Mustafa Kemal'in bir jeopolitik değerlendirmesi

Mustafa Kemal'in bir jeopolitik değerlendirmesi

İletigönderen tuba » Cmt Ağu 09, 2008 13:28

Mustafa Kemal Paşa'nın Bir Jeopolitik Değerlendirmesi

1920 yılının ilk günlerinde, Mustafa kemal ve Sivas temsil heyeti Ankara’da ayakta kalma mücadelesi verdiği ve İstanbul’daki Osmanlı Mebuslar meclisinin Misakı Milliyi ilan ettiği günlerde; Rusya’da Çar taraftarı General Denikin’i yenmiş olan Bolşevikler Kafkasya’yı ele geçirmenin imkanlarını arıyorlardı. Bu dönemde Bolşeviklerin Kafkaslara el atmasını önlemek amacıyla alınacak önlemleri görüşmek için İngiltere, Fransa ve İtalya Başbakanları (Lloyd George, Clemencau ve Nitti) ile Amerikan ve Japon temsilcileri, 19 Ocak 1920’de Paris’te bir toplantı yaptılar. Bu toplantı sırasında Fransız Genelkurmay Başkanı Mareşal Foş ile İngiliz Genelkurmay Başkanı Mareşal Henry Wilson’un görüşleri öğrenilmek istendi.

Her iki generalin görüşüne göre; Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’ı Bolşeviklere karşı savunmak için en az üç tümen (60.000 kişi kadar bir kuvvet) gerekeceği düşünülmekteydi.(1) Yapılan görüşmelerde bu kuvveti hiçbir devletin göndermek istemediği anlaşıldı. Bunun anlamı açıktı, artık Kafkaslar kolaylıkla yeniden Rus boyunduruğu altına girebilecekti.

Durumu ve siyasi gelişmeleri çok yakından inceleyen Mustafa Kemal Paşa, İtilaf Devletlerinin maksat ve niyetlerini gerçeğe yakın bir ölçüde değerlendirmiş ve Heyeti Temsiliye’nin faaliyetlerini ona göre şekillendirmişti. Şöyle ki:

1. İngiltere-Fransa arasında Almanya ile yapılan barış anlaşması nedeni ile hoşnutsuzluk başlamıştır.(2)

2. İngiltere Avrupa’da dengeyi sağlarken, Rusya’da Bolşeviklerle Çar taraftarları arasındaki mücadelede yapılabildiği ölçüde Çarcıları desteklemekte ve Kızılların üstünlük sağlamaları halinde, Ruslarla kendi toprakları arasında bir Kafkas Devletler Topluluğu oluşturmaya çalışmaktadır.

İngilizler öncelikle Doğu Anadolu’da kurulacak yeni Ermeni Devletinin koruyuculuğunu Amerika’ya vermek suretiyle, hem küskün Amerikalıları mutlu etmek, hem de Amerika’nın desteğindeki güçlü bir Ermenistan yaratmak istemektedirler. Bunun gerisindeki toprakları Fransızların sorumluluğuna bırakarak ve bir kıyıda küçük bir Kürt devleti yaratarak İmparatorluğun Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’daki eski ve yeni sömürgelerini çok katlı bir emniyet altına almış olacaktır.(3)

3. İtalyanlar hem İzmir meselesinden küskün, hem de kendi iç sorunları nedeniyle endişeli idiler. (Bilindiği gibi İtilaf devletleri İtalya’yı Savaşa sokabilmek için ödül olarak önce Rodos ve 12 Ada ile birlikte Antalya ve Akdeniz sahillerini ve daha sonra 1917 yılında yapılan St Jean de Maurien anlaşması ile İzmir-Konya hattının güneyini vermeyi vaat etmişlerdi. Buna rağmen sözlerinden cayıp İzmir ve Ege Bölgesini Yunanlılara vermek istemeleri İtalyanları küstürmüştü.)

4. Ayrıca İngilizlerin İrlanda, Hindistan gibi topraklarında, Fransızların Suriye ve Güney Anadolu’da sorunları vardı.(4)

5. Bu ülkelerin kamuoyları, kendi çocuklarının yeniden savaşlarda ölmesini, hükümetler de ağır askeri masraflara girişilmesini istemiyorlardı.(5)

6. Bütün bu nedenlerle işgalciler sorunu bir tek evlatlarının bile kanını akıtmadan, korku ile, gözdağı vererek, kendilerine yaltaklanan yerli ( Türk ve azınlık) unsurları kullanarak, en akıllıca ve en ucuz bir şekilde halletme imkanını araştıracaklardır. Bunun için; (6)

a. Öncelikle Kafkasya’da Bolşeviklerle Türkler arasında bir tampon bölge oluşturulmasına izin verilmeyecek,

b. İşgalcilerin “dini duyguları istismar edecek propagandalarının” ülke içine yayılması önlenecek,

c. Halk, devamlı aydınlatılıp, bilgili kılınacak,

d. İşgalcilerin Yunan Ordusunu kullanmalarına karşı askeri bakımdan hazırlıklı olunacaktı,

e. Uzun vadede uygulanacak strateji; Doğu’da istikrarın sağlanması, Güney’de tacizlere, halk tipi mücadeleye devam, Batı’da askeri bir harekatla kesin sonuca ulaşmak olacaktır ve Anadolu insanı bunu başarabilecek klasta ve kapasitede bir toplumdur. (Milli Mücadele Dönemi incelendiğinde; TBMM Hükümetlerinin mücadeleyi bu konseptle yürüttüğü görülecektir. Doğuda Ermeni ordusu yenilerek istikrar sağlanmış, Güneyde askeri birlikler yerine Halk Mücadeleleri teşvik edilmiş, imkânsızlıklar içinde kurulan sınırlı sayıdaki Ordu ile Yunan kuvvetleri ile savaşılmıştır.).

İşte 1920’nin ilk aylarında İngilizler ve müttefiklerinin endişelerinin nedeni buydu. Bu endişe onları İstanbul’un fiilen işgaline doğru sürüklerken, Mustafa Kemal, gelecekte olabilecek düşmanca hareketlere karşı ulusunu korumak için alınması gereken tedbirleri düşünmekte ve planlamaktadır.

DİPNOTLAR:
(1) Hikmet Bayur: xx Yüzyılda Türklerin Tarih ve Acun Siyasası Üzerindeki Etkileri, s.178 (TTK, Ankara–1989)
(2) Jorge Blanco Vilalta, Atatürk, s.247 (Türk Tarih Kurumu, Ankara–1979)
(3) Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, s.464 (İstanbul–1960), Komutan Atatürk, s.480–482, Milli Kurtuluş Tarihi-I, s.164–165
(4) Bknz. Mili Kurtuluş Tarihi-I, s.170–172; Rusya’daki gelişmelerin Batı dünyası ile ilişkileri için bknz. W.S. Churchill, Aftermath
(5) M. Philips Price, Türkiye Tarihi, s.127 (Ankara–1969)
(6) C. Erikan, Komutan Atatürk, s.480–483; S. Selek-II, s.326–328


Dr. M. Galip Baysan
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Şu dizine dön: Mustafa Kemâl ATATÜRK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x