri ahlaksızlık girdabında hareketi lekelemişlerdir.
Fakat MHP Genel Başkanı vakit kaybetmeden istifalarını istemiş ismi geçenler de partiden istifa ederek bunun siyasal bedelini ödemişlerdir. (MHP’ye karşı bir operasyona alet olmaları bu iki ismin işlediği hataları örtmez.)
Bundan sonrası Allah’a ve ailelerine aittir.
Durum bu minvaldeyken yeni kasetleri Ülkücülük kaygısıyla servis etmek sadece Ülkücülük ile izah edilebilir bir durum değildir.
Hatırlayın CHP’de önce lider düşürülmüş sonra Meclis gurubu tasfiye edilmişti.
MHP’de ise Genel Başkana vurulamadığı için önce yakın çevresi imha edilmeye çalışılıyor.
Belli ki hem parti içinden hem de parti dışından birileri “kelle” istiyor.
**
MHP, hevasını ilah edinen iki uçkur düşkünü üzerinden yürütülen bu operasyonu doğru okumalı, sağlıklı değerlendirmelidir.
Yaşananlar referandumdan önce MHP’ye karşı başlatılan psikolojik savaşın son eşiğidir.
Geçmişte MHP’ye yönelik sürdürülen bu asimetrik psikolojik savaşı görmezden gelip iki teneşir artığı üzerinden Ülkücülük sorgulaması yapmak, durumdan istifade etmek doğru bir yaklaşım değildir.
Her ne kadar mevcut durum üzerinden çıkar sağlamak isteyen merkez sağ eskileri olsa da Ülkücüler oynanan oyunun farkındadır.
Ve bu oyunu bozacak olan da yine Ülkücülerdir.
Belki bir kasetten Yeni CHP çıktı ama Ülkücüler başka bir kasetten Yeni MHP çıkmasına müsaade etmeyecektir.
Müjdat ÖZTÜRK02 MAYIS 2011