Milliyetçilere operasyon! / YMHP-Soros MHP'si yaratmaya çalışıyorlar

Milliyetçilere operasyon! / YMHP-Soros MHP'si yaratmaya çalışıyorlar

İletigönderen Başkomutan » Çrş Eyl 15, 2010 23:01

Milliyetçilere operasyon!

Uzun zamandan beri derin ve sessiz bir şekilde sürdürülen milliyetçilere yönelik operasyon referandum sürecinde alenileşti. “Kürt açılımı, Habur açılımı, demokratik özerklik, ayrı bayrak” söylemlerine karşı milliyetçiler dik durmuş, halkı aydınlatmaya çalışmıştır.

Buna karşılık, evetçi AKP’liler nüfusun çoğunluğunun Sünni olduğunu dikkate alarak “Alevi aleyhtarı” propaganda yapmıştır. Referandumda hayır çıkmamasının sebeplerinden birisi budur.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Münir Kutluata, “Gelinen noktada yüzde 42’nin içinde MHP adına biçilecek oran her ne ise Türkiye’nin önündeki engel bundan ibaret gibi bir noktaya geldiler. Hangi Türkiye’nin önündeki engeller? Bölünmeye, demokratik federasyona ve ayrıştırmaya götürülen Türkiye’nin önündeki engeller” dedi ve ekledi:

“Demokratik özerklik konusunun, Başkanlık sistemi tartışması gölgesinde götürüleceği şimdiden ortaya çıkmıştır. MHP üzerinden spekülasyonlar yapılıyor. Bu, ayrışma sürecinin, uğursuz sürecin önünde tek engel olarak kalan MHP Türk milletinin kendisine ihtiyacı olduğu şuuru içindedir”



Fakat MHP üzerinde tam bir psikolojik operasyon uygulanıyor. Operasyonun hedefi, kışkırtıcı insanları televizyonlarda MHP’ye saldırtarak, bunların ileri sürdüğü iddialar üzerinden parti içi farklılıklar, düşmanlıklar yaratarak bölünmeyi başlatmaktır.

Operasyonu düzenleyenler bununla da yetinmeyerek, MHP yöneticilerine ve milliyetçi aydınlara yönelik bir iftira kampanyası hazırlamaktadır.
CHP’ye operasyonda olduğu gibi MHP’ye operasyon için de uzun süreden beri “teknik takip” çalışmaları yapılmaktadır. Şu ana kadar ya ciddi bir malzeme bulamadılar ya da genel seçimleri bekliyorlar.

Darbeyi o zaman vurarak, Türkiye’nin Başkanlık Sistemi ile birlikte eyalet sistemine dönüştürülmesinde en büyük engel olarak gördükleri MHP ve milliyetçi aydınları tasfiye etmeyi planlıyorlar.

Bir de referandumda evet çıkmalıydı ki mümkün olduğu oranda yandaş bir yargı oluşturulabilsin ve böylelikle operasyonun düğmesine basılabilsin.



İsteniyor ki MHP ve milliyetçileri iftiralarla kirletme operasyonu sürerken parti genel seçimlerde zarar görsün ve parlamento dışında kalsın.
Tıpkı 2002 seçimlerinde tasarlanan “MHP’siz bir Meclis” hedefi gibi..

Fakat bu defa düğmesine basılacak operasyon, siyasi değil, işin içine kasetlerin ve uydurma bilgi ve belgelerin de katıldığı bir kirletme operasyonu olacaktır. Durum onu gösteriyor.

Bugüne kadar, bir iki istisna dışında milliyetçilere dokunmadılar veya dokunamadılar. Çünkü MHP’nin ayağa kalkmasından korkuyorlardı. Şimdi elde ettikleri birkaç avcı kekliği vasıtasıyla milliyetçileri birbirine düşürerek bu bütünlüğü bozmaya çalışıyorlar ki operasyona karşı kuvvetli bir direnç oluşmasın.

Türkiye’yi çözmeleri için MHP’yi ve milliyetçi aydınları çözmeleri gerektiğini düşünüyorlar.

Türk milliyetçileri, bugün Türk Cumhuriyetleri veya Türk özerk bölgeleri olarak bildiğimiz Türk yurtlarındaki aydınlara karşı Sovyet döneminde girişilen sindirme ve yok etme operasyonlarına benzer bir saldırı ile karşı karşıya kalabilir.

Çünkü bu defa Amerika öyle istiyor.

Zaten operasyonu da Amerikalı savcılar hazırlıyor.

Milliyetçiler üzerinde herkesin bir hesabı var ama Allah’ın da bir hesabı var ve durum böyle gelişirse milliyetçilerin keseceği faturalar da var!


Arslan BULUT
16.09.10 / YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Çrş Eyl 15, 2010 23:24


AKP, Referandum ve MHP

Referandum sonuçlandı. Evetler açık ara kazandı. Saygı göstermek ve hayırlı olmasını dilemek, halkın iradesine saygılı olmanın zorunlu sonucudur. Bu bir referandumdur. Siyasi partilerin durumunu tam olarak yansıtmaz. Sonuçta halk, önüne konulan bir anayasa değişikliğine “evet” ya da “hayır” demiştir. Buraları doğrudur. Ancak halkın eğilimini göstermesi bakımından da bu halk oylaması ciddi bir göstergedir. Bu referandum sonuçlarından muhalefetin çıkarması gereken ciddi dersler vardır.

Referandumun AKP yönünden anlamı!

Referandum, iktidara ve Tayyip Erdoğan’a halkın desteğinin sürdüğünü göstermektedir. AKP önümüzdeki seçimler için yelkenlerine yeteri kadar hava doldurmuştur. Erdoğan’ın referandum için mesajlarının doğru verildiği de anlaşılmaktadır. Başbakan, halka her şeye muktedir olduğu imajını vermiş, kuşatıcı ve etkili bir referandum kampanyası yürütmüştür.

Tayyip Erdoğan adeta halk tarafından ne yaparsa takdir edilen ve icraatları sorgulanmayan siyasi bir aktör haline gelmiştir. Ancak bu referandumun asıl belirleyici aktörü, muhalefetin bilmediği yöntemlerle çalışan, mücadele eden cemaat ve kanaat önderleridir.

Muhalefet yönünden durum çok daha farklıdır. Bu aşamadan sonra muhalefet için önemli olan sonuçları yargılamak değil, bu sonuçlardan ibret ve ders çıkarmaktır. Benzer sonuçların ortaya çıkmaması için muhalefetin tedbir ve yeni stratejiler belirlemesinin zorunluluk olduğunun altını çizmek gerekir.

Muhalefet, halk oylaması sırasında verilmiş olan oyların Anayasaya yönelik olduğu, bu nedenle de önümüzdeki seçimlerde siyasi partiler için ölçü olamayacağı türünden pasif bir anlayış içine girmemelidir. AKP için %58’lik bir hedef kitle ortaya çıktığı ve buna yönelik propaganda faaliyetlerinin örgütlendiği bilinmelidir. AKP’nin, bu %58’lik dilim üzerinden hareket edeceği belli olmuştur.

Diğer yandan Türk halkının iktidar ihtimali vermediği, güçlü görmediği bir muhalefeti desteklemek gibi bir alışkanlığı da yoktur. Güçlü görünmek ve iktidarının ayak seslerini halka duyurmak muhalefetin başarısı için olmazsa olmaz şartlardan birisidir. Ayrıca kendi içerisinde bölünmüş, kavgalı, hırçın ve birbirine düşmüş görüntüsü veren bir muhalefetin alternatif olamayacağı da çok iyi bilinmelidir.

MHP yönünden durum!

Muhalefetin, AKP’nin uygulama ve stratejilerini eleştirmeyi ikinci plana atmak ve kendi strateji ve taktikleri üzerinden siyaseti yönetmek gibi bir mecburiyeti vardır. Bu aşamada muhalefetin özellikle de MHP’nin sinerji yaratan, etkili ve sarsıcı yöntemleri devreye sokması şarttır.

AKP’nin hedefi belli olmuştur. AKP’nin, söylediklerini yapabilmesi için MHP’nin baraj altına çekilmesi ya da parlamentoda etkisizleştirilmesi gerekmektedir. AKP bu konuda yalnız da değildir. AKP ile AB, ABD, Barzani ve PKK’nın MHP’ye ilişkin görüşleri arasında tam bir paralellik vardır.

Çok açıktır ki, anayasa değişikliği sırasında ifade edilen söylemlere rağmen bu değişiklik, demokrasi ve halkın ihtiyaçlarından daha çok bölgesel ihtiyaçlar için yapılmıştır.

AKP iktidarı, ABD’nin işgali ve denetimi altında bulunan bölgeden kendisine yönelik PKK tehdidini ortadan kaldırmak için PKK’lıların Türkiye’de siyaset yapabileceği bir yer ve hukuki zemin yaratmaya çalışmaktadır. Bu nedenle anayasada yapılan son değişikliklerin uzun vadede “demokratik özerklik/Özerk Kürdistan” için uygun bir idari ve hukuki düzenlemeye dönüşeceği bellidir. Bu aşamada MHP’nin teşhisi yüzde yüz doğrudur. Bunun doğru biçimde anlatılması halinde halkta da karşılığı olduğu bilinmelidir.


Özcan YENİÇERİ
16.09.10 / YENİÇAĞ






MHP korkusu ile ince operasyon


Yakın zamana kadar en şiddetli biçimde eleştirdiğim MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’yi, referandum meselesindeki onurlu duruşu, Türkiye’nin geleceğini, Cumhuriyetin temel ilkelerini sahiplenmesi ve önümüze ışık tutması nedeniyle saygıyla selamlıyorum...

Soruyorum...

Sayın Bahçeli’nin son konuşmalarındaki acil uyarıyı ben anladım da...

Kendilerini eski(!) “ülkücü” diye tanımlayan zevatın anlamaması mümkün müdür?!!

Öyle anlaşılıyor ki; “Yıkım projesinin” etkisinde kalarak, yürekleri “12 Eylül” acısı ve öfkesi ile dolu bir kısım ülkücü taban “Evet” rüzgarına kapılmıştır..
Onlara sözümüz olamaz, saygımız olur..

İşaret ettiklerimiz, “Yıkım projesine” ruhlarını satmış olan, “12 Eylül’le hesaplaşacağız” yuıtturmacası ile fonlanan ve böylece “12 Eylül 1980”in asıl sahibi okyanus ötesine, bu 12 Eylül’de azami hizmet sunan proje figüranlarıdır..

Bu “eski(!) ülkücü” kartvizitini yakalarına iliştirip tv ekranlarına, manşetlere, malum matbuatın gülleri olarak yerleşenler, öncelikle ABD -AB çıkarlarının hizmetçisi olmuşlardır çünkü..

Referandumun asıl amacının “Küresel sermaye”nin Türkiye’yi işgali önündeki engelleri aşmak olduğu birinci ağızdan ilan edilmiştir...
“12 Eylül 1980”le hesaplaşma falan hikayedir... Maksat, çağdaş Haçlı tahacümü için hasıl olmuştur..! Özetle, Türkiye’ye biçilen kefen, Haçlı’nın “Bosna saldırısı” sıralarında, 90’lı yıllarda “Sonra sıra size de gelecek!!” diye önümüze konmuştu..! O yıllardan bu yana, Derviş’ler, 28 Şubat iktidarları dahil...

Türkiye’nin tepesi, siyaseti, kurumları büyük bir uyum(!) içerisinde.. Bugün gelinen noktanın hizmetinde olmuş gibidirler!.. Yani bu günden şikayetçiysek, tek şikayet hedefimiz, bugünün egemenleri değildir..

Dönem, “son darbeyi indirme” dönemidir...

Ve.. açık seçik bellidir ki; “son darbe” milliyetçi direnişin kalesi Ülkücülere, MHP’ye vurulmak için seferberlik başlatılmıştır...

Büyük Proje yol alamıyor... PKK Özerk Bölgesi bir hamlede ilan edilemiyor, yabancı sermaye istilasının önü açılamıyor, “Türk” kelimesi anayasadan sökülüp atılamıyor, Anadolu arazisi İsrail-petrodolar(Arap) talanına istenildiği gibi sunulamıyor.. Türkiye federe edilemiyor...

Çünkü MHP direniyor..!

Basit bir plan yapılmış, milliyetçilerin “dönmeleri” tezgaha oturtulmuştur..

Ne zaman?.. 12 Eylül darbesi sonrası ve Özal ile tırmanış dönemi ile!..

Bu “dönme” hareketinin öncüsü de, 70’li yıllarda yazdığı başyazı(yapıt)larla gençleri silahlı çatışmalara, sokağa yönlendiren teorisyendir.. Kendisine işaret ediyorum, çünkü şimdi ekranlara çıkıp MHP’ye saldıran bir başka dönme, kendisini referans olarak gösteriyor..

Günümüze dönelim.. Referandum boyunca dikkati çeken bir iktidar tutumu vardır..

Tayyip’in, Meclis kürsüsünde gözyaşı döktüğü ülkücü Pehlivanoğlu ile tavan yaptırdığı hareket!.. Malum yayınlarda, ülkücülerin nasıl “evet” diyeceklerinin ballandırıla ballandırıla anlatılması..

Referandum sonrasında devam ettirilen plan!..

“Ülkücüler evet dedi!.. MHP dağıldı!..” sloganları.. Sonra, kurnazca bir planla, kayıkçı kavgası yapılan sermaye sahibinin televizyonunda tezgahlanan açık oturumla, ülkücü kimliğini erozyona uğratma çabaları.. Satın alınan adamlara, MHP milletvekillerine basit saldırılar düzenletme...

Kısaca çaba şudur.. Denilmektedir ki; “Ey ülkücüler siz MHP’yi boş verin. Tayyip’in ipine sarılın, hepimiz mutlu olalım!.. Onun ipi Amerikan sicimi!..”

Yüzsüzlük o hale gelmiştir ki, bir çuval laf eden “dönme” eski ülkücü, Habur rezaletini aklama noktasını rahatça aşabilmektedir..

Ülkücüler, Bahçeli’nin referandumla ilgili konuşmalarını kitap gibi okumalılar.. Görecekler ki, “vatan elden kayıyor” buna “eski(!)” dönmeler çanak tutuyor..


Behiç KILIÇ
16.09.10 / YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Çrş Eyl 15, 2010 23:25

Referandumun Ardından


Günlerdir gündemin ana maddesini oluşturan referandum sona erdi. Sonuçlar hakkındaki yorumlar bir süre daha devam edecek şüphesiz, ama artık bu yorumlar, analizler, öngörüler sonucu değiştirmeyecek.

Sonuçlar hakkında yorum yapanlardan %42'lik "hayır" oylarını sadece CHP'ye biçenler de, %58'i gözlerinde çok büyütenlerde haklı değil. Bu bir halk oylamasıydı, halk "evet" dedi, bitti. Referandum geride kaldı. Şimdi artık geleceğe bakacağız. Günlerce sonuçları tartışsak, günlerce değerlendirsek, hayır veren kimdi, kim neden evet dedi diye birbirimizi yesek bundan sonra bir faydası olmayacak. Şimdi yapmamız gereken tek şey, birbirimizi kırıp dökmeden üzerimize düşen görevi yapmak.

Bundan sonra neler olacak? Bu ahval ve şerait neyi gerektiriyor?

Referandumun hemen ertesi gününde 12 Eylülcülerin yargılanması için bazı gruplar tarafından mahkemelere başvurular yapıldı. "Netekim" onların artık yargılanamayacağı gerçeği değişmeyecek. Zamanaşımı, 12 Eylül darbesini yapanların akıl yaşı, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri bir bir ortaya çıkınca hep birlikte önümüzdeki günlerde sonucu göreceğiz. Bu gerçek ortaya çıktığı zaman sırf bu yüzden "evet" oyu verenlerin de bir kısmı tabii ki pişman olacak

Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir detay daha var. Kapatılan DTP'nin, milletvekilliği düşen mensupları 13 Eylül itibariyle yeniden yargılanma hakkına sahip oldular. Onlara da geri dönüş yolu açıldı. Zaten AKP'nin de yapmak istediklerinden biri buydu.

"Evet" diyenler, nelere sebep olduklarını ne zaman anlayabilir bilemiyoruz ama çok yakında İmralı'daki cani de ortaya çıkıp yeniden yargılanma talebinde bulunacak.

Bunlar referandum sonucunun sadece şimdilik görünen ufak bir kısmı Asıl problemler Anayasa Mahkemesi'nin ve HSYK'nın yapısı alt üst edildiğinde daha çok gün yüzüne çıkacak. Tayyip Erdoğan'ın "asıl değişiklik referandumdan sonra" sözlerinin de nelere gebe olduğunu yakında göreceğiz. Bakalım Tayyip Erdoğan'ın aklında rejimle ilgili, parlamenter sistemle ilgili ve Sivas- Gavur Dağı hattıyla ilgili derinlerde saklanmış neler var! İşte bunlara "evet" dediniz %58

Bu arada, sonuçlar daha belli bile olmadan MHP'ye saldıranların da kötü niyetlerine, MHP'yi bölme çabalarına değinmek gerekiyor. Özellikle referandum öncesinde yazdıklarıyla referandum sonrasında yazdıkları arasında uçurumlar olan köşe yazarlarından da bahsetmekte fayda var. Milliyetçi bilinen bir gazetenin pek "kibar" köşe yazarı referandumdan önce MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli hakkında çok iyi tespitlerde bulunmuş, MHP'nin referandumda hayır kampanyasındaki yoğun programı övmüş, Sayın Devlet Bahçeli'yi her zaman desteklediğini, hiçbir zaman aleyhinde herhangi bir söz söylemediğini yazarak bizi şaşırtmıştı. Tüm iyi niyetimizle kendisinin doğruyu nihayet anladığını zannetmiştik

Hayret, sanki bunları yazan o değilmiş gibi bugün bir baktık, AKP'lilerle ve MHP'yi yıpratmak isteyen, yıpratma çalışmalarını başlatanlarla işbirliği yapan tayfayla aynı çizgiye gelmiş. MHP aleyhine söylemler birebir aynı! Yarın da AKP'nin açılım adını verdiği yıkım projesine destek olmaya başlarsa pek şaşırmayacağız. Demek ki "sadece okurlarının satın alabildiği bir gazete" diye reklam yapmakla olmuyormuş. Demek ki onların da "patronları" MHP'ye karşı başlatılan bu oyunlarda rol almış. Bunu da yazalım bir kenara

Kim ne kadar çaba gösterirse göstersin, kim ne kadar aksini iddia ederse etsin, Türkiye'nin asıl şimdi ülkücülere ihtiyacı var. Küsmek, vazgeçmek, başkalarını suçlamak şu anda ülkemize bir fayda sağlamayacak. Referandumda neden hayır denmesi gerektiği üzerine günlerce yazdıklarımız, anlatmaya çalıştıklarımız bugün de birebir geçerli. Şimdi AKP'nin önünde yargısal bir engel kalmadı. Şimdi AKP yıkım projelerine son sürat devam etmeye çalışacak.

Bu yıkım projelerinin karşısında dimdik ayakta durabilecek tek güç ülkücü hareket. Bu bilinçle ülkücü hareketi bölmeye çalışanlara, bu hareketin mensuplarını birbirine düşürmeye çalışanlara karşı çok sağlam durulması ve tek yumruk gibi birlik ve bütünlük içinde hareket edilmesi gerekiyor. AKP'ye, okyanus ötesi de dâhil AKP'nin tüm yandaşlarına, dün öyle bugün böyle köşe yazarlarına inat her zamankinden daha sağlam, daha güçlü ve çok daha çalışkan bir ülkücü hareket, bunun aksini isteyenleri, bunun için çalışanları hayal kırıklığına uğratacak.


F. Banu DOĞAN
Ortadoğu Gzt.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Prş Eyl 16, 2010 1:58

TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN BÜYÜK OYUNLAR VE DEVLET BAHÇELİ’NİN LİDERLİĞİ

AKP ,MHP ‘nin referandum sonrası atmosferini de dizayn etmeye çalışıyor.Bunu AKP’li yandaş medya,anketör kuruluşlar,CHP tandanslı gazetecilerin katılımıyla başlattı bile.

AKP ,MHP ‘nin referandum sonrası atmosferini de dizayn etmeye çalışıyor.Bunu AKP’li yandaş medya,anketör kuruluşlar,CHP tandanslı gazetecilerin katılımıyla başlattı bile.Özellikle Tarhan Erdem’in seçimden bir hafta önce kamuoyuna pompaladığı anketin en vurucu tarafı seçim sonuçlarından çok provakatif sorularla MHP’nin erimesini gösteren araştırması dikkatle incelenmeli.Kamuoyunun nabzını tutmaktan çok Türkiye ‘de ulus devlet sürecinin bitmesini şehvetli bir tutkuyla isteyen ve bunu televizyon programlarındaki tavrıyla holiganist üsluba döken araştırma kuruluşları, AKP’nin başarısından çok MHP’nin gerilediği iddiasını kamuoyuna pompalamaya çalışıyor.

Recep Tayyip’in tam da istediği şeydir bu.

Çünkü AKP’yi bitirecek olan tek siyasi hareket MHP’dir ve Başbakan MHP’yi safdışı etmeyi en büyük amacı olarak önüne koymuştur.Referandum öncesi bütün kozlarını MHP’yi bitirmek,MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kamuoyunda tartışılmasını sağlamak için kullanan R.Tayyip Erdoğan bunda başarılı olmuştur,denilebilir.

Nitekim MHP’nin tasfiyesi bir AKP projesi değil AKP’nin kullanıldığı,CHP’nin de katıldığı bir Amerika projesidir.Türkiye bu referandumla Gürcistan tipi uydu devlet mesabesine indirilmek için bir adım öne çıkarılmıştır.Ama kesin sonuç alması için toplumsal algıyı şok edecek operasyonlar beraberinde gelmiştir.

Bu projeyi ilk farkeden MHP lideri Devlet Bahçeli olmuştur.Devlet Bahçeli’nin seçim startı ile yarışı balans ettiği son virajda arasındaki fark ve seçim sonuçlarına ilişkin yayınladığı ilk bildiride bu amaca yönelik bir meydan okuma görüyor ve bunu iyi okumak gerektiğini düşünüyorum.Sayın Bahçeli’nin ince stratejisinde CHP’ye mal olacak referandum sonuçlarını balansa tabi tuttuğu ve sonuçların açıklanmaya başladığı ilk saatlerde yaptığı kamuoyu açıklamasında MHP’nin tekil kuvvetine vurgu yapacak erken seçim talebini iyi okumak önümüzdeki günlere damgasını vuracak politik gelişmeleri anlamak açısından faydalı olacaktır.

MHP’nin bu seçimde hayır’ı anlatmak noktasında ciddi bir blokajla karşılaştığını karşılaştığını biliyoruz.AKP ve iç-dış koalisyon ortaklarının temel hedefi MHP olmuştur.Ama MHP ‘yi bu seçim için iyi analiz etmek durumundayız.

Milliyetçi hareket,iki cihazdan ibarettir birisi parti cihazı diğeri milliyetçi camia cihazıdır.Bu cihazlar bazen birbiri üzerine oturmaz.Kimi zaman parti cihazı hareket cihazını kapsayamaz,hareket daima parti cihazından geniş bir kitleye açılır.Bu kez milliyetçi camia cihazı MHP’nin Hayır kampanyasının dışında kalmıştır.

Ancak şurası bir gerçektir : MHP bu referandum kapsamında ,hareketi kucaklayacak bir çalışma sergilemememiştir.Bunda MHP’ninde kusuru vardır, kamuoyunu yönlendiren faktörlerin ağır baskısı da vardır.Bir kere MHP referandum öncesinde kıyasıya bir teşkilat dizaynı yaşamıştır.Türkiye’de müdahale edilmemiş teşkilat kalmamış,partinin belkemiğini oluşturan çalışma grupları bir şekilde sarsılmıştır.Bu değişim yerel zeminle ile parti cihazı arasındaki bağın zayıflamasına sebep olmuştur.

Referandum öncesindeki “ eski ülkücüler “ furyasının MHP’ye yönelik saldırıya dönüşmesi bu atmosferle buluşunca camia parti terkibi gerçekleşememiştir. Kim derdi ki,AKP’nin Amerika terziliğinde başvurduğu bu Türksüz Cumhuriyet projesine ülkücüler destek verecek?Kim derdi ki,MHP’nin liderliğine kaç kez soyunmuş bir adam,Ramiz Ongun Başbakan’la yediği yemeği ballandıra ballandıra anlatıp buldumcuk psikolojisine girecek?Kim derdi ki, Kenan Evren Cuntasına direnen yusufiyeliler Recep Tayyip ‘in gökkuşağı cuntasına teslim olacak?

Bunların hepsi gerçekleşmiştir.

O zaman yakın tarihe ilişkin doğru çıkarımlar yapmak yapmak zorundayız.Ancak bunu bir bozgunun ardından kafasını uzatan sırtlanlar gibi değil,akil bir yöntemle ,MHP’nin genel yönetimine sahip çıkarak,Devlet Bahçeli’nin tartışılmaz ilkeli,dürüst,namuslu ve Türk Milliyetçisi tavrının arkasında bir kale gibi durarak yapmak durumundayız.

Şunu açıkça ve büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim ki : MHP’Türkiyede ki frankofon batı ve anglo sakson batı lobisinin dayanışması ile bitirilmek istenmektedir.

AKP’nin MHP düşmanlığı batının isteği üzerinedir.Batının patronu olan Amerika-İngiltere-Yahudi ekseni MHP ‘siz bir Türk siyaseti dizayn etmeye çalışmaktadır.Seçim gecesinden MHP’yi enterne eden, seçim mağlübu ilan etme aceleceğine giren yandaş,cemaatdaş,cepdaş medya bu senaryo için düğmeye basmıştır.Yüzde 42’lik oyun Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu ilan eden bu aymazlara,bizzat Kılıçdaroğlu’nun da katıldığını görmek bizi şaşırtmamıştır.Referandumda oy bile kullanamayan,basit bir kırtasiye işini yapamayan bir lider için fazlaca ümit atlası çizmek ne kadar doğrudur?

Ayrıca bir gerçeğin daha altını çizmek durumundayız.Referandumun algı karakteri çok farklı bir zeminde cereyan etmiştir.Evet’ler ve Hayır’ların anlamları kamuoyunda iyi anlaşılmış değildir.Bu referandumun en önemli olgularından birisi MHP’nin milliyetçi camia ile iyi ilişki kuramamasıdır.

Yani MHP,partililerini korumuş,camiayı etkilemeyi başaramamıştır.Bu noktada MHP’nin çok talihsiz bir ajanda ile boğuştuğunu kabul etmek durumundayız.Çünkü böyle bir atmosferde,içeriğinde 12 Eylül,mamak,c-5,Kenan Evren cuntası maddelerinin olduğu bir ajandada MHP’nin camiayı etkilemesi beklenemezdi.MHP’nin başarısızlığı 2007 seçimlerindeki 0y miktarı olan yüzde 15’i koruyamamak değil,milliyetçi camiaya ulaşamamak olmuştur.Türkiye siyasi tarihinin hiçbir seçiminde bir partinin yok edilmesi için böylesine büyük bir kampanya yürütülmemiştir.

Fetullahın medyası hergün bir eski ülkücüye sayfalarını açmış,her ilde bir yusufiyeli muhalif grup çıkarmıştır.Yandaş medyanın star,yeni şafak,Zaman,Bugün gibi gazeteleri Samanyolu,Tv 24,Tvnet,Ülke tv,mehtap tv,atv,beyaz tv vs gibi görsel araçları ortak saldırıyla bir anti-MHP bloku oluşturulmuş ve bu kampanyada MHP’nin etki alanı olan milliyetçi camia ile parti arasındaki mesafeyi derinleştirmek için çok çaba sarfedilmiştir.Erzurum ve Osmaniye’deki cemaatçi yapılaşma şu temel paradigmayı öne sürmüştür:Biz AKP’li değiliz.Ama Evet diyerek yargı içindeki alevi-dinsiz yapılaşmayı mutlaka durdurmak durumundayız.Bu nedenle ilk seçimde oyumuz yine MHP’nindir.

Referandumda MHP’nin eridiği tezini ileri süren yandaş ve patrondaş medya bir gerçeği idraklerden uzak tutmayı başaramayacaktır.MHP erimemiş,potansiyel etki alanına uzak kalmıştır.MHP erimemiş,milliyetçi camiaya hitap edememiştir.MHP erimemiş muhafazakar karakterli uzantılarını evet’e kaptırmıştır.MHP erimemiş,12 Eylül 1980 darbesinin mağduru milliyetçi camia mensuplarını AKP’nin sanal intikamcı algısına kaptırmıştır.Bu algının önünde durmak mümkün değildir.Bu algı geç kalmış bir intikam algısıdır ve otuz yıllık bir birikim bir yerde boşalmalıydı.

Şimdi,bundan sonra ne olacak?

Türkiye yepyeni bir yola girmiştir.Ancak şurasını unutmayalım.Bundan sonraki her siyasi gelişme MHP’yi yine ilgi odağı yapacaktır.Çünkü referandum sonuçları Türkiye’yi bölünme eşiğine getirmiştir.Referandum sonuçlarına ilişkin teşekkür konuşması yaparken R.Tayyip Erdoğan’ın yüzündeki durgunluk ve endişe eşliğinde diyebiliriz ki,AKP koalisyon ortakları olan Amerika,Avrupa Birliği,Fetullahçı Cemaat,İslamcı ayrılıkçı kürtler,Kentli PKK’lılar,liberaller, muhalif eski ülkücüleri tatmin edecek bir projeler atmosferine girmesi gerekecek.

AKP köşeye sıkışmış durumdadır.Yeni sivil bir anayasa yapamayacaktır.Çünkü bu yeni anayasa Türklerin ve kürtlerin arasında eşit ortaklık (!) sağlamadığı müddetçe kürtçüleri ikna edemeyecektir.Anayasadan başlangıç ilkeleri çıkar ve 66 madde değiştirilirse MHP bu durumda AKP’ye Türkiye’yi dar edecektir.AKP yargı içindeki alevi karakterli yapılaşma üzerinde yoğunlaşırken fetullahçıları sevindirmek telaşındadır.Ancak batının amerikancı tavrı bu operasyonu benimserken batının frankofon kanadı aleviler üzerindeki müdahaleye dur diyecektir.O zaman bambaşka bir paradigma ortaya çıkacaktır.PKK’nın BDP kanalıyla söyleme taşıdığı “ özerk devlet “ talebi islamcı kürt kanadının da ortak talebidir.Altan Tan ,Mehmet Metiner ve Hakpar girişimi bu talebi Türkiye’nin 1988’de imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler anlaşması çerçevesinde kazanılmış haklar olduğunu ileri sürmekte ve PKK’yı şiddetten uzak durması gerektiği yolunda uyararak masada hal yoluna gidecekleri zehabına kapılmaktadırlar.

Düşünün Türkiye’de bunlar kabul edilirken MHP nereye oturacaktır?Bu durum ciddi bir polarizasyon-kutuplaşma ortamı demektir.Türkiye Devlet Bahçeli’nin söylediği gibi böylesine gerilimli-karanlık bir atmosfere doğru hızla sürüklenirken MHP ‘nin tavrı belirleyici olacaktır.Böyle bir ortamda MHP’nin eridiğini söylemek bu kış kırmızı kar yağacak demekle eş anlamlıdır.

Ancaaak bu iddialar bir bir gerçek değil bir kurgudur ve esas gündem MHP’nin erimesi kompikasyonu etrafında yoğunlaşmıştır.Yani MHP’nin eridiğini değil de erimesi gerektiğini ileri sürenler bir adım daha öne çıkmış durumdadırlar ? Burada yazıyorum,önümüzdeki yıl 2011 seçimi ile R.Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığına çıkacak ve bu sorumluluğu kısa dönemde üstlenmeyecektir.Cumhurbaşkanlığınrdan sonra düğmeye basılacak,Orta dönemde Türkiye’yi AKP,CHP tahteravallisinde formatlayarak MHP yi tasfiye edip yukarıda ki senaryoları gerçekleştirme yolunda hızlı adımlar atılacaktır.Bunun için gerekli olan tek şey MHP’yi toplumun gözünden düşürecek bir provakasyonla başbaşa bırakmaktır.Önümüzdeki aylarda veya bir yıl içinde MHP’ye yönelik şok edici bir sansasyon beklenebilir.Çünkü AKP’nin küresel ortakları,okyanus ötesi, iki yıl içinde “ ileri demokrasi “ isimli projeyi hayata geçirmek telaşındadır.

İşte bu yüzden MHP lideri Devlet Bahçeli’nin arkasında sımsıkı durmak boynumuzun borcu olmalıdır.Bu cendereden Türkiye’yi ancak onun aklıselim,soğukkanlı ve rakiplerini asabileştiren durgun enerjisi kurtaracaktır.

Ancak buradan sayın Devlet Bahçeli’ye de bir arzuhalimiz olacaktır.MHP’nin önce partinin kemik yapısı, ardından da Milliyetçi camia olan etki alanıyla sıcak temaslar kurması gerekmektedir.İstanbul Abdi İpekçi’de yaptığı “ benden nefret edebilirler,beni sevmeyebilirler ama bu emperyalist oyunu bozmak için hayır tavrı koyan bütün ülküdaşlarıma teşekkür ediyorum,tebrik ediyorum..” mealindeki konuşması önemli bir başlangıçtır.Milliyetçi hareketin bu çağrıya ihtiyacı vardır,Devlet Bahçeli bunu başarabilecek sağlam-iradeli liderliğe sahiptir.Özü ,sözü bir,imanlı ve bilge kişiliği ile tasavvufa vurgu yapan ahlak anlayışı dağınık pozisyondaki camia görüntüsünü ortadan kaldıracak ve yeni bir hamlenin başlamasına vesile olacaktır.

Bu referandum sonuçlarını camiaya yönelik “ ihanet, sınırını çizdi “ algısıyla ele almak yaranın kangrene dönüşmesi sonucunu verebilir.Bundan şiddetle kaçınmak gerekir.Türk milliyetçileri yeniden başlamak için güçlü bir altyapıya sahiptir.MHP,bu referandumda doğru yerde durmuş,doğru bir çizginin sahibi olmuştur.Ancak küresel milli devlet düşmanlarını altedememiştir.Bu kusur değildir,çünkü düşman kavi talih zebundur.

Yeniden başlamak için referandumun hayırlı sonuçlar getireceğini söylemiştik.

İşte başladık.



13 Eylül 2010
Kürşad DEMİRCİ




Yılmaz Özdil'in MHP başlıklı yazısı
16.09.10 / Hürriyet

Deniz Baykal’a komplo; cezaevine gönderilemediği için, evine gönderildi.

“MHP’ye ne yapılıyor?”

Sıradaki hedef... Devlet Bahçeli’dir.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Deli Haydar » Prş Eyl 16, 2010 13:46

Önce vatanseverleri görüşlere-kutuplara böldüler...
Sonra bölükleri birbirlerine kırdırdılar... Kan akıttılar...

Orduyu işlerine geldiği gibi kullandılar...
Silahlı güce gerek kalmadığı gün dağıtılması, çökertilmesi için düğmeye bastılar...
Çünkü Cengiz Özakıncı'nın deyimiyle, kurşunların yerini kurşun kalemler alıyordu artık!

Sonra vatanseverleri ülke göz göre göre yıkılır iken, partilere böldüler...
Bir çok vatansever kendi partisini de kurdu bu arada: Sandık ile gelen faşistin sandık ile gideceğini düşünerek...

Bugün ise o her bir parti içinde elenmeler yaşanıyor:
En önemlisi, CHP'nin sosyal demokrat Kürtçüleri ile MHP'nin Osmanlıcı eski ülkücüleri dertlerini artık açık ediyor.

Elene elene bir avuca düşmüştük...
Şimdi de avuçtaki çakallar -özür dilerim çakıllar- eleniyor.


Zor bir süreç: Ak ile karanın belli olduğu günler...
Neyse ki şimdiki bölünme de yine 90 yıl önceki gibi bir bölünme:
Vatanseverler ve işbirlikçiler...

Ne oldu o günlerde?

O zaman da bir avuç gibi görünüyordu vatanseverler ama işbirlikçilerin işvereni olan yedi düveli kötek ile terbiye ettiler.
O yüzden inşallah torunları sözden anlayacaktır:

Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır.
Fakat ihtimal bazı kafalar yine kesilecektir.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Mustafa Recep » Prş Eyl 16, 2010 18:55

mhp'ye karşı açıkça psikolojik bir savaş ila edilmiş vaziyette,

aynı oyun chp'de de dönüyor,

kılıçdaroğlu ya çok saf ya çok kurnaz daha çözemedim.

mhp'nin çizgisini beğenmesemde bu ülkenin birliği açısında son derece önemli bir kaledir düşmemesi lazım milliyetçi yurttaşlarımızın partilerine sahip çıkmaları gerekiyor.
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Osman_Pasa » Prş Eyl 16, 2010 22:12

MHP


Ülkücülere ambargo uygulanıyordu, bırak ekrana çıkarmayı, telefonla bağlanıp iki kelime görüşleri bile alınmıyordu, miting görüntülerine karartma uygulandı, yok sayıldı.


*
Ya şimdi?
Saatlerce canlı yayınlara çıkartıp, karşılıklı oturtup, söz hakkı tanıyoruz ayaklarıyla birbirlerini dövdürüyorlar.
*
Haliyle soruyorsunuz...
“MHP’de ne oluyor?”
*
Aslında...
“MHP’ye ne yapılıyor?”
Böyle sormanız lazım.
*
Dökelim hele...
*
Ecevit hastaydı, yürüyemiyor, bırakmıyordu, İsmail Cem ile Hüsamettin Özkan gidişatı değiştirmek için ayrıldı, yeni parti kurdu, sol için umut oldu... O da ne? ABD’den gelen arkadaş “ben de varım” dedi, işin içine girdi, n’oluyo demeye kalmadan, “ben artık yokum” dedi, çarşı karıştı tabii, kaçan kaçana, lider adayı İsmail Cem aniden bertaraf oldu.
*
Mehmet Ağar ile Erkan Mumcu, ortak oldu, barajı geçmelerine kesin gözüyle bakılıyordu, tarih başka akacaktı, bi katakulli, darmadağın, ikisi de tasfiye.
*
Cem Uzan, parti kurdu, bismillah, üç ayda langırt diye yüzde 7’yi geçti, faktör oldu... Ve, hızar çalıştı, onu da biçti.
*
Tuncay Özkan, partisi marjinaldi ama, milyonları sokağa dökmeyi başarıyordu, doooğru Silivri’ye... Doğu Perinçek, milyonları sokağa dökemiyordu ama, ne diyecek diye milyonlar onun ağzına bakıyordu, takır takır anlatıyordu çünkü...
Tuncay’ın yanına.
*
Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopteri düştü. Herkes dinleniyor, herkesin o anda nerede olduğu biliniyor, kokpitteki gazetecinin imdat çığlıkları canlı yayında, köylüler düşse düşse şuraya düşmüştür diyor, nafile, öldüğünden emin olunana kadar kıç kadar arazide bulunamadı.
*
Deniz Baykal’a komplo; cezaevine gönderilemediği için, evine gönderildi.
*
Açın haritayı, Tanganika’dan Yeni Zelanda’ya, Güney Afrika’dan Norveç’e kadar, son 8-9 senesindeki siyaset sahnesinde, bu kadar “tesadüf”ü olan bir başka ülke gösterebilir mi kimse?
*
Gösteremez... Çünkü, bizim manzarayı “görmek için” devrimci ülkücü gazeteci filan olmaya gerek yok, haritacı olmaya da gerek yok... “Bakarkör” olmak yeterli.
*
Sıradaki hedef... Devlet Bahçeli’dir.
Yilmaz Ozdil
Kullanıcı küçük betizi
Osman_Pasa
Üye
Üye
 
İletiler: 108
Kayıt: Çrş Şub 03, 2010 1:16

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Cum Eyl 17, 2010 20:01

PKK'ya hoşgörü, MHP'ye tuzak

MHP ve ülkücülerin referandum öncesindeki kararlı duruşu ve ortaya çıkan yüzde 42'lik direnç, şer cephesinin kimyasını bozdu. Bir taraftan asıl niyetlerini gerçekleştirmek için hazırlık yapıyor, diğer taraftan milliyetçiler ve ülkücüler var oldukça amaçlarına hiçbir zaman ulaşamayacaklarını bildikleri için, direncin merkezi olan MHP'yi devre dışı bırakacak sinsi oyunlar hazırlıyorlar. ABD ve AB'nin desteğini arkasına alan AKP-BDP-PKK ortaklığı ve onların piyonları, tek ve son engel olarak gördükleri MHP'nin içine nifak sokmak ve milletle arasını açmak için açık bir saldırı yürütüyorlar.

Hainler vuruyor, hükümet susuyor

Yanaşma ve beslemelerin gayretiyle gözlerin MHP'ye çevrilmesi Türkiye'nin adım adım karanlığa sürüklendiği gerçeğini örtmeye yetmiyor. Referandum akşamından başlayan ve gün geçtikçe artan bölücü talepler, devlete kafa tutma noktasına kadar ulaştı. BDP sözcüleri bütün televizyon kanallarını parselleyerek kin kusuyor ve tehditler savuruyorlar. Hükümeti bütün taleplerini karşılayacak yeni bir Anayasa yapmaya zorlayabilmek için terörü tırmandıracakları tehdidinde bulunuyorlar.

Hakkari'de patlatılan ve 9 vatandaşımızın canına mal olan mayınla bu tehditlerin arkasını dolduruyorlar. AKP cephesinden bu alçaklara yaptıklarının yanlış olduğunu gösterecek hiçbir cevap verilmedi. Tam tersine "vakit geçirmeden yeni anayasa hazırlıklarına başlıyoruz" gibi açıklamalarla hain güruhunun cesaretleri daha da arttırılıyor. Bu kadarla da kalmıyor. Meselenin uluslar arası platformlara taşınmasının önü açılıyor. İmralı canisi ile referandum öncesinde başlatılan pazarlıkların sürdürüldüğü ve sözde ateşkes oyununun bir süre daha devam ettirilmeye çalışıldığı haberleri geliyor. Başbakanın bunlara randevu verdiği ve pazarlıkları açıktan yürütmeye başladığı haberlerini duyarsak hiç şaşırmayalım.

Hazırlanıp servis ediliyor

Bütün bu gelişmeler MHP'nin niçin hedefe konulduğunun da belgesidir. Bir defa daha ve altını çizerek söylüyorum: Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünün tek ve son garantisi MHP'dir. Referandum bunu bütün dünyaya bir defa daha göstermiştir. Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamalar kararlılığın artarak sürdürüleceğini ve bu ihanet oyununa asla geçit verilmeyeceğini bir defa daha ortaya koymuştur. Legal, yasal ve siyasi yollarla MHP'yi sindiremeyeceklerini görenler, örneklerini daha önce de gördüğümüz kahpelikleri yönelmişlerdir.

Nifak sokarak, fitne çıkararak, iftira ederek, düzmece senaryolarla kafa karıştırarak MHP'nin Türk milleti ile olan bağını zedeleyeme ve mümkünse koparmaya uğraşıyorlar. Bu oyunların nereden tezgahlandığı, nasıl servis edildiği, kimlerin kullanıldığı ortadadır. Dünkü yazımızda da değinmiştik. CIA ile derin bağlantıları bulunan ve Türkiye'deki açılımın mimarlarından olan Henri Barkey'in şu sözleri her şeyi net biçimde ortaya koyuyor: "Milliyetçi Türkiye, ABD'nin o bölgedeki çıkarlarına karşı daha olumsuz tavır takınır. Çok sevimsiz sürprizlerle karşılaşabiliriz. ABD Türkiye'ye direkt müdahale etmekten kaçınmamalı."

Hainlere ültimatom

Bugün yapılan budur. BOP Eşbaşkanlarına rağmen bölgedeki çıkarlarını koruyabilmekte sıkıntı yaşamaktadırlar. Referandumda sevimsiz bir sürprizle karşılaşmışlardır. Yüzde 58 tatmin edici değildir. Oyunun anlaşılması durumunda bu oranın çok kısa zamanda çözüleceği muhakkaktır. Şimdi açık ve aleni şekilde müdahale ediyorlar. Okyanusötesinde hazırlanan planları Türkiye içindeki yandaş ve beslemelere servis ediyor ve gereğinin yapılmasını istiyorlar.

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli teşkilatlarına gönderdiği genelgede bu büyük tuzağa, bu sinsi oyuna dikkat çekmiş ve uyarılarda bulunmuştur. "Partimiz, kaynağı ve gücü ne olursa olsun, nereden ve kimden gelirse gelsin her melaneti, tertibi, saldırıyı yok etmeye hazırdır ve bu konuda büyük bir milli heyecana sahiptir" sözleriyle kararlılığı bir defa göstermiş ve Türk milletine teminat vermiştir. Yayınlanan ve haber sayfalarımızda tam metni yer alan genelge sadece teşkilatlara bir talimat, Türk milletine bir teminat değil, aynı zamanda hainlere, işbirlikçilere, ABD uşaklarına ve beslemelere de bir ültimatomdur. MHP ve ülkücüleri hiçbir gücün, hiçbir baskının, hiçbir oyunun yıldırmayacağının, vazgeçirmeyeceğinin bütün dünyaya ilanıdır.

Vicdan sahipleri gerçeği görüyor

Türk milliyetçileri üzerindeki karanlık oyunlar siyasi görüşü farklı da olsa akıl, vicdan ve ahlak sahibi hiç kimsenin dikkatinden kaçmıyor. Türkiye'nin en çok okunan yazarlarından olan Yılmaz Özdil, Hürriyet Gazetesi'deki köşesinde çok çarpıcı bir analiz yapmış ve şu sonuca varmıştır: "Manzarayı görmek için devrimci, ülkücü, gazeteci filan olmaya gerek yok, haritacı olmaya da gerek yok. Bakarkör olmak yeterli. Sıradaki hedef Devlet Bahçeli'dir." İnsaf ve ahlak sahibi başka yazarlar ve aydınlar da benzer görüşler ortaya koymuşlardır. Bu alçak oyunları hazırlayanlar şunu unutuyorlar; MHP ve Türk milliyetçileri için ortada yeni bir şey yoktur. Bu saldırılar ne ilktir, ne de son olacaktır. Daha önce bu tuzakları kuranlar ne MHP'yi, ne ülkücüleri vazgeçirebildiler. Kendi tuzaklarında kendileri yok olup gittiler. Bugün onların hiç biri ortada yok, ama MHP ve Türk milliyetçileri dimdik ayakta. Yeni versiyonlarının akıbeti de farklı olmayacaktır.

Orhan KARATAŞ
Ortadoğu Gzt.






Devlet Bahçeli Bölücülüğe Destek Vermiyor Diye Suçlanıyor!


Referandum sürecinde yaptığı tespitleri ve yorumları ile tek haklı çıkan MHP Lideri Devlet Bahçeli olmuştur. Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı kandırmaya yönelik yalan ve iftiralar üretmesi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK ile yapılan anlaşmadan dolayı köşeye sıkışan Recep Tayyip Erdoğan'ı kurtarmak için "PKK'ya Genel Af" talebinde bulunması, referandum sürecinin hafızamızda kalan en önemli unsurları olmuştur. 3 Kasım 2002 seçimleri sonrası siyasi yasaklı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Anayasa değişikliğine destek vererek Başbakan yapan CHP, AKP için her daim bulunmaz bir nimet olduğunu göstermektedir. CHP'nin varlığı AKP'ye nefes ve destek, MHP'ye ise hep takoz ve köstek olmaktadır.

AKP'nin kurulduğu günden bu yana CHP-AKP arasındaki ilişkiyi enine-boyuna değerlendirseniz adeta birbiri için yaratılan siyasi kavalye olduklarını anlarsınız

AKP-CHP arasında bir değerlendirme yaptığınızda ise AKP'nin milli-manevi değerlere verdiği zarar asla CHP'ninkiyle ile boy ölçülmez haldedir. Geçmişte yazdığımız yazılarda AKP'nin Türk-İslam düşmanlığı noktasında neler yaptığını, örnekleri ile defalarca yazdık. CHP ise bugüne kadar AKP'yi ayakta tutan siyasi vitamin deposu görevini yerine getirmiştir. 3 Kasım 2002 seçimlerinden 12 Eylül 2010 referandum oylamasına kadar yaşananlar, bizim haklılığımızın tescillenmesi olmuştur.

CHP sayesinde Başbakanlık koltuğunda oturanlar, CHP'nin siyasi geçmişini ve varlığını kullanarak MHP'nin önünü kesmeye çalışsalar da, MHP tarih önünde hep haklılıkları ile anılacaktır.

Türkiye'deki yaşanan olayları MHP Lideri Devlet Bahçeli kadar sağlıklı ve istikrarlı analiz edebilen başka kimse yoktur. Referandumun sonuçları açıklanır açıklanmaz MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "AKP ve BDP, referandumda bölgede iyi bir rol paylaşımı yaptıklarını gösteriyor. Bölgede oy vermeye gitmeyen her vatandaşın oyu BDP'nin hanesine yazılacak mı? Evet oylarının durumu nasıl olacak? Gösteriyor ki burada bir karmaşa var ve roller çok iyi oynanıyor." şeklinde referandum öncesi yapmış olduğu tespit ve AKP'nin PKK ile yapmış olduğu anlaşmaya dair ''Biz Sayın Başbakan'ın bugüne kadar yapmış olduğu çalışmalar hakkında doğru bilgiler vermesini istiyoruz. Bu konuda kimi görevlendirmişse onların da doğru bilgi vermesini istiyoruz.

Bizim yıkım projesi dediğimiz 1 Ağustos'tan itibaren nasıl bir çalışma yürütülmüştür bu konuda Meclis'e bilgi verilmemiştir. Sayın Başbakan'ın bir açıklaması da yok; ancak bazı gelişmeler oluyor. Kandil'den bir açıklama yapılıyor ardından da Öcalan'ın avukatlarının sıkıntıları üzerine Adalet Bakanlığı bir açıklama yapıyor ve takalar temin edilerek görüşme yapılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı 'Devlet herkesle görüşür' diyor. Biz bu görüşmeleri soruyoruz. Örtülü bir görüşme olduğu gözüküyor." Yorumları, bugün tamamen haklı çıkmıştır.

Artık gazetelerle röportaj yapma noktasına gelen (AB)(D)ullah Öcalan'ın Akşam Gazetesi ile yapmış olduğu söyleşide hem devletten sivil kişilerin kendisi ile görüştüklerini, hem Kürt Açılımında kullanılmak için hükümete 156 sayfalık yol haritası verdiğini söylemiş ve "BDP'nin boykot kararı olmasaydı sizin deyiminizle 'Kürtler kendilerini doğrudan ilgilendiren bir husus barındırmayan' bu anayasa paketine 'Evet' der miydi?" şeklindeki soruya "Biz Türkiye Cumhuriyeti'ne, devletine ve hükümetine demokratik çözümü, demokratik anayasayı dayatmak için boykot kararı aldık, doğrudur. Biz isteseydik bu referandumu kesin kaybederlerdi. Biz 'Hayır' deseydik, bu değişiklik paketinin geçmesi imkansız hale gelirdi. Erdoğan'a son bir şans verdik, bunu iyi görmesi gerekir. Umarım bundan sonra demokratik anayasa ve demokratik çözüm konusunda olumlu gelişmeler olur." şeklinde bir cevap vererek, AKP-BDP arasındaki referandum oyununu da açığa çıkarmış ve AKP'nin "BDP de 'Hayır' safında" şeklinde yaydığı yalan propagandasını çürütmüştür. Bir tane BDP'li 'Hayır' oyu vermemiştir.

BDP'nin tüm yetkilileri zaten yaptıkları açıklamada sandık başına gittiklerinde 'EVET' oyu vereceklerini deklare etmiştir. PKK'nın kapatılan siyasi taşeronu DTP'nin Eşbaşkanı Ahmet Türk "Dürüstçe söylemek gerekir ki, Kürtlerin önünde 'hayır'la 'evet' arasında bir tercih olursa elbette ki hepsi 'evet' diyecek. İçinde 12 Eylül olan bir şeye 'hayır' deme şansı yok." diyerek en net açıklamayı yapmıştı. İşte bu yüzden BDP'nin kontrolünde sandığa gidenler ise 'Evet' oyu vermiştir. Sonuçlar ortadadır. (AB)(D)ullah Öcalan da bir kez daha Akşam Gazetesi'nde yaptığı röportajda malumu ilan etmiştir. Bu arada röportajlar vermeye başlayan Öcalan'ın ne zaman televizyon programlarına başlayacağını çok merak ediyoruz.!?

Güneydoğu Bölgesinde referandum öncesi başlayan hareketlilik, referandum sonrasında daha da artmıştır. Artık resmen orada ayrı bir devlet kurulma çalışmasını andıran söylemler-eylemler göze batmaktadır. Artık olay yavaş yavaş Türk devletini boykot haline doğru ilerlemektedir.

Başkanlığını 2008 Nobel Barış Ödülü'nü alan Finlandiya'nın eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin yaptığı kamuoyunda 'Akil Adamlar' olarak bilinen Bağımsız Türkiye Komisyonu'nun Diyarbakır ziyareti pis kokuları çoğalmış ve BDP'nin artık o bölgeyi "Kürdistan" olarak tanımlaması ile Başbakan Erdoğan'ın "Anayasa değişikliği sürecini de Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinin (Kürt Açılımı, PKK açılımı) önemli bir adımı olarak da değerlendiriyoruz. Bununla orada uzun vadede atacağımız adımların önü açılıyor.'' sözü arasındaki uyumun hangi noktada olduğunu çok merak ediyoruz.

PKK'ya referandum anlaşmasında verilen sözleri, gündemde konuşulan konuları, yaşanan gelişmeleri, PKK'nın istediği talepleri MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "Başbakan Erdoğan ve AKP'nin bölücülük ve yolsuzluk siciline uygun yandaş yargı yaratma gizli amaçlarına hizmet edecek Anayasa değişikliklerinin Türk milleti tarafından kabul edilmesiyle Türkiye için hayati risk ve tehlikelerle dolu karanlık bir döneme girilmiştir." sözleri ışığında değerlendirenler, Türkiye'nin hangi bölünme sürecine doğru ilerlediğini idrak edecektir.

En acı durumda, Türk milleti bu süreci kolaylaştıran bir irade ortaya koymuştur. Şimdi ise milli direniş sergileyen MHP, bu sürece niye destek olmadı diye suçlanıyor.Türkiye'nin içinde bulunduğu acınacak hal de bu olsa gerek..


Yıldıray ÇİÇEK
Ortadoğu Gzt.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Pzr Eyl 26, 2010 14:45

Amaç BOP’sa MHP de Tasfiye Edilmeli…

1 Mart Tezkeresine Karşı Çıkan Ve Kürt Açılımına Engel Oluşturan Baykal’ı Düzmece Bir Kasetle Tasfiye Eden Küresel Güçler, Ergenekon Operasyonuyla, PKK’ya Karşı Savaşan Subayları, Millici Kanal Sahiplerini, Yazarları, Millici Sol Liderler Doğu Perinçek Ve Tuncay Özkan’ı Etkisizleştirdiler…Şimdi Sıra; Büyük İsrail Projesinin Gerçekleştirilmesi İçin Gerekli Olan Tüm Açılımlara Direnen Bahçeliyi Ve MHP’yi Tasfiye Etmekte..


‘Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiyesinin MHP’nin tasfiyesinden geçtiğini hesap ediyorlar.’

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ”MHP, Başbakan’ın direnmesi nedeniyle 2011 yılında yapılacağı anlaşılan milletvekili genel seçimleri sürecini ve kampanyasını 1 Ekim 2010 tarihinde başlatmayı kararlaştırmıştır” dedi.

Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve il başkanları ile düzenlenen toplantılarla ilgili basın açıklaması yaptı.

Bahçeli, açıklamasında MHP Başkanlık Divanının 20 Eylülde yaptığı toplantıda halk oylaması sonuçlarını bütün yönleriyle değerlendirmek amacıyla bir komisyon kurulduğunu, komisyonun çalışmalarını tamamladığını belirtti.

Komisyonun alınan sonuçları bütün unsurlarıyla inceleyen raporunu tarafına sunduğunu, MHP il başkanlarının da kendi illerine ilişkin halk oylaması sonucu raporlarını Genel Merkez’e ilettiklerini aktaran Bahçeli, bugün MHP il başkanları ve Merkez Yönetim Kurulu’nun ayrı ayrı yapılan toplantılarında da referandum süreci, sonuçları ve MHP’nin benimseyeceği tutum ve izleyeceği yol haritasının ele alındığını ifade etti.

Bu kapsamlı değerlendirmeler ışığında bazı hususların millete duyurulmasının kararlaştırıldığını belirten Bahçeli, bunları şöyle sıraladı:

‘‘Devlet imkanları ve kaynaklarının, hukuk ve ahlak dışı bütün yol ve yöntemlerin acımasızca kullanıldığı referandum süreci devlet vesayeti altında cereyan etmiştir. Bu süreçte bütün değerler istismar edilmiş, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü yıkacak vaatlerde bulunulmuş ve bu konuda oluşan ‘gökkuşağı koalisyonu’ ve yandaş basın desteğiyle milli irade yönlendirilmiştir.

MHP, anayasa değişikliğinin gerisinde yatan gizli niyet, hesap ve gündemleri aziz milletimizin dikkatine getirmiş ve kısıtlı imkanlarla bu kampanyayı başarıyla yürütmüştür. Bütün bu olumsuz şartlara rağmen yaklaşık 16 milyon vatandaşımızın önümüzdeki dönemde Türkiye’yi bekleyen tehlikelerin, tehdit ve tuzakların şuuru içinde ‘hayır’ oyu vermesi başlı başına çok olumlu bir gelişme olmuştur.

Halk oylamasında çeşitli unsurların etkisiyle ‘evet’ oyu kullanan vatandaşlarımızın çok önemli bir bölümünün de milli konularda aynı hassasiyeti paylaştıkları tartışma götürmez bir gerçektir. Önümüzdeki dönemde yaşanacak gelişmeler AKP’nin gizli gündemlerinin daha iyi anlaşılmasına ve Türkiye’nin milli birliğini ve varlığını hedef alan hain hesapların daha açık olarak görülmesine imkan sağlayacaktır.”

-”GELECEĞİN TEMİNATI”-

MHP’nin bu milli şuuru Türkiye’nin geleceğinin teminatı olarak gördüğünü ifade eden Bahçeli, ”Başbakan ve AKP’nin 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin birinci gizli gündeminin, PKK açılımının önünü açmak, bunun anayasal altyapısını hazırlamak ve bu yoldaki anayasal engelleri bertaraf etmek olduğu halk oylaması sonrası yaşanan gelişmelerle doğrulanmıştır. Bu gizli hesap ve niyetleri doğru teşhis eden MHP ne yazık ki haklı çıkmıştır” dedi.

Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

”Bu çerçevede; referandum sürecinde İmralı canisi ile sözde ateşkes için görüşme ve pazarlık yapıldığı, teröristbaşı ile başlatılan bu süreçte PKK’nın taleplerinin önümüzdeki dönemde kapsamlı Anayasa değişikliği vasıtasıyla karşılanmasının yol ve yöntemlerinin ele alındığı, PKK’nın 20 Eylülde sona eren sözde ateşkesinin kendi ifadeleriyle ‘İmralı ile pazarlık sürecinde yaşanan gelişmeler ve yeni durumlar’ göz önüne alınarak uzatıldığı, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Eylül 2010 Diyarbakır mitinginde ‘Bakınız şimdi bu Anayasa değişikliğiyle her şey bitmiyor, 2011 seçimlerinden sonra daha geniş tabanlı bir Anayasa’nın temellerini atıyoruz, şimdi kapıyı açıyoruz’ sözlerinin gerçek anlamı şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Bu sözlerle PKK’ya vadeli çek veren Başbakan’ın halk oylaması sonrası PKK açılımını ilerleteceği, bu kapsamda PKK’nın taleplerinin yeni Anayasa ile karşılanacağı artık ortaya çıkmıştır.

Başbakan’a bağlı görevlilerin İmralı canisi ile temaslarının yanı sıra AKP hükümetinin iki bakanının PKK’nın sözcüsü parti temsilcileriyle 23 Eylül 2010 günü TBMM’de Başbakan’ın makam odasından Başbakan adına yaptıkları bu ilk görüşme bunun somut bir işaretidir. PKK açılımını ilerletmeye kararlı görünen ve 12 Eylül Anayasa referandumu sonuçlarından cesaret alan Başbakan Erdoğan Türkiye’yi çok tehlikeli sonuçları olacak karanlık bir sürece sürüklemektedir.”

-”AMAÇ MHP’NİN TASFİYESİ”-

Bahçeli, ”Bu vahim gelişmeleri yakından izleyen Milliyetçi Hareket, Türkiye’nin milli birliğini ve devletin kuruluş ilkelerini yıkmayı amaçlayan bu sürece her şart altında karşı çıkmayı sürdürecek, Türkiye’nin milli varlığını hedef alan bu hain suikastı mutlaka boşa çıkaracaktır” ifadesini kullandı.

”Halk oylamasının ilk sonuçları dahi alınmadan aynı akşam AKP yandaşı televizyonların ve PKK açılımında AKP’ye koltuk değneği olan bazı gazeteci ve yorumcuların MHP’yi hedef alan karalama kampanyası başlatmaları bu bakımından tesadüf sayılamayacaktır” ifadesine yer veren Bahçeli, şöyle devam etti:

”MHP’nin tabanının kaydığı, kalelerinin düştüğü ve halk oylamasının en büyük mağlubu olduğu yolundaki bu maksatlı kampanyanın amacının MHP’nin tasfiyesi ve marjinal hale getirilmesi olduğu ortadadır.

MHP’nin hedef alınmasının nedeni, Başbakan’ın PKK açılımının ilerletilmesinin önündeki en büyük milli direnç kalesi olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin tasfiyesinin MHP’nin tasfiyesinden geçtiğini hesap eden bu çevreler, bu nedenle bu senaryoyu uygulamaya koymuşlardır. Bu kampanyanın sözcülerinin 1 Ağustos 2009 tarihinde Ankara’da Polis Kolejinde İçişleri Bakanı’nın başkanlığında yapılan toplantıda PKK açılımı çerçevesinde Türkiye için en uygun bölünme modelleri tartışmalarında boy gösteren şahıslar olması bu bakımdan yadırganmayacaktır.

MHP tasfiye olmadan PKK’nın taleplerinin karşılanacağı bir sürecin sonuç alamayacağını çok iyi bilen bu odaklar bunun için MHP’yi hedef alan bu senaryonun faal militanlığına soyunmuştur. Ancak çok iyi bilinmelidir ki, bu saldırı ve kampanyaların milli vicdanın sesi ve Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünün temel harcı ve sigortası olan Milliyetçi Hareket Partisini etkilemesi mümkün değildir. Bu kale teslim alınamayacaktır. Bunu bekleyen ve ümit edenler hüsrana uğrayacaktır.

MHP, önümüzdeki karanlık dönemde büyük bir aile olan Büyük Türk Milletinin milli birliğinin temellerinin sarsılmasına, Türkiye’nin etnik temelde ayrışma, çatışma ve bölünme sürecine mahkûm edilmesine hiçbir şart altında izin ve geçit vermeyecektir. Milliyetçi Hareket, Türk Milletinin birliğini, bin yıllık kardeşliğini, huzurunu ve güvenliğini korumak için önümüzdeki dönemde sarsılmaz bir irade ile fütur getirmeden üzerine düşen görevi yapmaya azimli ve kararlıdır.

12 Eylül halk oylaması sonuçları alındıktan hemen sonra erken seçim çağrısı yapan MHP, Başbakan’ın direnmesi nedeniyle 2011 yılında yapılacağı anlaşılan milletvekili genel seçimleri sürecini ve kampanyasını 1 Ekim 2010 tarihinde başlatmayı kararlaştırmıştır. Bütün kadrolarımız 1 Ekim 2010′dan itibaren Türkiye’yi adım adım dolaşacaklar ve aziz milletimizle iç içe ve omuz omuza olacaklardır.”

Bahçeli, bugün yapılan Merkez Yönetim Kurulu toplantısında MHP’nin 2011 milletvekilliği seçimleri beyannamesinin ve seçim stratejisine ilişkin temel belgelerin hazırlanmasına başlanmasının ve bu amaçla MHP Araştırma ve Geliştirme Başkanlığı koordinatörlüğünde çalışma grupları oluşturulmasının kararlaştırıldığını da bildirdi.


İLK KURŞUN
haberiniz.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Cum Eki 01, 2010 21:25


BBP’den AKP’ye Evet evet evet’

Vakti zamanında MHP’den koparıldıklarında, Dünyayı ayaklarının altında sanıyorlardı. ‘Türk milliyetçisi mi olalım, başka bir şey mi’ diye epey bir düşündüler. Şimdilerde hilalden koparılan gülleri ile AKP’nin peşinde yürüyorlar.

BBP’de il başkanlığı yapmış eski arkadaşımızla, oturup sohbet ettiğimizde dertliydi. ‘Olmadı, tutmadı’ diyordu, üzgündü. ‘Geri dönün fakat kuyruksuz’ demiştim, gülmüştü.

BBP’nin kopuş serüvenü, yaşadıkları ortada. Safiyane niyetle peşlerine takılanlar, bugün kullanıldıklarını itiraf ediyor. ‘Cemaat nereye işaret ederse oraya koşuyoruz’ bu durum kitlelere ‘kendi inisiyatifimiz’ gibi sunuluyor diye dertleniyorlar.

12 Eylül Referandumunda AKP’nin öncü kuvveti oldukları perçinlendiğinde, içlerindeki kırılganlık daha da arttı. Fakir ama onurlu genç figürü, referandumda gazetelere külliyatlı reklâmlar verilince yerle yeksan oldu.


Muhsin Yazıcıoğlu’nun AKP’nin geleceği için reklamlarda kullanılmasını da, hatırasına yapılmış saygısızlık olarak gördü tabanı. 29 Mart 2009 yerel seçimine günler kala düşen ya da düşürülen helikopter kazasına kilitlenip, kurtulmaları için dualar edilirken yoğun bir dezanformasyon onlara ulaşımın önüne dikilmişti. BBP liler daha sonra bunu üretenler acaba kim diye hiç düşündü mü?


BBP tabanı düşünse de, genel merkezin kafası karışık. Öyle olmasa iki cihan bir olsa, AKP ve belirli odaklarla selamı sabahı keserlerdi. Bunu yapamıyor, kuru yaprak gibi savruluyorlar.

Siyasi arenada var ediliş sebepleri MHP’ye vurmak ve sadece o görevi ifa ediyorlar. Genel seçim geliyor, birkaç vekillik karşılığı, garibim alperenler dağı taşı düz edecekler. Ne için? 2011’de AKP tekrar iktidar olsun, ‘Kürt Açılımını’ batının istediği gibi yürütsün, ‘Anayasa’yı tümden değiştirsin diye.
Başka ne için? Amerikan projesi BOP eş başkanı Recep Tayyip, Başkan olsun diye. Bu yüzden durmadan MHP’yi kötülüyorlar. Eldeki avuçtaki tüm sermeye artık bu.


Türkiye taşeronsa, siyasi taşeronlar kim?


“Güneydoğu’da yüzyıllardır aynı dini, aynı tarihi, aynı kaderi paylaştığımız ve bölünmez bir milletin mensupları olduğumuz kardeşlerimiz, bizden koparılmak isteniyor. Türkiye, Orta Asya’daki soydaşlarımıza Batı’nın menfaatlerini, çürümüş değerlerini taşıyan bir taşeron konumuna itiliyor.” (BBP programından) İyi de BBP, ‘Kürt açılım’ına destek oluyor. İçişleri Bakanı BBP’ye geldiğinde, bu problem çözülmeli diyen BBP genel merkezi. Kürt sorunu denilen şeyin karşılığı Sevr. Bölünmez bir milletin mensubu kardeşlerimiz dedikleri bölge halkının, AKP’ye omuz vererek koparılmasına yardımcı olduklarına göre, programlarını tez elden değiştirmeleri gerekiyor. Daha açılımcı program yakışır bundan böyle.


Tamam dalından koparıldılar, yön kabiliyeti falan kalmadı anlarım da, başlarda akıl da mı kalmadı? Kürt açılımını destekleyince, bin yıllık kardeşliğin devam etmesi mümkün mü?


Türkiye, sadece Asya değil, İslam dünyasına ‘Ilımlı İslam’ görüntüsüyle, model olarak sunuluyor. Ne zamandır sevgili BBP’liler? Hafızanızı bir zorlayın bakalım? Oralara, şu bu adı altında gidenlere kim hizmet edip, alt yapı sunuyor?


Türk ve İslam dünyasına kim Truva atı oluyor, ey Nizam-ı Alem ülkücüleri? Nizam-ı Aleme mi hizmet ediliyor, AB-D’ye mi?


BBP artık fason çalışıyor


MHP var oldukça, BBP’ye ihtiyaç duyulacak. Sebebi çok basit. Son propagandaları ortada. Eskiden de öyleydiler aslında. Bazıları işin şuurunda, MHP’den tuğla koparmaya çalışırdı. Eski arkadaştır diye selam versek, hemen MHP hakkındaki dedikoduları anlatırlardı. Nifak yani. O dedikoduları kulaklarına fısıldayanların, fason kuruluşu haline geldiler bugün.


12 Eylül öncesi, vatandaşa şu propagandayı yaptılar:

‘MHP, CHP’nin kuyruğuna takıldı. Hayır derseniz CHP ve BDP, PKK ile aynı yerde olursunuz.’ ‘Yetmez ama evet’ diyen BBP, şimdi ‘Sivil Anayasa’ diyor. Erdoğan’ın seçim sonrası dediğini duymadılar galiba. ‘Evetler’ konusunda toptan mı anlaştılar nedir?
El insaf BBP, el insaf. Kürt açılımı, Ermeni açılımı, mayın yasası denilen gayri milli politikalara karşı ününün yettiğince bağıran MHP değil miydi? CHP, de o politikayı benimsemek zorunda kalmadı mı?


Allahtan korkmuyorsunuz, kuldan utanmıyorsunuz, nereye varacaksınız böyle?

BBP’nin ‘AKP ile BOP’da kırk bin fersah’ serüvenine devam edeceğim efendim


Neval KAVCAR
haberiniz.com / 1 Ekim 2010
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Çrş Eki 13, 2010 2:52


BBP, BOP’un neresinde?

Çok sorulan soru, BBP ne yapıyor? Stratejilerinin ne olduğunu anlamak mümkün değil. Bir siyasi parti ne zaman ölür? Üretecek fikri, söyleyecek sözü olmadığında. Söyleyecek sözleri kalmadı mı? Var da söyledikleri zaman, ayaklarının altındaki halının son parçası çekileceği için mi suskunlar?

Yoksa AKP’nin siyasi söylemini ‘ülkücülere’ eğrilerini doğrultarak sundukları, avcı kekliği rolünü benimsedikleri için mi yaşam destek ünitesinin fişi çekilmiyor? 12 Eylülün biçtiği ülkücü hareketin, günümüz dik duruşunu bozmak için ‘yetmez ama Evet’ kampanyasında gönüllüydüler. Sandıkları ve sandırmaya çalıştıkları, 12 Eylül dozerinin bıçaklarından hesap sorulacağı safsatasıydı.

Türk milliyetçilerini ılımlılaştırma projesine imza atanlar, bunu başaramadı. Vazgeçtiler mi, hayır. Şimdilik, kafesteki kekliklerle idare ediyorlar.

12 Eylül 1980’de iş adamına dönüşen, cep doldurmayı öğrenen AKP’nin kaymak tabakası, 12 Eylülle hesaplaşamaz. Ne yapar? ‘Yetmez ama evet’çileri tavda tutabilmek, keklik görevine devam etmeleri için önlerine biraz yem atar.

Partiler dik duruş gösteremez, hedeflerini başka siyasi oluşumun hedefine kilitlerse siyasi mevta olur. BBP içinde olan budur. MHP’den ayrıldıktan bugüne, görev alanı aynı kaldı. Hizmete hizmet. ‘Avcı kekliği’ tabiri de yine BBP saflarından ayrılmış birisine ait.

BBP Bozkurttan vazgeçtiğinden itibaren, hizmetin emrine verilmiş kadroları ile yaprak misali savrulmakta. Rüzgâr bir ara o kadar şiddetli esti ki, Yazıcıoğlu’nu üşütenlerin peşinden koşmanın tuhaflığını göremediler.

AKP politikalarını has AKP’li gibi icra eden BBP, sonun başlangıcında mı? PKK ile müzakere başta olmak üzere, anti millî konularda niçin sessizler?

Açılımlar, referandum ve olası anayasa performansı, onlara birkaç vekillik olarak dönebilir. BOP eş başkanı yardımcılığı kadrosunu da, hak ediyorlar Allah için.

ABANT PLATFORMUNDAN EKOPOLİTİK DERNEĞE

Sabahattin Önkibar, Türk Ocakları Genel Başkanına Cezmi Bayram ve katıldığı toplantıyı sorunca, Cezmi Bayram cevap vermişti. Dolayısı ile ‘Ekopolitik’ adlı bir derneğin, ‘Türkiye’nin büyük çatısı’ adı altında yapılan toplantıya icabet ettiğini öğrendik.

Diyor ki Cezmi Bayram: “Derneğin peşin hiçbir ideolojik yönü yoktur. Maksadı farklı görüşteki kişileri bir araya getirecek bir zemin hazırlamaktır.”

Bu söylem bize hiç yabancı gelmiyor. Sanki Abant Platformunun adı değişmiş ‘Ekopolitik’ olmuş. Onlarda kendilerini tanıtırken ideolojisiz olduklarını ve her görüşten insanın katkı verdiğini söyler. Türk Ocakları Başkanı Nuri Gürgür, Abantların yabancısı değildir.

Çok ilginçtir ki sonuç bildirgelerindeki ifadeler, batının bölgesel hesapları ile hep çakışır. Genel özelliği şöyledir. Her görüşten insan adıyla oraya toplananların adını kamuoyuna duyurulur.

Önceden belli sonuç bildirgesi, sonrasında ortak görüş gibi yayınlanır. Toplumda zanneder ki farklı görüşler, uzlaştı.

Vatandaşın STK yolu ile narkozsuz uyuşturma işleminde, ad değişmiş metot aynı. Medya ve bir takım STK, Türkiye’ye çizilen yol haritasını milletin faydasına gibi gösteriyor. Ha Abant Platformu, ha Ekopolitik dernek. Metot aynı, ad değişik.

Vamık Volkan başkanımız değil, danışmanımız demişler Sabahattin Önkibar’a. Ne fark eder? Yapılan onca toplantının gayesi ‘Kürt Açılımının’ önündeki taşı temizlemek değil mi? Açılıma karşı çıkıyormuş gibi yapanlarla, açılımcıları aynı çatı altında buluşturma ‘PKK’yı bitirmenin yolu, Kürt açılımına devamdır’ anlamı taşımıyor mu?

Küresel yapıt ‘Kürt açılımı’nın yerel senaristleri, yerel figüran kullanarak açılımı topluma benimsetmeye çalışıyor. İşin özeti budur. Başkanı Ali olmuş, Veli olmuş fark etmez.

Neval KAVCAR
haberiniz.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon!

İletigönderen Başkomutan » Cum Nis 29, 2011 16:05

TEZGAH AYNI MERKEZDEN!

Devlet Bahçeli gizli kayıt olaylarını değerlendirdi: Bu Türkiye’nin yeni gerçeği.

Tanzimciler iş başında

MHP lideri Bahçeli geçmişte Baykal’ı hedef alan bir “kaset” olayına karşı, “Türk siyasetinin gizli mihraklar tarafından tanzim edilmeye çalışılıyor olması, kritik bir sürece giren ülkemizde siyaset aktörleri üzerinde yoğun bir kampanyanın başlatılmış bulunmasıdır” tespitini yapmıştı.

Benzer üslupları ele veriyor

Şİmdİ “tanzimcilerin” aynı yöntemleri MHP’ye karşı kullanmalarını Devlet Bahçeli şöyle değerlendiriyor: Bunları yapanları, yayınlayanları araştırdığınızda karşınıza aynı merkez çıkıyor. Birbirlerine benzer üsluplar var. Demek bunlar bir merkezin planlamasıdır.

YENİÇAĞ

Özdağ "kaset" komplosunu değerlendirdi


NTV'de Ruşen Çakır'ın sunduğu yazı işleri konuşan MHP İstanbul 2. Bölge milletvekili Adayı Ümit Özdağ, "MHP'ye dış operasyon yapılıyor" dedi.

MHP'ye yönelik "kaset" iddialarını ve Devlet Bahçeli talimatıyla yaşanan iki istifayı değerlendiren MHP İstanbul Milletvekili adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

NTV'de Ruşen Çakır'ın sunduğu programa katılan Özdağ, Çakır'ın "Her seçim öncesi MHP'nin tabanını rahatsız edecek bir takım olaylar yaşıyor. Bugün de kaset olayı var. Teşkilatta inifial yarattı mı?" yorumuna şöyle yanıt verdi:

"İster istemez teşkilatta kızgınlık yarattı tabi. Ancak Sayın Genel Başkan derhal gerekeni yaptı, ismi geçenleri MHP dışında durmaya davet etti.

Burada daha önemli olan bunun neden yapıldığı? Sistemli bir çalışma yapılmış anlaşılan, biriktirilmiş kasetler.

Sayın Bahçeli'ye süreç içinde götürülebilirdi bu kasetler, Bahçeli de derhal gerekeni yapardı. Ancak, siyasetin sosyal mühendislikle şekillendirilmesi söz konusu.Son dönemde çok sık yapılıyor. Bakarsanız, GES Komutanının telefonu dinlenebildi. yargıtay, Danıştay, AYM Başkanvekili bile dinlendi. Simitçi bile dinleniyor muyuz demeye başladı.

YENİ MHP YARATMAYA ÇALIŞIYORLAR

CHP'ye yapılan Baykal operasyonu ile yeni CHP ortaya çıktı. Yeni CHP'nin eskisiyle bir ilgisi yok şu anda. Yeni CHP AKP'nin izdüşümü bir anlamda. Hegemonyacı partinin muhalefeti şekillendirme girişimi olarak görüyoruz bunları.

Örneğin "böyle sosyal demokrasi olmaz" diye tespitler yapar AKP'ye yakın kalemler medyada. Bırakın da sosyal demokrasinin nasıl olacağına sosyal demokratlar karar versin. Şimdi aynı şey ülkücü harekete yapılıyor.

MHP'den yeni MHP üretilmeye çalışılıyor. Nedir bu yeni MHP? Temel amaç nedir? yeni MHP de yeni CHP gibi anayasanın ilk üç maddesinde dirençli olmasın, Cumhuriyetin kuruluş felsefesi konusunda dirençli olmasın. Ortaya bir Soros MHP'si çıksın.

Fakat bunu yapanlar bir şeyi yanlış değerlendiriyor diye düşünüyorum.

Diyelim ki MHP'nin üst kadrolarında birkaç kişi zaaf gösterdi ve böyle bir yaklaşım içine girdi. Ülkücü taban buna izin vermez.

1965'ten bu yana varlığını koruyan, en ana damar siyasi akımların başında gelir MHP, MHP'nin başına gelenler, bir başka partinin başına gelmiş olsaydı dağılır giderdi. MHP bunların hepsini aşmıştır. Psikolojik operasyonların, Mamak işkencelerinin, 12 Eylül öncesi saldırılarının tümünü aşmıştır. Oylarını sürekli artırmıştır."

BİR İSTİHBARAT OPERASYONU

Prof. Dr. Ümit Özdağ, MHP'ye yönelik bu komplonun bir "istihbarat" operasyonu olduğunu da söyledi. Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk halkı sağduyusu yüksek bir halk. Daha çok teşkilatlarda kızgınlık var. Ancak halk da nasıl siyasetin şekillendirildiğini görüyor. Yeni kaset iddiaları var. Belki bunlar da doğrudur bilmiyorum. Çünkü ortada uzun zamana yayılmış bir çalışma olduğu, bir istihbarat operasyonu olduğu açık görülÜyor. Özel kaynaklarla yapılabileceğini sanmıyorum bu operasyonun. Siyasetin tanziminde, siyaset dışı yollar kullanılmamalıdır. Hükümete çok büyük görev düşüyor. Hükümet, bu tür operasyonları engellemelidir diye düşünüyorum."


GAZETE 5


CHP'den Sonra MHP'ye Kasetli Yıpratma / Mahiye MORGÜL
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Milliyetçilere operasyon! / YMHP-Soros MHP'si yaratmaya çalışıyorlar

İletigönderen Başkomutan » Çrş May 11, 2011 0:41

KASETE TESLİM OLMAK, YENİ KASETLERİ ENGELLER Mİ ?

“Kasetli siyaset” süreciyle ilgili sormamız gerek soru şudur: Kasetlerin içi mi, yoksa kasetler üzerinden yürütülen plan mı önemlidir?

Yanıtın “kasetlerin içi” olması halinde, hem o kasetleri hazırlayan röntgencinin “kirli” duygularını paylaşmış oluyor, hem de “kasetler üzerinden yürütülen plan”ın ortaya çıkarılmasına nesnel olarak engel olmuş oluyorsunuz… Ki zaten, kaseti hazırlatanlar da, sizin, kaseti hazırlayanlarla aynı ruh hali içinde olmanızı diliyorlar! Sapkınca içini merak etmenizi ve “zevkle” izlemenizi bekliyorlar! Çünkü tertibin hedefi sizsiniz: CHP’liler, MHP’liler, sıradakiler…

Siz kasetlerin içine teslim oldukça, kaseti hazırlatanlar kazanacak ve daha çok kaset ortaya çıkacak! Çünkü kasetlerin amacı şantaj yapmaktır! Siz şantaja teslim oldukça, şantaj kazanacaktır!

Görülen o ki, Devlet Bahçeli ve MHP, kaset şantajına teslim olan Deniz Baykal ve CHP’den pek ders çıkarmamış!

CHP Kemal Kılıçdaroğlu’nun ses kasetiyle, MHP kalan altı kasetle tehdit ediliyor! Ki anımsayınız, ilk MHP kaseti namluya sürüldüğünde, şantaja boyun eğdiğiniz için ikincisi de ortalığa düşüvermişti!



ERDOĞAN’IN KASET KEYFİ!

Başbakan Erdoğan’ın kasetleri miting alanlarında büyük keyifle diline dolaması, Baykal’a kaset operasyonu sırasında, “Başbakan kaset olayından çok rahatsız, zaten Başbakan bu tip olaylara hep karşıdır” diye yazanları acaba hiç utandırıyor mu?

Baksanıza ne diyor Başbakan Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu’na: “Kendisinden önceki beline hâkim olamadı gitti. Genel başkanlıktan gitti ama şimdi yine milletvekili adayı. Peki diğer taraftaki hanım milletvekili ne oldu? Onu aday yapmadılar. Ne oldu? Suçlu o mu? İkisi de suçlu değil miydi?”

Hele Erdoğan’ın şu sözleri, kasetli siyasetin geldiği seviyeyi göstermesi bakımından ibret verici: “Ama bu medya, bu siyasiler ne diyorlar biliyor musunuz? ‘İnsanın özeline karışıyorlar’ diyorlar. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özeli oluyor? Kendi eşiyle değil, buna nasıl kendi özeli dersiniz? Bu özel değil, özel değil… Bu genel… Bu genel bir ahlaksızlıktır, başka bir şey değil.”

Ve şantaja boyun eğmenin, nasıl yeni şantajlar oluşturacağını da sergiliyor Başbakan Erdoğan, Bahçeli’ye ‘başına gelecekler’ var derken: “Bahçeli de aynı şeyleri söylüyor. O da ‘insanların özeline giriliyor’ diyor. Peki, özeldi de niye milletvekillerini istifa ettirdin? Niye sahip çıkmadın? Neden? Çünkü başına geleceği biliyor da onun için. Hacı Bektaş-ı Veli’nin dediği gibi ‘eline, diline, beline hâkim olacaksın’.”

ASIL KAMU YARARI NEREDE?

Peki, özel nedir, genel nedir, kamusal nedir? Başbakan Erdoğan, bir erkeğin nikâhlı eşi olmayan bir kadınla görüntülerini, “özel değil genel” diye sınıflandırabilir mi? Bu sınıflandırmaya partisindeki “çok eşliler” ne diyor acaba? Öte yandan sınıflandırma doğru olsa bile, yani görüntü genel olsa bile, o görüntüler bizi ilgilendirir mi?

Ya da şöyle soralım: O görüntüler, Başbakan’ın KKTC Başbakanı’yla birlikte, KKTC Cumhurbaşkanı’nı hedef aldığı telefon konuşmalarından daha mı çok ilgilendiriyor milleti, devleti, ülkeyi? O görüntüler, Başbakan’ın bir iş adamından kızına 20-25 göndermesini istemesinden daha mı geneldir?

İnternette yayımlanan bu telefon konuşmalarını sayfalarına taşıyan Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım neden hâlâ hapiste? Kamuyu doğrudan ilgilendiren bu telefon konuşmalarını ekranlarına taşıyan Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya neden aylarca yattı içeride?

Yanıtı, tertibin içinde…

PARTİLER ESİR ALINIYOR

“Kaset” tertibini alt etmenin birinci yolu şantaja boyun eğmemektir, teslim olmamaktır; ikincisi de şantajın kaynağını ortaya çıkarmaktır.

Bahçeli, her ne kadar şantaja boyun eğse de, şantajın kaynağı konusunda, Baykal’ın yaptığı hataya düşmedi, Pensilvanya’yı aklamadı. Tersine net bir şekilde “okyanus ötesini” işaret etti.

Başbakan Erdoğan’ın “Bahçeli’nin okyanus ötesini adres göstermesi çok çirkin” demesi bu bakımdan iki kere önemlidir!

Kasetler üzerinden yürütülen planı bozmak, Türkiye’nin görevidir. Çünkü kasetler, salt referandum ya da seçim kazanmayı hedef almıyor. Şimdiden partileri esir alıyor, planın adresine uyumlu hale getiriyor, “yeni”liyor; programını, politikasını biçimlendiriyor… Yarın da, -kim seçilirse- yeni kasetlerle, hükümet kararlarına pranga vuracaktır…

Mehmet Ali GÜLLER
Odatv.com 10.05.11


Bir kasetten YCHP çıktı YMHP çıkar mı?


MHP ve Küresel Operasyon

Türkiye’nin geleceğinin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak olan anayasa değişikliği referandumu % 58 EVET- % 42 hayır ile sonuçlandı.

Cumhuriyetin tasfiye sürecinde önemli bir engelin aşılması olarak değerlendirilebilecek referandum Bahçeli’nin ifadesiyle “karanlık bir döneme” kapı araladı.

Daha evvel bürokrasi, sermaye dünyası ve medyayı ele geçiren AKP artık yargı ve HSYK’yı da kontrolü altına alacak.

Kürt Açılımı için gerekli olan hukuki alt yapı için önemli bir mesafe de katedildi.

Şimdi sıra bundan sonra hayata geçirilecek küresel politikaların önündeki en büyük engel Milliyetçi Hareketin siyaseten etkisizleştirilmesine geldi.

***

Küresel Kraliyet, Türkiye’ye çok kültürlülüğü, etnik ve mezhep temelinde bölünmüş bir yapıyı dayatıyor.

Çünkü küreselleşmecilere göre insanlık yeni bir aşamaya geçmiştir. Kültürler, değerler, ahlak anlayışı birleşecek farklı inançlar olmayacaktır. Yani, insan, aile, kültür, millet küreselleşecektir.

Küreselleşen bir dünyada Türkiye gibi Milli devletlere hayat hakkı yok.

Bu yüzden Cumhuriyet yapısal olarak dönüştürülmeli, milli devlet tasfiye edilmelidir.

Bu tasfiyenin önündeki en büyük engel Bahçeli’nin ifadesiyle Türk Milletinin son kalesi olan Milliyetçi Harekettir.

Türkiye’de de Türk Milliyetçiliğine Türk İslam Ülkücülüğüne ve Milliyetçi Harekete yöneltilen karalama ve yok etme kampanyalarının gerçek sebebi budur.

Sitemiz yazarlar Kürşad Demirci ve Tolga Akalın yazılarında vurgu yaptılar.

Bu aşamadan sonra hedef MHP’dir.

MHP siyasette ya etkisizleştirilecek yada tasfiye edilmek istenecektir.

Referandum sonuçlarından sonra yapılan değerlendirmelerde bu tespiti doğrular niteliktedir.

Daha sonuçlar sıcaklığını korurken medya referandumun mağlubu olarak MHP’yi ilan etti, MHP’nin eksen kayması yaşadığını ve tabanda eridiğini iddia etti.

12 Eylül’den sonra yapılan yayınlarda özellikle cemaat medyasının yayınlarında bu kanaat toplumun zihnine yerleştirilmek isteniyor, MHP’nin eridiği, tabanının AKP’ye kaydığı, baraj sorunu yaşayacağı propagandası yürütülüyor.

Cemaat medyası referandum sürecinde başlattığı psikolojik savaş sürdürüyor.

Referandum sürecinde sayfalarını Ülkücü sığırcıklara açan cemaat medyası şimdi MHP analizlerine ağırlık veriyor.

Bu analizlerde özellikle statükodan yana bir MHP profili çiziliyor ve MHP’nin kalelerini kaybetmesi, tabanda yaşanan erime, Bahçeli’nin liderliği mercek altına yatırılıyor.

Yürütülen bu psikolojik savaştan anlaşıldığı üzere önümüzdeki dönemin hedef siyasi partisi MHP, siyasi lideri Devlet Bahçeli’dir.

ABD- AKP, MHP’yi kendisine engel teşkil etmeyecek biçimde dizayn etmek istemektedir.

AKP’li Sanayi Bakanı Nihat Ergün bu maksadı AKP’ye oy atan Ülkücüleri AKP’lileştirebiliriz diyerek açığa vurmuştur.

MHP üzerine başlatılan psikolojik savaş başarıya ulaştığında Türk siyasetinin yeniden yapılandırılması da tamamlanmış olacak.

Güçlü bir MHP Anadolu’yu Türksüzleştirme projesini sekteye uğratacak, Türkiye Cumhuriyetinin tasfiyesini zorlaştıracaktır.

Buradan hareketle MHP zayıf düşürülmeli ve tasfiye edilmelidir.

Sitemiz yazarı Tolga Akalın bu etkisizleştirmeyi % 5- 7 arasına sıkışmış marjinal Türkçü bir hareket olarak tasvir etmekte bu gerçekleşmezse MHP ile derin devlet arasında zorlama bir bağ kurularak MHP’nin itibarsızlaştırılmak isteneceğini öngörmektedir.


Tolga Akalın’ın yazısında belirttiği Hatay Dörtyol’da yaşananlarla MHP arasında zorlama bir bağ kurma çabasına dikkat çekmesi son derece önemlidir ve üzerinde durulmalıdır.

“MHP’nin tasfiyesi bir AKP projesi değil AKP’nin kullanıldığı, CHP’nin de katıldığı bir Amerika projesidir” diyen Kürşad Demirci son derece haklıdır.

ABD’ye göre, Türkiye Cumhuriyetinin küresel çıkarlara uygun dönüştürülmesinde en büyük engel Türk Milliyetçiliği - MHP’dir ve tasfiye edilmelidir.

Cemaat medyasının MHP karşıtı kampanyası bu küresel plan kapsamında ele alınmalıdır.

***

Bu küresel plan dâhilinde AKP, MHP tabanını AKP’lileştirmeye çalışırken cemaat medyası da kalelerinde kaybeden ve hızla eriyen bir MHP tezini işlemektedir.

AKP ile ilişki içindeki eski Ülkücüler- bağımsız Ülkücüler! MHP tabanının AKP’lileştirilmesi projesinin bir parçasıdır ve bu oyunda rol alan eski Ülkücüler- bağımsız Ülkücüler bu projenin sadece figüranlarıdır.

***

AKP ve cemaat medyasını yürüttüğü ağır propagandaya rağmen Ülkücülerin- Türk Milliyetçilerinin partisi MHP’dir.

Ne AKP nede diğer partiler için Türk Milliyetçiliği siyasal bir anlam taşımamaktadır.

MHP, milliyetçi, muhafazakâr temeller üzerinden varlığını inşa etmiş, milli kimliği ve milli kültürü yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir siyasal harekettir.

Dolayısıyla milliyetçi- ülkücü, muhafazakâr seçmenin tek adresidir.

Referandum bu seçmen için bir ölçü değildir.

Türk insanı, ABD- AB ekseninde bir AKP ile tam bağımsızlıkçı, milliyetçi muhafazakâr MHP arasında yine MHP’den yana tavır alacak, MHP’ye destek verecektir.

ABD- AKP’nin MHP’yi etkisizleştirme, Bahçeli’yi tasfiye planı tutmayacak, Ülkücüler-Türk Milliyetçileri bu oyunu bozacaktır.

Oyun bellidir.

Ülkücüler bu oyunu bozacaktır.

Müjdat ÖZTÜRK
18.10.2010




BU KASETLERDEN “YENİ MHP” ÇIKMAZ

Geçmişte MHP’ye yönelik sürdürülen bu asimetrik psikolojik savaşı görmezden gelip iki teneşir artığı üzerinden Ülkücülük sorgulaması yapmak, durumdan istifade etmek doğru bir yaklaşım değildir.

Bundan dört ay evvel “MHP’ye Küresel Operasyon” başlıklı yazımda sıranın küresel politikaların önündeki en büyük engel olan MHP’ye geleceğini ileri sürmüştüm.

Sitemizin yazarları Kürşad Demirci ve Tolga Akalın’da buna paralel görüşler ortaya koyarak bundan sonraki aşamada hedefin MHP olduğunu MHP’nin ya etkisizleştirileceğini yada tasfiye edilmek isteneceğini yazdılar.

**

Anayasa referandumundan çok önce başlatılan MHP’ye karşı psikolojik savaş “kaset” evresine geçti.

MHP önce “kan üzerinden siyaset yapmakla, çözümün! Bir parçası olmamakla” suçlandı.

Ardından MHP ile CIA arasında kurgusal bağ oluşturulmak istendi.

Referandum süreci baskının giderek yoğunlaştığı bir dönemdi.

Özellikle cemaat medyasının uyduruk bağımsız Ülkücüler operasyonu ve köşe yazıları MHP tabanını etki altına almak isteyen, MHP üst yönetimi ile Ülkücülerin arasını açmak isteyen psikolojik evrelerdi.

Başbakan Erdoğan bile bu sürece yazarımız Kürşad Demirci’nin ifadesiyle “hatıra cellâtlığına soyunarak” iştirak etti.

“MHP’nin eridiği, tabanının AKP’ye kaydığı, kalelerini kaybettiği, baraj sorunu yaşayacağı” propagandası referandum sonrası en çok itibar gören söylemlerdi.

Bu safhaya kadar etkili biçimde kullanılan Ülkücü sığırcıkların milletvekili aday listelerine alınmayarak nasıl kullanılıp atıldığını hep birlikte gördük.

Son derece etkili bir psikolojik operasyona maruz kalan MHP tabanı her şeye rağmen partisinin arkasında durdu.

Direnci kırılmak, sindirilmek istendi.

Ama teslim olmadı.

“Güç Birliği” üzerinden partisine omuz verdi.

**

Son numara MHP üst yönetimine giydirilmek istenen Ulusalcılık gömleği idi.

Bahçeli yönetiminde MHP’nin Ulusalcı çizgide politikalara kaydığı ve Ülkücü hassasiyetleri kaybettiği algısı da sonuç vermeyince CHP’de denenmiş bir yöntem devreye sokuldu.

“Ülkücü ruh ikliminden” uzak bir yaşantı süren ve parti içinde Genel Başkan üzerinden elde ettiği siyasal güç ile Ülkücü ahlak ile örtüşmeyecek zelil bir hayat yaşayan iki Genel Başkan Yardımcısının kasetlerinin internet üzerinden servis edilmesi ile MHP ve Liderinin itibarsızlaştırılması aşamasına geçildi.

**

Anadolu’yu Türksüzleştirme, Cumhuriyeti tasfiye projesinin önünde engel görülen MHP tasfiye edilmek bu mümkün olmazsa birileri tarafından yeniden dizayn edilmek isteniyor.

Bahçeli’nin gazetecilerle sohbet ederken söylediği “MHP aleyhine faaliyet gösteren 126 internet sitesi ve bunların kaynağının ABD” olduğu vurgusu bana sitemiz yazarı Kürşad Demirci’nin “MHP’nin tasfiyesi bir AKP projesi değil AKP’nin kullanıldığı, CHP’nin de katıldığı bir Amerika projesidir” sözlerini hatırlatıyor.

Değerli dostum Tolga Akalın ile MHP’nin tabanında gelişen dinamik samimi değişim arzusunun küresel sistem tarafından istismar edilmeye çalışılacağını bu samimi değişim arzusu üzerinden MHP’nin küresel çıkarlara uygun yeniden yapılandırılmak istendiğini düşünüyoruz.

**

Elbette Ülkücülerin, Türk İslam Ülküsüne gönül verenlerin büyük bir üzüntü içinde olduğunu biliyorum.

Şaşkınlar. Ve çok kızgın.

Aynı duyguları, aynı kızgınlıkları paylaşıyorum.

Ülkücüleri böylesine derin bir utanç içine sürükleyenlerin Ülkücü vicdanlarda mahkûm edileceğinden hiç kuşkum yok.

Kaset operasyonunda ahlak düşkünü iki eski Genel Başkan Yardımcısı dara çekilirken hangi çevrelerin MHP’nin hızla eridiği ve Ülkücülükten uzaklaştığı propagandası yaptığı hatırlardan çıkarılmamalıdır.

Duygularımızı bastırmadan ama duygularımıza da esir olmadan fotoğrafın bu tarafının da görülmesi gerektiğine inanıyorum.



**

İnternet üzerinden servis edilen kasetler MHP’ye karşı sürdürülen operasyonun ileri safhasıdır.

Baraj altına itilemeyen MHP kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılmak, tabanı ile karşı karşıya getirilmek istenmektedir.

Doğrudur; Adı geçen iki eski Genel Başkan Yardımcısı düştükleri ahlaksızlık girdabında hareketi lekelemişlerdir.

Fakat MHP Genel Başkanı vakit kaybetmeden istifalarını istemiş ismi geçenler de partiden istifa ederek bunun siyasal bedelini ödemişlerdir. (MHP’ye karşı bir operasyona alet olmaları bu iki ismin işlediği hataları örtmez.)

Bundan sonrası Allah’a ve ailelerine aittir.

Durum bu minvaldeyken yeni kasetleri Ülkücülük kaygısıyla servis etmek sadece Ülkücülük ile izah edilebilir bir durum değildir.

Hatırlayın CHP’de önce lider düşürülmüş sonra Meclis gurubu tasfiye edilmişti.

MHP’de ise Genel Başkana vurulamadığı için önce yakın çevresi imha edilmeye çalışılıyor.

Belli ki hem parti içinden hem de parti dışından birileri “kelle” istiyor.

**

MHP, hevasını ilah edinen iki uçkur düşkünü üzerinden yürütülen bu operasyonu doğru okumalı, sağlıklı değerlendirmelidir.

Yaşananlar referandumdan önce MHP’ye karşı başlatılan psikolojik savaşın son eşiğidir.

Geçmişte MHP’ye yönelik sürdürülen bu asimetrik psikolojik savaşı görmezden gelip iki teneşir artığı üzerinden Ülkücülük sorgulaması yapmak, durumdan istifade etmek doğru bir yaklaşım değildir.

Her ne kadar mevcut durum üzerinden çıkar sağlamak isteyen merkez sağ eskileri olsa da Ülkücüler oynanan oyunun farkındadır.

Ve bu oyunu bozacak olan da yine Ülkücülerdir.

Belki bir kasetten Yeni CHP çıktı ama Ülkücüler başka bir kasetten Yeni MHP çıkmasına müsaade etmeyecektir.

Müjdat ÖZTÜRK
02 MAYIS 2011



BAYKAL KASETİ, CHP’Yİ NASIL ESİR ALDI?

“Kasete teslim olmak, yeni kasetleri engelleri mi?” diye sorduğumuz bir önceki yazımızda, “kasetlerin içi mi, yoksa kasetler üzerinden yürütülen plan mı önemlidir” diye sormuştuk.

Ve yazımızı bağlarken de şöyle demiştik: “Kasetler üzerinden yürütülen planı bozmak, Türkiye’nin görevidir. Çünkü kasetler, salt referandum ya da seçim kazanmayı hedef almıyor. Şimdiden partileri esir alıyor, planın adresine uyumlu hale getiriyor, ‘yeni’liyor; programını, politikasını biçimlendiriyor… Yarın da, -kim seçilirse- yeni kasetlerle, hükümet kararlarına pranga vuracaktır…”

Kasetlerin partileri nasıl esir aldığı, planın adresine nasıl uyumlu hale getirdiği, ‘yeni’lediği, programını, politikasını biçimlendirdiği daha yazımızın mürekkebi kurumadan –bir kez daha- ortaya çıktı.

CHP PM’DE GÜLEN AVUKATI

CHP’nin Parti Meclisi PM üyesi Muhammed Çakmak, kasetlerin adresi için işaret edilen Fethullah Gülen’e, Zaman gazetesi üzerinden kol kanat germiş:

“Muhammed Çakmak, Gülen’e yönelik iftiraları büyük bir ahlaksızlık olarak değerlendirdi. Çakmak, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin parti içi kaset skandalıyla ilgili ‘okyanus ötesi’ne gönderme yapmasına da sert tepki gösterdi. Çakmak, ‘Elinizde belge varsa savcılara verin. Kalkıp da insanlara belge ve bilgi olmadan iftira atıyorsanız tarih sizi yüzyılın en büyük müfterisi olarak yazar’ dedi. CHP PM üyesi Çakmak, Hocaefendi’nin kendisine atılan iftiralarla ilgili açıklamasını ise şöyle yorumladı: ‘Samimi, içten bir insanın cevabıdır. Kendisine iftira atanlar için bile ‘Allah’a havale etmekten utanıyorum’ diyen bir zarafet söz konusudur’.”

CHP LAİKLİK POLİTİKASINDAN VAZGEÇTİ

İşte kasetlerle bir parti böyle esir alınır! Bu öyle bir prangadır ki, gelir sizi de vurur! Nasıl mı?

Çakmak, Gülen savunmasını taçlandırmak için Kılıçdaroğlu’nu da eleştirmiş ve CHP Genel Başkanı’nın “Statükonun Allah’ı Ankara’dadır” sözlerinin kendisini de rahatsız ettiğini ilan etmiş! (Bu arada kavramın bu kalıpta kullanılmasının Anadolu’ya özgü olduğunu, TDK’da bile yer aldığını anımsatalım)

Muhammed Çakmak, açıklamalarının sonunda da, işin esasına gelmiş ve “CHP’nin şimdiye kadar süregelen laiklik politikasından vazgeçtiğini, Türkiye’de laikliğin söylendiği gibi tehlikede olmadığını” belirtmiş!

BAHÇELİ’YE ORTAK SALDIRI

CHP ve MHP kasetle şantaja uğradı… Baykal hata(!) yapıp Gülen’i akladı, Bahçeli doğru yapıp “okyanus ötesi”ni işaret etti. Önce Başbakan Erdoğan yüklendi Bahçeli’ye ve “Bahçeli’nin okyanus ötesini adres göstermesi çok çirkin” dedi, ardından CHP PM üyesi çıkıp, Bahçeli’nin Gülen’i adres göstermesini “ahlaksızlık” olarak suçladı!

İlginç mi?

İşte kasetli siyasetin sonucu…

Mehmet Ali GÜLLER
Odatv.com 11.05.2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x