Ne Mutlu Türk'üm Diyene!

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Kas 05, 2010 18:32



5 Kasım 2010

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!

İrfan Tuna


Amerika Birleşik Devletleri bir ulusal devlettir. İngiltere’den Fransa’ya, Almanya’dan İtalya’ya, Rusya’ya hepsi de birer ulusal devlettir

Tüm ulusal devletler gibi, adı geçen devletler de devrimlerle kurulmuştur ve bu devrimlerle yurttaşlarına ulusal bir kimlik kazandırmışlardır.

Bir ulusal kimlik olan Amerikan kimliği de, Alman kimliği de Fransız kimliği de, İngiliz kimliği de, Rus kimliği de, tüm ulusal kimlikler gibi etnik bir anlam taşımamaktadır. Tüm ulusal kimlikler gibi adı geçen ulusal kimlikler de, onlarca etnik grubun ve kavmin binlerce yıl bir arada yaşayarak ve birbirleriyle kaynaşarak oluşturdukları vatan birliği, tarih birliği, kader birliği, dil birliği, kültür birliği gibi etkenlerle ortaya çıkmıştır.

Her ulusal devlet gibi adı geçen ulusal devletlerin de, binlerce yıllık bir arada yaşama kültürleriyle ortaya çıkan ortak bir dilleri vardır ve bu dil, o ulusal devletlerin resmi dilidir.

Her ulusal devlet, o devlete yurttaşlık bağıyla bağlı olan farklı etnik grupların resmi dil dışındaki anadillerini toplumsal yaşamlarında kullanmalarına hoşgörüyle bakmakla birlikte, tüm yurttaşlarının öncelikle resmi dili doğru olarak öğrenmelerine ve kullanmalarına özen gösterir. Eğitim-öğretim kurumlarında resmi dil dışındaki bir başka yabancı dilin öğretilmesine izin vermekle birlikte, eğitim ve öğretimde ulusal dilden başka bir dili kullandırmaz.

Almanya’sından İngiltere’sine dek tüm ulusal devletlerde geçerli bir durumdur bu.

***

Türkiye Cumhuriyeti devleti de, tüm ulusal devletler gibi devrimle kurulmuştur. Üstelik diğer ulusal devletlerden farklı olarak çok çetin bir ulusal kurtuluş savaşının ardından, sömürgeleşmiş feodal Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları temizlenerek kurulmuştur.

Her ulusal devlette olduğu gibi Türk milletinin ulusal kimliği de bu devrim sonrasında ete kemiğe bürünmüştür. Türkçe de, devrimle kurulan Türkiye Cumhuriyeti ulusal devletinin resmi dili olmuştur.

Her ulusal devlette olduğu gibi, Türk milleti kimliği de etnik bir anlam taşımamakta; devleti kuran tüm etnik grupları kapsamakta ve Türkiye Cumhuriyeti devletine yurttaşlık bağıyla bağlı olmayı ifade eden ulusal bir anlam taşımaktadır.

Nitekim bunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kendi yazdığı ve 1930’larda ders kitabı olarak okutulan Medeni Bilgiler kitabında,’’Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir’’ diye yazarak açıklamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın şu anda yürürlükte olan 66’ıncı maddesinde yazan ’’Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.’’ ifadesi de aynı anlamda etnik değil ulusal bir anlam taşımaktadır ve yurttaşlığı ifade etmektedir.

Yani, bir kez daha yinelemek gerekirse,Türk kimliği, her ulusal devlette olduğu gibi, etnik bir anlam değil, ulusal bir anlam taşımaktadır. Türk kimliği, Türkiye Cumhuriyeti’ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan etnik grupların tümünü kapsamaktadır.

***

Ulusal devletlerle ve ulusal kimlikle ilgili gerçekler böylesine apaçık biçimde ortada duruyorken, ABD emperyalizmi ile sıkı bir işbirliği içinde olan ülkemizdeki Amerikancılar, Türk kimliğinden duydukları rahatsızlığı giderek daha yüksek sesle dile getiriyorlar...

Türkiye Cumhuriyeti’ne yurttaşlık bağıyla bağlı olmanın ifadesi olan Türk kimliğinin ulusal anlamını ortadan kaldırıp, Türk kimliğini etnik bir kimliğe indirgeyen cümleler kuruyorlar...

Ne yazık ki, Türkiyelilik, çok kültürlülük, çok kimliklilik, özgürlük, demokrasi ve insan hakları gibi sözlerin ardına gizlenilerek Türk milletinin ulusal kimliğini ortadan kaldırmayı, etnik bir kimliğe indirgemeyi amaçlayan bu ifadeler sadece televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde kullanılmıyor.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’da, gerek 20 Kasım 2005 günü Şemdinli’de yaptığı konuşmada, gerekse değişik yer ve zamanlarda, Türklüğün tüm etnik grupları kapsayıcı ulusal niteliğini etnik bir niteliğe indirgeyen ve yurttaşlık tanımında Türk milleti kimliğini geri planlara iten konuşmalar yaptı.

Örneğin, Şemdinli’deki konuşmasında şunları söylemişti:

’’Türk, Kürt, Çerkez, Laz aklınıza ne gelirse hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında bir ve beraber olacağız. Alt kimliklere saygı duyacağız. Ancak hepimizin bir üst kimliği var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bundan da kimse rahatsız olmayacak. Olmamalı, çünkü bu anayasal vatandaşlığımızdır ve asla bu etnik kimliğe göre bu ülkede muamele yapılamaz. Benim ve hükümetimin ölçüsü budur. Onun için de dengesizlikleri giderme gayreti içindeyiz’’ (14 Aralık 2005 / Milliyet )

***

Kuşkusuz ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin bölge politikalarına çok uygun düşen bu tür değerlendirmeleri ve tanımlamaları ABD yetkililerini çok memnun ediyor.

Örneğin, Erdoğan’ın 10 Ağustos 2005 günü Diyarbakır’da ’’Yeni bir sayfa açtık’’ dediği ve sorunun adını ’’Kürt Sorunu’’ koyduğu konuşmanın ABD’de yarattığı memnuniyeti ve beklentileri, o tarihte Milliyet’te yazmakta olan Yasemin Çongar, (15 Ağustos 2005 tarihli yazısında) aktarmıştı.

Yasemin Çongar bu yazısında, konuyla ilgili olarak görüştüğü ABD yetkilisinin aktardığı ABD Dışişleri Bakanlığı’na ait 28 Şubat 2005 tarihli insan hakları raporunun "Milliyet/Irk/Etnik köken kaynaklı Azınlıklar" başlığı altındaki şu bölümüne de yer vermişti.

"Toplumsal ya da siyasi olarak Kürt kimliklerini açıklayan ya da kamusal alanda Kürtçeyi kullanmayı savunan Kürtler sansür, taciz ya da kovuşturma riskini almışlardır. Yıl süresince gelişmeler olmakla birlikte hükümet, Kürtçe ve diğer azınlık dillerinin radyo ve televizyonlarda kullanılması konusundaki önemli kısıtlamalara devam etmiştir."

Yasemin Çongar’ın aktardığına göre, ABD uzmanı şöyle diyordu:

''Ciddi bir Kürt partisi Türkiye siyasetinde yerini almadıkça bu sorun çözülmeyecek. Kürtler, öncelikle göğüslerindeki sıkıntıyı siyasi kanaldan söküp atabilmeli."...

Yine Yasemin Çongar’ın aynı yazıda aktardığına göre ’’görüşleri ABD resmi çevrelerinde de dinlenen uzmanın gözüyle, terörizme karşı tavır aldıkları sürece, Kürt milliyetçiliği ya da bölgecilik yapan siyasi oluşumlardan korkmamalı’’ydı...

***

Durum işte bu kadar açıktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal ve üniter yapısına yönelik ayrılıkçı saldırıların arkasındaki gerçek tehdit kaynağı, böylesine açık bir biçimde ABD emperyalizmidir.

’’Kürt milliyetçiliği ya da bölgecilik yapan siyasi oluşumlardan korkmamalı’’ymışız.

Emredersiniz efendim. Başka bir talimatınız var mı?

ABD emperyalizminin, bölge ülkelerini, ortaçağdan kalma ayrılıkçı etnik milliyetçiliği ve bölgeciliği teşvik ederek; alt kimlik-üst kimlik tartışmalarıyla ulusal kimlikleri etnik kimliğe indirgeyerek; etnik ayrışmaları ve çatışmaları kışkırtarak ne yapmak istediği belli değil mi?

Yugoslavya’yı bu türden yöntemlerle etnik tartışmaların ve çatışmaların içine sürükleyerek 6 parçaya bölmediler mi?

Oysa aynı ABD ve AB ülkeleri; Yugoslavya’yı dağıtmak ve bizim gibi ülkelerde devletin ulusal yapısını ortadan kaldırmak için harcadıkları enerjinin en az iki katını, kendi ülkelerinde devletlerinin ulusal yapısını korumak için kullanıyorlar...

Neden acaba?

Neden kendi ülkelerinde devletin ulusal yapısından hiç taviz vermezken; bizim gibi ülkelerin, çağdaşlaşma çabasında her ulusal devlet gibi devrimle uluslaştırdığı, ortak bir ulusal kimlikle birleştirdiği insanları, feodal ortaçağ kavramlarını ve kalıntılarını kullanarak ayrıştırmaya, çatıştırmaya çalışıyorlar?

***

Sevgili Banu Avar, ülkemizi ve bölgemizi hedef alan emperyalist yöntemi ’’Böl, Parçala, Yut’’ diyerek çok güzel özetlemişti.

Bunun tersi ise, etnik devletler peşinde olan ABD’nin oyununu bozmanın tek yoludur. Yani eğer, bölünmek, parçalanmak ve yutulmak istemiyorsak, ’’Birleşmek, parçalanmamak’’ zorundayız. Ancak o zaman bizleri yutmak isteyenlerin hevesini kursaklarında bırakabiliriz....

Öyleyse ABD’ye ve tüm Amerikancılara inat, hem de büyük bir gururla ’’Ne mutlu Türk'üm diyene’’...
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Ne Mutlu Türküm Diyene!

İletigönderen İrfan Tuna » Prş May 12, 2011 21:56

Fehmi Koru, 1994 yılında, TÜSES (Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasi Araştırmalar Vakfı) tarafından hazırlanan ’’İslâm ve Demokrasi’’ başlıklı derleme kitaptaki makalesinde şunları yazmıştı:

’’Uzun lafın kısası: Leninist Rusya ile Kemalist Türkiye aynı dönemde kuruldular; bugün Rusya Leninist değil, ama Türkiye hâlâ Kemalist… Leninizm de Kemalizm de kendi içlerinde sistemin barışçıl yolda değişimini mümkün kılan ‘demokrat’ geleneği barındırmıyorlar. Bu iş için Rusya’da Gorbaçov’un gelmesi gerekti; Türkiye ise hâlâ Gorbaçov’unu bekliyor.’’ (*)

Ne dersiniz dostlar, Türkiye’de Kemalizm’in sonunu getirmek için, ABD ve işbirlikçileri tarafından beklenen Gorbaçov gelmiş midir, yoksa avuçlarını mı yalayacaklardır?

-------------------------------------------
(*) Fehmi Koru – ’’Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Deneyimi’’ (İslam ve Demokrasi – TÜSES Yayınları, İstanbul 2.Basım, 2002, s. 207-208)
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Ne Mutlu Türk'üm Diyene!

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum May 13, 2011 0:36

Atatürk’ten Özdeyişler

“Türk övün, çalış, güven!”

“Tam bağımsızlık demek, kuşkusuz siyasal, ekonomik, adalet, askerlik, kültür... gibi her alanda tam bağımsızlık ve tam özgürlük demektir.
Bu saydıklarımın her hangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir.”

“Dünyada her şey için, uygarlık için ,yaşam için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir.
Bilim ve tekniğin dışında yol gösterici aramak bilgisizliktir, doğru yoldan sapmadır.”

“Öğretmenler!... bugünün çocuklarını yetiştiriniz. Onları ülkeye, ulusa yararlı kişiler yapınız.”

“Yurtta barış, dünyada barış.”

“Ne mutlu Türküm diyene!

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı , vatandaşın kanıyla sulanmadıkça , terk olunamaz. “

“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mutlu olacaktır. Çünkü kendi selametini, kendi saadetini memleketin ve milletin saadet ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur.

“Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin mesnedi Türk topluluğudur.”

Bir milletin ruhu zaptolunmadıkça, bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hakim olmanın imkanı yoktur. Halbuki asırların yarattığı milli bir ruha, kuvvetli ve daimi bir milli iradeye hiç bir kuvvet karşı koyamaz.”
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: Ne Mutlu Türk'üm Diyene!

İletigönderen eldfrid » Cmt May 14, 2011 11:46

bu millet oynanan bu oyunun ne zaman farkına varır televizyondaki dizi ve yarışma illetinden ne zaman uyanır orası bilinmez ama bu ülkenin gidişatı hiç iyi değil kürt ayaklanmaları gibi
söylemler 12 hazirandann sonra gerçekleşirse işte o zaman gerçek bir iç savaş başlar tabii bu halk dizilerden ve yarışmalardan başını kaldırabilirse gerçekleri görür ben ihtimal vermiyorum ...
Kullanıcı küçük betizi
eldfrid
Üye
Üye
 
İletiler: 11
Kayıt: Pzr May 08, 2011 10:46


Şu dizine dön: İrfan TUNA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x