Geçen sene hocalar ne kadar ücret talep ediyorlardı biliyor musunuz? Listenin zirvesinde her yıl olduğu gibi yine ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu vardı. Ramazan boyunca ATV ekranında yer alacak olan Hatipoğlu, 1 ay sürecek programı için 600 bin TL aldı.İkinci sırada 450 bin lira ile Türk Sanat Müziği ve Tasavvuf Musikisi Sanatçısı Ahmet Özhan geliyordu. Özhan'ı 400 bin lira ile Show TV ile anlaşan Mustafa Karataş takip etti. Listenin son sırasında ise Star TV ile 150 bin TL'ye el sıkışan Mehmet Fatih Çıtlak vardı.
Bu sene duyduğumuz kadarıyla Nihat Hatipoğlu Ramazan programları için alacağı ücreti 750bin TL’ye çıkarmış! Biliyor musunuz bilmiyorum ama hocalar talep ettikleri ücretler ödenmedikleri taktirde programa çıkmıyorlar. Bir kişi de çıkıp bu hocalara “peygamberimiz ücret karşılığı mı dinimizi anlatıyordu” diye sormuyor. Defalarca söyledik, yazdık ama tekrar söyleyelim. Ücret karşılığı dinimizi anlatmak haramdır. Dinimizi anlatmak zaten her müminin görevidir. Tebliğ yapmaktan ücret talep edilemez. Tebliğ yalnızca Allah rızası için yapılır.

“Bana para vermezsen sana dinimizi anlatmam” diyebilir mi mümin? Yani 750 bin TL değil de 400 bin TL verseler anlatmayacak mı? Peki bunun sorumluluğu ne olacak? Zaten mümin olarak, yalnızca Allah rızası için anlatmakla yükümlü kendisi. Peygamberimiz de hiçbir ücret talep etmedi, gelmiş geçmiş hiçbir peygamber de... Ne Hz. Musa, ne Hz. İsa, ne Hz. Lut, ne Hz. İbrahim...Dini anlatırken hiçbir karşılık beklemediler. Üstelik peygamberler gece gündüz anlatıyorlardı, bütün hayatlarını dini anlatmaya vakfetmişlerdi. Bu hocalar ise “Ramazan’da bir ay dini anlatırım ve istediğim parayı alırım” diye düşünüyorlar. Halbuki Kuran’a göre dini ücret karşılığı anlatmak haramdır:
"Sizden ücret istemeyenlere uyun, onlar hidayet bulmuş kimselerdir." (Yasin Suresi, 21)
Allah Kuran’da çok fazla ayette peygamberlerin hiçbir ücret almadan tebliğ yaptıklarını ve böyle olması gerektiğini anlatıyor.
"Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca âlemlerin Rabbine aittir." (Şuara Suresi, 164)
Ey kavmim, ben bunun karşılığında sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz? (Hud Suresi, 51)
Bu akşam Mustafa Karataş’ın ilk Ramazan akşamı programına rastladım. Yine bir izleyici “evde köpek, kedi beslemek günah mı?” diye soruyordu. Nasıl vicdanları el veriyor inanılır gibi değil. Hem para alıyorlar, hem de yaptıkları programları “yok soğanın faydaları, yok tırnak kesmek günah mı, yok eve resim asılır mı” gibi konularla dolduruyorlar. (Dini ifadelerini tenzih ederim.)
Müslümanların birlik olmasından bahsetmek yok, mezhep ayrılıklarının kaldırılmasından bahsetmek yok. “Şii, Sunni, Vahabi, Alevi hepimiz kardeşiz, gelin birleşelim” demek yok. İslam Birliği’nden bahsetmek yok. Hz. Mehdi ve Hz. İsa’nın zuhurunun yakın olduğundan, ahir zamanda olduğumuzdan bahsetmek hiç ama hiç yok. Yüzbinlerce mülteci yaşam savaşı veriyor. Müslüman alemi kan ağlıyor. Her gün bu masum insanların başına bombalar yağıyor. Siz televizyonlarda soğan çorbasından, mideye iyi gelecek yiyeceklerden, nasıl iyi limonata yapıldığından bahsediyorsunuz. Neden zulmün çözümünden bahsetmiyorsunuz? Neden Müslümanları birlik olmaya çağırmıyorsunuz? Neden Hz Mehdi’nin çıkış alametlerinin gerçekleştiğinden bahsedip Müslümanlara Mehdi’nin zuhurunu müjdelemiyorsunuz? Kaç Ramazan daha Ortadoğu’ya ve tüm Müslüman alemine düşen ateşi, Deccal’in zulmünün her yeri kapladığını ve çok acil Müslümanların birleşmesi gerektiğini görmezden geleceksiniz...